79 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Ebu Davud; (T) Bize Nasr b. Muhacir, ona Yezid b. Harun, ona Mesudi, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etti: Namaz ve oruç üç evre geçirdi. Ravi Nasr, hadisi uzunca nakletti. İbn Müsenna, hadisi kısa bir şekilde, sadece namazın Beyt-i Makdis'e doğru kılınması ile alakalı kıssayı nakletti. (Namazın) üçüncü evresi şöyleydi: Hz. Peygamber (sav), Medine'ye geldi ve on üç ay boyunca Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. Ardından Allah Teâlâ, 'Yüzünün semaya dönüp durduğunu görüyoruz. Seni, razı olduğun bir kıbleye yönlendireceğiz. Yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizler de nerede olursanız olun yüzünüzü oraya çevirin' ayetini indirdi. Yani Allah Teâlâ O'nun yüzünü Kâbe'ye çevirdi. İbn Müsenna'nın rivayeti bu şekildedir. Ravi Nasr, rivayetinde bir önceki hadiste rüya gören kimsenin ismini açıklamış ve şöyle rivayet etmiştir: Ensar'dan biri olan Abdullah b. Zeyd geldi ve kıbleye yönelip şöyle dedi: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, iki kere haydi namaza, iki kere haydi kurtuluşa, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah'tan başka ilah yoktur. Sonra biraz durdu, ardından (bir daha) kalktı ve benzer şeyler söyledi. Ancak bu defa, haydi namaza cümlesinden sonra 'namaz vakti girdi' namaz vakti cümlelerini ilave etti. Muaz b. Cebel, Hz. Peygamber'in (sav) '(ezanı) Bilal'e öğret' diye buyurduğunu ifade etti. Bilal de ezanı okudu. [Ravi Nasr, oruç hakkında şunları anlattı: Rasulullah (sav), her aydan üç gün ve (bir de) âşûrâ orucunu tutardı. Allah Teâlâ, 'Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı' ayetini '...fakirlerin yemeği' kısmına kadar indirdi. Bundan sonra, dileyen oruç tuttu, dileyen de oruç tutmayıp her gün fakirlere yemek yedirdi ve bu, onlardan sorumluluğu kaldırdı. Bu orucun bir evresiydi. Ardından Allahu Teâlâ, 'İçerisinde Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı' ayetini 'diğer günlerde' kısmına kadar indirdi. Böylece oruç, Ramazan ayına erişene kesin olarak farz kılınmış oldu. Yolcuya kaza etmesi, orucu tutamayan yaşlı erkek ve kadınlara da yemek yedirmeleri ruhsatı verildi. (Sahabi) Sırma, bütün gün çalışmış olarak geldi. Ravi, hadisin kalan kısmını rivayet etti.]
Bize Said b. Yahya b. Said el-Ümevî, ona babası (Yahya b. Said), ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. İbrahim b. Haris et-Teymî, ona da Muhammed b. Abdullah b. Zeyd, babasının (Abdullah b. Zeyd) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Sabaha kavuştuğumuzda Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldim ve rüyayı kendisine anlattım. Rasulullah (sav) 'Bu, hak bir rüyadır. (Haydi) Bilal ile kalk. Zira onun sesi, seninkinden daha güzel ve gürdür. Sana (rüyanda) söylenenleri ona öğret, o da bunları okusun' buyurdu. Ravi (anlatmaya şöyle devam ederek) şöyle demiştir: Ömer, Bilal'in namaza (dair) çağrısını işittiğinde, gömleğini yerlerde sürüyerek çıkageldi ve: 'Ey Allah'ın Elçisi! Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, onun dediklerini ben de (rüyamda) gördüm' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): 'Allah'a hamd olsun, işte böylece daha sağlam oldu' buyurdu." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda İbn Ömer'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Abdullah b. Zeyd'in bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi İbrahim b. Sa'd, Muhammed b. İshak'tan yukarıdaki rivayetten daha tam ve daha uzun olarak rivayet etmiştir. Bu rivayette ezanın cümlelerini ikişer ikişer, kamette ise tek tek zikretmiştir. (Seneddeki) Abdullah b. Zeyd, İbn Abdurabbihdir -İbn Abdurab da denmektedir-. Onun, Hz. Peygamber'den (sav) ezan konusunda rivayette bulunduğu bu tek hadis dışında başka sahih bir hadisini bilmiyoruz. Abdullah b. Zeyd b. Asım el-Mâzinî'nin ise, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği hadisler bulunmaktadır. O, Abbâd b. Temîm'in amcasıdır.]
