Öneri Formu
Hadis Id, No:
154731, BS017560
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ وَأَبُو سَعِيدِ بْنُ أَبِى عَمْرٍو قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ الصَّغَانِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ ح وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَمْرٍو الأَدِيبُ أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ الإِسْمَاعِيلِىُّ أَخْبَرَنِى أَبُو الْحُسَيْنِ : أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدٍ الرَّازِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو زُرْعَةَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ : أَنَّ رَجُلاً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَانَ اسْمُهُ عَبْدَ اللَّهِ وَكَانَ يُلَقَّبُ حِمَارًا وَكَانَ يُضْحِكُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَدْ جَلَدَهُ فِى الشَّرَابِ فَأُتِىَ بِهِ يَوْمًا فَأَمَرَ بِهِ فَجُلِدَ فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ : اللَّهُمَّ الْعَنْهُ مَا أَكْثَرَ مَا يُؤْتَى بِهِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« لاَ تَلْعَنْهُ فَوَاللَّهِ مَا عَلِمْتُ أَنَّهُ يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ».
لَفْظُ حَدِيثِهِمَا سَوَاءٌ رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنِ ابْنِ بُكَيْرٍ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, el-Eşribe ve'l-had fîhâ 17560, 17/470
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Zeyd Eslem el-Adevi (Eslem)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Said b. Ebu Hilal el-Leysi (Said b. Ebu Hilal)
5. Halid b. Yezid el-Cümehî (Halid b. Yezid)
6. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
7. Abdullah b. Salih el-İcli (Abdullah b. Salih b. Müslim b. Salih)
8. Muhammed b. İshak es-Sâgânî (Muhammed b. İshak b. Cafer)
8. Ebu Zür'a Ubeydullah b. Abdulkerim el-Mahzumî (Ubeydullah b. Abdulkerim b. Yezid b. Ferrûh)
9. Ahmed b. Muhammed el-Bezzar el-İsbehanî (Ahmed b. Muhammed)
9. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
10. Ebu Bekir Ahmed b. İbrahim el-Cürcani (Ahmed b. İbrahim b. İsmail b. Abbas)
10. Ebu Said Muhammed b. Musa b. Şazan (Muhammed b. Musa b. Fadl b. Şâzân)
10. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
11. Ebu Amr Muhammed b. Abdullah er-Rezcahî (Muhammed b. Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Hüseyin b. Musa)
Konular:
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
İçki, içme cezası
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Lakap, lakab takmak
Yargı, Had, içki içene (tayin edildi mi?)
Yargı, Hadler-Cezalar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159569, TŞ000229
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَمَّارٍ الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ ،حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ ، عَنِ الْمَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : إِنِّي لأَعْلَمُ أَوَّلَ رَجُلٍ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ ، وَآخَرَ رَجُلٍ يَخْرُجُ مِنَ النَّارِ ، يُؤْتَى بِالرَّجُلِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، فَيُقَالُ : اعْرِضُوا عَلَيْهِ صِغَارَ ذُنُوبِهِ وَيُخَبَّأُ عَنْهُ كِبَارُهَا ، فَيُقَالُ لَهُ : عَمِلْتَ يَوْمَ كَذَا وَكَذَا ، كَذَا ، وَهُوَ مُقِرٌّ ، لا يُنْكِرُ ، وَهُوَ مُشْفِقٌ مِنْ كِبَارِهَا ، فَيُقَالُ : أَعْطُوهُ مَكَانَ كُلِّ سَيِّئَةٍ عَمِلَهَا حَسَنَةً ، فَيَقُولُ : إِنَّ لِي ذُنُوبًا مَا أَرَاهَا هَاهُنَا .
قَالَ أَبُو ذَرٍّ : فَلَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، ضَحِكَ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ
Tercemesi:
Ebû Zer (r.a) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz: "Ben, Cennet'e ilk önce girecek olan adam ile, Cehennem'den en son çıkacak olan şahsı yakînen bilirim: Kıyamet gününde, bir adam hesap mahalline getirilip, Allah tarafından meleklere:
"Onun büyük günâhlarını gizleyerek, kendisine, küçük günâhlarını birer birer gösterin!" denir. Melekler de, bu adamın büyük günâhlarını gizleyerek: "Sen, derler. Falan senenin, şu gün, şu saatinde, şöyle bir günâh işlemişsin!"
