Bize Hafs b. Gıyâs, ona Davud b. Ebu Hind ona Şa'bî', ona Ebu Cebira b. Dahhâk el-Ensârî, ona da halası şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde her birimizin bir veya iki lakabı vardı. Hz. Peygamber (sav) birini lakabı ile çağırdığında biz ona 'Ey Allah'ın elçisi! bu kişi lakabıyla çağrılmak istemiyor' dedik. Bunun üzerine 'Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın' (Hucurât 44/11) ayeti nazil oldu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
74055, HM023615
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِي هِنْدٍ عَنْ الشَّعْبِيِّ عَنْ أَبِي جَبِيرَةَ بْنِ الضَّحَّاكِ الْأَنْصَارِيِّ عَنْ عُمُومَةٍ لَهُ
قَدِمَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَيْسَ أَحَدٌ مِنَّا إِلَّا لَهُ لَقَبٌ أَوْ لَقَبَانِ قَالَ فَكَانَ إِذَا دَعَا رَجُلًا بِلَقَبِهِ قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ هَذَا يَكْرَهُ هَذَا قَالَ فَنَزَلَتْ
{ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ }
Tercemesi:
Bize Hafs b. Gıyâs, ona Davud b. Ebu Hind ona Şa'bî', ona Ebu Cebira b. Dahhâk el-Ensârî, ona da halası şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde her birimizin bir veya iki lakabı vardı. Hz. Peygamber (sav) birini lakabı ile çağırdığında biz ona 'Ey Allah'ın elçisi! bu kişi lakabıyla çağrılmak istemiyor' dedik. Bunun üzerine 'Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın' (Hucurât 44/11) ayeti nazil oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Cebire b. Dahhak 23615, 7/689
Senetler:
1. Mübhem Ravi (Mübhem)
2. Ebu Cebira b. Dahhak el-Ensari (Ebu Cebira b. Dahhak)
3. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
4. Ebu Bekir Davud b. Ebu Hind el-Kuşeyrî (Davud b. Dinar b. Azafir)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Kur'an, Nüzul sebebleri
Lakap, lakab takmak
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ هِلاَلَ بْنَ أُمَيَّةَ قَذَفَ امْرَأَتَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّنَةَ أَوْ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَى أَحَدُنَا عَلَى امْرَأَتِهِ رَجُلاً يَنْطَلِقُ يَلْتَمِسُ الْبَيِّنَةَ . فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّنَةَ وَإِلاَّ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » فَقَالَ هِلاَلٌ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنِّى لَصَادِقٌ ، فَلَيُنْزِلَنَّ اللَّهُ مَا يُبَرِّئُ ظَهْرِى مِنَ الْحَدِّ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ ، وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ ( وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ ) فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ) فَانْصَرَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا فَجَاءَ هِلاَلٌ ، فَشَهِدَ ، وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ » . ثُمَّ قَامَتْ فَشَهِدَتْ فَلَمَّا كَانَتْ عِنْدَ الْخَامِسَةِ وَقَّفُوهَا ، وَقَالُوا إِنَّهَا مُوجِبَةٌ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَتَلَكَّأَتْ وَنَكَصَتْ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهَا تَرْجِعُ ثُمَّ قَالَتْ لاَ أَفْضَحُ قَوْمِى سَائِرَ الْيَوْمِ ، فَمَضَتْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبْصِرُوهَا فَإِنْ جَاءَتْ بِهِ أَكْحَلَ الْعَيْنَيْنِ سَابِغَ الأَلْيَتَيْنِ خَدَلَّجَ السَّاقَيْنِ ، فَهْوَ لِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ » . فَجَاءَتْ بِهِ كَذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْلاَ مَا مَضَى مِنْ كِتَابِ اللَّهِ لَكَانَ لِى وَلَهَا شَأْنٌ » .
