148 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona da Hammad b. Seleme bu isnad ile nakilde bulunup ardından, "iyilik yapanlara dahası da vardır" ayetini okudu ilavesinde bulunmuştur.
Bize Ahmed b. Meni, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak, ona Davud b. Ebu Hind, ona eş-Şa‘bî, ona da Mesruk şöyle demiştir: "Âişe’nin yanında yaslanmış idim, bana 'Ey Âişe’nin babası, üç husus vardır ki bunların birisini kim söylerse Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Muhammed’in Rabbini gördüğünü iddia eden bir kimse, Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Nitekim Allah 'Gözler ona algılayamaz, o ise bütün gözleri kuşatmıştır. O lütuf sahibidir, her şeyden haberdardır (En’am, 6/103); 'Allah bir insanla ancak vahiy yolu ile konuşur ya da bir perde arkasından…' (Şûra, 42/51) buyurmaktadır. Ben bu sırada yaslanmış iken, hemen doğruldum ve 'Ey müminlerin annesi, dur bir dakika, acele etme. Yüce Allah 'And olsun ki onu diğer bir inişinde görmüştü' (en-Necm, 53/13) ve 'And olsun ki o, kendisini apaçık ufukta görmüştür' (Tekvir, 81/23) buyurmuyor mu?' dedim. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Ben buna dair soruyu Rasulullah’a soran ilk kişiyim. O bana 'O buyrukta kast edilen Cebrail’dir. Ben onu, sadece iki defa yaratılmış olduğu asıl suretinde gördüm; semadan aşağıya inmiş ve yaratılışının büyüklüğü ile gök ile yer arasını kapatmıştı' buyurdu. Kim de Muhammed’in, Allah’ın kendisine indirdiklerinden bir şey gizlemiş olduğunu iddia ederse Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. (Zira) Allah 'Ey Rasul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer böyle yapmazsan onun elçilik görevini yerine getirmiş olmazsın' (Maide, 5/67) buyurmaktadır. Yine her kim onun yarın ne olacağını bildiğini ileri sürerse, o da Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Hâlbuki yüce Allah 'De ki: Göklerde, yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez' (Neml, 27/65) buyurmaktadır." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mesruk b. el-Ecda’ın künyesi ise Ebu Âişe’dir. O, Mesruk b. Abdurrahman’dır. Onun divandaki (hilafet kütüğündeki) adı da böyle idi.]
Bize Amr b. Avn, ona Hâlid ve Huşeym, ona İsmail, ona Kays, ona da Cerir’in şöyle dediğini rivayet etti: Nebi’nin (sav) yanında oturuyor idik, derken on dördündeki aya baktı ve şöyle buyurdu: "Şüphesiz sizler bu ayı görmek için birbirinize izdiham vermediğiniz gibi Rabbinizi göreceksinizdir. Bu sebeple güneş doğmadan önce ve güneş batmadan önce namazı kaçırmama imkânınız olursa bunu yapınız."
Bize Yahya, ona Veki, ona İsmail b. Ebu Halid, ona da Amir eş-Şa'bî, Mesruk şöyle demiştir: "Ben Aişe'ye (r.anha) 'Anacığım! Hz. Muhammed (sav) Rabb'ini gördü mü?' diye sordum, bana 'bu söylediğin sözden ötürü tüylerim diken diken oldu, ürperdim. Sen şu üç şeyi nasıl bilmezsin! her kim onları sana söylerse muhakkak yalan söylemiştir: Her kim Muhammed (sav), Rabb'ini gördü derse, muhakkak yalan söylemiştir' dedi, sonra da 'Gözler O’nu idrak edemez, halbuki O gözleri idrak eder. O en ince şeyleri bilir ve her şeyden haberdardır.' (En'âm,103) ve 'Herhangi bir beşer ile Allah’ın konuşması ancak vahiy ile yahut perde arkasından ya da bir elçi gönderip, izni ile, dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir. Muhakkak ki O çok yücedir, engin hikmet sahibidir.' (Şûrâ, 51) ayetlerini okudu. Hz. Aişe devam ederek 'Her kim sana, yarın ne olacağını bilirim derse, muhakkak yalan söylemiştir' dedi, ardından 'Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez' (Lokman, 34) ayetini okudu. Sonra da 'Her kim sana Rasulullah'ın (sav) vahiyden herhangi bir şey gizlediğini söylerse, muhakkak yalan söylemiştir' dedi ve 'Ey Rasul! Rabbinden Sana indirileni tebliğ et. Eğer böyle yapmazsan elçilik görevini yerine getirmiş olmazsın' (Mâîde: 67) ayetini okudu. Ama Hz. Peygamber (sav) Cebrail'i asli suretinde iki defa gördü' dedi."