Giriş

Bize Şeyban b. Ferruh, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit (b. Eslem el-Bünanî), ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Şehadeti samimiyetle isteyen kişiye şehitlik nasip olmasa bile sevabı verilir."


    Öneri Formu
3144 M004929 Müslim, İmare, 156

Bize Ebu Tahir (Ahmed b. Amr) ve Harmele b. Yahya, onlara Abdullah b. Vehb, ona Ebu Şurayh (Abdurrahman b. Şurayh), ona Sehl b. Ebu Ümame b. Sehl b. Huneyf, ona babası (Es'ad b. Sehl), ona da dedesinin (Sehl b. Huneyf) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim samimiyetle Allah'tan (cc) şehit olmayı isterse, yatağında ölse bile, Allah onu şehitler mertebesine ulaştırır." [Ebu Tahir rivayetinde "tüm samimiyetiyle" kelimesine yer vermemiştir.]


    Öneri Formu
3146 M004930 Müslim, İmare, 157

Bize İbrahim b. Hasan, ona Haccâc, ona Leys b. Sa'd, ona Muaviye b. Salih, ona Safvan b. Amr, ona da Râşid b. Sa'd, Nebî'nin (sav) ashabı olan birinden şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Şehitlerden başka müminlerden herkes kabirlerinde imtihan edilecektir sözü ne demektir?' diye sorduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Şehidin başı üzerindeki kılıçların parıltısı ona imtihan olarak yeter' buyurdu."


    Öneri Formu
19344 N002055 Nesai, Cenâiz, 112

Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsâme, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Mûsâ şöyle anlattı: Rasûlullah (sav)’in Huneyn’de işi bitince Ebû Âmir’i ordu komutanı olarak Evtâs’a gönderdi. O, Düreyd b. es-Sımme ile karşı karşıya geldi. (Yapılan harpte) Düreyd öldürüldü. Adamlarını da Allah hezimete uğrattı. Ebû Mûsâ (devamla) şöyle dedi: Rasûlullah (sav) beni de Ebû Âmir ile birlikte göndermişti. Ebû Âmir’in dizine ok isabet etti. Oku Cüşemî (adındaki bir düşman askeri) atmış ve dizine isabet ettirmişti. Ben Ebû Âmir’in yanına gidip: – Amca, (bu oku) sana kim attı? diye sordum. O Ebû Mûsâ’ya göstererek: – İşte bana oku atan katilim şudur, dedi. Ben de ona yöneldim ve ona yetiştim. Beni görünce dönüp kaçmaya başladı. Ben de onun peşinden koşup “(kaçmaya) utanmıyor musun? Dursana!” diye bağırmaya başladım. Bunun üzerine o kaçmaktan vazgeçti. Kılıçlarımızla vuruşmaya başladık. (Mücadele) sonrasında ben onu geberttim. Ardından da (dönüp) Ebû Âmir’e: – Allah seninkinin canını aldı, dedim. Bana: – O halde şu oku çıkar, dedi. Ben de hemen çekip çıkardım. Okun çıktığı yerden su boşandı. Bana: – Yeğenim, Peygamber (sav)'e (benden) selam et ve günahlarımın bağışlanması için dua etmesini söyle, dedi. Sonra da beni (kendi yerine) ordunun başına geçirdi. Biraz sonra da ruhunu teslim etti. Ben (seferden döndükten sonra) Peygamber’in (sav) huzuruna girdim. O evinde üzerinde döşek olan dokuma bir sedirinin üstünde idi. Döşeğin örgüleri sırtında ve yanlarında iz yapmıştı. Kendisine bizim ve Ebû Âmir’in başından geçenler ile onun “günahlarımın bağışlanması için dua etsin” şeklindeki isteğini ilettim. Bunun üzerine Peygamber su istedi. Abdest aldıktan sonra ellerini kaldırarak “Allah’ım, Ubeyd Ebû Âmir’in günahlarını bağışla” diye dua etti. Ben onun koltuklarının altındaki beyazlığını gördüm. Ardından duaya şöyle devam etti: “Allah’ım, onu kıyamet gününde şu yarattığın insanların çoğundan üstün (bir makamda) kıl”. Bunun üzerine ben: – Benim günahlarımın bağışlanması için de dua edin, deyinde o: “Allah’ım, Abdullah b. Kays’ın günahını bağışla ve onu kıyamet gününde güzel bir makama yerleştir” diye dua etti. Ebû Bürde dedi ki: Dualardan biri Ebû Âmir, diğeri ise Ebû Mûsâ içindir.