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Hişam b. Hassan, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
Hilal b. Ümeyye, Rasulullah’ın (sav) huzurunda, karısının, Şerik b. Sehmâ ile ilişkisi olduğu suçlamasında bulundu. Buna karşın Rasulullah (sav) ona "ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" buyurdu. Hilal b. Ümeyye “Ya Rasulallah! İçimizden biri karısını bir adamla yakaladığı vakit kalkıp şahit arar mı?” Rasulullah (sav) "Ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" şeklinde buyurmaya devam etti. Hilal b. Ümeyye ise “Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben doğru söylüyorum. Vallahi Allah, mutlaka sırtımı celde cezasından kurtarıp temize çıkaracak bir hüküm indirecektir” diye karşılık verdi. Derken Cibril geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) "Eşlerine zina isnadında bulunup da ..." (Nur 24/6-9) ayetleri nazil oldu. Rasulullah (sav) "Eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur 24/9) kısmına kadar bu ayetleri okudu. Ardından döndü ve Hilal b. Ümeyye'nin karısına haber gönderdi. Hilal b. Ümeyye de geldi ve şahitliğini yerine getirdi. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) "Allah, ikinizden birinin yalan söylediğini bilmektedir. İçinizden tövbe edecek biri var mı?" diye sordu. Sonra kadın kalktı ve şahitliğini yerine getirdi. Ancak ("Eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" şeklindeki) beşinci şahitliğini yerine getireceği zaman orada bulunanlar kadını durdurdular ve “Bu ifade, hüküm doğurur” dediler. Bunun üzerine kadın bir an için duraksadı ve geri adım attı. Öyle ki şahitlikten vaz geçeceğini zannettik. Fakat o “Bundan sonra kavmimi rezil edemem” diyerek şahitliğini tamamladı. Bilahare Hz. Peygamber (sav) "Bakın bakalım, eğer gözleri sürmeli, kalçası iri, baldırı kalın bir çocuk dünyaya getirirse çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın, Hz. Peygamber’in (sav) buyurduğu gibi böyle bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer Allah'ın kitabındaki söz konusu hüküm geçmemiş olsaydı, bu kadına karşı kesinlikle farklı bir tutumum olurdu" buyurdu.
Açıklama: Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9)
Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını isbat için dört şahit getiremezse karı ve koca hakim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32333, B004747
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ هِلاَلَ بْنَ أُمَيَّةَ قَذَفَ امْرَأَتَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّنَةَ أَوْ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَى أَحَدُنَا عَلَى امْرَأَتِهِ رَجُلاً يَنْطَلِقُ يَلْتَمِسُ الْبَيِّنَةَ . فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّنَةَ وَإِلاَّ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » فَقَالَ هِلاَلٌ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنِّى لَصَادِقٌ ، فَلَيُنْزِلَنَّ اللَّهُ مَا يُبَرِّئُ ظَهْرِى مِنَ الْحَدِّ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ ، وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ ( وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ ) فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ) فَانْصَرَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا فَجَاءَ هِلاَلٌ ، فَشَهِدَ ، وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ » . ثُمَّ قَامَتْ فَشَهِدَتْ فَلَمَّا كَانَتْ عِنْدَ الْخَامِسَةِ وَقَّفُوهَا ، وَقَالُوا إِنَّهَا مُوجِبَةٌ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَتَلَكَّأَتْ وَنَكَصَتْ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهَا تَرْجِعُ ثُمَّ قَالَتْ لاَ أَفْضَحُ قَوْمِى سَائِرَ الْيَوْمِ ، فَمَضَتْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبْصِرُوهَا فَإِنْ جَاءَتْ بِهِ أَكْحَلَ الْعَيْنَيْنِ سَابِغَ الأَلْيَتَيْنِ خَدَلَّجَ السَّاقَيْنِ ، فَهْوَ لِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ » . فَجَاءَتْ بِهِ كَذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْلاَ مَا مَضَى مِنْ كِتَابِ اللَّهِ لَكَانَ لِى وَلَهَا شَأْنٌ » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Hişam b. Hassan, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
Hilal b. Ümeyye, Rasulullah’ın (sav) huzurunda, karısının, Şerik b. Sehmâ ile ilişkisi olduğu suçlamasında bulundu. Buna karşın Rasulullah (sav) ona "ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" buyurdu. Hilal b. Ümeyye “Ya Rasulallah! İçimizden biri karısını bir adamla yakaladığı vakit kalkıp şahit arar mı?” Rasulullah (sav) "Ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" şeklinde buyurmaya devam etti. Hilal b. Ümeyye ise “Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben doğru söylüyorum. Vallahi Allah, mutlaka sırtımı celde cezasından kurtarıp temize çıkaracak bir hüküm indirecektir” diye karşılık verdi. Derken Cibril geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) "Eşlerine zina isnadında bulunup da ..." (Nur 24/6-9) ayetleri nazil oldu. Rasulullah (sav) "Eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur 24/9) kısmına kadar bu ayetleri okudu. Ardından döndü ve Hilal b. Ümeyye'nin karısına haber gönderdi. Hilal b. Ümeyye de geldi ve şahitliğini yerine getirdi. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) "Allah, ikinizden birinin yalan söylediğini bilmektedir. İçinizden tövbe edecek biri var mı?" diye sordu. Sonra kadın kalktı ve şahitliğini yerine getirdi. Ancak ("Eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" şeklindeki) beşinci şahitliğini yerine getireceği zaman orada bulunanlar kadını durdurdular ve “Bu ifade, hüküm doğurur” dediler. Bunun üzerine kadın bir an için duraksadı ve geri adım attı. Öyle ki şahitlikten vaz geçeceğini zannettik. Fakat o “Bundan sonra kavmimi rezil edemem” diyerek şahitliğini tamamladı. Bilahare Hz. Peygamber (sav) "Bakın bakalım, eğer gözleri sürmeli, kalçası iri, baldırı kalın bir çocuk dünyaya getirirse çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın, Hz. Peygamber’in (sav) buyurduğu gibi böyle bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer Allah'ın kitabındaki söz konusu hüküm geçmemiş olsaydı, bu kadına karşı kesinlikle farklı bir tutumum olurdu" buyurdu.
Açıklama:
Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9)
Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını isbat için dört şahit getiremezse karı ve koca hakim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/229
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
4. Ebu Amr Muhammed b. İbrahim es-Sülemî (Muhammed b. İbrahim b. Ebu Adî)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Boşanma, Liân-mülâane
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Kur'an, Nüzul sebebleri
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, Ceza Hukuku
Zina, zina isnadı / kazf
Zina, zinanın sübutu
Bize Muhammed b. Yusuf, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir:
"Müminlerden oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" ayeti indiği zaman, Peygamber (sav) "Falanca kimseyi (Zeyd b. Sabit'i) çağırın" buyurdu. Zeyd beraberinde divit ve levha yahut kürek kemiği olduğu halde geldi. Rasulullah (sav) "Yaz: Müminlerden oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" buyurdu. Hz. Peygamber'in (sav) arkasında bulunan İbn Ümmü Mektûm “ey Allah'ın Rasulü, ben çok zarardayım” dedi. Bunun üzerine hemen orada ayetin devamı "Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" nazil oldu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31711, B004594
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْبَرَاءِ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ ( لاَ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ) قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ادْعُوا فُلاَنًا » . فَجَاءَهُ وَمَعَهُ الدَّوَاةُ وَاللَّوْحُ أَوِ الْكَتِفُ فَقَالَ « اكْتُبْ لاَ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُجَاهِدُونَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ » . وَخَلْفَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم ابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنَا ضَرِيرٌ . فَنَزَلَتْ مَكَانَهَا ( لاَ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُولِى الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yusuf, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir:
"Müminlerden oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" ayeti indiği zaman, Peygamber (sav) "Falanca kimseyi (Zeyd b. Sabit'i) çağırın" buyurdu. Zeyd beraberinde divit ve levha yahut kürek kemiği olduğu halde geldi. Rasulullah (sav) "Yaz: Müminlerden oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" buyurdu. Hz. Peygamber'in (sav) arkasında bulunan İbn Ümmü Mektûm “ey Allah'ın Rasulü, ben çok zarardayım” dedi. Bunun üzerine hemen orada ayetin devamı "Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" nazil oldu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 18, 2/174
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
Kur'an, Kur'ân'ı yazmak,
Kur'an, Nüzul sebebleri
Savaş, mazereti bulunan için
Yazı, katiplik
Açıklama: İlgili ayetin tamamı: "Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31384, B004481
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ حَبِيبٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ عُمَرُ - رضى الله عنه - أَقْرَؤُنَا أُبَىٌّ ، وَأَقْضَانَا عَلِىٌّ ، وَإِنَّا لَنَدَعُ مِنْ قَوْلِ أُبَىٍّ ، وَذَاكَ أَنَّ أُبَيًّا يَقُولُ لاَ أَدَعُ شَيْئًا سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَدْ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى ( مَا نَنْسَخْ مِنْ آيَةٍ أَوْ نَنْسَأْهَا )
Tercemesi:
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyân, ona Habîb, ona Saîd b. Cübeyr, ona İbn Abbâs, ona da Ömer (ra) şöyle demiştir:
"Kur'ân'ı en iyi okuyanımız Übey b. Ka'b, en isabetli hüküm verenimiz ise Ali'dir. Fakat Übey b. Ka'b 'Ben, Rasulullah'tan duyduğum hiçbir şeyi terk etmem' demesine rağmen biz onun okuyuşunun bir kısmını terk ederiz. Nitekim Allah şmyle buyurmuştur: "Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak..." (Bakara, 2/106).
