Bana Ebu Nua’ym –bu hadisin yaklaşık yarısı kadarını rivayet etti-, ona Ömer b. Zer, ona Mücahid, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti:
Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin olsun ki, açlık sebebiyle ciğerimi (karnımı) yere dayardım. Yine açlık sebebiyle karnıma taş bağlardım. Bir keresinde insanların geçtikleri yol üzerine oturdum. Derken Ebu Bekir uğradı, kendisine Allah’ın kitabından bir âyet sordum. Tabi, ona sadece beni doyurması için sormuştum. Asıl gayemi gerçekleştirmeden geçip gitti. Sonra Ömer uğradı. Ona da Kur’an’dan bir âyet sordum. Kendisine sadece beni doyurması için sormuştum. Asıl gayemi gerçekleştirmeden geçip gitti. Daha sonra da Ebu’l-Kâsım (sav) uğradı. Beni görünce gülümsedi, niyetimi ve yüzümdeki ifadeyi anlayıp "Ey Ebu Hirr" (kedi babası) dedi. Ben de “Buyur! Ey Allah’ın Rasulü” dedim. Benimle gel, buyurdu ve yürüdü ben de peşinden gittim. (Evine) girdi, ben de girmek için izin istedim ve bana izin verdi. Kendisi (sav) içeri girip bir bardak süt görünce "Bu süt nereden geldi" dedi. Onu, falan kimse veya falan kadın sana hediye etti, dediler. Rasulullah (sav): "Ey Ebu Hirr" buyurdu. Emrine amadeyim! Ey Allah’ın Rasulü, dedim. "Suffa mektebine git, onları bana çağır" buyurdu.
(Ebu Hureyre): Ashabı Suffe İslam’ın misafirleridir. Onların sığınacakları ne aileleri ne malları ne de dayanacakları bir kimseleri vardı. Rasulullah’a (sav) bir sadaka gelince Allah’ın Rasulü (sav), hiç bir şey almadan bunu, onlara gönderirdi. Bir hediye geldiğinde ise kendisine biraz alır, bunu onlara da göndererek hediyeye onları da ortak ederdi, dedi. Bundan dolayı (onları çağırma) konusu hoşuma gitmedi. Kendi kendime: “Bu kadarcık süt, Ashabı Suffe için neye yetecek ki? Zira ondan içerek kendime gelebilmem için onu içmeye en çok ben layığım. Onlar geldiğinde Rasulullah (sav), (sütü ikram etmem için) bana emredecek ben de onlara dağıtacağım. (Dolayısıyla) bu sütten bana ne kalabilir ki? Ancak Allah’a ve O’nun Rasulü’ne (sav) itaat gerekirdi” dedim. Onlara varıp kendilerini çağırdım. Onlar geldi, (içeri girmek için) izin istediler ve kendilerine izin verildi. Evde yerlerini aldılar. Rasulullah (sav): "Ey Ebu Hirr" buyurdu. Emrine amadeyim! Ey Allah’ın Rasulü, dedim. "Bunu al ve onlara dağıt", dedi.
