Giriş

Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Ebû Seleme'nin, Âişe'den (r.anha) rivayetle naklettiğine göre, Allah Rasûlü (sav) : "'Ey Âişe, işte Cebrail !, sana selâm ediyor' buyurdu. O da: 'Ve aleyhi’s-selâm ve rahmetullâh (Selâm ve Allah’ın rahmeti onun da üzerine olsun)' dedi. Devamında Hz. Âişe, 'O, benim göremediğimi görüyor' diye ekledi."


Açıklama: Bu olayda Hz. Aişe Cebraîl'i görmemiştir. Nitekim hadisin farklı tariklerinde onun Allah Resûlü'ne 'Sen benim görmediğimi görüyorsun' demesi buna açık bir delildir. Bununla birlikte meşhûr Cibrîl hadisinde olduğu gibi sahabîlerin Cebrail'i, insan suretine girdiği zaman görmesi de mümkündür. Hz. Aişe'nin bu tarikte 'O, benim göremediğimi görüyor' ifadesi onun bunu, söz konusu olaydan çok sonra söylediği ihtimalini gündeme getiriyorsa da diğer tariklerde bu 'Sen benim göremediğimi görüyorsun' şeklindedir. Dolayısıyla Hz. Aişe'nin bunu selamlaşmanın hemen akabinde söylediği anlaşılmaktadır.

    Öneri Formu
165520 EM000827 Buhari, Edebü'l-Müfred, 366

Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus; (T) Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) İsrâ gecesi, İliyâ'da (Kudüs), birinde şarap, diğerinde süt olan iki kadeh getirildi. Rasulullah (sav) ikisine de baktı ve sütü aldı. Cebrail, Rasulullah'a “Seni fıtrata yönlendiren Allah'a hamd olsun, şayet şarabı alsaydın, ümmetin azacaktı” dedi."


    Öneri Formu
32233 B004709 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 3

Bize Abdullah, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Hilal b. Ebu Hilal, ona Atâ b. Yesâr, ona da Abdullah b. Amr b. Âs (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Kur'an'da geçen "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı gönderdik" (Ahzâb, 45) ayeti Tevrat'ta da geçmektedir: "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve ümmîlere koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin! Seni mütevekkil olarak isimlendirdim. Sen, öfkeli, sert, çarşı-pazarda bağırıp çağıran biri değilsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine bağışlar ve hataları görmezden gelirsin. Yoldan çıkmış kavim “Allah'tan başka ilah yoktur” deyinceye ve bu sayede kör gözler, sağır kulaklar ve kilitli kalpler açılıncaya kadar Allah onun canını almayacak."


    Öneri Formu
32981 B004838 Buhari, Tefsir, (Fetih) 3

Bize Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Kesir b. Abbas b. Abdulmuttalib, Abbas'ın şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamberle (sav) birlikte Huneyn savaşında bulundum. Ebu Süfyan b. el-Haris b. Abdümuttalib ile birlikte Hz. Peygamber’in peşine takılarak ondan hiç ayrılmadık. Hz. Peygamber (sav), beyaz bir katırının üzerinde idi. Onu kendisine Ferve b. Nüfâse el-Cüzâmî hediye etmişti. Müslümanlarla kafirler karşı karşıya gelince Müslümanlar, arkalarını dönüp gittiler. Hz. Peygamber (sav) ise katırını kâfirlere doğru mahmuzlamaya başladı. Ben Resulullah’ın katırının geminden tutuyor, onu düşmana doğru dört nala gitmesin diye (esirgemek için) engellemeye çalışıyordum. Ebu Süfyan da Hz. Peygamber'in (sav) özengisinden tutuyordu. Derken Hz. Peygamber (sav); "ey Abbas! Semura ashabını (Hudeybiye’de biat edenleri) çağır" dedi. Abbas -sesi kuvvetli birisiydi- şöyle devam etti: Ben de bağırabildiğim kadar bağırarak (yardıma çağırmak için) Semura ashabı nerede diye haykırdım. Vallahi sesimi işittikleri vakit (yerlerine) dönüşleri, ineğin yavrularına dönüşü gibi oldu. Ve ya lebbeyk! Ya lebbeyk! diyerek kafirlerle savaştılar. Ensarı (yardıma) çağırmak için ey ensar cemaati! Ey ensar cemaati diyorlardı. Sonra davet el-Haris b. el-Hazrec oğullarına kısıtlı oldu. Ve ey el-Haris b. el-Hazrec oğulları! Ey el-Haris b. el-Hazrec oğulları dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) katırının üzerinde uzanmış gibi bir vaziyette onların çarpışmasına baktı da "bu an, tandırın kızıştığı andır" dedi. Sonra Hz. Peygamber, birkaç çakıl alarak onları kafirlerin yüzlerine attı ve "Muhammed'in Rabbine and olsun bozguna uğradılar" dedi. Az sonra (olup bitene) bakmağa gittim. Bir de ne göreyim! Harb onun dediği şekilde (gerçekleşmiş!) Vallahi Hz. Peygamber (sav) kafirlere çakıl atmaktan başka bir şey yapmamıştı. Artık onların kuvvetinin zayıfladığını, durumlarının hücum değil arkalarını dönüp kaçma şeklini aldığını görüyordum.