Adamcağız, bu suçlarını dili ile ikrar eder; inkâr etmez. Fakat tam, büyük günâhlarının da hesabının sorulacağı korku ve tedirginliği içinde iken denir ki :"Bu kuluma, işlediği bütün günâhlarının (seyyie) yerine, sevap (hasene) verin!."
Adamcağız, hiç de beklemediği bir şekilde, ceza yerine mükâfatla karşılaşınca, tamahkârlığı tutarak:
"Benim, der. Daha bir çok büyük günâhlarım vardı; hani, amel defterimde onları göremiyorum!."
Ebû Zer der ki: Bu adamın tavrı karşısında, Peygamber Efendimiz, nevâciz dişleri gözükecek derecede güldüler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 229, /364
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kıyamet, ahvali
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا زَائِدَةُ ، عَنِ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِي خَالِدٍ ، عَنْ قَيْسٍ ، عَنْ جَرِيرٍ ، قَالَ : مَا حَجَبَنِي رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، وَلا رَآنِي مُنْذُ أَسْلَمْتُ إِلا تَبَسَّمَ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159571, TŞ000231
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا زَائِدَةُ ، عَنِ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِي خَالِدٍ ، عَنْ قَيْسٍ ، عَنْ جَرِيرٍ ، قَالَ : مَا حَجَبَنِي رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، وَلا رَآنِي مُنْذُ أَسْلَمْتُ إِلا تَبَسَّمَ
Tercemesi:
Cerîr b. Abdullah'dan rivayet edilmiştir:
"Peygamber Efendimiz, İslâm'ı kabul ettiğim günden beri, beni, özel toplantılarından hiç mahrum etmediler. Ve, nerede ve ne zaman görseler, bana karşı tebessüm buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 231, /368
Senetler:
()
Konular:
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159572, TŞ000232
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ ،حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ ، عَنِ الأَعْمَشِ ، عَنِ إِبْرَاهِيمَ ، عَنْ عَبِيدَةَ السَّلْمَانِيِّ ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : إِنِّي لأَعْرفُ آخِرَ أَهْلِ النَّارِ خُرُوجًا ، رَجُلٌ يَخْرُجُ مِنْهَا زَحْفًا ، فَيُقَالُ لَهُ : انْطَلِقْ فَادْخُلِ الْجَنَّةَ ، قَالَ : فَيَذْهَبُ لِيَدْخُلَ الْجَنَّةَ ، فَيَجِدُ النَّاسَ قَدْ أَخَذُوا الْمَنَازِلَ ، فَيَرْجِعُ فَيَقُولُ : يَا رَبِّ ، قَدْ أَخَذَ النَّاسُ الْمَنَازِلَ ، فَيُقَالُ لَهُ : أَتَذْكُرُ الزَّمَانَ الَّذِي كُنْتَ فِيهِ ، فَيَقُولُ : نَعَمْ ، قَالَ : فَيُقَالُ لَهُ : تَمَنَّ ، قَالَ : فَيَتَمَنَّى ، فَيُقَالُ لَهُ : فَإِنَّ لَكَ الَّذِي تَمَنَّيْتَ وَعَشَرَةَ أَضْعَافِ الدُّنْيَا ، قَالَ : فَيَقُولُ : تَسْخَرُ بِي وَأَنْتَ الْمَلِكُ قَالَ : فَلَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، ضَحِكَ ، حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ
Tercemesi:
Abdullah b. Mes'ûd (r.a) anlatıyor:
Hazreti Peygamber: "Ben, cehennemden en son çıkacak olan insanın durumunu bilirim: O, cehennemden, ayağını sürüyerek çıkar. Oradan çıkınca, kendisine: "Haydi git; cennet'e gir!" denir. Bu fermanı alınca, doğru cennet'in yolunu tutar; varıp kapısından içeri bakınca; cennet ehlinin tamamen yerlerini aldıklarını ve her tarafın dopdolu olduğunu görerek geri döner:
• "Yârabbi, der. Herkes yerini almış, her taraf tıklım tıklım dolu; girecek yer kalmamış!.". Kendisine denir ki:
- "Burasını, yaşadığın dünyâ hayâtı ile mi kıyaslıyorsun?"
