Giriş

Bize İsmail, ona Mâlik, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmâm 'Semiallâhu limen hamideh' dediği zaman siz 'Allâhumme Rabbena leke'l-hamd' deyiniz. Çünkü her kimin böyle demesi melâikenin böyle demesine denk düşerse geçmiş günahları bağışlanır."


    Öneri Formu
32521 B003228 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 7

Bize Osman b. Ömer, ona Yunus, ona Zuhrî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Mes'ûd'un rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bu geceyi, cinlere Kur'an okuyarak Hacûn’daki arkadaşlarım ile geçirdim"


Açıklama: Hadisin senedinde bulunan inkıtadan ötürü zayıftır.

    Öneri Formu
37467 HM003954 İbn Hanbel, I, 417

Bize Muhammed b. Cafer, ona Mamer, ona Abdürrezzak, ona Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona da (Abdullah) İbn Abbas şöyle haber vermiştir: "Hz. Peygamber (sav) ashabından bir toplulukla otururken [-Abdürrezzak Ensar'dan bir topluluk demiştir-] büyük bir yıldız kaydı ve parladı. Hz. Peygamber (sav) 'Cahiliye döneminde böyle bir yıldız kaydığında ne derdiniz?' diye sordu. Ashap 'önemli biri doğdu veya öldü diye yorumlardık' dediler. (Abdürrezzak der ki:) Zührî'ye 'Cahiliye'de böyle yıldız kayar mıydı?' diye sordum. O da 'evet kayardı ancak Hz. Peygamber (sav) peygamber olarak gönderildikten sonra arttı' dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:" "Yıldızlar, birisinin ölümünden veya doğumundan dolayı kaymaz. Fakat ismi yüce olan Rabbimiz bir işe karar verdiğinde arş taşıyan melekler tesbih ederler. Daha sonra sırasıyla sema ehli tesbih çekerler. Ta ki bu tesbih dünya semasına ulaşır ve sonra sema ehli arşı taşıyan meleklerden sonra gelenlerden bilgi isterler. Onlar da arşı taşıyan meleklere 'Rabbiniz ne buyuruyor' diye sorarlar. Onlar da haberi iletirler. Böylece haber her sema ehlinden bir sonrakine intikal eder. Ta ki bizim şu semamıza kadar haber gelir. Cinler de o haberi kaparlarken bu yıldızlarla taşlanırlar. Taşıdıkları haber aslında hak haberdir. Fakat onlar haberi çarpıtıp ona eklemeler yaparlar." [Abdürrezzak "Cinler kaparlar ve taşlanırlar" demiştir.]


Açıklama: İsnadı Şeyhân'ın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
41785 HM001882 İbn Hanbel, I, 217

Bize Affân, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona Sa‘îd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur’ân okudu ne de onları gördü. Şöyle ki: Rasulullah (sav) bir grup ashabıyla birlikte Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıkmıştı. Bu sırada şeytanların gökten haber almalarına engel konmuş ve üzerlerine şihâb (ateşli toplar) gönderilmişti. Bunun üzerine şeytanlar kendi kavimlerine dönüp geldiler. Kavmi onlara 'Size ne oldu?' diye sordu. Şeytanlar 'Bizim gökten haber almamız engellendi ve üzerimize şihâblar (alev topları) gönderildi' dediler. Kavmi 'Sizin gökten haber almanıza engel olan yeni bir şey olmuştur. Yeryüzünün doğusuna ve batısına gidin, bu engelin ne olduğunu araştırın' dedi. Bunun üzerine şeytanlar, bu engelin sebebini öğrenmek üzere, yeryüzünün doğusunu ve batısını dolaşmaya başladılar. Tihâme tarafına yönelen grup, Rasulullah'a (sav) ulaştı. O sırada, Rasulullah (sav) Ukâz panayırına gitmek üzere Nahlâ’da bulunuyor ve ashabına sabah namazı kıldırıyordu. Cinler Kur’ân tilâvetini duyunca durup dinlediler ve 'Vallahi, işte sizinle gök haberleri arasına engel olan şey budur' dediler. Onlar kendi kavimlerine dönerek 'Ey kavmimiz! Biz gerçekten hayrete düşüren bir Kur’ân dinledik. O, doğru yola iletir; biz de ona iman ettik' dediler. Sonrasında Allah Teâlâ, Rasulüne '(...قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ -De ki: Bana vahyolundu ki…) [Cin, 72/1] ayetini indirdi. İşte Rasulullah’a (sav) vahyolunan, cinlerin bu sözleridir."


