324 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeydullah b. Muâz, ona babası (Muâz b. Muâz), ona Şu'be, ona Habib, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Amr (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bana 'Ey Abdullah b. Amr! Sen günlerinin tamamını oruçlu geçiriyor, geceleyin de hep namaz kılıyormuşsun. Bunları yapmaya devam ettiğinde, (bir zaman sonra) gözünün feri gider ve zayıf düşer. Sürekli oruç tutan, oruç tutmamış demektir. Ayın üç gününü oruçlu geçirmek, ayın tamamını oruçlu geçirmek demektir' buyurdu. Ben 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğimde, 'O halde Dâvûd orucu tut. O bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, o ikisine Süfyan b. Uyeyne, ona Amr b. Dinâr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr (r.anhuma), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'a en hoş gelen oruç, Dâvud'un (as) orucudur. En hoş gelen namaz da Dâvud'un (as) namazıdır. Dâvud (as), gecenin yarısında uyur, üçte birinde namaz kılar, geri kalan altıda birinde ise tekrar uyurdu. Ayrıca o, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı."
Bize Muhammed b. Râfi, ona Abdürrezzâk, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dinâr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr b. Âs (r.anhuma), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'a en hoş gelen oruç, Davud'un (as) orucudur. O, senenin yarısını oruçlu geçirirdi. Allah'a en hoş gelen namaz da Dâvûd'un (as) namazıdır. O, gecenin yarısında uyur, ardından kalkar namaz kılar, sonra gecenin sonunda yine uyurdu. Böylece gecenin yarısından sonraki üçte birlik kısmında namaz kılmış olurdu." (Hadisin râvilerinden İbn Cüreyc), Amr b. Dinar'a 'Amr b. Evs, gecenin yarısından sonraki üçte birlik kısmında namaz kılar mıydı?' diye sorduğunda, 'Evet' cevabını almıştır.
Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona Sa'd b. Said b. Kays, ona Ömer b. Sâbit b. Hâris el-Hazrecî, ona da Ebu Eyyüb el-Ensârî (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim ramazan orucunu tutar, ardından şevval ayından da altı gün tutarsa, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur."
Bize Abdullah b. Muhammed er-Rûmî, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammâr, ona da Yahya şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Yezid'le birlikte Ebu Seleme'nin yanına gitmek üzere yola çıktık. Kendisine bir haberci yolladık. Çok geçmeden haberci yanımıza (yalnız) geldi. Baktık ki Ebu Seleme'nin evinin yanında bir mescid var. Biz mescitte iken, nihayet Ebu Seleme yanımıza geldi ve dedi ki 'Dilerseniz evime buyrun, dilerseniz burada oturun.' Biz 'Yok, biz burada otururuz, sen bize hadis rivayet et' dediğimizde o, Abdullah b. Amr b. Âs'tan şu hadisi rivayet etti: "Ben bütün günlerimi oruçlu geçiriyor, her gece de Kur'an'ı hatmediyordum. Ya bu durum Hz. Peygamber'e (sav) haber verildi veya kendisi bana (yanına gitmem için) birini yolladı. Huzuruna vardığımda, Nebî (sav) bana 'Senenin tamamında oruç tuttuğun ve her gece Kur'an'ı hatmettiğin haberini aldım' buyurdu. 'Doğrudur Allah'ın Nebî'si! Bununla sadece hayrı (sevap işlemeyi) istemekteyim' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Her aydan üç gün oruç tutman sana yeterlidir' buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Nebî'si! Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğimde, Rasulullah (sav) "Muhakkak ki hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır' dedi ve şöyle ekledi: 'Sen en iyisi Allah'ın Nebî'si Dâvûd'un (as) orucunu tut. Zira o insanların en âbidi (çok ibadet edeni) idi.' Ben 'Dâvûd orucu da nedir Ey Allah'ın Nebî'si?' diye sorduğumda, Hz. Peygamber (sav) 'O (as), bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı" diye cevap verdi. (İlaveten bana) 'Kur'an'ı da ayda bir hatmet' diye ekledi. 'Ey Allah'ın Nebî'si! Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğimde de 'O halde haftada bir hatmet. Bunu da aşma. Zira hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır' buyurdu. Abdullah b. Amr 'Ben ısrarcı davrandım, bana da böyle ağır bir yük yüklendi' dedi. Hz. Peygamber (sav) bana 'Bilemezsin, belki ömrün uzun olacak' buyurdu." Abdullah b. Amr sonradan şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber'in (sav) bana dediği senelere ulaştım. Yaşlandığımda da, Allah'ın Nebî'sinin (sav) verdiği ruhsatı kabul etmiş olmayı çok istedim.'
Bize Yahya b. Yahya, ona Halid b. Abdullah, ona Halid, ona Ebu Kilâbe, ona da Ebu Melih şöyle rivayet etmiştir: "Baban (Abdullah b. Zeyd) ile birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdik, o da bize şöyle bir rivayette bulundu: Rasulullah'a (sav) benim (sürekli) oruçlu olmamdan bahsedilmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) yanıma geldi. Ona lifli olan deriden bir yastık sundum. O ise, yastık benimle onun arasında kalacak şekilde yere oturdu. Hz. Peygamber (sav) bana (oruçla ilgili) şöyle bir teklifte bulundu: 'Her aydan üç gün oruç tutmak sana yetmez mi?' Ben 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' deyince, 'O zaman beş gün (tut)' buyurdu. Ben 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' dedim. Nebî (sav) 'Öyleyse yedi gün (tut)' buyurdu. 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' deyince, 'Dokuz gün (tut)' buyurdu. 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'O taktirde on bir gün (tut)' buyurdu. Ben 'Ya Rasulullah! (Fazlasını da yapabilirim)' dediğimde ise, 'Senenin yarısına denk gelen ve bir günü oruç tutup bir günü tutmamak şeklindeki Davud'un (as) orucundan daha üstün bir oruç yoktur!' buyurdu."
