Giriş

Bize Muhammed b. Yahya b. Ömer el-Mekkî ve Bişr b. Hakem, ona Abdülaziz-b. Muhammed- ed-Derâverdî, ona Yezid b. Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Amir b. Sa'd, ona da Abbas b. Abdulmuttalib'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a, peygamber olarak Muhammed'e razı olan kişi imanın tadını almıştır."


    Öneri Formu
667 M000151 Müslim, İman, 56

Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Alkame, ona Süleyman b. Büreyde, ona da (Yahya) b. Ya'mer şöyle haber vermiştir: Abdullah b. Ömer'e “Biz uzak beldelere yolculuk yapıyoruz ve orada kaderin olmadığını söyleyen insanlarla karşılaşıyoruz” dedim. Abdullah b. Ömer “Onlarla karşılaştığınızda onlara 'Abdullah b. Ömer sizden uzak, siz de ondan uzaksınız' deyin” diye üç kere tekrarladı, ardından şu hadisi nakletti. "Biz Hz. Peygamber'in (sav) yanındayken bir adam çıkageldi. -Abdullah b. Ömer adamın özelliklerini de anlattı.- Hz. Peygamber (sav) ona 'Yaklaş' dedi. Adam yaklaştı. Tekrar 'Yaklaş' dedi. Adam yaklaştı. Yine 'Yaklaş' dedi adam yine dizleri birbirine değecek kadar yaklaştı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir? veya bana imandan haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman etmendir' dedi. [Süfyan der ki: Sanırım 'kaderin hayrına ve şerrine' ifadesini de kullandı.] Adam 'İslam nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek, Ramazan orucu tutmak ve cünüplükten gusletmektir' buyurdu. Adam 'Söylediğin her şeyi doğru söyledin, doğru söyledin' dedi. Topluluk 'Biz daha önce Hz. Peygamber'e (sav) karşı bu kadar saygılı bir adam görmedik. Sanki Hz. Peygamber'e (sav) o öğretiyor' dedi. Sonra adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana ihsandan haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a sanki onu görüyormuş gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da o seni görüyor' buyurdu. Biz 'Biz daha önce Hz. Peygamber'e (sav) karşı bu kadar saygılı bir adam görmedik' dedik Adam bunların hepsini 'Doğru söyledin, doğru söyledin' diyerek tasdik ediyordu. Adam 'Bana kıyametin vaktini haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Bu konuda, sorulan sorandan daha bilgili değildir' dedi. Adam da 'Doğru söyledin' dedi. Biz yine 'Hz. Peygamber'e (sav) bu adamdan daha saygılı bir kişi görmedik' dedik. Adam sonra da ayrılıp gitti. [Süfyan der ki:] Hz. Peygamber (sav) 'Gidin adamı arayın' dedi. Ancak onu bulamadılar. Hz. Peygamber (sav) 'Bu gelen Cibrîl'dir, size dininizi öğretmek için geldi. Bana hangi surette gelse onu tanırdım — bu suret dışında' dedi."


    Öneri Formu
39700 HM000374 İbn Hanbel, I, 52

Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona Abdülaziz b. Rufey, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir gece dışarı çıkmıştım. Baktım ki Rasulullah (sav), yanında hiç kimse olmadan tek başına yürüyor. Hz. Peygamber'in (sav) bir başkasıyla yürümek istemediğini düşünerek, ben de ay ışığında kendi başıma yürümeye başladım. Bir ara Hz. Peygamber (sav) döndü, beni gördü 'Kim o?' dedi. 'Ebu Zer! Allah beni sana feda etsin' dedim. O zaman 'Ey Ebu Zer, yanıma gel' dedi. Yanına gittim, bir müddet O'nunla birlikte yürüdüm. Sonra 'Çok mal toplayanlar, kıyamet günü (sevabı) az olanlardır. Yalnız Allah'ın kendisine verdiği malı sağına-soluna, önüne-arkasına bol bol infak eden ve bu malı hayır yolunda harcayanlar hariç' buyurdu. Sonra kendisiyle bir müddet daha yürüdüm. Bana 'Şuraya otur' buyurdu. Beni etrafı taşlık olan bir tümseğe oturttu ve 'Burada otur, ben gelinceye kadar bekle' diye tembih etti." "Sonra Hz. Peygamber (sav), kara taşlık arazide yürüdü, Nihayet O'nu göremez oldum. Gelmesi biraz gecikti, hatta bu gecikme epey uzun sürdü. Sonra O'nun gelmekte olduğunu gördüm ve gelirken de 'Hırsızlık yapsa da zina etse de…' diye söylendiğini duydum. Yanıma gelince dayanamadım 'Ey Allah'ın elçisi! Allah beni sana feda eylesin! Şu taşlığın kenarında kiminle konuşuyordun? Sana birinin cevap verdiğini de işitmedim' dedim. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: O, Cibril'di. Taşlık arazinin yanında bana geldi ve 'Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenin cennete gireceğini ümmetine müjdele' dedi. Ben 'Ey Cibril! Hırsızlık yapsa da zina etse de mi?' diye sordum. 'Evet' dedi. Ben yine 'Ey Allah'ın elçisi! Hırsızlık yapsa da zina etse de mi?' diye sordum. O da tekrar 'Evet' dedi. Ben tekrar 'Hırsızlık yapsa da zina etse de mi?' diye ısrar ettim. O 'Evet, şarap bile içse' diye ekledi."