- "Evet Yârabbi!.". O zaman kendisine:
- "Öyle ise, gönlünden ne geçiriyorsan dile!" denir. O da, gözünde büyüttüğü ve hayâlinde yaşattığı ne varsa hepsini ister. Netîcede:
- "Sana, bu isteklerinin hepsi verilsin ve ayrıca, o bildiğin dünyâ'nın on katı kadar daha verilsin!" diye İlâhî ferman çıkınca; adam sevincinden şaşkına dönerek:
- "Yârabbi, der. Benimle alay mı ediyorsun! Sen ki, sânı yüce bir hükümdarsın; bunca mülkün sahibisin!."
Abdullah b. Mes'ûd ilâve eder: Resûlullah Efendimiz, bu hâdiseyi anlatırlarken, nevâciz dişleri gözükecek şekilde güldüler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 232, /368
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159574, TŞ000234
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ،حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللهِ الأَنْصَارِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ عَوْنٍ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الأَسْوَدِ ، عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ ، قَالَ : قَالَ سَعْدٌ : لَقَدْ رَأَيْتُ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، ضَحِكَ يَوْمَ الْخَنْدَقِ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ قَالَ : قُلْتُ : كَيْفَ كَانَ ؟ قَالَ : كَانَ رَجُلٌ مَعَهُ تُرْسٌ ، وَكَانَ سَعْدٌ رَامِيًا ، وَكَانَ يَقُولُ كَذَا وَكَذَا بِالتُّرْسِ يُغَطِّي جَبْهَتَهُ ، فَنَزَعَ لَهُ سَعْدٌ بِسَهْمٍ ، فَلَمَّا رَفَعَ رَأْسَهُ رَمَاهُ فَلَمْ يُخْطِئْ هَذِهِ مِنْهُ يَعْنِي جَبْهَتَهُ وَانْقَلَبَ الرَّجُلُ ، وَشَالَ بِرِجْلِهِ : فَضَحِكَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ قَالَ : قُلْتُ : مِنْ أَيِّ شَيْءٍ ضَحِكَ ؟ قَالَ : مِنْ فِعْلِهِ بِالرَّجُلِ
Tercemesi:
'Âmir b. Sa'd (ö: 104/722) naklediyor:
Babam Sa'd b. Ebî Vakkâs: "Ben, Peygamber Efendimiz'in, Hendek muharebesinde, nevâciz dişleri gözükünceye kadar güldüğünü gördüm"
demişlerdi de, kendisine sormuştum:
"Babacığım! Resûlullah Efendimiz'in gülüşü nasıl olmuştu? Anlatır mısınız!" dediğimde, olayı şöyle anlattılar:Muharebe sırasında, küffâr ordusu saflarında kalkanlı bir adam vardı. Ben ise iyi bir atıcı idim; attığım oklar iyi isabet ederdi. Adam, kalkanını sağa sola kaydırmak suretiyle yüzünü iyi koruyordu. Ben, bir ok çıkarıp yayıma taktım ve fırsatını kollamaya başladım. Bir ara, kalkanın arkasından başını kaldırıp alnını dışarı çıkardı. İşte, tam bu sırada, hazırladığım oku gönderdim. Herifin tam alnının ortasına isabet etti ve sırt üstü yere yuvarlandı; ayaklarını kaldırıp çabalamaya başladı. Olayı yakından takip eden Peygamber Efendimiz, nevâciz dişleri gözükünceye kadar gülmeye başladılar.
Hâdisenin râvisi olan 'Âmir der ki: Babama, Resûl-i Ekrem Efendimiz'i, bu kadar güldüren şeyin ne olduğunu sorunca; "Benim, o herife yapmış olduğum işten dolayı" cevâbını verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 234, /374
Senetler:
()
Konular:
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Siyer, Hendek günü