382 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Şurayh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: Bu iki kulağım duydu ve bu iki gözüm gördü ki Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine caizesini versin." Oradakiler; ey Allah'ın Rasulü! Misafirin caizesi nedir diye sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Bir gün, bir gece misafir etmektir. Misafirlik üç gündür. Bundan sonrası (ev sahibinin misafirine yaptığı) sadakadır. Her kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun."
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Veki', ona Abdülhamid b. Cafer, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Huzâî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Misafirlik üç gündür. Misafire yapılacak ikram bir gün bir gecedir. Müslüman bir adama din kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar (fazla) kalması helâl olmaz!" Ashap; ey Allah'ın Rasulü! Kişi, ev sahibini nasıl günaha sokar diye sordu. Rasulullah (sav); "onun yanında oturup kalır. Ev sahibinin kendisini ağırlayacak bir şeyi de yoktur" cevabını verdi.
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Ebu Bekir el-Hanefî, ona Abdülhamid b. Cafer, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Huzâî şöyle dedi: Rasulullah (sav) (bunu) söylerken kulaklarım işitti, gözlerim gördü ve kalbim belledi. Daha sonra ravi, Leys'in rivayet ettiği hadisin benzerini nakletti ve Veki'nin hadisinde olduğu gibi "hiçbirinize din kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar (misafir olup) kalması, helal olmaz" cümlesini zikretti.
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona da İbn Şihab, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti: Rasulullah'a (sav) su ile karıştırılmış süt getirdiler. Sağında bir bedevi, solunda da Hz. Ebu Bekir vardı. Sütü içti, sonra bedeviye verdi. Ve "öncelikle sağdaki, sonra onun sağı" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Ubeydullah b. Ebu Yezid, ona da babası (Ebu Yezid el-Mekkî) Ümmü Eyyûb'un (bt. Kays) şöyle anlattığını nakletti: "Rasulullah (sav) bize konuk olmuştu. Biz de içinde şu sebzelerden bazılarının bulunduğu bir yemek yapmaya çalışmıştık. Sonra bu yemeği Hz. Peygamber'e (sav) getirdiğimizde, hoşlanmadı ve ashâbına şöyle buyurdu 'Siz yiyin. Çünkü ben sizden biriniz gibi değilim (yani bana vahiy gelir). Doğrusu ben arkadaşımı (yani Cebrail'i) incitmekten endişe ediyorum!" [Ebu Muhammed (ed-Darimî) dedi ki: "(Sarımsak yiyen kimse) Hiç kimseyi rahatsız etmediğinde, onun yenmesinde bir mahzur yoktur."]
Bize Ebu Asım Ahmed b. Cevvâs el-Hanefî, ona Ebu Ahvas, ona da Şebib b. Ğarkade, Abdullah b. Şihab el-Havlânî'nin şöyle anlattığını nakletti: "Aişe'ye misafirliğe gitmiştim. İki elbiseme birden ihtilâm olmuşum. Bunun üzerine onları suya batırdım. Derken Aişe'nin bir cariyesi beni görerek ona haber vermiş o da bana haber göndererek (beni çağırttı ve) elbiselerini böyle yapmaya seni sevk eden nedir? diye sordu. Uyuyan kimsenin uyku halinde gördüğünü gördüm diye cevap verdim. Elbiselerde bir şey (meni izi) gördün mü? dedi. Hayır cevabını verdim. Eğer bir şey görmüş olsaydın onu yıkardın. Vallahi ben bizzat kendimin onu (meni izini) Rasulullah'ın (sav) elbisesinden kuru olarak tırnağımla iyice kazıdığımı bilirim dedi."
Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,
Onların önüne koyup "Yemez misiniz?" demişti.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdussamed, ona Şu'be, ona da Vâkıd b. Muhammed, ona da Nâfi şöyle rivayet etti: "İbn Ömer kendisiyle birlikte yemek yemek üzere sofrasına bir fakir getirilmedikçe yemek yemezdi. Ben bir gün onunla beraber yemek yiyecek bir adamı içeri aldım. Fakat adam çok yemek yedi. Bunun üzerine İbn Ömer, 'Ey Nâfi! Bu adamı bir daha yanıma sokma! Çünkü ben Hz. Peygamber'i (sav) "Mü'min bir mideye, kafir yedi bağırsağına yer" derken işittim' dedi."