Açıklama:
İlgili ayetin tamamı: "Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir."
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 7, 2/146
Senetler:
1. Ebu Münzir Übey b. Ka'b el-Ensarî (Übey b. Ka'b b. Kays b. Ubeyd b. Zeyd)
2. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
3. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
4. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
5. Habib b. Ebu Sabit el-Esedî (Habib b. Kays b. Dinar)
6. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
7. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
8. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Kur'ân, güzel/ doğru okumak
Kur'an, Nüzul sebebleri
Nesh
Öneri Formu
Hadis Id, No:
39258, HM004248
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ
كُنْتُ أَمْشِي مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حَرْثٍ بِالْمَدِينَةِ فَمَرَّ عَلَى قَوْمٍ مِنْ الْيَهُودِ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ سَلُوهُ عَنْ الرُّوحِ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لَا تَسْأَلُوهُ فَقَالُوا يَا مُحَمَّدُ مَا الرُّوحُ قَالَ فَقَامَ وَهُوَ مُتَوَكِّئٌ عَلَى عَسِيبٍ وَأَنَا خَلْفَهُ فَظَنَنْتُ أَنَّهُ يُوحَى إِلَيْهِ فَقَالَ
{ يَسْأَلُونَكَ عَنْ الرُّوحِ قُلْ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُمْ مِنْ الْعِلْمِ إِلَّا قَلِيلًا }
قَالَ فَقَالَ بَعْضُهُمْ قَدْ قُلْنَا لَا تَسْأَلُوهُ
Tercemesi:
Bize Veki', ona Ameş, ona İbrahim (en-Nehaî), ona Alkame, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Medine'deki bir tarlada Hz. Peygamber'le birlikte yürüyordum. Hz. Peygamber (sav) bir Yahudi topluluğuna uğradı. Yahudiler kimisi ona Ruh hakkında sorun dediler. Kimisi de ona sormayın dedi. Nihayetinde Ey Muhammed! Ruh nedir? dediler. Bir dala yaslanmış haldeyken doğruldu. Ben de arkasındaydım ve ona vahiy geldiğini düşündüm. Hz. Peygamber (sav) şu ayeti okudu: {Sana ruhtan soruyorlar. De ki ruh rabbimin emrindedir. Size onun ilminden az bir şey verilmiştir.} (İsra, 17/85) Sonra onlardan kimisi biz size sormayın dememiş miydik? dediler.
Açıklama:
3688'in senedi ile aynı hükümdedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 4248, 2/166
Senetler:
()
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hz. Peygamber, vahyin kontorolünde olması
Hz. Peygamber, Yahudilerle ilişkiler ve sorulan sorular
Kur'an, Nüzul sebebleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31410, B004498
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَمْرٌو قَالَ سَمِعْتُ مُجَاهِدًا قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - يَقُولُ كَانَ فِى بَنِى إِسْرَائِيلَ الْقِصَاصُ ، وَلَمْ تَكُنْ فِيهِمُ الدِّيَةُ فَقَالَ اللَّهُ تَعَالَى لِهَذِهِ الأُمَّةِ ( كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِى الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالأُنْثَى بِالأُنْثَى فَمَنْ عُفِىَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَىْءٌ ) فَالْعَفْوُ أَنْ يَقْبَلَ الدِّيَةَ فِى الْعَمْدِ ( فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ) يَتَّبِعُ بِالْمَعْرُوفِ وَيُؤَدِّى بِإِحْسَانٍ ، ( ذَلِكَ تَخْفِيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ ) وَرَحْمَةٌ مِمَّا كُتِبَ عَلَى مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ . ( فَمَنِ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ ) قَتَلَ بَعْدَ قَبُولِ الدِّيَةِ .