Bardağı alıp dağıtmaya başladım. Birine veriyordum, doyasıya içiyor, sonra bardağı bana veriyordu. Arkasından diğerine veriyordum, doyasıya içiyor, sonra bardağı bana veriyordu. Nebî’ye (sav) varıncaya kadar bir başkası doyasıya içiyor, ardından bardağı bana veriyordu. Sonunda onların hepsi doymuştu. O (sav), bardağı alıp eline koydu, bana bakıp gülümsedi ve "Ebu Hirr!" buyurdu. Emrine amadeyim! Ey Allah’ın Rasulü, dedim. "Sen ve ben kaldık" dedi. Doğru diyorsun Ya Rasulallah, dedim. "Otur da iç" buyurdu. Oturup içtim. "Yine iç!" buyurdu. Ben de tekrar içtim. Sürekli iç, diyordu. Sonunda hayır, seni hak ile gönderene yemin olsun ki, artık süte gidecek bir yer bulamıyorum (doydum), dedim. "Bana ver" buyurdu. Bardağı kendisine verdim, Allah’a hamdedip, besmele çekerek geri kalan sütü içti.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23777, B006452
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو نُعَيْمٍ بِنَحْوٍ مِنْ نِصْفِ هَذَا الْحَدِيثِ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ ذَرٍّ حَدَّثَنَا مُجَاهِدٌ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ كَانَ يَقُولُ آللَّهِ الَّذِى لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ إِنْ كُنْتُ لأَعْتَمِدُ بِكَبِدِى عَلَى الأَرْضِ مِنَ الْجُوعِ ، وَإِنْ كُنْتُ لأَشُدُّ الْحَجَرَ عَلَى بَطْنِى مِنَ الْجُوعِ ، وَلَقَدْ قَعَدْتُ يَوْمًا عَلَى طَرِيقِهِمُ الَّذِى يَخْرُجُونَ مِنْهُ ، فَمَرَّ أَبُو بَكْرٍ ، فَسَأَلْتُهُ عَنْ آيَةٍ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ ، مَا سَأَلْتُهُ إِلاَّ لِيُشْبِعَنِى ، فَمَرَّ وَلَمْ يَفْعَلْ ، ثُمَّ مَرَّ بِى عُمَرُ فَسَأَلْتُهُ عَنْ آيَةٍ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ ، مَا سَأَلْتُهُ إِلاَّ لِيُشْبِعَنِى ، فَمَرَّ فَلَمْ يَفْعَلْ ، ثُمَّ مَرَّ بِى أَبُو الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم فَتَبَسَّمَ حِينَ رَآنِى وَعَرَفَ ، مَا فِى نَفْسِى وَمَا فِى وَجْهِى ثُمَّ قَالَ " أَبَا هِرٍّ " . قُلْتُ لَبَّيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ " الْحَقْ " . وَمَضَى فَتَبِعْتُهُ ، فَدَخَلَ فَاسْتَأْذَنَ ، فَأَذِنَ لِى ، فَدَخَلَ فَوَجَدَ لَبَنًا فِى قَدَحٍ فَقَالَ " مِنْ أَيْنَ هَذَا اللَّبَنُ " . قَالُوا أَهْدَاهُ لَكَ فُلاَنٌ أَوْ فُلاَنَةُ . قَالَ " أَبَا هِرٍّ " . قُلْتُ لَبَّيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ " الْحَقْ إِلَى أَهْلِ الصُّفَّةِ فَادْعُهُمْ لِى " . قَالَ وَأَهْلُ الصُّفَّةِ أَضْيَافُ الإِسْلاَمِ ، لاَ يَأْوُونَ إِلَى أَهْلٍ وَلاَ مَالٍ ، وَلاَ عَلَى أَحَدٍ ، إِذَا أَتَتْهُ صَدَقَةٌ بَعَثَ بِهَا إِلَيْهِمْ ، وَلَمْ يَتَنَاوَلْ مِنْهَا شَيْئًا ، وَإِذَا أَتَتْهُ هَدِيَّةٌ أَرْسَلَ إِلَيْهِمْ ، وَأَصَابَ مِنْهَا وَأَشْرَكَهُمْ فِيهَا ، فَسَاءَنِى ذَلِكَ فَقُلْتُ وَمَا هَذَا اللَّبَنُ فِى أَهْلِ الصُّفَّةِ كُنْتُ أَحَقُّ أَنَا أَنْ أُصِيبَ مِنْ هَذَا اللَّبَنِ شَرْبَةً أَتَقَوَّى بِهَا ، فَإِذَا جَاءَ أَمَرَنِى فَكُنْتُ أَنَا أُعْطِيهِمْ ، وَمَا عَسَى أَنْ يَبْلُغَنِى مِنْ هَذَا اللَّبَنِ ، وَلَمْ يَكُنْ مِنْ طَاعَةِ اللَّهِ وَطَاعَةِ رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم بُدٌّ ، فَأَتَيْتُهُمْ فَدَعَوْتُهُمْ فَأَقْبَلُوا ، فَاسْتَأْذَنُوا فَأَذِنَ لَهُمْ ، وَأَخَذُوا مَجَالِسَهُمْ مِنَ الْبَيْتِ قَالَ " يَا أَبَا هِرٍّ " . قُلْتُ لَبَّيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ " خُذْ فَأَعْطِهِمْ ". قَالَ فَأَخَذْتُ الْقَدَحَ فَجَعَلْتُ أُعْطِيهِ الرَّجُلَ فَيَشْرَبُ حَتَّى يَرْوَى ، ثُمَّ يَرُدُّ عَلَىَّ الْقَدَحَ ، فَأُعْطِيهِ الرَّجُلَ فَيَشْرَبُ حَتَّى يَرْوَى ، ثُمَّ يَرُدُّ عَلَىَّ الْقَدَحَ فَيَشْرَبُ حَتَّى يَرْوَى ، ثُمَّ يَرُدُّ عَلَىَّ الْقَدَحَ ، حَتَّى انْتَهَيْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَقَدْ رَوِىَ الْقَوْمُ كُلُّهُمْ ، فَأَخَذَ الْقَدَحَ فَوَضَعَهُ عَلَى يَدِهِ فَنَظَرَ إِلَىَّ فَتَبَسَّمَ فَقَالَ " أَبَا هِرٍّ " . قُلْتُ لَبَّيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ " بَقِيتُ أَنَا وَأَنْتَ " . قُلْتُ صَدَقْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « اقْعُدْ فَاشْرَبْ » . فَقَعَدْتُ فَشَرِبْتُ . فَقَالَ « اشْرَبْ » . فَشَرِبْتُ ، فَمَا زَالَ يَقُولُ " اشْرَبْ " . حَتَّى قُلْتُ لاَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ ، مَا أَجِدُ لَهُ مَسْلَكًا . قَالَ " فَأَرِنِى " . فَأَعْطَيْتُهُ الْقَدَحَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَسَمَّى ، وَشَرِبَ الْفَضْلَةَ .
Tercemesi:
Bana Ebu Nua’ym –bu hadisin yaklaşık yarısı kadarını rivayet etti-, ona Ömer b. Zer, ona Mücahid, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti:
Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin olsun ki, açlık sebebiyle ciğerimi (karnımı) yere dayardım. Yine açlık sebebiyle karnıma taş bağlardım. Bir keresinde insanların geçtikleri yol üzerine oturdum. Derken Ebu Bekir uğradı, kendisine Allah’ın kitabından bir âyet sordum. Tabi, ona sadece beni doyurması için sormuştum. Asıl gayemi gerçekleştirmeden geçip gitti. Sonra Ömer uğradı. Ona da Kur’an’dan bir âyet sordum. Kendisine sadece beni doyurması için sormuştum. Asıl gayemi gerçekleştirmeden geçip gitti. Daha sonra da Ebu’l-Kâsım (sav) uğradı. Beni görünce gülümsedi, niyetimi ve yüzümdeki ifadeyi anlayıp "Ey Ebu Hirr" (kedi babası) dedi. Ben de “Buyur! Ey Allah’ın Rasulü” dedim. Benimle gel, buyurdu ve yürüdü ben de peşinden gittim. (Evine) girdi, ben de girmek için izin istedim ve bana izin verdi. Kendisi (sav) içeri girip bir bardak süt görünce "Bu süt nereden geldi" dedi. Onu, falan kimse veya falan kadın sana hediye etti, dediler. Rasulullah (sav): "Ey Ebu Hirr" buyurdu. Emrine amadeyim! Ey Allah’ın Rasulü, dedim. "Suffa mektebine git, onları bana çağır" buyurdu.
