652 Kayıt Bulundu.
Bize Talk b. Ğannam, ona Zâide (b. Kudâme), ona Hişam (b. Urve), ona babası (Urve b. Zübeyr) ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "(Namazda sesini çok yükseltme, ama çok da alçak tutma) (İsra 17/110) ayeti), dua hakkında indirilmiştir."
Açıklama: Yani buradaki salat kelimesi ile kastedilen namaz değil, duadır.
Bize Malik b. İsmail, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz aksırdığında 'Elhamdülillah (Allah'a hamd olsun)' desin. Mümin kardeşi veya arkadaşı ona 'yerhamükallah (Allah sana merhamet etsin)' desin. Kendisine 'yerhamükallah' denildiğinde o kimse de 'yehdîkümüllahu ve yüslihu bâleküm (Allah sizlere hidayet eylesin ve halinizi ıslah eylesin)' diye dua etsin."
Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah (b. Mübarek), ona Halid el-Hazzâ, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa (el-Eşarî)'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bizler bir gazvede Rasûlullah'la (sav) beraberdik. Yüksek bir yere tırmandığımızda veya bir tepeye ulaştığımızda ya da bir vadiye indiğimizde, tekbir getirerek seslerimizi yükseltiyorduk. Rasulullah (sav) bizim yanımıza yaklaştı ve 'Ey insanlar! Kendinize dikkat edin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak her şeyi işiten ve gören bir zata yalvarıyorsunuz' diyerek bizi uyardı. Sonra da 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir söz öğreteyim mi? O, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) cümlesidir' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Vekî (b. Cerrâh), ona Ebu Melih el-Medenî, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah (cc), kendisine dua etmeyen kuluna öfkelenir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Affân (b. Müslim), ona Ğassân b. Bürzîn; (T) Bize Abdullah b. Muâviye el-Cumahî, ona Ğassân b. Bürzîn, ona Seyyâr b. Selâme, ona Berâ es-Selîtî, ona da Nukâde el-Esedî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) beni, bir dişi deve bağışlaması talebiyle bir kişiye gönderdi. Adam, bağışlamayı reddetti. Sonra beni başka bir adama gönderdi. Bu ise Rasulullah’a (sav) bir deve gönderdi. Rasulullah (sav) deveyi görünce 'Allah’ım! Bu deveyi ve onu göndereni bereketli kıl' diye dua etti. Nukâde, Rasulullah’a (sav) 'Onu getireni de (duaya ilave etsek)' deyince, Nebî (sav) 'O deveyi getireni de bereketli kıl' buyurdu. Sonra devenin sağılmasını emretti. Deve sağıldı ve bol süt verdi. Rasulullah (sav), deveyi vermeyen ilk kimse için 'Allah’ım! Falancanın malını arttır'; deveyi gönderen için ise 'Falancanın rızkını da gün gün ver' diye dua etti."
Bize Ebu Bekir [b.Ebu Şeybe], ona Abdullah b. Bekr es-Sehmî, ona Hişam ed-Destevâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Cafer (el-Ensârî), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç duaya mutlaka icabet edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın çocuğuna yaptığı dua."
Bize Muhammed b. Yahya, ona Ebu Seleme (Musa b. İsmail), ona Habâbe bt. Aclân, ona annesi Ümmü Hafs, ona Safiyye bt. Cerîr, ona da Ümmü Hakim bint Veddâ' el-Huzâiyye, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Babanın duası, (doğrudan) kabul makamına ulaşır."
Bize Hişam b. Ammâr, ona İsmail b. Ayyâş, ona İbn Cüreyc, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da İbn Abbas, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah bir kimseye bir yemek yedirdiği zaman, o kimse 'Allah'ım! Bize bu yemeği bereketli kıl ve bizi bundan daha hayırlısıyla rızıklandır' diye dua etsin. Allah bir kimseye bir miktar süt içirdiğinde de, o kimse 'Allah'ım! Bize bu sütü bereketli kıl ve bize bu nimetini artır' diye dua etsin. Çünkü ben, yiyeceğin ve içeceğin yerini tutan (açlığı ve susuzluğu gideren) sütten başka bir gıda bilmiyorum."
Bize Ali (b. Medînî), ona Bişr b. Mufaddal, ona Yahya b. Ebu İshak, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Enes b. Malik ve Ebu Talha, Hz. Peygamber'le (sav) birlikte (Medine'ye) dönüyorlardı. Hz. Peygamber'in (sav) yanında eşi Safiyye de bulunuyordu ve bineğinin arkasında idi. Yolda ilerlerken bindikleri deve tökezledi. Hz. Peygamber'le (sav) eşi deveden düştüler. Ebu Talha hemen devesinden yere atladı ve Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Ey Allah'ın Rasulü! Allah canımı sana feda kılsın. Sana bir şey oldu mu?' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Hayır, fakat sen kadınla ilgilen' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha elbisesiyle kendi yüzünü örttü ve hemen onun bulunduğu tarafa yürüdü. Oraya varınca örtüsünü kadının (Safiyye'nin) üzerine attı ve kadın hemen ayağa kalktı. Peşinden Ebu Talha devenin yükünü iyice bağladı. Hz. Peygamber (sav) ile Safiyye deveye bindiler ve kafile hareket etti. Medine'nin sırtına vardıklarında veya Medine'yi yukarıdan gördüklerinde Hz. Peygamber (sav) 'Bizler (Allah'a) dönen, tevbe eden, Rabbimize kulluk edip, hamd edenleriz' buyurdu ve bu sözleri Medine'ye girene kadar söylemeye devam etti."
Bize Yakub b. İbrahim ed-Devrakî ve Muhammed b. Beşşâr, o ikisine Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ebu İshak, ona Ebu'l-Ahvas, ona da Abdullah (b. Mesud)'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Senden hidayet, takva, iffet ve (gönül) zenginliği dilerim."