    Öneri Formu
3822 M002305 Müslim, Zekat, 33


Açıklama: İlgili rivayet için bk. M000382, M000383.

    Öneri Formu
943 M000384 Müslim, İman, 238


    Öneri Formu
7781 İM000059 İbn Mâce, Sunne, 9

Bana Muâz b. Fedâle, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyâmet günü, Allah insanları bir araya toplayacak. O sırada insanlar kendi aralarında 'Rabbimizden şefâat dilesek de, bizi bu halden kurtarsa' diye konuşurlar. Hemen Hz. Âdem’e gider ve ona 'İnsanların ne halde olduğunu görmüyor musun, ey Âdem! Allah seni, kendi kudret eliyle yarattı ve sana melekleri secde ettirdi. Ayrıca sana her şeyin ismini de öğretti. Bizim için Rabbinin katında şefaatte bulun da, şu hâlimizden bizi rahatlatsın' derler. Hz. Âdem, vaktiyle işlediği hatayı (cennette yasaklanmış olan meyveyi yediğini) hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz o konumda değilim, siz, Nuh'a gidin, çünkü o Allah’ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. İnsanlar hemen Hz. Nuh'a giderler. Ama o da vaktiyle işlediği (oğlu için af dileme) hatasını hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, Rahman'ın dost edindiği İbrahim’e gidin' der. İnsanlar hemen Hz. İbrahim’e giderler. İbrahim de vaktiyle işlediği hataları (hasta değilken hasta olduğunu söylediğini) hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, Musa'ya gidin! O, Allah’ın kendisine Tevrat’ı verdiği ve kendisiyle konuştuğu bir kuldur' der. İnsanlar hemen Hz. Musa’ya giderler. Fakat o da vaktiyle işlediği hatayı (Kıptiyi öldürdüğünü) hatırlar ve 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, Allah’ın kulu, rasûlü, kelimesi ve rûhu olan İsa’ya gidin' der. İnsanlar da hemen Hz. İsa’ya giderler. Ama Hz. İsa da 'Ben, sizin zannettiğiniz konumda değilim. Siz, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmış bir kul olan Muhammed'e (sav) gidin' der." "Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Bunun üzerine insanlar hemen bana gelirler. Ben de Rabbimin katına çıkmak için izin isterim ve bana izin verilir. Rabbimi gördüğümde hemen secdeye kapanırım. Allah, dilediği kadar bir süre beni secde halimde bırakır. Sonra bana 'Kaldır başını! ey Muhammed! Söyle, sözün işitilsin, iste, sana istediğin verilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırır ve Rabbimin bana öğrettiği (en güzel sözlerle) O’na hamd ederim. Sonra da şefaat talep ederim. Bunun üzerine bana belli bir sınır tayin edilir ve ben de (bu sınır dahilindeki) insanları cennete sokarım. Sonra tekrar Rabbime döner, Rabbimi gördüğümde yine secdeye kapanırım. Allah yine dilediği kadar bir süre beni secde halimde bırakır. Sonra bana 'Kaldır başını! ey Muhammed! Söyle, sözün işitilsin, iste, sana istediğin verilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırır ve Rabbimin bana öğrettiği (en güzel sözlerle) O’na hamd ederim. Sonra da şefaat talep ederim. Bunun üzerine bana yine belli bir sınır tayin edilir ve ben de (bu sınır dahilindeki) insanları cennete sokarım. Sonra tekrar Rabbime döner, Rabbimi gördüğümde yine secdeye kapanırım. Allah yine dilediği kadar bir süre beni secde halimde bırakır. Sonra bana 'Kaldır başını! ey Muhammed! Söyle, sözün işitilsin, iste, sana istediğin verilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırır ve Rabbimin bana öğrettiği (en güzel sözlerle) O’na hamd ederim. Sonra da şefaat talep ederim. Bunun üzerine bana yine belli bir sınır tayin edilir ve ben de (bu sınır dahilindeki) insanları cennete sokarım. Sonra tekrar döner ve 'Ey Rabbim! Cehennemde, Kur'an'ın hapsettiği ve orada ebedî olarak kalması gerekenlerden başka kimse kalmadı' derim." Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Lâ ilâhe illallâh diyen ve kalbinde arpa tanesi ağırlığı kadar hayır bulunan herkes cehennemden çıkar. Sonra Lâ ilâhe illallâh diyen ve kalbinde buğday tanesi ağırlığı kadar hayır bulunan herkes cehennemden çıkar. Sonra yine Lâ ilâhe illallâh diyen ve kalbinde zerre kadar hayır bulunan herkes cehennemden çıkar."