Açıklama: İsnadı Şeyhân'nın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
43869 HM002271 İbn Hanbel, I, 251

Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur'an okudu, ne de onları gördü. Rasulullah (sav), ashabından birkaç kişi ile Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada şeytanlar ile gökyüzü arasında engel konmuş, (semadan haber almalarına da engel olunmuş) ve üzerlerine gökten alevli ateşler de gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerinin yanına döndüklerinde 'neyiniz var?' diye sordular. Onlar da 'semadan haber almamıza engel olundu ve üzerlerimize gökten alevli ateş gönderildi' dediler. Bunun üzerine kavimleri 'Bu olsa olsa daha önce görülmedik bir şey dolayısıyla olmuştur. Haydi, yeryüzünün doğularına batılarına gidiniz, semadan haber almamıza engel olan bu şeyin ne olduğuna bir bakınız' dediler. Onlar da yeryüzünün doğularına, batılarına dağıldılar. Tihâme tarafına giden topluluk, Ukâz panayırına doğru gitmekte iken Nahl'da bulunan ve ashabına sabah namazını kıldırmakta olan Rasulullah'ın (sav) yanından geçtiler. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve 'işte, bizim semadan haber almamıza engel olan budur' dediler. Kavimlerinin yanına geri dönerek 'ey kavmimiz 'gerçekten biz hayrete düşüren bir Kur'an dinledik, o doğruya götürüyor, bundan ötürü ona iman ettik, Rabbimize hiçbir kimseyi ortak tutmayacağız' (Cin 72/1-2) dediler. Aziz ve Celil Allah da Nebisi Muhammed’e (sav) 'de ki: Cinlerden bir topluluğun beni dinlediği bana vahyolundu' (Cin 72/1) ayetini indirdi."


    Öneri Formu
3640 M001006 Müslim, Salât, 149

Bize Said b. Muhammed el-Cermî ve Ubeydullah b. Said, o ikisine Ebu Usame, ona Mis'ar, ona Ma'n, ona babası Abdurrahman b. Abdullah) şöyle demiştir: "Mesruk'a 'Kur'an'ı dinledikleri gece cinlerin varlığını, Hz. Nebi'ye (sav) kim haber verdi?' diye sordum, şöyle cevap verdi: Bana senin baban –yani Abdullah ibn Mes’ûd'un– bildirdiğine göre, Cinlerin gelişini Peygamber’e bir ağaç haber verdi."


    Öneri Formu
3654 M001011 Müslim, Salât, 153

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Davud, ona Şa‘bî, ona da Alkame şöyle demiştir: "Ben, İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece, Mekke’de iken, kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. Topluluk içinde bulunduğu hâli kendisine anlattı. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. Şa‘bî der ki: Arap Yarımadası cinleri Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. Sonra da bize 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.]


    Öneri Formu
19245 T003258 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 46

Bize Abdurrahman b. Vâkıd Ebu Müslim es-Sa'dî, ona Velîd b. Müslim, ona Züheyr b. Muhammed, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ashabının yanına çıktı ve onlara Rahmân Suresini başından sonuna kadar okudu, Sahabe de sessiz kaldı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ben bu sureyi, Cin gecesinde cinlere okudum, onlar ise sizin verdiğiniz karşılıktan daha güzel bir karşılık verdiler. Ben 'Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?' ayetini her okuduğumda, onlar 'Rabbimiz! Senin hiçbir nimetine karşı yalan söylemeyiz. Hamd Sana mahsustur' dediler." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis garîbdir. Onu sadece Velîd b. Müslim’in, Züheyr b. Muhammed’den rivayeti olarak biliyoruz.] [Ahmed b. Hanbel der ki: Şam’da kendisinden hadis rivayet edilen Züheyr b. Muhammed ile Irak’ta kendisinden rivayet edilen Züheyr b. Muhammed aynı kişi değil gibi. Sanki, kendisinden münker hadis rivayet ettikleri için ismini ters yüz ettikleri başka bir kişidir.] [Muhammed b. İsmail el-Buhârî der ki: Şam ehli, Züheyr b. Muhammed’den münker rivayetler nakleder, Irak ehli ise ondan makul ve yakın (muteber) rivayetler nakleder.]


    Öneri Formu
19842 T003291 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 55

Bize Said b. Muhammed el-Cermî ve Ubeydullah b. Said, o ikisine Ebu Usame, ona Mis'ar, ona Ma'n, ona babası Abdurrahman b. Abdullah) şöyle demiştir: "Mesruk'a 'Kur'an'ı dinledikleri gece cinlerin varlığını, Hz. Nebi'ye (sav) kim haber verdi?' diye sordum, şöyle cevap verdi: Bana senin baban –yani Abdullah ibn Mes’ûd'un– bildirdiğine göre, Cinlerin gelişini Peygamber’e bir ağaç haber verdi."


    Öneri Formu
281419 M001011-2 Müslim, Salât, 153

Bize İsmail ve İbn Ebu Zâide, onlara Davud, ona Şa'bî, ona da Alkame şöyle demiştir: "İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. 'Ey Allah'ın Rasulü!' diyerek kendisine içinde bulunduğumuz hâli anlattık. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. [Şa‘bî der ki:] Cinler Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. [İbn Ebu Zâide de Âmir'den rivayetle der ki: O gece ondan azık istediler.] Onlar, Cezîre cinlerindendi. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. (Sonra da bize) 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu."


    Öneri Formu
38238 HM004149 İbn Hanbel, I, 436