Giriş

Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.


    Öneri Formu
54388 KK11/9 Hûd, 11, 9

Elif. Lâm. Mîm. Râ. Bunlar, Kitab'ın âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen haktır, fakat insanların çoğu inanmazlar.


    Öneri Formu
54899 KK13/1 Ra'd, 13, 1

O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir.


    Öneri Formu
54914 KK16/4 Nahl, 16, 4

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Zekvân, ona da Ebu Hureyre (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İşte size Yemen ehli geldi. Yemenliler yüreği en yufka, kalbi en yumuşak kimselerdir. iman Yemen tarafındadır, hikmet de Yemen tarafındadır. Öğünme ile kendini beğenme deve sahiplerinde, sükûnet ile vakar ise davar sahiplerindedir" Yin bu hadisi Gunder, ona Şu'be ona Süleyman, ona Zekvân, ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
34515 B004388 Buhari, Megâzî, 74


Açıklama: HM022251 Rivayetine bakıldığında وَمَا جَعَلْنَا الْمَالَ إِلَّا لِإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ sözünün Allah'a ait bir kelam olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre mana şöyle olmaktadır. Bize Ebu Amir, ona Hişam b. Sa'd, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona babası Vakıd el-Leysî şöyle rivayet etmiştir: Biz Peygamber'e gelmiş idik. Ona vahiy geldikçe bize aktarırdı. Bir gece bize, Allah'ın (ac) muhakkak malı namazı eda edebilmek ve zekatı verebilmek için indirdik. Âdemoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, ikincisini isterdi, iki vadi dolusu malı olsa üçüncünü isterdi. Âdemoğlunun ağzını topraktan başka bir şey dolduramaz. Allah, tövbe eden kimsenin tövbesini kabul eder." dediğini aktardı.

    Öneri Formu
75120 HM024780 İbn Hanbel, VI, 54


Açıklama: Rivâyetin yaratma ile ilgisi “gençlik” ve “sabırlı olmak” noktasındadır. Gençliğin sıhhat olarak ifade edilmesi, “gençlik çağı” ile alakalıdır. Kusursuz yaratılışta insanda aslolan sıhhatli olmasıdır; hastalık veya noksanlıklar arızı ve sonradır. Arızî bir durum olmadığı sürece gençlik demek sıhhat demektir. Yaşlılık bunun tam tersidir. Yaşlılıkta sıhhatin gittikçe azalması veya yok olması önüne geçilemez tabiî bir durum ve yaratılış gereğidir. O halde gençliğin kıymeti iyi bilinmeli, dünya ve âhiret açısından iyi değerlendirilmelidir. Hadiste kişiliğin “sabırlı olmak” olarak ifade edilmesinin, sabırlı olmanın bir yönüyle yaratılışla ilgisi bulunması sebebiyle olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim insanlar yaratılıştan sabırlı bir tabiata sahip olabilecekleri gibi eğitim, gayret ve riyazatla da sabırlı olmayı başarabilirler. Dolayısıyla sabırlılık, “kısmî olarak fıtrattan gelen bir haslet” olduğunu söylemek mümkün olduğu gibi, “kısmî olarak sonradan kazanılabilecek bir haslet” olduğunu söylemek de mümkündür. Nice doğuştan sabırlı olan insanlar daha sonradan dış etkenlerle sinir küpüne dönebilmekte ve yine nice doğuştan sinirli olan insanlar eğitim ve riayazatla sabırlı olabilmektedirler. Sonuç itibariyle sabırlı olmanın yaratılıştaki payı ile eğitimdeki payını unutmamak gerekir.

    Öneri Formu
158160 BS21413 Ebû Bekr el-Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X , 329, Had. no: 20815, Şu’abu’l-imân, XI, 45, Had. No: 8141.


    Öneri Formu
62990 HM013532 İbn Hanbel, III, 239


    Öneri Formu
70544 HM022251 İbn Hanbel, V, 218


    Öneri Formu
88135 MA019623 Musannef-i Abdurrezzak, X, 436


    Öneri Formu
88136 MA019624 Musannef-i Abdurrezzak, X, 436