Tercemesi:
Bize el-Humeydî, ona Amr, ona da Mücâhid'in rivayet ettiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir:
"İsraill oğullan'nda kısas vardı fakat diyet yoktu. Allah bu ümmete şöyle buyurmuştur: 'Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın öldürülür. Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık taraflar hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir.' Ayetteki 'afv' ifadesi kasten öldürme durumunda velinin diyeti kabul etmesidir. Marufa tabi olmak ve onu güzelce ödemek ifadesi ise öldürülenin velisi marufla yani şiddete başvurmadan diyeti ister anlamına gelir. Kısas hükmü affedilen kimse de diyeti güzellikle öder. İşte bu hüküm sizden önceki toplulukların kanunlarına göre Rabb'inizden size bir hafifletme ve rahmet içerir. Her kim bundan sonra yani diyeti kabul ettikten sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 23, 2/150
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Hadis, israiliyyat içerikli haberler
Kur'an, Nüzul sebebleri
Yargı, diyet
Yargı, Kısas
Yargı, Kısas, affa öncelik tanıma
Yargı, kısası düşüren haller
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31437, B004509
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ حُصَيْنٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ عَدِىٍّ قَالَ أَخَذَ عَدِىٌّ عِقَالاً أَبْيَضَ وَعِقَالاً أَسْوَدَ حَتَّى كَانَ بَعْضُ اللَّيْلِ نَظَرَ فَلَمْ يَسْتَبِينَا ، فَلَمَّا أَصْبَحَ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، جَعَلْتُ تَحْتَ وِسَادَتِى . قَالَ « إِنَّ وِسَادَكَ إِذًا لَعَرِيضٌ أَنْ كَانَ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ وَالأَسْوَدُ تَحْتَ وِسَادَتِكَ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Husayn, ona da eş-Şa'bî şöyle demiştir: Adiy b. Hâtim bir beyaz bir de siyah iplik almıştı. Geceleyin bu iplere baktı fakat ipler açıkça belli olmuyordu. Sabah olduğunda: Ey Allâh'ın Rasûlü! Ben yastığımın altına iki ip koydum, dedi. Bunun üzerinde Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Öyleyse senin yastığın epeyce genişmiş. Çünkü beyaz iple siyah ip, senin yastığının altında kalmıştır (yani uyuya kalmışsın)."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 28, 2/152
Senetler:
1. Ebû Tarîf Adî b. Hatim et-Taî (Adî b. Hatim b. Abdullah b. Sa'd b. Haşrec)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Hüzeyl Husayn b. Abdurrahman es-Sülemî (Husayn b. Abdurrahman)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Oruç, Sahur, İmsak, vakti sahur yemeği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31441, B004510
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ عَدِىِّ بْنِ حَاتِمٍ - رضى الله عنه - قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ أَهُمَا الْخَيْطَانِ قَالَ « إِنَّكَ لَعَرِيضُ الْقَفَا إِنْ أَبْصَرْتَ الْخَيْطَيْنِ » . ثُمَّ قَالَ « لاَ بَلْ هُوَ سَوَادُ اللَّيْلِ وَبَيَاضُ النَّهَارِ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Cerîr, ona Mutarrif, ona eş-Şa'bî, ona da Adiy b. Hâtim şöyle rivayet etmiştir:,
Kendisi Rasulullah'a hitaben: Ben, Ey Allâh'ın Rasûlü! Siyah iplikten beyaz ipliği ayırmak ne demektir? Bunlar gerçek ip mi? diye sordum. O da: "Eğer sen gerçekten bu iki ipe baktıysan geniş kafalı bir kimsesin." Buyurduktan sonra şöyle devam etti: "Bunlar senin düşündüğün gibi bir ip değildir. Bunların birisi gecenin karanlığını diğeri de gündüzün beyazlığını ifade eder."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 28, 2/152
Senetler:
1. Ebû Tarîf Adî b. Hatim et-Taî (Adî b. Hatim b. Abdullah b. Sa'd b. Haşrec)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Bekir Mutarrif b. Tarif el-Harisi (Mutarrif b. Tarif)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Oruç, Sahur, İmsak, vakti sahur yemeği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31444, B004511
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ مُحَمَّدُ بْنُ مُطَرِّفٍ حَدَّثَنِى أَبُو حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ وَأُنْزِلَتْ ( وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ ) وَلَمْ يُنْزَلْ ( مِنَ الْفَجْرِ ) وَكَانَ رِجَالٌ إِذَا أَرَادُوا الصَّوْمَ رَبَطَ أَحَدُهُمْ فِى رِجْلَيْهِ الْخَيْطَ الأَبْيَضَ وَالْخَيْطَ الأَسْوَدَ ، وَلاَ يَزَالُ يَأْكُلُ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَهُ رُؤْيَتُهُمَا ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ بَعْدَهُ ( مِنَ الْفَجْرِ ) فَعَلِمُوا أَنَّمَا يَعْنِى اللَّيْلَ مِنَ النَّهَارِ .