    Öneri Formu
34450 B004323 Buhari, Megâzî, 55

Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. İdris, ona Muhammed b. İshak, ona İsmail b. Ümeyye, ona Ebu Zübeyr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kardeşleriniz Uhud'da şehit düşünce Allah, onların ruhlarını cennet nehirlerinde dolaşıp onun meyvelerinden yiyen ve Arş'ın gölgesinde asılı vaziyetteki altından kandillere geri dönen yeşil kuşların kursağına koydu. Şehidler yiyeceklerinin, içeceklerinin ve yattıkları yerlerin hoşluğunu gördüklerinde 'Bizim cennette diri olup rızıklandırıldığımız şu halimizi, cihattan geri durmamaları ve savaştan kaçmamaları için dünyadaki kardeşlerimize kim ulaştırır?' derler. Her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah (cc) 'Sizin durumunuzu onlara ben ulaştırırım' buyurdu ve (Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın...) ayetini sonuna kadar indirdi."


    Öneri Formu
15534 D002520 Ebu Davud, Cihad, 25

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Harise, genç bir delikanlı iken Bedir harbinde vurulup şehit oldu. Annesi Hz. Peygamber'e (sav) gelip “ey Allah'ın Rasulü, Hârise'nin benim yanımdaki konumunu biliyorsun. Eğer o cennette ise, onun acısına sabreder ve sevabını Allah'tan umarım. Eğer başka bir yerde ise, gör o zaman sen bendeki feryadı figanı” dedi. Rasulullah (sav) "yazıklar olsun sana, -aklını mı kaçırdın sen?- Cennet bir tane mi ki? birçok cennet var ve senin oğlun elbette Firdevs Cennetindedir" buyurdu.


    Öneri Formu
31072 B003982 Buhari, Megâzî, 9

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Mâlik, ona da Seleme b. Evkâ şöyle rivayet etmiştir: "Hayber günü kardeşim kıyasıya savaşırken, birden kılıcı (yanlışlıkla) kendisine döndü ve onu öldürdü. Hz. Peygamber'in (sav) ashabı (onun şehadeti konusunda) şüpheye düşüp 'Kendi silahıyla ölen adam!' diye konuşmaya başladılar. Bunun üzerine Nebî (sav) 'O, cihad eden bir mücahid olarak ölmüştür' buyurdu." [İbn Şihâb şöyle demiştir: Sonraları Seleme b. Ekva'nın oğluna bu hadisi sorduğumda, bana hadisi babasından aynı şekilde nakletti. Farklı olarak sadece, Hz. Peygamber'in (sav) 'Yalan söylemişler! O, cihad eden bir mücahid olarak ölmüştür ve ona iki şehit sevabı vardır' buyurduğunu söyledi.]


    Öneri Formu
15552 D002538 Ebu Davud, Cihad, 38

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Amr, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhuma) şöyle demiştir: Uhud savaşının yapılacağı gün bir adam Peygamber Efendimizin yanına gelerek, “savaşta öldürülürsem nereye giderim?” diye sordu. Efendimiz "cennete" diye cevapladı. Adam elindeki hurmaları atarak, savaşa koştu ve şehit olana dek savaştı.