    Öneri Formu
2613 M004612 Müslim, Cihad ve Siyer, 76

Bize Musa b. Davud ve Yunus b. Muhammed, onlara Fuleyh b. Süleyman, ona Hilal b. Ali, ona da Atâ b. Yesâr şöyle demiştir: Abdullah b. Amr b. Âs ile karşılaştım ve ona “Hz. Peygamber'in Tevrat'ta geçen özelliklerini haber verir misin?” dedim, bana şöyle cevap verdi: Evet, vallahi Hz. Peygamber'in (sav) Kur'an'daki sıfatları Tevrat'ta da yer almaktadır: "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı" (Ahzâb, 45) "ve ümmîlere koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin! Seni mütevekkil olarak isimlendirdim. Sen, öfkeli, sert, çarşı-pazarda bağırıp çağıran biri değilsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine bağışlar ve hataları görmezden gelirsin. Yoldan çıkmış kavim “Allah'tan başka ilah yoktur” deyinceye ve bu sayede kör gözler, sağır kulaklar ve kilitli kalpler açılıncaya kadar Allah onun canını almayacak." Atâ der ki: Kâ'b ile karşılaştım ve ona bu rivayeti sordum, bana birebir aynısını aktardı. Sadece "أَعْيُنًا عُمْيًا وَآذَانًا صُمًّا وَقُلُوبًا غُلْفًا" bölümünü kendi lehçesiyle "أَعْيُنًا عُمُومَى وَآذَانًا صُمُومَى وَقُلُوبًا غُلُوفَى" şeklinde söyledi. Yunus rivayetinde "غُلْفَى" şeklinde söylemiştir.


    Öneri Formu
59804 HM006622 İbn Hanbel, II, 174

Bize Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs, ona Osman b. Saîd ed-Dârimî, ona Ali b. Abdullah b. el-Medînî, ona Süfyan, ona Amr, ona Küreyb, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Bir gece teyzem Meymûne’nin evinde kalmıştım. Gecenin ilerleyen vaktinde Hz. Peygamber (sav) kalktı, asılı duran bir kırbadan hafif bir abdest aldı –Amr onun hafif bir abdest olduğunu ve suyu cidden az kullandığını söyledi-. Sonra namaza durdu. Ben de Rasûlullah’ın (sav) aldığı gibi abdest aldım, sonra gidip O’nun sol tarafında namaza durdum. Hz. Peygamber beni tutup sağ tarafına geçirdi. Sonra Allah’ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu, hatta horladı. Sonra müezzin gelip namaz vaktinin olduğunu haber verdi." [Süfyan başka bir seferinde şöyle dedi: “Sonra namaza durdu ve yeniden abdest almadan bize namaz kıldırdı.”] [Süfyan şöyle der: Biz Amr’a, “İnsanlar Rasûlullah’ın (sav) gözleri uyur, ama kalbi uyumaz diyorlar” dedik. Amr, Ubeyd b. Umeyr’in şöyle söylediğini işittim, dedi: “Peygamberlerin rüyaları da vahiydir.” Sonra da, “Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm” (Sâffât, 37/102) meâlindeki âyeti okudu.] [Bunu Buharî Sahîh’de Ali b. el-Medînî’den, Müslim de Muhammed b. Hâtim’den, o İbn Ebî Ömer’den, o Süfyan b. Uyeyne’den rivayet etti. Yalnız Muhammed b. Hâtim ve İbn Ebî Ömer, Süfyan’ın şöyle dediğini söylediler: Bu hâl, Peygamber aleyhisselama mahsustur, çünkü Hz. Peygamber’in (sav) gözlerinin uyuduğu, fakat kalbinin uyumadığı haberi bize ulaşmıştır.]


    Öneri Formu
137323 BS000604 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 185

Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus; (T) Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) gece yürütüldüğünde (İsrâ hadisesi olduğunda) İliyâ'da (Kudüs) kendisine birinde şarap, diğerinde süt olan iki kadeh getirildi. Rasulullah ikisine de baktı ve sütü aldı. Cebrail, Rasulullah'a: 'Seni fıtrata hidayet eden Allah'a hamd olsun, şayet şarabı alsaydın, ümmetin azacaktı' dedi."


    Öneri Formu
270810 B004709-2 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 2


    Öneri Formu
48007 HM005673 İbn Hanbel, II, 93


    Öneri Formu
49065 HM006027 İbn Hanbel, II, 121


    Öneri Formu
239041 HM006027-2 İbn Hanbel, II, 121