Tercemesi:
Bize İbn Ebu Meryem, ona Ebu Gassân Muhammed b. Mutarrif, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle demiştir:
"Beyaz iplik siyah iplikten ayrılıncaya kadar yiyip içmeye devam edin." Ayeti indi, fakat "fecirden" açıklaması inmemişti. Bazıları da oruç tutmak istedi. Bunlardan birisi ayaklarına beyaz ve siyah ip bağladı. Sonra da o ipler kendisine iyice belirgin hale gelene kadar yemeye devam etti. Ardından Allah ayetin devamında "fecirde" ifadesini indirdi. Böylece sahabe Allah'ın gece ile gündüzü kastettiğini net olarak anlamış oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 28, 2/152
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebû Ğassân Muhammed b. Mutarrif el-Leysî (Muhammed b. Mutarrif b. Davud b. Mutarrif b. Abdullah)
4. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Oruç, Sahur, İmsak, vakti sahur yemeği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16376, B005331
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ أَنَّ مَعْقِلَ بْنَ يَسَارٍ كَانَتْ أُخْتُهُ تَحْتَ رَجُلٍ فَطَلَّقَهَا ، ثُمَّ خَلَّى عَنْهَا حَتَّى انْقَضَتْ عِدَّتُهَا ، ثُمَّ خَطَبَهَا فَحَمِىَ مَعْقِلٌ مِنَ ذَلِكَ أَنَفًا فَقَالَ خَلَّى عَنْهَا وَهْوَ يَقْدِرُ عَلَيْهَا ، ثُمَّ يَخْطُبُهَا فَحَالَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ ، فَدَعَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَ عَلَيْهِ ، فَتَرَكَ الْحَمِيَّةَ وَاسْتَقَادَ لأَمْرِ اللَّهِ .
Tercemesi:
-.......Bize el-Hasen şöyle tahdîs etti: Ma'kıl ibn Yesâr'in kız kardeşi bir adamın nikâhı altında idi. Kocası onu boşadı. Sonra da kadından iddeti tamâm oluncaya kadar ayrı kaldı. Sonra da onu kardeşi Ma'kü'dan tekrar istedi. Ma'kıl da boşayıp tekrar istemesinden dolayı arlanarak kızdı, sonra ona:
— Kardeşimden uzak dur! dedi.
Hâlbuki kocası iddeti içinde iken ona dönmeye muktedir idi. Sonra adam Ma'kıl'dan onu tekrar istedi. Ma'kıl da adam ile kadın arasına engel oldu. Bunun üzerine Yüce Allah: "Kadınları boşadımz da iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru ' bir surette anlaştıkları takdirde artık kendilerini kocalarına nikâh etmelerine engel olmayın..."
(el-Bakara: 232) âyetini indirdi. Akabinde Rasûlullah, Ma'kıfı çağırdı da ona karşı bu âyeti okudu. Bunun üzerine Ma'kıl hamiyyeti, kızgınlığı bıraktı ve Allah'ın emrine boyun eğdi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 44, 2/379
Senetler:
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
4. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Boşanma, boşanma şekli, sünnete uygun boşama
Kur'an, Nüzul sebebleri