Giriş

Bize el-Humeydî, ona Süfyan, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Beyt'in (Kâbe'nin) yanında iki Kureyşli ve bir Sakifli –ya da iki Sakifli ve bir Kureyşli- bir araya geldi. Bunlar göbekleri yağlı, anlayışları kıt kimselerdi. Onlardan biri 'sizce Allah bizim söylediklerimizi işitir mi?' dedi. Diğeri 'yüksek sesle konuşursak işitir, gizli saklı konuşursak işitmez, dedi. Bir başkası 'yüksek sesle konuştuğumuzu işitirse gizli saklı konuşursak da işitir' dedi. Bunun üzerine Allah (cc): "Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin, yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz" (Fussilet, 41/22) ayetini indirdi. Süfyan bize bu hadisi rivayet eder ve şöyle derdi: Bize Mansur veya İbn Ebu Necih veya Humeyd'den biri yahut onlardan ikisi rivayet ederdi. Sonra sadece Mansur rivayet etti dedi ve böyle demeyi bıraktı. Sonra dedi ki: Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan es-Sevrî, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona Abdullah hadisi buna benzer şekilde nakletti.


    Öneri Formu
32930 B004817 Buhari, Tefsir, (Fussilet) 2

Bize el-Humeydî, ona Süfyan, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da Abdullah şöyle söylemiştir: Beyt'in (Kâbe'nin) yanında iki Kureyşli ve bir Sakifli –ya da iki Sakifli ve bir Kureyşli- bir araya geldi. Bunlar göbekleri yağlı, anlayışları kıt kimselerdi. Onlardan biri 'sizce Allah bizim söylediklerimizi işitir mi?' dedi. Diğeri 'yüksek sesle konuşursak işitir, gizli saklı konuşursak işitmez, dedi. Bir başkası 'yüksek sesle konuştuğumuzu işitirse gizli saklı konuşursak da işitir' dedi. Bunun üzerine Allah (cc): "Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lâkin, yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz" (Fussilet, 41/22) ayetini indirdi. Süfyan bize bu hadisi rivayet eder ve şöyle derdi: Bize Mansur veya İbn Ebu Necih veya Humeyd'den biri yahut onlardan ikisi rivayet ederdi. Sonra sadece Mansur rivayet etti dedi ve böyle demeyi bıraktı. Sonra dedi ki: Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan es-Sevrî, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona Abdullah hadisi buna benzer şekilde nakletti.


    Öneri Formu
287327 B004817-2 Buhari, Tefsir, (Fussilet) 2

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Ebu Zübeyr, ona da Câbir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'tan başka ilah olmadığını söyleyinceye dek insanlara (o müşriklere) karşı savaşmakla emrolundum. Onu dediklerinde, cezayı hak edecekleri durumlar hariç, kanlarını ve mallarını benden korurlar. Geride kalan hesapları ise Allah'a kalmıştır. Ardından Hz. Peygamber (sav) (Sen ancak hatırlatıcısın. Onlar üzerinde bir zorba değilsin) (Ğâşiye, 88/21-22) ayetini okudu." [Ebu İsa (et-Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]


    Öneri Formu
20001 T003341 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 88

Bize Haccâc b. Minhâl, ona Hüşeym, ona Ebu Hâşim, ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd şöyle rivayet etmiştir: Ebu Zer (ra); "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayetinin Bedir Günü karşılıklı çarpışan Hamza ve iki arkadaşı (Ali b. Ebu Talib ve Ubeyde b. Hâris) ile Utbe ve iki arkadaşı (Şeybe ve Velid) hakkında indiğine yemin ediyordu. Yine bu hadisi Süfyân Ebu Hâşim'den rivayet etmiştir. Osman'ın, Cerîr'den, onun Mansûr'dan, onun Ebu Hâşim'den, onunda da Ebu Miclez'den rivayetinde Osman bu hadisin Ebu Zer'in sözü (mevkuf) olduğunu söylemiştir.


    Öneri Formu
32329 B004743 Buhari, Tefsir, (Hac) 3

Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona Mansur ve A'meş, onlara Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Bir adam Kinde mevkiinde konuşurken “Kıyamet günü bir duman gelecek, kâfir ve münafıkların kulaklarını sağır, gözlerini kör edecek, müminlere de yalnız nezle has­talığı şeklinde tesir edecek” dedi. Biz de (bu sözlerden) korkup hemen İbn Mesûd'un yanına geldik. İbn Mesûd bir şeye yaslanmış hâlde istirahat ediyordu. Bu sözü işitince öfke­lendi, hemen toparlanıp oturdu ve “kişi bildiğini söylesin, bilmediği şey hakkında da 'Allah en bilendir' desin. Çünkü insanın bilmediği bir şey hakkında 'bilmiyo­rum' demesi de ilimden bir türüdür. Allah, Peygamber'ine "De ki: Tebliğim karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik de taslamıyorum" (Sâd, 86) buyurmuştur.” “(Duman meselesine gelince) Kureyş müşrikleri İslâm Dinini kabulde ağır davra­nıp geri kaldılar, bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah'ım Yusuf Peygamber'in kavmi aleyhine verdiğin ye­di kıtlık yılı gibi, Kureyş'e de yedi yıl yokluk vererek bana yardım et!" diye dua etti. Hemen ardından Kureyş'i öyle şiddetli bir kıtlık yakaladı ki, birçokları bu kıtlık içinde açlıktan helak oldu. Ölü etleri ve kemikleri yediler. Aç olan kişi yerle gök arasındaki hava tabakasını duman şekli gibi gö­rüyordu. Bu çok ciddî ve şiddetli hâl üzerine Ebu Sufyân, Hz. Peygamber'e geldi ve “ey Muhammed, sen bize gelmiş hısımlarla ilgilenmeyi em­rediyorsun, ama kavmin ise açlıktan helak oldu. Artık onlar için dua et” dedi. İbn Mesûd bu sözlerin ardından şu ayetleri okudu: "Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azaptır. O gün insanlar 'Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz' derler. Onlar nerede, öğüt almak nerede? Halbuki onlara her şeyi açıkça bildiren bir peygamber gelmişti. Fakat onlar peygamberden yüz çevirmiş, 'Bu, kendisine belletilmiş delinin biri' demişlerdi. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhân, 10-15).” “(Kindeli'nin dediği gibi olsaydı) Ahiret azabı bir kere geldikten sonra tekrar kaldırılır mıydı? Ku­reyş müşrikleri sonra yine şirk­lerine döndüler. Bu dönekliğin cezasını Allah "Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız." (Duhân, 16) ayetinde bildirmiştir. Bu intikam günü, Bedir günüdür. (Furkân, 77. ayette geçen) "Lizâmen" ifadesi de Bedir günüdür. "Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir." (Rûm, 1-4) (ayetlerinde geçen) Rumların galibiyeti de (gelecek kalıbıyla verildiği halde) olmuş bitmiştir.”


