Giriş

Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Süheyl, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İman yetmiş veya altmış küsür şubedir. En üstünü kelime-i tevhîd yani Allah'tan başka ilah yoktur' sözüdür. En aşağısı ise yolda geçenlere eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."


    Öneri Formu
669 M000153 Müslim, İman, 58

Bize Ali b. Ca’d, ona Şu’be, ona da Ebu Cemre şöyle demiştir: İbn Abbas’la birlikte oturuyordum. Beni kendi sedirinin üzerine oturturdu. Bana 'Benim yanımda kal, sana kendi malımdan bir hisse ayırayım' dedi. Bunun üzerine iki ay orada kaldım. Sonra bana şöyle dedi: Abdu’l-Kays heyeti Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldikleri zaman, Peygamber aleyhisselâm, "Kim bu heyet? -Veya kim bu insanlar?-" diye sordu. Onlar da 'Rabîa’yız' dediler. Rasûlullah (sav), "Merhaba ey insanlar -veya ey heyet-. Allah utandırmasın ve pişman etmesin!" dedi. Heyet şöyle söyledi: 'Ey Allah’ın Rasûlü; biz size ancak haram ayda gelebiliyoruz. Çünkü sizinle bizim aramızda Mudar kâfirlerinin şu kabilesi vardır. Bize açık ve kesin şeyler emret ki, onları geride bıraktıklarımıza haber verelim ve o sayede cennete girelim.' Onlar Hz. Peygamber'e (sav) içeceklerden sordular. Rasûlullah (sav) onlara dört şeyi emretti, dört şeyi de yasakladı. Onlara sadece Allah’a îmân etmelerini emretti ve "Biliyor musunuz, îmân nedir?" diye sordu. En doğrusunu Allah ve Resûlü bilir, dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allah’dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in, Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucu tutmaktır. Bir de ganimetin beşte birini vermenizdir." Sonra Hz. Peygamber onlara dört şeyi yasakladı; hantemi (topraktan yapılmış çömleği), dübbâı (kabağın içi oyularak yapılan kadehi), nakîri (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan fıçıyı) ve müzeffeti (içi ziftle sıvanmış kabı) -bazen müzeffet yerine mukayyer (içi ziftle sıvanmış testi) dedi-. Sonra şöyle buyurdu: "Bunları belleyin ve geride bıraktığınız kişilere haber verin!"


    Öneri Formu
1142 B000053 Buhari, İman, 40

Bize Ubeydullah b. Said ve İshak b. Mansur, o ikisine Ravh, ona Ubeydullah, ona Ravh b. Ubade el-Kaysî, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: "Cabir b. Abdullah'a Vurûd (cehenneme uğrama) hakkında soruldu, o da şöyle cevap verdi: Bizler kıyamet günü şöyle şöyle (bazı merhalelerden geçerek) geliriz. Bak, (bizim bu geçişimiz, mertebe olarak) diğer insanların daha üstünde olur. Sonra her ümmet, taptıkları putlarıyla beraber çağrılır; ilk önce tapanlardan başlayarak sırasıyla çağrılır. Sonra Rabbimiz bize gelerek 'Siz kimi bekliyorsunuz?' diye sorar, orada olanlar da 'Rabbimizi bekliyoruz' diye cevap verir. Bunun üzerine Cenab-ı Hak 'Ben sizin Rabbinizim' buyurur. Onlar 'Seni görünceye kadar bekleyeceğiz' derler. Derken Allah Teâlâ onlara tecellî eder (kendini gösterir) ve tebessüm eder. Ardından müminler O’nun peşinden gider. İster münafık ister mümin olsun, her bir insana bir nur verilir ve herkes o nurla beraber yürür." "Cehennem köprüsünün üzerinde, Allah'ın dilediği kimseleri çekip alan çengeller ve dikenler vardır. Sonra münafıkların ışıkları söner, müminler kurtuluşa erer. Kurtulan ilk gurubun yüzleri dolunay gibi parlar. Onların sayısı yetmiş bindir. Hesaba çekilmeden kurtulurlar. Onların ardından gelenler gökteki en parlak yıldızlar gibidir. Sonra şefaat helal olur ve (şefaat ehli), 'Allah'tan başka ilah yoktur' diyen ve kalbinde bir arpa miktarı hayır bulunan kimseler, cehennemden çıkıncaya kadar şefaate devam ederler. Bunlar cennetin avlusuna konulur, cennetlikler onlara su serpmeye başlarlar. Sonunda bunlar sel kalıntısı toprakta biten ot gibi yeşerir ve yanıkları gider. Sonra (cehennemden çıkan son kişiye) ne istediği sorulur, ona dünya ve on katı kadar (cennet nimeti) verilir."