    Öneri Formu
29704 B007410 Buhari, Tevhid, 19

Bize Muhammed b. Minhal ed-Darîr, ona Yezid b. Zürey, ona Said b. Arube ve ed-Destevâî'nin arkadaşı Hişam, ona Katade, ona Enes b. Malik (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur;(T) Bize Ebu Gassan el-Misma'î ve Muhammed b. el-Müsenna, o ikisine Muâz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katade, ona Enes b. Malik (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Lâilâhe illallâh diyen ve kalbinde bir arpa tanesi kadar iyilik olan herkes cehennemden çıkacaktır. Lâilâhe illallâh diyen ve kalbinde bir buğday tanesi kadar iyilik olan herkes cehennemden çıkacaktır. Lâilâhe illallâh diyen ve kalbinde bir zerre tanesi kadar iyilik olan herkes cehennemden çıkacaktır." [İbn Minhal rivayetinde şunları ilave etmiştir: Yezid der ki: Şube ile karşılaştım ve ona bu hadisi naklettim. Bunun üzerine Şube şöyle dedi: Bize bu hadisi Katade, Enes b. Malik vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Ancak zerre kelimesi yerine züre'yi koymuştur. Yezid şöyle der ki: Bu konuda Ebu Bistam tashif yapmıştır.]


