Öneri Formu
Hadis Id, No:
168322, MK008220
Hadis:
حَدَّثَنَا بِشْرُ بن مُوسَى، حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِيُّ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو خَلِيفَةَ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بن بَشَّارٍ الرَّمَادِيُّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: جَاءَ الطُّفَيْلُ بن عَمْرٍو الدَّوْسِيُّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنَّ دَوْسًا قَدْ عَصَتْ، وَأَبَتْ، فَادْعُ اللَّهَ عَلَيْهَا، فَاسْتَقْبَلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْقِبْلَةَ، وَرَفَعَ يَدَيْهِ، فَقَالَ النَّاسُ: هَلَكَتْ دَوْسٌ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:"اللَّهُمَّ اهْدِ دَوْسًا، وَائْتِ بِهِمْ".
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Taberânî, Mu'cem-i kebîr, Tufeyl b. Amr ed-Devsî 8220, 6/2153
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
6. Bişr b. Musa el-Esedî (Bişr b. Musa b. Salih)
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Dua, müslüman olmayan birine
KTB, DUA
Bize İshak b. Mansur, ona Abdussamed b. Abdülvaris, ona Hammad b. Seleme, ona Süheyl b. Ebû Salih, ona babası (Ebû Salih), ona da Hz. Âişe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Yahudilerin sizi, selamlaşmanız ve (dualarınızda) amin demeniz konusunda kıskandıkları kadar hiçbir konuda kıskanmadılar.”
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10983, İM000856
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنَا سُهَيْلُ بْنُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَا حَسَدَتْكُمُ الْيَهُودُ عَلَى شَىْءٍ مَا حَسَدَتْكُمْ عَلَى السَّلاَمِ وَالتَّأْمِينِ » .
Tercemesi:
Bize İshak b. Mansur, ona Abdussamed b. Abdülvaris, ona Hammad b. Seleme, ona Süheyl b. Ebû Salih, ona babası (Ebû Salih), ona da Hz. Âişe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Yahudilerin sizi, selamlaşmanız ve (dualarınızda) amin demeniz konusunda kıskandıkları kadar hiçbir konuda kıskanmadılar.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, İkâmetu's-salât ve's-sünnetü fîhâ 14, /144
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Sehl Abdussamed b. Abdulvâris et-Temimî (Abdussamed b. Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
6. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
Dua, duaya amin demek
Ehl-i kitap, Yahudi tasvirleri, Kur'an, Rasulullah ve Sahabenin
KTB, DUA
KTB, NAMAZ,
KTB, SELAM
Namaz, amin demek
Selam, aynı şekilde veya daha güzeliyle karşılık vermek
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abd el-Kârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etti:
Nebî'ye (sav) vahiy indiğinde yüzünde arı vızıltısı gibi (bir ses) işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy indi. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve ''Allah'ım, bizleri arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol'' dedi. Ardından, ''bana on ayet indirildi, kim onları yerine getirirse cennete girer'' buyurdu. Sonra, ''müminler kurtuluşa ermişlerdir'' ayetini okuyup on ayeti sonunda kadar okudu.
Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. İshak b. Mansurʼu şöyle derken işitim: Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, Abdürrezzâkʼın Yunus b. Süleymʼden, onun Yunus b. Yezidʼden onun da Zührîʼden nakli olarak rivayet etmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Abdürrezzâk'tan (ihtilattan) önce bu hadisi işitenler, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikrederler. Onlardan bazıları da, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikretmezler. İsnatta Yunus b. Yezid'i zikredenlerin hadisi daha sahihtir. Abdürrezzâk, bu isnatta Yunus b. Yezid'i bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. Yunus'u, isnatta zikretmediğinde hadis, mürsel (munkatı) olur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279255, T003173-2
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُوسَى وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ الْمَعْنَى وَاحِدٌ قَالُوا حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ يُونُسَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدٍ الْقَارِىِّ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رضى الله عنه يَقُولُ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِذَا أنزلَ عَلَيْهِ الْوَحْىُ سُمِعَ عِنْدَ وَجْهِهِ كَدَوِىِّ النَّحْلِ فَأُنْزِلَ عَلَيْهِ يَوْمًا فَمَكَثْنَا سَاعَةً فَسُرِّىَ عَنْهُ فَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ وَرَفَعَ يَدَيْهِ وَقَالَ « اللَّهُمَّ زِدْنَا وَلاَ تَنْقُصْنَا وَأَكْرِمْنَا وَلاَ تُهِنَّا وَأَعْطِنَا وَلاَ تَحْرِمْنَا وَآثِرْنَا وَلاَ تُؤْثِرْ عَلَيْنَا وَأَرْضِنَا وَارْضَ عَنَّا » . ثُمَّ قَالَ صلى الله عليه وسلم « أُنْزِلَ عَلَىَّ عَشْرُ آيَاتٍ مَنْ أَقَامَهُنَّ دَخَلَ الْجَنَّةَ » . ثُمَّ قَرَأَ ( قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ ) حَتَّى خَتَمَ عَشْرَ آيَاتٍ . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ يُونُسَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا أَصَحُّ مِنَ الْحَدِيثِ الأَوَّلِ سَمِعْتُ إِسْحَاقَ بْنَ مَنْصُورٍ يَقُولُ رَوَى أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ وَعَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ الرَّزَّاقِ عَنْ يُونُسَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الزُّهْرِىِّ هَذَا الْحَدِيثَ . قَالَ أَبُو عِيسَى: وَمَنْ سَمِعَ مِنْ عَبْدِ الرَّزَّاقِ قَدِيمًا فَإِنَّهُمْ إِنَّمَا يَذْكُرُونَ فِيهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ وَبَعْضُهُمْ لاَ يَذْكُرُ فِيهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ وَمَنْ ذَكَرَ فِيهِ يُونُسَ بْنَ يَزِيدَ فَهُوَ أَصَحُّ وَكَانَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ رُبَّمَا ذَكَرَ فِى هَذَا الْحَدِيثِ يُونُسَ بْنَ يَزِيدَ وَرُبَّمَا لَمْ يَذْكُرْهُ وَإِذَا لَمْ يَذْكُرْ فِيهِ يُونُسَ فَهُوَ مُرْسَلٌ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abd el-Kârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etti:
Nebî'ye (sav) vahiy indiğinde yüzünde arı vızıltısı gibi (bir ses) işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy indi. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve ''Allah'ım, bizleri arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol'' dedi. Ardından, ''bana on ayet indirildi, kim onları yerine getirirse cennete girer'' buyurdu. Sonra, ''müminler kurtuluşa ermişlerdir'' ayetini okuyup on ayeti sonunda kadar okudu.
Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. İshak b. Mansurʼu şöyle derken işitim: Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, Abdürrezzâkʼın Yunus b. Süleymʼden, onun Yunus b. Yezidʼden onun da Zührîʼden nakli olarak rivayet etmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Abdürrezzâk'tan (ihtilattan) önce bu hadisi işitenler, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikrederler. Onlardan bazıları da, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikretmezler. İsnatta Yunus b. Yezid'i zikredenlerin hadisi daha sahihtir. Abdürrezzâk, bu isnatta Yunus b. Yezid'i bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. Yunus'u, isnatta zikretmediğinde hadis, mürsel (munkatı) olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 23, 5/326
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Abd el-Kâri (Abdurrahman b. Abd b. el-Kârî)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Yunus b. Süleym es-San'anî (Yunus b. Süleym)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Ebu Zekeriyya Yahya b. Musa el-Huddanî (Yahya b. Musa b. Abdirabbihi b. Salim)
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Hz. Peygamber, duaları
KTB, DUA
KTB, KIBLE
KTB, VAHİY
Kur'an, Mü'minun suresi
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Vahiy, geliş şekilleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
272927, T000248-2
Hadis:
حَدَّثَنَا بُنْدَارٌ مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ حُجْرِ بْنِ عَنْبَسٍ عَنْ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَرَأَ ( غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ ) فَقَالَ « آمِينَ » . وَمَدَّ بِهَا صَوْتَهُ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَلِىٍّ وَأَبِى هُرَيْرَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَبِهِ يَقُولُ غَيْرُ وَاحِدٍ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَالتَّابِعِينَ وَمَنْ بَعْدَهُمْ : يَرَوْنَ أَنَّ الرَّجُلَ يَرْفَعُ صَوْتَهُ بِالتَّأْمِينِ وَلاَ يُخْفِيهَا . وَبِهِ يَقُولُ الشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَرَوَى شُعْبَةُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ حُجْرٍ أَبِى الْعَنْبَسِ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَرَأَ ( غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ ) فَقَالَ « آمِينَ » . وَخَفَضَ بِهَا صَوْتَهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يَقُولُ حَدِيثُ سُفْيَانَ أَصَحُّ مِنْ حَدِيثِ شُعْبَةَ فِى هَذَا وَأَخْطَأَ شُعْبَةُ فِى مَوَاضِعَ مِنْ هَذَا الْحَدِيثِ فَقَالَ عَنْ حُجْرٍ أَبِى الْعَنْبَسِ وَإِنَّمَا هُوَ حُجْرُ بْنُ عَنْبَسٍ وَيُكْنَى أَبَا السَّكَنِ . وَزَادَ فِيهِ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ وَلَيْسَ فِيهِ عَنْ عَلْقَمَةَ وَإِنَّمَا هُوَ عَنْ حُجْرِ بْنِ عَنْبَسٍ عَنْ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ وَقَالَ وَخَفَضَ بِهَا صَوْتَهُ وَإِنَّمَا هُوَ وَمَدَّ بِهَا صَوْتَهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَسَأَلْتُ أَبَا زُرْعَةَ عَنْ هَذَا الْحَدِيثِ فَقَالَ حَدِيثُ سُفْيَانَ فِى هَذَا أَصَحُّ مِنْ حَدِيثِ شُعْبَةَ . قَالَ وَرَوَى الْعَلاَءُ بْنُ صَالِحٍ الأَسَدِىُّ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ نَحْوَ رِوَايَةِ سُفْيَانَ .
Tercemesi:
Bize Bündâr Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said ve Abdurrahman b. Mehdî, onlara Süfyân, ona Seleme b. Küheyl, ona Hucr b. Anbes, ona da Vâil b. Hucr şöyle rivayet etmiştir:
Ben, Rasulullah (sav)'ı, (Fatiha suresinin sonundaki) ''gazaba uğramışların ve sapmışların (yoluna değil)'' ayetini okurken işittim; (sonunda) ''âmîn'' dedi ve (derken) sesini uzattı.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ali ve Ebu Hureyre'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Vâil b. Hucr hadisi, hasen bir hadistir. Nebî (sav)'nin ashabından ilim ehli pek çok kimse, tâbiîn ve onlardan sonra gelenler de bu görüşte olup (onlar), ''er kişi, âmîn derken sesini yükseltir, kısmaz'' (görüşünü) benimsemişlerdir. Şâfiî, Ahmed ve İshak da bu görüştedir. Bu hadisi (bize) Şu'be, ona Seleme b. Küheyl, ona Ebu Anbes Hucr, ona Alkame b. Vâil, ona da babası (Vâil), Hz. Peygamber (sav)'den rivayet etmiş ve Nebî (sav) ''gazaba uğramışların ve sapmışların (yoluna değil)'' ayetini okumuş, akabinde ''âmîn'' demiş (ancak derken) sesini kısmıştır. Ebu İsa şöyle demiştir: Muhammed (b. İsmail el-Buhârî)'den işittiğime göre o, ''bu konudaki Süfyan hadisi, Şu'be'nin hadisinden daha sahihtir. Şu'be, bu hadiste (çeşitli) yerlerde yanılmıştır; '...ona da Ebu Anbes Hucr...' demiştir ki (doğrusu), Hucr b. Anbes'dir ve Ebu Seken diye künyelenir; '...ona Alkame b. Vâil...' ilavesinde bulunmuştur ki hadis Alkame'den rivayet edilmeyip Hucr b. Anbes vasıtasıyla Vâil b. Hucr'dan rivayet edilmiştir; sonra '(ancak derken sesini kıstı)' demiştir, lakin doğrusu 'sesini uzattı' şeklindedir'' değerlendirmesinde bulunmuştur. Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Zür'a'ya bu hadisi sordum, o, ''bu konudaki Süfyan hadisi, Şu'be'nin hadisinden daha sahihtir'' dedi. Ebu İsa şöyle demiştir: Alâ b. Salih el-Esedî, Seleme b. Küheyl'den Süfyan'ın rivayetine benzer şekilde rivayette bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 70, 2/27
Senetler:
1. Ebu Hüneyde Vail b. Hucr el-Hadrami (Vail b. Hucr b. Sa'd b. Mesruk b. Vail)
2. Ebu Anbes Hucr b. Anbes el-Hadramî (Hucr b. Anbes)
3. Seleme b. Küheyl el-Hadramî (Seleme b. Küheyl b. Husayn)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, NAMAZ,
Namaz, amin demek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24463, B006667
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَجُلاً دَخَلَ الْمَسْجِدَ يُصَلِّى وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ ، فَجَاءَ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ فَقَالَ لَهُ « ارْجِعْ فَصَلِّ ، فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ » . فَرَجَعَ فَصَلَّى ، ثُمَّ سَلَّمَ فَقَالَ « وَعَلَيْكَ ، ارْجِعْ فَصَلِّ ، فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ » . قَالَ فِى الثَّالِثَةِ فَأَعْلِمْنِى . قَالَ « إِذَا قُمْتَ إِلَى الصَّلاَةِ فَأَسْبِغِ الْوُضُوءَ ، ثُمَّ اسْتَقْبِلِ الْقِبْلَةَ فَكَبِّرْ ، وَاقْرَأْ بِمَا تَيَسَّرَ مَعَكَ مِنَ الْقُرْآنِ ، ثُمَّ ارْكَعْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ رَاكِعًا ، ثُمَّ ارْفَعْ رَأْسَكَ حَتَّى تَعْتَدِلَ قَائِمًا ، ثُمَّ اسْجُدْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ ، سَاجِدًا ثُمَّ ارْفَعْ حَتَّى تَسْتَوِىَ وَتَطْمَئِنَّ جَالِسًا ، ثُمَّ اسْجُدْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ سَاجِدًا ، ثُمَّ ارْفَعْ حَتَّى تَسْتَوِىَ قَائِمًا ، ثُمَّ افْعَلْ ذَلِكَ فِى صَلاَتِكَ كُلِّهَا » .
Tercemesi:
-....... Bize Ubeydullah ibn Umer, Saîd ibn Ebî Saîd'den; o da Ebû Hureyre(R)'den şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) mescidin bir tarafında oturmakta iken bir adam mescide girdi de namaz kıldı. Sonra gelip Rasûlullah'a selâm verdi. Rasûlullah (selâmını aldı da) ona:
— "Dön yeniden namaz kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın" buyurdu.
O kimse dönüp (evvelce kıldığı gibi tekrar) namaz kıldı. Sonra gelip selâm verdi. Rasûlullah:
— "Senin üzerine de selâm olsun! Geri dön de yine namaz kıl. Çünkü sen namaz kılmış olmadın!" buyurdu.
(Adam dönüp yine namaz kild; da) üçüncü defasında:
— Yâ Rasûlallah! Bana doğrusunu öğret! dedi. Rasûlullah:
— "Namaza kalkmak istediğinde güzelce abdest al. Sonra kıbleye dönüp ihram tekbîrini al. Sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kur'ân oku. Sonra rükû 'a varıp bedenin yatışıncaya kadar dur. Sonra başını kaldır, ayakta büsbütün doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var, tâ sükûnete varıncaya kadar dur. Sonra başım kaldır, dümdüz oturuncaya ve sükûnete varıncaya kadar otur. Sonra yine secde et, sükûnete varıncaya kadar secdede kal. Sonra başını kaldır, dümdüz oluncaya kadar kalk. Sonra bunu namazın bütününde böylece yap!" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Eymân ve'n-Nuzûr 15, 2/606
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
KTB, DUA
KTB, KIBLE
Namaz, ta'dil-i erkâna riayet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279285, M004588-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ عِكْرِمَةَ بْنِ عَمَّارٍ حَدَّثَنِى سِمَاكٌ الْحَنَفِىُّ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ يَقُولُ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ بَدْرٍ ح وَحَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ - وَاللَّفْظُ لَهُ - حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ الْحَنَفِىُّ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنِى أَبُو زُمَيْلٍ - هُوَ سِمَاكٌ الْحَنَفِىُّ - حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ بَدْرٍ نَظَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْمُشْرِكِينَ وَهُمْ أَلْفٌ وَأَصْحَابُهُ ثَلاَثُمِائَةٍ وَتِسْعَةَ عَشَرَ رَجُلاً فَاسْتَقْبَلَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْقِبْلَةَ ثُمَّ مَدَّ يَدَيْهِ فَجَعَلَ يَهْتِفُ بِرَبِّهِ « اللَّهُمَّ أَنْجِزْ لِى مَا وَعَدْتَنِى اللَّهُمَّ آتِ مَا وَعَدْتَنِى اللَّهُمَّ إِنْ تَهْلِكْ هَذِهِ الْعِصَابَةُ مِنْ أَهْلِ الإِسْلاَمِ لاَ تُعْبَدْ فِى الأَرْضِ » . فَمَازَالَ يَهْتِفُ بِرَبِّهِ مَادًّا يَدَيْهِ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ حَتَّى سَقَطَ رِدَاؤُهُ عَنْ مَنْكِبَيْهِ فَأَتَاهُ أَبُو بَكْرٍ فَأَخَذَ رِدَاءَهُ فَأَلْقَاهُ عَلَى مَنْكِبَيْهِ ثُمَّ الْتَزَمَهُ مِنْ وَرَائِهِ . وَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ كَذَاكَ مُنَاشَدَتُكَ رَبَّكَ فَإِنَّهُ سَيُنْجِزُ لَكَ مَا وَعَدَكَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّى مُمِدُّكُمْ بِأَلْفٍ مِنَ الْمَلاَئِكَةِ مُرْدِفِينَ ) فَأَمَدَّهُ اللَّهُ بِالْمَلاَئِكَةِ . قَالَ أَبُو زُمَيْلٍ فَحَدَّثَنِى ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ بَيْنَمَا رَجُلٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ يَوْمَئِذٍ يَشْتَدُّ فِى أَثَرِ رَجُلٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ أَمَامَهُ إِذْ سَمِعَ ضَرْبَةً بِالسَّوْطِ فَوْقَهُ وَصَوْتَ الْفَارِسِ يَقُولُ أَقْدِمْ حَيْزُومُ . فَنَظَرَ إِلَى الْمُشْرِكِ أَمَامَهُ فَخَرَّ مُسْتَلْقِيًا فَنَظَرَ إِلَيْهِ فَإِذَا هُوَ قَدْ خُطِمَ أَنْفُهُ وَشُقَّ وَجْهُهُ كَضَرْبَةِ السَّوْطِ فَاخْضَرَّ ذَلِكَ أَجْمَعُ . فَجَاءَ الأَنْصَارِىُّ فَحَدَّثَ بِذَلِكَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « صَدَقْتَ ذَلِكَ مِنْ مَدَدِ السَّمَاءِ الثَّالِثَةِ » . فَقَتَلُوا يَوْمَئِذٍ سَبْعِينَ وَأَسَرُوا سَبْعِينَ . قَالَ أَبُو زُمَيْلٍ قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَلَمَّا أَسَرُوا الأُسَارَى قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَبِى بَكْرٍ وَعُمَرَ « مَا تَرَوْنَ فِى هَؤُلاَءِ الأُسَارَى » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ يَا نَبِىَّ اللَّهِ هُمْ بَنُو الْعَمِّ وَالْعَشِيرَةِ أَرَى أَنْ تَأْخُذَ مِنْهُمْ فِدْيَةً فَتَكُونُ لَنَا قُوَّةً عَلَى الْكُفَّارِ فَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَهْدِيَهُمْ لِلإِسْلاَمِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا تَرَى يَا ابْنَ الْخَطَّابِ » . قُلْتُ لاَ وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَرَى الَّذِى رَأَى أَبُو بَكْرٍ وَلَكِنِّى أَرَى أَنْ تُمَكِّنَّا فَنَضْرِبَ أَعْنَاقَهُمْ فَتُمَكِّنَ عَلِيًّا مِنْ عَقِيلٍ فَيَضْرِبَ عُنُقَهُ وَتُمَكِّنِّى مِنْ فُلاَنٍ - نَسِيبًا لِعُمَرَ - فَأَضْرِبَ عُنُقَهُ فَإِنَّ هَؤُلاَءِ أَئِمَّةُ الْكُفْرِ وَصَنَادِيدُهَا فَهَوِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَا قَالَ أَبُو بَكْرٍ وَلَمْ يَهْوَ مَا قُلْتُ فَلَمَّا كَانَ مِنَ الْغَدِ جِئْتُ فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ قَاعِدَيْنِ يَبْكِيَانِ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِى مِنْ أَىِّ شَىْءٍ تَبْكِى أَنْتَ وَصَاحِبُكَ فَإِنْ وَجَدْتُ بُكَاءً بَكَيْتُ وَإِنْ لَمْ أَجِدْ بُكَاءً تَبَاكَيْتُ لِبُكَائِكُمَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَبْكِى لِلَّذِى عَرَضَ عَلَىَّ أَصْحَابُكَ مِنْ أَخْذِهِمُ الْفِدَاءَ لَقَدْ عُرِضَ عَلَىَّ عَذَابُهُمْ أَدْنَى مِنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ » . شَجَرَةٍ قَرِيبَةٍ مِنْ نَبِىِّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( مَا كَانَ لِنَبِىٍّ أَنْ يَكُونَ لَهُ أَسْرَى حَتَّى يُثْخِنَ فِى الأَرْضِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلاَلاً طَيِّبًا ) فَأَحَلَّ اللَّهُ الْغَنِيمَةَ لَهُمْ .
Tercemesi:
Bize Hennâd b. Seriy rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbntil-Mübârek, İkrime b. Ammâr'dan rivayet etti. (Demiş ki): Bana Simâk EI-Hanefî rivayet etti. (Dedi ki) : İbni Abbâs'ı şöyle derken işittim: Bana Ömer b. Hattâb rivayet etti. (Dedi ki) : Bedir harbi olduğu gün... H.
Bize Züheyr b. Harb da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Ömer b. Yûnus El-Hanefî rivayet etti. (Dedi ki): Bize İkrime b. Ammâr rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ebû Zümeyl (bu zât Simâk El-Hanefî'dir) rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Abdullah b. Abbâs rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ömer b. Hattâb rivayet etti. (Dedi ki):
Bedir harbi olduğu gün Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellenı) müşriklere baktı. Onlar bin nefer, ashabı ise üç yüz ondokuz kişi idiler. Bunun üzerine Nebiyyullah (Sallalîahil Aleyhi ve Seilem^kıbleye döndü. Sonra ellerini uzatarak Rabbine:
«Allahım! Bana va'dettiğini yerine getir! Allah im, bana va'dettiğini ver! Allahım, eğer ehl-i Islâmdan olan şu cemaati helak edersen (bundan sonra) yeryuünde sana ibâdet olunmaz!» diye niyaz etmeye başladı. Ellerini uzatarak kıbleye karşı Rabbine o derece niyazda bulundu ki, nihayet omuzlarından cübbesi düştü. Müteakiben Ebû Bekir, yanına gelerek cübbesini aldı ve omuzlarına koydu. Sonra arkasından ona sarılarak:- Yâ Nebiyyallah! Rabbine yaptığın dilek yeter! Şüphesiz o sana va'dettiğmî yerine getirecektir! dedi. Az sonra Allah (Azze ve Celle):
(Hani Rabbİnizden imdat istiyordunuz! O da : Ben size birbiri ardınca gelecek bin melekle imdat göndereceğim! diye cevap vermişti!) [18] âyetini İndirdi ve Allah ona meleklerle imdat gönderdi.
