233 Kayıt Bulundu.
Bana İbn Bükeyr, ona Leys, ona Halid, ona Said b. Ebu Hilâl, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona da Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in fiziki özelliklerini şu şekilde rivayet etti: Hz. Peygamber, kavminin orta boylusu idi. Çok uzun da değil, kısa da değildi. Teni, nûrânî beyazdı. Kireç gibi bembeyaz da değildi, kara yağız da değildi. Ne kıvırcık kısa saçlı; ne de düz ve uzun saçlı idi. [Allah Teâlâ tarafından] O'na kırk yaşındayken vahyedildi. Mekke’de ve Medine’de, vahiy alarak onar yıl kadar kaldı. Başında ve sakalında yirmi tel ak saç yoktu. Rabia şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber’in (sav) saçından birazını gördüm, kırmızı idi. Bunun sebebini sordum. Bana “O saçlar, başına sürdüğü kokudan dolayı kırmızı olmuştur” denildi.
Açıklama: Hz. Peygamber'in Mekke'de 13 yıl kaldığı bilinen bir husustur. Ancak bu rivayette 10 yıl kaldığı bildirilmektedir. Konuyu ele alan Keşmirî muhtemelen vahyin kesildiği fetret döneminin bu süreden çıkartılmış olabileceği şeklinde bir yorumla rivayeti değerlendirmektedir (Bkz. Keşmirî, Feyzu'l-Bârî, VI, 70).
Bize Ahmed b. Ebu Recâ, ona en-Nadr, ona Hişam, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e vahiy o kırk yaşındayken inmeye başladı. (Vahiy inmeye başladıktan sonra Mekke'de) on üç yıl kaldı. Sonra hicret etmesi emredildi. O da Medine'ye hicret etti ve orada on yıl kaldı. Daha sonra da vefat etti."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "[İlk vahiy hadisesinden] sonra bir süre vahiy gelmedi. Başımı göğe doğru kaldırıp baktığımda birden Hira'da bana gelen meleği, yer ile gök arasındaki bir kürsüde otururken gördüm. Ondan korkup yere düştüm. Ailemin yanına gelip 'Beni örtün, beni örtün' dedim. Bunun üzerine Allahu teâlâ, 'Ey örtünüp bürünen!' (Müddessir, 74/1) ayetinden 'Pisliği terket'(Müddessir, 74/5) ayetine kadar olan kısmı indirdi. Ebu Seleme şöyle demiştir: '(Ayette yer alan)'Ricz kelimesi, putları ifade etmektedir'.
Bize Matar b. Fadl, ona Ravh, ona Hişam, ona İkrime, ona İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber kırk yaşında peygamber olarak gönderildi. Mekke'de vahiy alarak on üç yıl kaldı. Daha sonra hicret etmesi emredildi. O da [Medine'ye] hicret etti. [Orada] on yıl [kaldı]. Altmış üç yaşında da vefat etti."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "[Hira mağarasındaki ilk vahiy hadisesinden sonra] Hz. Peygamber, kalbi titreyerek Hz. Hatice'nin yanında döndü. Daha sonra Hz. Hatice Oʼnu (sav) Varaka b. Nevfel'e götürdü. Varaka, Hristiyan olmuş, İncilʼi Arapçasından okuyan biriydi. Varaka Hz. Peygamber'e (sav) [Başına garip haller geldiğinde]'Neler görüyorsun?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) gördüklerini anlattı. Bunun üzerine Varaka, 'Bu gördüğün, Allah'ın (cc) Musa'ya (as) indirdiği Namustur. Şayet peygamberliğine yetişirsem sana verebildiğim bütün desteğimi vereceğim.' dedi. [Buhari dedi ki] Namus, Allah'ın başkalarından gizlediği halde kendisine bildirdiği sırra/vahye sahip varlık demektir.
Bize Yahya, ona Vekî', ona Ali b. Mübarek, ona da Yahya b. Ebu Kesîr şöyle rivayet etmiştir: Ebu Seleme b. Abdurrahman'a Kur'ân'ın ilk inen ayetini sordum. O, ''ey örtünüp bürünen (Müddessir, 74/1) (ayetidir)'' dedi. Ben, ''(bazıları), 'yaratan Rabbinin adıyla oku (Alak, 96/1)(ayetidir) diyorlar'' dedim. Ebu Seleme, ''ben, bunu Câbir b. Abdullah'a sordum; ona, senin dediğin gibi dedim. Câbir ise, 'ben, ancak Rasulullah'ın (sav) bize söylediğini sana söylüyorum' diye karşılık verdi'' ve (O'nun şöyle buyurduğunu) rivayet etti: ''Hira mağarasında inzivaya çekilmiştim. İnzivada bulunmayı planladığım süre bitince mağaradan ayrıldım.(Eve doğru giderken) birden bire birisi bana seslendi. Sağıma, soluma, önüme ve arkama baktığım halde bir şey göremedim. Başımı yukarı kaldırdım; birden bire önceden bilmediğim bir şey gördüm. Hemencecik Hatice'nin yanına vardım, 'üzerimi örtün ve başımdan aşağı soğuk su dökün' dedim. Onlar da 'benim üzerimi örttüler ve başımdan aşağı soğuk su döktüler'. (Hz. Peygamber sözlerine devamla) dedi ki, 'Ardından, 'ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar ve Rabbini yücelt' (Müddessir, 74/1-3) ayetleri indi.''