Bize Müslim b. İbrahim, ona Şu‘be, ona Abbas b. Ferrûh el-Cüreyrî, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Can dostum (Hz. Peygamber), bana ölünceye kadar terk etmeyeceğim şu üç şeyi tavsiye etti: Her aydan üç gün oruç tutmamı, kuşluk namazını ve vitir namazını kılıp uyumayı."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ğunder (Muhammed b. Cafer), ona Şu'be; (T) Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ziyâd b. Feyyaz, ona Ebu İyâz, ona da Abdullah b. Amr (r.anhuma), Rasulullah'ın (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "'(Ayda) Bir gün oruç tut. Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın'. Abdullah 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' deyince, Hz. Peygamber (sav) 'İki gün oruç tut. Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın' buyurdu. Abdullah 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' dedi. Rasulullah (sav) "Öyleyse üç gün oruç tut. Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın' buyurdu. Abdullah 'Bundan da fazlasını yapabilirim' dedi. Nebî (sav) 'O zaman dört gün oruç tut! Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın' buyurdu. Abdullah 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğinde, Hz. Peygamber (sav) 'O taktirde Allah katında en faziletli oruç olan Davud'un (as) orucunu tut. O, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı' buyurdu.
Bize Yahya b. Yahya et-Teymî ve Kuteybe b. Said, onlara Hammâd (b. Zeyd), ona Ğaylân, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî, ona da Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir: "Adamın biri Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Nasıl oruç tutuyorsun?' diye sordu. Bu soru üzerine Rasulullah (sav) öfkelendi. Ömer (ra), Hz. Peygamber'in (sav) öfkelendiğini görünce 'Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, peygamber olarak da Muhammed'den (sav) razı olduk. Allah'ın (cc) gazabından ve Rasulullah'ı (sav) öfkelendirmekten Allah'a sığınırız' dedi. Ömer (ra), Nebî'nin (sav) öfkesi dininceye dek bu sözleri tekrarlamaya devam etti. Sonra da 'Ya Rasulallah! Senenin tamamını oruçlu geçiren kimse hakkında ne dersin?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Ne oruç tutmuştur ne de iftar etmiştir!' buyurdu. -Hadisin râvilerinden biri bu ifadeyi 'O kimse oruç da tutmamış, iftar da etmemiştir' şeklinde nakletmiştir.- Ömer 'İki gün oruç tutup bir gün oruç tutmayanın durumu nasıldır?' diye sorunca, Rasulullah (sav) 'Buna kim güç yetirebilir ki?' dedi. Ömer 'Bir gün oruç tutup bir gün tutmayan kimse hakkında ne buyurursun?' dediğinde, Rasulullah (sav) 'Bu, Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Ömer 'Bir gün oruç tutup iki gün oruç tutmayanın durumu nasıldır?' dedi. Nebî (sav) 'Buna güç yetirebileceğimi umuyorum' buyurdu. Ardından Hz. Peygamber (sav) 'Her aydan üç gün ve bir ramazandan diğer ramazan ayına tutulan oruç var ya, işte bu senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir. Arefe günü tutulan oruçtan dolayı, Allah'ın (cc) önceki ve sonraki senenin günahlarını affedeceğini umuyorum. Aşure günü tutulan oruç sebebiyle de Allah'ın önceki senenin günahlarını bağışlayacağını ümit ediyorum' buyurdu."
Bize Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ğaylân b. Cerîr, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî, ona da Ebu Katâde el-Ensârî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) tuttuğu orucu soruldu, Rasulullah da (sav) bu soruya öfkelendi. Bunun üzerine Ömer (ra) 'Rab olarak Allah'tan (cc), din olarak İslam'dan, peygamber olarak Muhammed'den (sav), biat olarak da (Peygamber'e verdiğimiz) sözümüzden razıyız' dedi. Sonra Hz. Peygamber'e (sav) sene boyu oruçlu olma hakkında sorulduğunda, 'O yapılan, oruç da değil iftar da değildir!' veya 'O kimse ne oruç tutmuş ne de iftar etmiştir!' şeklinde cevap verdi. Daha sonra Nebî'ye (sav), iki gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında sorulduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Buna kimin gücü yeter ki?' buyurdu. Ardından Rasulullah'a (sav) bir gün oruç tutup iki gün oruç tutmamak hakkında soruldu. Hz. Peygamber (sav) de 'Umuyorum ki Allah (cc) bunun için bize kuvvet verir' buyurdu. Nebî'ye (sav), bir gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında sorulduğunda ise 'İşte bu, kardeşim Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Pazartesi günü oruç tutmaya dair sorulduğunda da 'Bu, doğduğum, peygamber olarak gönderildiğim veya bana vahyin indirildiği gündür' buyurdu. Daha sonra Rasulullah (sav) 'Her aydan üç gün tutulan ve bir ramazandan diğer ramazana tutulan oruç, senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir' buyurdu. Nebî'ye (sav) arefe günü orucu hakkında sorulduğunda 'O, geçmiş ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur' buyurdu. Aynı şekilde aşure günü orucu sorulduğunda ise 'O, geçmiş senenin günahlarına kefaret olur' buyurdu." [Müslim (b. Haccâc) şöyle demiştir: Şu'be'nin rivayet ettiği bu hadiste Hz. Peygamber'e (sav) 'pazartesi ve perşembe günü orucu hakkında soru soruldu' ifadesi yer almaktadır. Ancak biz perşembe günü ifadesini yanılgı olarak gördüğümüzden dolayı zikretmedik.]