Ebû Zümeyl (Demiş ki) : Sonra bana îbni Abbâs rivayet etti. (Dedi ki) : O gün müslümanlardan bîr zât, önünde müşriklerden bir adamın peşinden koşarken ansızın üzerinde bir kırbaç darbesi işitti. Ye süvarinin : Dur yâ Hayzûm! diyen sesini duydu. Bir de Önündeki müşrike baktı M, boylu boyunca yere serilmiş! Burnu berelenmiş; yüzü de kırbşcın vurduğu şekilde yarılmış olduğunu gördü. Bütün bunlar yemyeşil olmuştu. Az sonra Ensârî gelerek bu hâdiseyi Resûlüllah (sav)'e anlattı da: «Doğru söyledin; bu semâdan gelen üçüncü imdattandır!»buyurdular. Artık o gün (müslümanlar) yetmiş kişi Öldürdüler; yetmiş de esîr aldılar. Ebû Zümeyl (Demiş ki): İbni Abbâs şunu söyledi: Müslümanlar esîrleri aldıktan sonra Resûlüllah (sav) Ebû Bekirle Ömer'e: «Bu esirler hakkında re'yiniz nedir?» diye sordu. Ebû Bekir: -Yâ Nebiyyallah! Bunlar amca oğulları ve akrabadırlar; ben onlardan fidye alınması fikrindeyim! Bu suretle küffar üzerine kuvvetimiz olur. Umulur ki AllafT onları İslâm'a hidayet buyurur! dedi. Müteakiben Resûlüllah (sav): «Sen ne fikirdesin ey Hattâb oğlu?» diye sordu. (Ömer diyor ki); Ben: Hayır, vallahi yâ Resûlâllah! Ben Ebû Bekr'in fikrinde değilim! Lâkin ben, bize müsaade buyursan da şunlann boyunlarını vuru-versek! fikrindeyim. Ukayl'e karşı Alî'ye müsaade buyurmaksın ki onun boynunu vursun! Bana da filâna (bir yakını) karşı müsaade buyurmaksın, ben de onun boynunu vurmalıyım! Zîra bunlar küfrün imamları ve eşrafıdırlar! dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sav)Ebü Bekr'in söylediğine meyletti. Benim söylediğimi beğenmedi. Ertesi gün olunca ben geldim. Bîr de ne göreyim! Resûlüllah (sav)le Ebû Bekir oturmuş ağlıyorlar!..
Yâ Resûlâllah! Bana haber ver; sen ve arkadaşın neden ağlıyorsunuz? Ağlayacak bir şey bulursam ben de ağlarım; ağlayacak bir şey bulmazsam siz ağladığınız için ben de ağlar görünürüm! dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sav): «Bana senin arkadaşlarının teklif ettiği fidye alma meselesine ağlıyorum. Gerçekten onların azapları bana şu ağaçtan daha yakın arzolundu.» buyurdu. (sav) yakın bir ağaca işaret etmiş.)
Ve Allah (Azze ve Celle): (Yeryüzünde üstünlüğü sağlamadıkça hiç bir Peygambere esir almak yaraşmaz.) âyet-i kerîmesini (Artık aldığınız ganimetten helâl hoş olarak yeyînl) âyetine kadar indirdi. Ve Allah müslümanlara ganimeti helâl kıldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4588, /750
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Zümeyl Simak b. Velid el-Hanefî (Simak b. Velid)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Ebu Hafs Ömer b. Yunus el-Hanefî (Ömer b. Yunus b. Kasım)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
BEDİR GAZVESİ
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
KTB, DUA
KTB, KIBLE
Savaş, esirlere muamele
Siyer, Bedir Savaşı
Yardım, Müslümanlara nasip olan ilahi yardımlar
35404 - حدثنا معاوية بن هشام قال حدثنا سفيان عن أبي المصعب عن أبيه عن كعب قال كان إذا أفطر الصائم استقبل القبلة فقال اللهم خلصني من كل مصيبة نزلت من السماء إلى الأرض ثلاثا وإذا طلع حاجب الشمس قال اللهم اجعل لي سهما في كل حسنة نزلت من السماء ثلاثا قال فقيل له فقال دعوة داود فلينوا بها ألسنتكم وأشعروها قلوبكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
123582, MŞ35404
Hadis:
35404 - حدثنا معاوية بن هشام قال حدثنا سفيان عن أبي المصعب عن أبيه عن كعب قال كان إذا أفطر الصائم استقبل القبلة فقال اللهم خلصني من كل مصيبة نزلت من السماء إلى الأرض ثلاثا وإذا طلع حاجب الشمس قال اللهم اجعل لي سهما في كل حسنة نزلت من السماء ثلاثا قال فقيل له فقال دعوة داود فلينوا بها ألسنتكم وأشعروها قلوبكم
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Zühd 35404, 19/34
Senetler:
()
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
KTB, DUA
KTB, ORUÇ