Bize İshak b. Mansur, ona Abdussamed, ona Harb, ona da Yahya şöyle demiştir: Ebu Seleme'ye, Kur'an'ın hangi ayetinin en önce indiğini sordum. O, ''Ey örtünüp bürünen (ayeti)(el-Müddessir 74/1)'' dedi. Ben, ''Bana aktarıldığına göre, 'yaratan Rabbinin adıyla oku'(Alak 96/1) (ayeti, ilk inen ayetmiş)'' dedim. Ebu Seleme ise (ben de)''Câbir b. Abdullah'a ilk inen ayeti sordum; o, 'ey örtünüp bürünen (ayeti) (el-Müddessir, 74/1)' dedi. Ona, 'bana aktarıldığına göre, 'yaratan Rabbinin adıyla oku (ayeti, ilk inen ayetmiş)(Alak, 96/1)' dedim. O ise, 'Sana ancak Rasulullah'ın (sav) anlattığını haber vereceğim' dedi'' ve Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu aktardı: 'Hira'da (itikaf için) bulundum. Kalma sürem (itikaf) bitince (oradan) indim. Vadiye doğru yol aldım. (Derken), biri bana seslendi. Önüme, arkama, sağıma ve soluma baktım; bir de ne göreyim, O (Melek), gök ile yer arasındaki arşta oturuyor! Hatice'nin yanına geldim, 'beni örtün ve üzerime soğuk su serpin!ʼ dedim. Bana, 'ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar, Rabbini yücelt' (ayetleri)(el-Müddessir, 74/1-3) indirildi.''
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in vahyin kesilmesini anlattığını ve şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Yürüdüğüm esnada gökten bir ses duydum. Başımı göğe doğru kaldırıp baktığımda birden Hira'da bana gelen meleği, yer ile gök arasındaki bir kürsüde otururken gördüm. Ondan korkup yere düştüm. Ailemin yanına gelip 'Beni örtün, beni örtün' dedim. Onlar da benim üzerimi örttüler. Bunun üzerine Allahu teâlâ, 'Ey örtünüp bürünen!' (Müddessir, 74/1) ayetinden 'Pisliği terket'(Müddessir, 74/5) ayetine kadar olan kısmı indirdi. Ebu Seleme şöyle demiştir: '(Ayette yer alan)'Ricz kelimesi, putları ifade etmektedir'. (Câbir) 'Bu olaydan sonra vahiy kesilmeyip peş peşe devam etti' dedi.
Bize Yakub b. İbrahim, ona İsmail, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona Safvan b. Ya'lâ b. Ümeyye şöyle demiştir: [Babam] Ya'lâ, 'Keşke vahiy indiği esnada Rasulullah'ı görebilseydim.' derdi. Hz. Peygamber Ci'râne'de olduğu bir esnada üzerinde gölgelendiği bir örtü vardı. Yanında da bazı sahabileri bulunuyordu. Ansızın güzel kokuya bulanmış elbise giymiş bir bedevi geldi ve şöyle dedi: 'Ya Rasulullah! Güzel koku sürünüp daha sonra üzerine elbise giyip de Umre için ihrama giren kişi hakkında ne dersiniz?' dedi. Bu esnada Ömer gelmesi için eliyle Ya'lâ'ya işaret etti. Ya'lâ da gelerek başını [örtünün altına] soktu. Bir de baktı ki Hz. Peygamber'in yüzü kıpkırmızı olmuş ve bir müddettir horlamaya benzer bir ses çıkartmaktaydı. Bu hal sona erdikten sonra Hz. Peygamber, 'Bana biraz önce umre ile ilgili soru soran kişi nerede?' dedi. Adam bulunup Hz. Peygamber'e getirildi. Hz. Peygamber ona, 'Vücudundaki kokuyu üç defa yıka. Elbiseyi de çıkar. Sonra da hac yaparken ne yapıyorsan umrende de onu yap.' dedi."
Bize İsmail b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih b. Keysan, ona İbn Şihab, Sehl b. Sa'd es-Saidî'den, Mervan b. Hakem'i mescitte gördüğünü ifade ederek şöyle rivayet ettiğini nakletmiştir: "Ona doğru yöneldim ve yanına oturdum. Bize Zeyd b. Sabit'in, kendisine Hz. Peygamber'den şunu naklettiğini söyledi: 'Hz. Peygamber bana, 'Müminlerden Allah yolunda savaşanlarla savaşmayanlar bir olmaz (Nisa, 4/95)' ayetini yazdırıyordu. O esnada İbn Ümmü Mektum geldi ve şöyle dedi: 'Ya Rasulullah! Cihat etmeye gücüm yetseydi andolsun ki ben de cihad ederdim.' İbn Ümmü Mektum'un gözleri görmüyordu. Bu olay üzerine Allah, Hz. Peygamber'e vahyetti. Hz. Peygamber'in ayağı benim ayağımın üzerindeydi. Bu durum bana o kadar ağır geldi ki ayağımın dağılmasından korktum. Daha sonra Hz. Peygamber'den vahiy hali geçti. Allah, 'Özür sahibi olanlar müstesna' bölümünü indirdi."