    Öneri Formu
31224 B004046 Buhari, Megâzî, 17

Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah, ona İbn Cüreyc, ona İkrime b. Halid, ona İbn Ebu Ammâr, ona da Şeddâd b. Hâd şöyle rivayet etmiştir: "Bedevilerden bir adam, Nebi’ye (sav) gelip ona iman etti ve ona tâbi oldu. Sonra 'Ben de seninle hicret ediyorum' dedi. Nebi (sav), ashabından birisine, ona göz kulak olmasını söyledi. Derken bir gazveye çıkıldı ve Nebi (sav) ganimet olarak birçok esir aldı. Onları (mücahidler arasında) paylaştırdığında, o bedeviye de payını ayırdı ve ayırmış olduğu payı da arkadaşlarına verdi. O adam, gazileri geriden koruyordu. Arkadaşlarının yanına gelince, payını ona verdiler. O 'Bu da nedir?' dedi. Arkadaşları 'Nebî’nin (sav) sana ayırdığı paydır' dediklerinde, adam o payı aldı ve Nebi’nin (sav) huzuruna getirerek 'Bu nedir?' diye sordu. Allah Rasulü (sav) 'Sana ayırdığım paydır' buyurdu. Adam 'Ben sana bunun için uymadım. (Elindeki) ok ile boğazına işaret ederek 'İşte şuraya bir ok isabet etsin de şehid olayım ve cennete gireyim diye uydum' dedi. Rasulullah (sav) 'Eğer doğru ve samimi isen Allah bu istediğini verecektir' buyurdu. Kısa bir süre geçince, (Müslümanlar) tekrar düşmanla savaşmak üzere harekete geçtiler. Bir süre sonra Nebi’nin (sav) huzuruna, adamın tam olarak gösterdiği yere bir ok saplanmış olan bir adam getirildi. Nebi (sav) 'Bu, o kişi mi?' diye sorduğunda, 'Evet' dediler. Hz. Peygamber de (sav) 'Allah’a doğruluk ve samimiyetle söz verdi, Allah da onun istediğini gerçekleştirdi' buyurdu. Sonra Nebi (sav) onu kendi cübbesi ile kefenledi, cemaatin önüne getirdi ve namazını kıldırdı. Namazını kıldırırken açıktan yaptığı dualar arasında şu da vardı 'Allah’ım! Bu senin kulundur. Senin yolunda muhacir olarak çıktı ve şehit olarak öldürüldü. Ben bu duruma şahidim'."


    Öneri Formu
18938 N001955 Nesai, Cenâiz, 61

Bize Muhammed b. el-Mübârek, ona Muâviye b. Yahya es-Sadefî, ona Safvân b. Amr, ona Ebu Müsennâ el-Ümlûkî, ona da Utbe b. Abd es-Sülemî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Öldürülenler üç (sınıftır. Biri), Allah yolunda canı ve malı ile cihad edip düşmanla karşılaştığında öldürülene dek savaşan mümindir." Nebî (sav), (bu kişinin cihadına dair) "(İşte) bu, imtihana tâbi tutulmuş şehit, Allah'ın arşı altındaki çadırdadır. Peygamberler ona sadece nübüvvet makamı dolayısıyla üstün gelmişlerdir" buyurdu. Hz. Peygamber (sav), (sözlerine devam ederek) "(Diğeri), salih amel ile kötü ameli birbiriyle karıştıran (günahıyla-sevabıyla yaşayan), canı ve malıyla Allah yolunda cihad eden mümin olup düşmanla karşılaştığında öldürülene dek savaşır" buyurdu ve (bunun hakkında) "Hatalarını ve günahlarını temizleyen tertemiz (bir cihad!) Şüphesiz kılıç, günahları silip süpürür. Bu (mücahid), cennetin hangi kapısından isterse cennete girdirilir" dedi. (Sözlerine devam eden) Rasulullah (sav), "(Diğeri de) canı ve malıyla cihad edip düşmanla karşılaştığında öldürülene dek savaşan münafıktır! Şüphesiz kılıç, nifakı silmez!" buyurdu. Abdullah ed-Dârimî şöyle demiştir: Elbise, yıkandığı zaman (hadiste geçen kelimelerden olan) "musmisa" denir.


    Öneri Formu
43824 DM002455 Darimi, Cihad, 20