Bize Ebu Bekir b. Nadr b. Ebu Nadr, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona da Nâfi', İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Müslümanlar Medine'ye geldiklerinde toplanıyorlar ve (bunun için) namaz vakitlerini tahmin ediyorlardı. Zira onları (namaza) çağıracak kimse yoktu. Bir gün bu hususta konuştular. BazılarıY 'Hristiyanlar'ın çanı gibi bir çan edinin (edinelim)' dedi. Kimisi ise: 'Yahudiler'in borusu gibi bir boru edinelim (kullanalım)' tavsiyesinde bulundu. (Râvi İbn Ömer anlatmaya devam ederek şöyle dedi:) Ömer b. Hattab ise: 'Bir kişiyi görevlendirsek de, namaza çağırmak için seslense (nasıl olur)?' dedi. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav): 'Ey Bilal! Kalk da namaza çağır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, İbn Ömer'in hadisi olarak, hasen-sahih-garîb bir hadistir.]
Bize Bişr b. Muaz el-Basrî, ona İbrahim b. Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzûre, ona da babası (Abdülaziz b. Abdülmelik) ve dedesi (Abdülmelik b. Ebû Mahzûre) birlikte, Ebu Mahzure'nin şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) onu (Ebu Mahzure'yi) oturtmuş ve ezanı ona harf harf öğretmiş." (Hadisi babasından ve dedesinden nakleden) İbrahim, 'Bizim ezanımız gibi' dedi. (Hadisi İbrahim'den alan) Bişr, ona (İbrahim'e): 'Bana tekrar et' dedi. O da ezanı 'tercî (ezanı okuyan kişinin cümleleri önce içinden yahut kısık sesle sonra da yüksek sesle tekrar etmesi)' ile tekrarladı. [Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Mahzûre'nin ezan konusundaki bu hadisi, sahih bir hadistir. Ondan pek çok tarîk ile rivayet edilmiştir. Mekke'de amel (uygulama) buna göredir. Bu, Şâfiî'nin de görüşüdür.]
İbn Sâd'ın Tabakât'ında aktardığına göre, Efendimiz, Medine'ye geldikten sonra on altı ay Kudüs'e doğru namaz kıldı. Bedir Savaşından iki ay önce kıble Kabe'ye çevrildi. el-Fazl'ın bir isnadla haber verdiğine göre, Efendimiz, Kudüs'e doğru on altı veya on yedi ay namaz kıldı.Kıblenin tekrar Kabe'ye çevrilmesi Peygamberimizi memnun etmişti. Oraya doğru bir namaz kılmış , belki de İkindi namazını kılmış, beraberinde de bir cemaat hazır bulunmuştu. Bunlardan biri bir namazgahta namaz kılanlara rastladı. Onlar tam rukudayken, Ben şehadet ederim ki, Peygamberimizle Mekke'ye doğru namaz kıldım diye seslendi. Cemaat Kudüs yönünden Mekke'ye döndü. Affân'ın Enes b. Malik'e dayandırdığı başka bir rivayete göre, Efendimiz, Kudüs'e doğru namaz kıldığı sırada "Elbette ilâhî buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz. Hadi çevir yüzünü Mescid-i Haram’a doğru! Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rableri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. " (Bakara 2:144)âyeti indi. Benû Seleme'den bir adam sabah namazında insanlar rukudayken yetişti de kıble Kabe'ye çevrildi diye bağırdı.Cemaat bunun üzerine Ka'be'ye yöneldi. İsmail b. Abdullah'ın aktardığı bir başka rivayette Abdullah el-Müzenî'nin dedesi anlatıyor: Hazreti Peygamber Medine'ye geldiklerinde on yedi ay Kudüs'e doğru namaz kılmışlardır.