    Öneri Formu
32755 B004774 Buhari, Tefsir, (Rûm) 2

Bize Muhammed b. İsa ve Hennâd b. Serî -aynı manayla- o ikisine Ebu Muaviye, ona el-Ameş, ona Şakik, ona da Abdullah (b. Mesud) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir Müslümanın malını elde etmek için yalan yere yemin ederse, Allah'ın kendisine öfkeli olduğu halde ona ulaşır." "Eşas der ki: Allah'a yemin olsun ki bu benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi (meselesi) vardı. Arazinin benim olduğunu kabul etmiyordu. O adamı Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm ve Hz. Peygamber (sav) bana 'senin elinde bir delil var mı?' buyurdu. Ben de 'hayır' dedim. Yahudi'ye de 'yemin et' buyurdu. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü! Yemin ederse benim malımı da götürür' dedim. Bu üzerine Allah Teâlâ 'Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir karşılığa satanlar' [Ali İmran, 3/77] ayetini sonuna kadar indirdi."


    Öneri Formu
20944 D003243 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 1, +

Bize Haccac b. Minhâl, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd, Ali b. Talib'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kıyamet gününde Rahman'ın huzurunda hasımlarıyla hesaplaşmak üzere ilk diz çökecek kişi ben olacağım. Kays der ki: "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayeti, Bedir Günü karşılıklı çarpışan Ali, Hamza ve Ubeyde ile Şeybe b. Rabîa, Utbe b. Rabîa ve Velid b. Utbe hakkında inmiştir.


    Öneri Formu
32330 B004744 Buhari, Tefsir, (Hac) 3

Bize Hibbân, ona Abdullah, ona Abdullah b. Avn, ona da Muhammed b. Sîrîn şöyle demiştir: Ben, aralarında Ensâr'dan büyük adamların bulunduğu bir mecliste oturuyordum. İçlerinde Abdurrahman b. Ebu Leylâ da vardı. Ben, Abdullah b. Utbe'nin, Haris kızı Subey'a'nın durumu hakkındaki hadisini zikrettim. Abdurrahman b. Ebu Leylâ “(Abdullah b. Utbe'nin) amcası olan (Abdullah b. Mesud) bunu söyleyen biri değildir” dedi. Bunun üzerine “eğer ben hala Kûfe'de bir yerde bulunan bir adam adına yalan söylediysem demek ki gerçekten çok cesur biriyim” dedim. (Ravi der ki:) Bu arada İbn Sîrîn ses tonunu yükselterek şöyle dedi: Sonra ben çıkıp Mâlik b. Âmir'e ya da Mâlik b. Avf'ın yanına vardım ve ona “hâmile iken kocası ölmüş olan kadının iddeti hakkında İbn Mesud'un görüşü nasıldı?” diye sordum. O da bana şöyle cevap verdi: İbn Mesud bize “siz kadın hakkında ruhsatı, değilde ağır hükmü mü uyguluyorsunuz? Yemin olsun ki kısa olan Nisâ Sûresi (yânî Talâk Sûresi) uzun olan Sureden (Bakara'dan) sonra inmiştir” dedi. Eyüb, Muhammed'den rivayetle “Ebu Atıyye Mâlik b. Âmir'e vardım” şeklinde söylemiştir.


    Öneri Formu
31649 B004532 Buhari, Tefsir, (Bakara), 41

Bize Haccâ b. Minhal, ona Hüşeym, ona Ebu Hâşim, ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd şöyle rivayet etmiştir: Ben Ebu Zer (ra) "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayetinin, Bedir Günü karşılıklı çarpışan Hamza ve iki arkadaşı (Ali ve Ubeyde) ile Utbe ve iki arkadaşı (Şeybe ve Velid) hakkında indiğine yemin ederdi. Süfyân bu hadisi Ebu Hâşim'den rivayet etmiştir. Osman'ın Cerîr'den, onun Mansûr'dan, onun Ebu Hâşim'den, onun da Ebû Miclez'den rivayetine göre Osman bu hadisin Ebu Zer'in sözü (mevkuf) olduğunu söylemiştir.


    Öneri Formu
287309 B004743-2 Buhari, Tefsir, (Hac) 3

Bize Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." Âl-i İmrân, 3/188 ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." Âl-i İmrân, 3/187 ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." Âl-i İmrân, 3/188 ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular.


    Öneri Formu
39328 HM002712 İbn Hanbel, I, 299