(Ebu Hureyre): Ashabı Suffe İslam’ın misafirleridir. Onların sığınacakları ne aileleri ne malları ne de dayanacakları bir kimseleri vardı. Rasulullah’a (sav) bir sadaka gelince Allah’ın Rasulü (sav), hiç bir şey almadan bunu, onlara gönderirdi. Bir hediye geldiğinde ise kendisine biraz alır, bunu onlara da göndererek hediyeye onları da ortak ederdi, dedi. Bundan dolayı (onları çağırma) konusu hoşuma gitmedi. Kendi kendime: “Bu kadarcık süt, Ashabı Suffe için neye yetecek ki? Zira ondan içerek kendime gelebilmem için onu içmeye en çok ben layığım. Onlar geldiğinde Rasulullah (sav), (sütü ikram etmem için) bana emredecek ben de onlara dağıtacağım. (Dolayısıyla) bu sütten bana ne kalabilir ki? Ancak Allah’a ve O’nun Rasulü’ne (sav) itaat gerekirdi” dedim. Onlara varıp kendilerini çağırdım. Onlar geldi, (içeri girmek için) izin istediler ve kendilerine izin verildi. Evde yerlerini aldılar. Rasulullah (sav): "Ey Ebu Hirr" buyurdu. Emrine amadeyim! Ey Allah’ın Rasulü, dedim. "Bunu al ve onlara dağıt", dedi.
Bardağı alıp dağıtmaya başladım. Birine veriyordum, doyasıya içiyor, sonra bardağı bana veriyordu. Arkasından diğerine veriyordum, doyasıya içiyor, sonra bardağı bana veriyordu. Nebî’ye (sav) varıncaya kadar bir başkası doyasıya içiyor, ardından bardağı bana veriyordu. Sonunda onların hepsi doymuştu. O (sav), bardağı alıp eline koydu, bana bakıp gülümsedi ve "Ebu Hirr!" buyurdu. Emrine amadeyim! Ey Allah’ın Rasulü, dedim. "Sen ve ben kaldık" dedi. Doğru diyorsun Ya Rasulallah, dedim. "Otur da iç" buyurdu. Oturup içtim. "Yine iç!" buyurdu. Ben de tekrar içtim. Sürekli iç, diyordu. Sonunda hayır, seni hak ile gönderene yemin olsun ki, artık süte gidecek bir yer bulamıyorum (doydum), dedim. "Bana ver" buyurdu. Bardağı kendisine verdim, Allah’a hamdedip, besmele çekerek geri kalan sütü içti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Rikâk 17, 2/569
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Zer Ömer b. Zer el-Hemdani (Ömer b. Zer b. Abdullah b. Zürare)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
Geçim, sahabilerin geçim sıkıntıları
Hadis Rivayeti, Ebu Hüreyre'nin çok hadis rivayeti
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
KTB, HEDİYELEŞMEK
Sahabe, Ashab-ı Suffa
Sorumluluk Bilinci, diğergamlık, başkasını tercih etme
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Teşvik Edilenler, paylaşma azık ve diğer şeyleri
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن يحيى بن أبي كثير عن أبي سلمة بن عبد الرحمن أن رجلا من أهل الصفة قال : دعاني النبي صلى الله عليه وسلم إلى منزله ورهط معه من أهل الصفة ، فدخلنا منزله ، فقال : أطعمينا يا عائشة ! فأتت بشئ فأكلوه ، ثم قال : زيدينا با عائشة ! فزادتهم شيئا يسيرا أقل من الاول ، ثم قال : اسقينا يا عائشة ! فجاءت بقدح من لبن فشربوا ، ثم قال : زيدينا يا عائشة ! فجاءت بقعب من لبن ، ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن شئتم رقدتم هاهنا ، وإن شئتم في المسجد ، قالوا : بل في المسجد ، قال : فخرجنا فنمنا في المسجد ، حتى إذا كان السحر كظني بطني ، فنمت على بطني ، فإذا رجل يحركني برجله ويقول : هكذا ، فإن هذه ضجعة يبغضها الله . قال : فرفعت رأسي فإذا هو رسول الله صلى الله عليه وسلم.
