Giriş

Bize Rabi' b. Süleyman Müezzin, ona (Abdullah) İbn Vehb, ona Süleyman (b. Bilal), ona Kesir (b. Zeyd), ona Velid (b. Rabah), ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dışarıdan evin içine (bakıldığında), artık (içeri girmek için) izne gerek kalmamıştır."


Açıklama: Evler mahrem kabul edildiği için kişi dışarıdan bir evin içine bakamaz. Böyle yaparsa o eve izinsiz giren kimse gibi olur. Hadiste "izne gerek kalmamıştır" sözü bu vehameti dile getirmektedir.

    Öneri Formu
34298 D005173 Ebu Davud, Edeb, 126, 127

Bize Ebu Numan (Muhammed b. Fadl es-Sedûsî), ona Hammad b. Zeyd (el-Ezdî), ona Ubeydullah b. Ebu Bekir b. Enes, ona da Enes b. Malik (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Bir adam, Hz. Peygamber'in (sav) evindeki deliklerden birinden içeri baktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) elindeki uzun ok temreni ile ya da temrenleri ile adama doğru kalktı ve temreni batırmak üzere gizlice adama yaklaşmaya başladı.


    Öneri Formu
26933 B006900 Buhari, Diyât, 23

Bize Muhammed b. Ubeyd, ona Hammad (b. Zeyd), ona da Ubeydullah b. Ebu Bekr, ona da Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etti: "Bir adam Nebi'nin (sav) odalarından birine başını uzatarak içeriye bakmış da Rasulullah (sav) bir mızrağın demir ucuyla veya bunlardan birkaç tanesiyle (buradaki şüphe raviye aittir) onun üzerine yürüdü. (Ravi sözlerine devam ederek şöyle) dedi: Ben Rasulullah’ın (sav) (elindeki bu temreni, o evinin içine bakan kimseye) saplamak için (Onun) üzerine hamlesini (hâlâ) görür gibiyim."


    Öneri Formu
34296 D005171 Ebu Davud, Edeb, 126, 127

Bize Musa b. İsmail, ona Hammad (b. Zeyd), ona Süheyl (b. Ebu Salih), ona babası (Ebû Salih), ona da Ebu Hüreyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kim bir toplumun evinin içine izinleri olmadan bakar da (onlar da) onun gözünü çıkarırsa (o adamın bu) gözü heder olur (diyet veya kısası olmaz)."


    Öneri Formu
34297 D005172 Ebu Davud, Edeb, 126, 127

Bize Harun b. Abdullah, ona Ebu Davud el-Hafrî, ona Süfyan (es-Sevrî), ona el-A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Talha b. Musarrif, ona biri, ona da Sa'd (bir önceki hadisin) bir benzerini de (kapıdan biraz geriye şöyle çekil veya şöyle dur. Çünkü izin isteme (kuralı) görmeyi engellemek içindir.) Nebi'den (sav) rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
34300 D005175 Ebu Davud, Edeb, 126, 127

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


Açıklama: Bu hadiste zikredilen üç husus, öncelikle sakındırmak amacıma matuftur, bunun için de mübalağa manasına hamledilmiştir. Çünkü bu üç husus da hayatın seyrinde insanların çokça başvurdukları şeylerdir. 1- Bilindiği üzere uyanıkken yalan söylemek en büyük günahlardandır. İnsanın görmediği bir rüyayı gördüm diye yalan söylemesi, normalde uyanıkken yalan söylemesinden farksızdır, hatta belki günahı daha azdır diye düşünülebilir. Böyleyken rüya hakkında yalan söyleyenin ağır bir cezaya uğratılacağı ifadesi, sadık rüyanın Peygamberliğin bir cüz’ü olduğunu ifade eden hadisle ilişkilendirilmiştir. Yalan rüya söyleyen biri; sanki nübüvvetten bir cüz’ün kendisine verildiğini ve görmediği halde Allah’ın kendisine bazı şeyleri gösterdiğini iddia etmiş sayılmaktadır. Bir anlamda Allah’a yalan isnâd etmektedir. Çünkü o rüyayı kendisine Allah göstermektedir. Bu hadis ayrıca her durumda yalandan uzak durulması gerektiği anlamını da taşımaktadır. Rüya konusunda yalan söylemenin cezası olarak zikredilen iki arpa tanesinin birbirine bağlanması, mümkün olmayan bir iştir. Dolayısıyla bunun yalan rüya ile irtibatlandırılması, azabın sürekliliğinden kinâye görülmüştür. Nitekim Eş’arîler, bu hadîse dayanarak, teklif-i mâ lâ yutakı (insanı yapamayacağı şeylerle mükellef tutulmasını) câiz görürler. Netice olarak bu hadisin, sakındırmakta mübalağa manasına hamledilmesi daha çok benimsenmiştir. 2- Hadîste başkalarının gizli sırlarını öğrenmeye çalışmak da yasaklanmaktadır. Bu konuda daha başka hadîsler de vardır. Bu türlü davranışların, insanlar arasındaki güven ve itimadı sarsacağı, düşmanlıklara, fitne ve fesada yol açabileceği gözden ırak tutulamaz. Kulaklarına kurşun döküleceği ifadesi hakikat manasına gelebileceği gibi sakındırmakta mübalağa manasına da gelebilir. Nitekim bu konudaki başka hadislerde mahşerde Allah da onun gizli sırlarını fâş edeceği belirtilir. Cezanın suçun cinsinden olması ilkesi gereği, bu husus daha makul gözükmektedir. 3- Resim konusu da yine sakındırmak amacına matuftur. Yoksa yaptığı bir resme hiç kimsenin can veremeyeceği bilinen bir husustur. Resme can verinceye kadar ressamına azap edileceğine ve hiçbir zaman resme can vermesinin de mümkün olmadığına göre, ebediyen azap edilecek demektir. İnsanların güzel gördükleri bir taşa ve ağaca bile tapındıkları gerçeği göz önüne alındığında, onların putperestlikten mutlaka vazgeçmelerini sağlamak ve tevhidi korumak için bu türlü ağır ifadelere özellikle İslâm’ın ilk yıllarında ihtiyaç duyulmakta idi. Zamanla tevhid inancı iyice kökleşip şirk ihtimali ortadan kalkınca bu ifadeler de tedricî olarak yumuşatılmıştır. Burada İbn Abbas’ın, cansız varlıkların resimlerini yapmakta bir sakınca görmediğini de belirtmek gerekir. Zâhirde hadis, her üç konuda da azabın sürekliliği manasını taşımaktadır. Ancak hangi günahı işlerse işlesin bir mü’min için sürekli azap, diğer sahih hadislere olduğu kadar âyet-i kerîmeye de aykırıdır. Nitekim âyet-i kerîmede sadece Allah’a şirk koşanların ve bu hâl üzere ölenlerin hiçbir şekilde bağışlanmayacağı ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu hadîsteki ifadeyi, mübalağalı bir tehdit manasına hamletmek gerekir.

    Öneri Formu
282780 B007042-5 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Kuteybe b. Said arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
282777 B007042-2 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şube b. Haccac arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
282778 B007042-3 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


    Öneri Formu
282779 B007042-4 Buhari, Ta'bîr, 45


    Öneri Formu
33924 D004890 Ebu Davud, Edeb, 37