Giriş

Ebu Hüseyin Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî (Rahimehullah) der ki: Allah’ın yardımıyla başlar, yalnızca O’ndan yardım dileriz. Bizim muvaffakiyetimiz ancak Allah’ın (yüce olan) yardımı iledir. Bize Ebu Hayseme Züheyr b. Harb, ona Vekî, ona Kehmes, ona Abdullah b. Büreyde, ona Yahya b. Ya'mer; (T) Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, -bu hadis ona aittir-, ona babası (Muaz el-Anberî), ona Kehmes, ona İbn Büreyde, ona Yahya b. Ya'mer şöyle rivayet etmiştir: Basra'da kader hakkında söz söyleyen ilk kişi Ma'bed el-Cühenî idi. Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî ile hac yahut umre için yola çıkmıştım. Kendi aramızda Rasulullah'ın (sav) ashabından birini görsek de bu adamların kader hakkındaki sözlerini ona sorsak! demiştik. Yolda mescide girmekte olan Abdullah b. Ömer b. el-Hattab'a rastladık. Birimiz sağından diğerimiz solundan onu ortamıza aldık. Arkadaşımın sözü bana havale edeceğini anladım ve “Ey Ebu Abdurrahman! Bizim o taraflarda Kur'an okuyan ve ilim tahsil eden bazı kimseler ortaya çıktı” dedim ve onların halini anlattım, sonra da “ayrıca onlar kaderin olmadığını ve her şeyin öncesinden bir kader olmaksızın gerçekleştiğini söylüyorlar” dedim. Abdullah b. Ömer “Bunlarla karşılaştığın zaman onlara benim kendileriyle uzaktan yakından hiçbir alakam olmadığını haber ver. Abdullah b. Ömer'in yemin ettiği Allah'a and olsun ki, bunlardan birinde Uhud dağı kadar altın olup onu Allah yolunda harcasa, kadere iman etmedikçe Allah onun bu amelini kabul etmez” dedi. Ardından “babam Ömer b. el-Hattab bana şöyle rivayet etmiştir” dedi: "Bir gün Rasulullah'ın (sav) yanında otururken elbiseleri bembeyaz, saçı simsiyah bir adam çıkageldi. Üzerinde yoldan geldiğini gösteren bir iz de yoktu. Hiçbirimiz onu tanımıyorduk. Gelip Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna oturdu. Dizlerini dizlerine dayadı, avuçlarını onun baldırlarının üstüne koydu ve 'Ey Muhammed! Bana İslam'ı anlat' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'İslam, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna iman etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, gücün yetiyorsa hac yapmandır' buyurdu. O zât 'doğru söyledin' dedi. Onun soru sorup ardından onaylamasına çok şaşırdık. Ardından 'Ey Muhammed! Bana imanı anlat' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere hayrına ve şerrine iman etmendir' buyurdu. Ardından o kişi 'bana ihsanı anlat' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ı görmesen de onu görüyormuş gibi ibadet etmendir. Onu sen görmesen de o muhakkak seni görüyor' buyurdu. Daha sonra o kişi 'bana kıyameti haber ver' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'bu sorunun muhatabı, onu sorandan daha fazla bilgili değildir' diye cevap verdi. O zat 'öyleyse bana kıyamet alametlerini anlat' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'cariyenin efendisini doğurması, yalın ayaklı fakir davar çobanlarının bina yarışı yaptığını görmendir' buyurdu. Sonra o kişi oradan ayrıldı. Bir süre bekledim. Hz. Peygamber (sav) 'ey Ömer! Soru soran o kişi kimdi, biliyor musun?' diye sordu. Ben 'Allah ve resulü daha iyi bilir' dedim. 'O Cebrail'di. Size dininizi öğretmek üzere geldi' buyurdu."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ

    Öneri Formu
467 M000093 Müslim, İman, 1

Bize Sadaka b. Fadl, ona Velîd, ona Evzâî, ona Umeyr b. Hânî, ona Cünâde b. Ebî Umeyye, ona da Ubâde'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına, O'nun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına; Muhammed'in O'nun kulu ve rasûlü olduğuna; İsa'nın da Allah2ın kulu ve rasûlü, Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve O'ndan bir ruh olduğuna; cennet ve cehennemin de hak olduğuna şehadet ederse, hangi ameli yaparsa yapsın Allah onu cennete sokar." Ravi Velîd dedi ki: Bana İbn Câbir, ona Umeyr, ona da Cünâde'nin rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav.) "Cennetin sekiz kapısından hangisini isterse oradan girer" cümlesini de eklemiş.


Açıklama: Hz. İsa’ya; “Allah’ın kelimesi” denilmesinin sebebi, Cenâb-ı Hakk'ın “kün!”, yani “ol!” kelimesiyle yaratılmış olmasıdır. “Allah’ın rûhu”ndan maksat da, ya Allah tarafından bir rahmet olarak yaratılmış olması, ya da bir babadan değil de Allah’ın Meryem’e rûh üfürmesi suretiyle yaratılmış olmasıdır. “Hangi ameli yaparsa yapsın Allah onu cennete sokar” ifâdesi, bir kısmı hadîste de belirtilmiş olan iman esaslarına inan biri, âsi olsa dahi eninde sonunda mutlaka cennete girer anlamına gelir. Çünkü dinde esas olan imandır.

    Öneri Formu
280655 B003435-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 47

Bize Sadaka b. Fadl, ona Velîd, ona Evzâî, ona Umeyr b. Hânî, ona Cünâde b. Ebî Umeyye, ona da Ubâde'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına, O'nun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına; Muhammed'in O'nun kulu ve rasûlü olduğuna; İsa'nın da Allah2ın kulu ve rasûlü, Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve O'ndan bir ruh olduğuna; cennet ve cehennemin de hak olduğuna şehadet ederse, hangi ameli yaparsa yapsın Allah onu cennete sokar." Ravi Velîd dedi ki: Bana İbn Câbir, ona Umeyr, ona da Cünâde'nin rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav.) "Cennetin sekiz kapısından hangisini isterse oradan girer" cümlesini de eklemiş.


    Öneri Formu
33163 B003435 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 47