    Öneri Formu
1346 M000469 Müslim, İman, 316

Bize Umeyye b. Bistam, ona Yezid b. Zurey', ona Ravh b. Kasım, ona İsmail b. Umeyye, ona Yahya b. Abdullah b. Sayfi, ona Ebu Mabed, ona İbn Abbas’ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Muaz’ı (ra) Yemen’e gönderdiği vakit ona şöyle buyurdu: "Sen kitap ehli bir kavmin yanına gideceksin. Kendilerini ilk davet ettiğin şey Allah’a ibadet etmek olsun. Onlar Allah’ı bilip tanırlarsa bu sefer onlara Allah’ın kendilerine bir gün ve gecede beş vakit namazı farz kılmış olduğunu bildir. Bunu yapacak olurlarsa, onlara Allah’ın kendilerine, mallarından alınıp aralarındaki fakirlere verilmek üzere, bir zekâtı farz kıldığını bildir. Eğer bunu kabul ederek itaat ederlerse, sen de (zekâtı) onlardan al ve insanların mallarının değerlilerini almaktan da sakın."


    Öneri Formu
9948 B001458 Buhari, Zekat, 41

Bize Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer,-hadisin metni Amr'a aittir-, onların hepsine Süfyân b. Uyeyne, ona Ebu Zinâd, ona el-A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever." [İbn Ebu Ömer'in rivayetinde "onları kim sayarsa..." ifadesi kullanılmıştır.]


    Öneri Formu
281910 M006809-2 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 5

Bize Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer,-hadisin metni Amr'a aittir-, onların hepsine Süfyân b. Uyeyne, ona Ebu Zinâd, ona el-A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever." [İbn Ebu Ömer'in rivayetinde "onları kim sayarsa..." ifadesi kullanılmıştır.]


    Öneri Formu
281911 M006809-3 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 5


Açıklama: İzzet, güç ve kudret, şeref ve asâlet gibi manalara gelir. Burada izzet ve ululuk, gömlek ve kaftana benzetilmektedir. Nasıl ki insan, sürekli gömlek ve ceket giyiyor, asla onlardan ayrılamıyorsa, izzet ve büyüklük de Allah’ın ayrılmaz iki vasfıdır. Allah’ın bu vasfında hiç kimsenin O’na ortak olması düşünülemez. İzzet ve azamet Allah’ın sıfatı ise, tevazu ve tezellül de kulun sıfatı olmalıdır. Kul asla Allah ile yarışa kalkışmamalı, Allah’a mahsus olan sıfatları kendinde vehmetmemelidir...

    Öneri Formu
9942 M006680 Müslim, Birr ve Sıla, 136


    Öneri Formu
12869 M006864 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 45

Bize Amr en-Nakıd, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer,-hadisin metni Amr'a aittir-, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever." [İbn Ebu Ömer'in rivayetinde; "onları kim sayarsa" ifadesi kullanılmıştır.]


Açıklama: “Kim onları ezberlerse cennete girer” ifadesi, sadece bunları ezberlemekle cennete girilebileceği anlamına gelmez. Maksat onları öğrenmek, yani Cenâb-ı Hakk’ın ulûhiyetini ve sıfatlarını yakından tanımak, kalbine yerleştirmek, inanmak, korumak ve muktezasınca amel etmektir. Esmâ-i hüsnâ mana itibariyle Yüce Allah’ı en kâmil şekilde tanıtmaktadır. Dolayısıyla bu isimler imanla da alâkalıdır. Bu itibarla hadîs, Allah’ı en doğru şekilde tanıyıp O’na iman etmenin önemini göstermektedir. Bununla birlikte hadîste bir mübalağa ifâdesinin bulunduğu da gözden ırak tutulamaz. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ

    Öneri Formu
12671 M006809 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 5