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Ebu Davud; (T) Bize Nasr b. Muhacir, ona Yezid b. Harun, ona Mes'udî, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: "Namazın farz kılınması da orucun farz kılınması da üç evrede gerçekleşmiştir." Seneddeki ravilerden Nasr bu hadisi uzunca, İbn Müsenna ise sadece namazlarının Beyt-i Makdis'e doğru kılınması ile alakalı kıssayı aktararak, kısa bir şekilde nakletmiş ve şöyle demiştir: "(Namazın) üçüncü evresi şöyleydi: Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldi ve on üç ay boyunca Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. Ardından Allah Teâlâ (Yüzünü semaya döndürüp durduğunu görüyoruz. Seni, razı olacağın bir kıbleye yönlendireceğiz. Artık yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizler de nerede olursanız olun yüzünüzü oraya çevirin) ayetini indirdi. Böylece Allah Teâlâ onun yüzünü Kâbe'ye çevirdi." İbn Müsenna'nın rivayeti bu şekilde son bulmaktadır. Ravi Nasr, hadisi rivayet ederken rüya (ezanı rüyasında) gören sahâbînin ismini açıklamış ve şöyle nakletmiştir: "Ensar'dan biri olan Abdullah b. Zeyd geldi ve kıbleye yönelip şöyle dedi: 'Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür. İki kere haydi namaza, iki kere de haydi kurtuluşa dedi. (Sonra) Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah'tan başka ilah yoktur (dedi). Biraz durdu, ardından tekrar kalktı ve benzer şeyleri (ezanın lafızlarını) söyledi. Ancak bu defa, haydi namaza cümlesinden sonra 'Namaz vakti girdi, namaz vakti girdi' cümlelerini ilave etti. Hz. Peygamber (sav), Abdullah b. Zeyd'e 'Ezanın sözlerini Bilal'e öğret' buyurdu. Bilal de ezanı okudu." Ravi (Nasr), oruç hakkında da şunları anlatmıştır: "Rasulullah (sav), (önceleri) her ay üç gün ve (bir de) aşûrâ orucunu tutardı. Allah Teâlâ, (Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı...) ayetini (...bir fakiri doyuracak kadar fidye verir.) kısmına kadar indirince, artık dileyen oruç tuttu, dileyen de oruç tutmayıp her gün fakirlere yemek yedirdi ve bu da tutmadıkları oruçların yerine geçti. Bu orucun bir evresiydi. Ardından Allah Teâlâ, (İçerisinde Kur'ân'ın indirildiği ramazan ayı...) ayetini (...diğer günlerde tutsun.) kısmına kadar indirdi. Böylece oruç, Ramazan ayına erişen kimseye farz kılınmış oldu. Yolculara da kaza etmeleri hükmü getirildi. Oruçlarını tutamayan yaşlı erkek ve kadınlara ise fakirleri doyurmaları (ruhsatı verildi)." (Muaz b. Cebel), 'Sırma (el-Ensârî), bütün gün çalışmış olarak geldi...' diyerek hadisin kalan kısmını rivayet etmiştir.
Açıklama: Hadisin senedinde Muaz b. Cebel ile Abdurrahman b. Ebu Leyla arasında inkıta vardır.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona İbn Ebu Zi'b, ona Esved b. Alâ b. Câriye es-Sekafî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Bir kişi evinden mescidine gitmek üzere çıktığında, attığı her adımın biri bir sevap olarak yazılır, diğer (adımı) ise bir günahı siler."
Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf olduğunu, bir kısmının ise sahih olduğunu ifade etmiştir