    Öneri Formu
1371 M000478 Müslim, İman, 325

Bize Ebu Rabi' el-Atekî, ona Hammad b. Zeyd, ona Ma'bed b. Hilal el-Anezîi;(T) Bize Said b. Mansur –lafız ona aittir-, ona Hammad b. Zeyd, ona Ma'bed b. Hilal el-Anezi şöyle rivayet etmiştir: Sabit'i aracı kılarak Enes b. Malik’e gittik. Yanına vardığımızda kuşluk namazı kılıyordu. Sabit bizim için izin istedi. Huzuruna girdik. Sabit'i yanına döşeğine oturttu. Sabit 'Ey Ebu Hamza! Basralı kardeşlerin senden kendilerine şefaat hadisini rivayet etmeni rica ediyorlar' dedi. Enes 'Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur' dedi: "Kıyamet günü geldiğinde insanlar deniz dalgaları gibi hercümerç olacak, birbirlerine karışacaklar. Sonra Âdem'e gelip 'Zürriyetine şefaat et' diyecekler. Hz. Âdem (as) 'Ben ona ehil değilim. Siz İbrahim’e gidin. Çünkü o Allah’ın dostu, halilidir' diye karşılık verecek. Bunun üzerine İbrahim’e gidecekler. O da 'Ben buna ehil değilim. Siz Musa’ya gidin, o Allah’ın kendisiyle konuştuğu kişi (Kelîmullah)’tır' dedi. Ardından Musa’nın yanına gelecekler. Musa onlara 'Ben buna ehil değilim. İsa’ya gidin. O Allah’ın ruhu ve kelimesidir' diyecek. Hz. İsa’ya gidecekler. O da 'Ben buna ehil değilim. Siz Muhammed'e (sav) gidin' diyecek. Sonunda bana gelecekler. Ben onlara 'Evet, ben bu işe ehilim' deyip Hemen oradan ayrılıp Rabbimin huzuruna gitmek için izin isteyeceğim. Bene izin verilecek. Onun huzurunda kalkıp şu an bilemediğim bazı dualarla hamd edeceğim. Rabbim bana bunları ilham edecek. Sonra Rabbime secde edeceğim. Bana 'Ey Muhammed! Başını kaldır. Dile sözün işitilsin, iste, istediğin verilsin. Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' buyuracak. Ben de 'Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!' diyeceğim. O zaman 'Haydi git! Kalbinde buğday veya arpa tanesi kadar imanı olanı cehennemden çıkar' buyuracak. Ben gidip bunu yapacağım. Sonra yine Rabbime dönüp hamd ve sena edeceğim, ona secde edeceğim. Bana 'Ey Muhammed! Başını kaldır' denilecek. Ardından Rabbim 'Dile sözün işitilsin, iste, istediğin verilsin. Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' buyuracak. Ben de 'Ümmetim! Ümmetim!' diyeceğim. Sonra bana 'Kalbinde hardal tanesi kadar iman olanı cehennemden çıkar' denilecek. Ben de onları oradan çıkaracağım. Sonra tekrar Rabbime gidip ona hamd ü sena edeceğim. Ardından ona secde edeceğim. Bana 'Başını kaldır. Dile sözün işitilsin, iste, istediğin verilsin. Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilecek. Ben 'Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!' diyeceğim. Bana 'Haydi git, hardal tanesinden kat kat küçük da olsa, kalbinde iman olanları da cehennemden çıkar' denilecek." İşte Enes’in bize rivayet ettiği bu hadistir. Onun yanından kalktık. Çölün yüksek bir yerine varınca “Hasan’ın yanına uğrayıp ona bir selam versek. O şimdi Ebu Halife’nin evinde gizlenmiştir” dedik. Onun huzuruna girip selam verdik ve “Ey Ebu Said! Kardeşin Ebu Hamza’nın yanından geldik. Bize şefaat hakkında rivayet ettiği hadis gibi başka bir hadis duymamıştık” dedik. Ebu Said “Neymiş o hadis, söyleyin bakalım” dedi. Bu hadisi kendisine aktardık. “Devam edin” dedi. “Bize bundan daha fazlasını söylemedi” dedik. Bunun üzerine “O bu hadisi bize yirmi yıl önce rivayet etti. O zaman tamdı. Şimdi bazı kısımlarını bırakmış. Unuttu mu yoksa, dayanıp güvenirsiniz diye size rivayet etmek mi istemedi bilemiyorum” dedi. Biz “Kalan kısmını bize aktar” dedik. Güldü ve “İnsan aceleden yaratılmıştır. Bunu size zaten hadisi rivayet etmek istediğim için söyledim” dedi ve şöylece rivayet etti: "Sonra dördüncü defa rabbime döneceğim. Ona aynı şekilde hamd ve sena edip secde edeceğim. Bana 'Ey Muhammed! Başını kaldır. Dile sözün işitilsin, iste, istediğin verilsin. Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilecek. Ben de 'Rabbim! 'Allah'tan başka ilah yoktur' diyen herkes için bana izin ver' diyeceğim. Rabbim 'Bu senin hakkın değildir. Ancak izzetim, yüceliğim ve azametime yemin olsun ki Allah'tan başka ilah yoktur diyenleri cehennemden ben çıkaracağım' buyuracaktır. " [Ravi Ma'bed şöyle der ki: Hasan üzerine şehadet ederim ki o bize, bu hadisi, Enes b. Malik’ten işittiğini söyleyerek rivayet etti ve “Zannederim yirmi sene önce, o zaman derli topluydu” dedi.]


    Öneri Formu
1379 M000479 Müslim, İman, 326

Bize İbrahim b. Münzir, ona Muhammed b. Füleyh, ona Hi­lal, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve O'nun Rasulüne iman eder, namazını dosdoğru kılar, Ramazan orucu tutarsa onu cennete koymak Allah üzerinde bir haktır. O kişi ister Al­lah yolunda hicret etsin, isterse doğduğu memlekette otursun." Bunun üzerine sahâbîler, 'Ya Rasulallah! Bu haberi insanlara bu müjdeyi haber vermeyelim mi? dediler. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz cennette yüz derece vardır. Allah onları yo­lunda cihat edenler için hazırlamıştır. İki derece arasındaki uzak­lık, gökle yer arasındaki uzaklık kadardır. Siz Allah'tan dilekte bulunduğunuzda, O'ndan Firdevs'i isteyin! Çünkü o, cennetin en faziletlisi ve en yücesidir. Onun üzerinde Rahman'ın arşı bulunur ve oradan cennet nehirleri fışkırıp çıkar."


    Öneri Formu
29779 B007423 Buhari, Tevhid, 22


    Öneri Formu
279257 M000384-2 Müslim, İman, 238