Bize Abdürrezzak, ona Mamer, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman, Suffe ehlinden bir adamın şöyle dediğini haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) beni ve Suffe ehlinden bir topluluğu evine davet etti. Biz de Hz. Peygamber'in (sav) evine girince şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Bize bir şeyler ikram et." Aişe de bir şeyler getirdi ve insanlar onu yediler. Hz. Peygamber (sav): "(Yemekten) biraz daha getir ey Aişe!" buyurdu. Hz. Aişe de ilkinden daha az bir miktar getirdi. Sonra Hz. Peygamber (sav), "Bize içecek bir şey ver, ey Âişe!" buyurdu. Hz. Aişe de bir kapta süt getirdi ve onu da içtiler. Hz. Peygamber (sav) "Bize biraz daha getir ey Aişe!" buyurdu. Hz. Aişe de sütün kalanını getirdi. Sonra Hz Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İsterseniz burada (evde) yatın, isterseniz mescitte." Onlar da 'Hayır mescitte (yatacağız)!' dediler. Sonra şöyle anlattı: Çıktık ve mescitte uyuduk. Sabah olduğunda karnım çok dolu olduğu için beni rahatsız etti. Ben de karnım üzerine yattım. Birden bir adamın ayağıyla beni dürttüğünü ve şöyle dediğini fark ettim: "Bu şekilde (mi?) Bu yatış şekli Allah'ın sevmediği bir yatıştır." Adam şöyle devam etti: 'Kafamı kaldırdım, bir de ne göreyim? O kişi, Hz. Peygamber (sav) imiş.'
Öneri Formu
Hadis Id, No:
87550, MA019802
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن يحيى بن أبي كثير عن أبي سلمة بن عبد الرحمن أن رجلا من أهل الصفة قال : دعاني النبي صلى الله عليه وسلم إلى منزله ورهط معه من أهل الصفة ، فدخلنا منزله ، فقال : أطعمينا يا عائشة ! فأتت بشئ فأكلوه ، ثم قال : زيدينا با عائشة ! فزادتهم شيئا يسيرا أقل من الاول ، ثم قال : اسقينا يا عائشة ! فجاءت بقدح من لبن فشربوا ، ثم قال : زيدينا يا عائشة ! فجاءت بقعب من لبن ، ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن شئتم رقدتم هاهنا ، وإن شئتم في المسجد ، قالوا : بل في المسجد ، قال : فخرجنا فنمنا في المسجد ، حتى إذا كان السحر كظني بطني ، فنمت على بطني ، فإذا رجل يحركني برجله ويقول : هكذا ، فإن هذه ضجعة يبغضها الله . قال : فرفعت رأسي فإذا هو رسول الله صلى الله عليه وسلم.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, ona Mamer, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman, Suffe ehlinden bir adamın şöyle dediğini haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) beni ve Suffe ehlinden bir topluluğu evine davet etti. Biz de Hz. Peygamber'in (sav) evine girince şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Bize bir şeyler ikram et." Aişe de bir şeyler getirdi ve insanlar onu yediler. Hz. Peygamber (sav): "(Yemekten) biraz daha getir ey Aişe!" buyurdu. Hz. Aişe de ilkinden daha az bir miktar getirdi. Sonra Hz. Peygamber (sav), "Bize içecek bir şey ver, ey Âişe!" buyurdu. Hz. Aişe de bir kapta süt getirdi ve onu da içtiler. Hz. Peygamber (sav) "Bize biraz daha getir ey Aişe!" buyurdu. Hz. Aişe de sütün kalanını getirdi. Sonra Hz Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İsterseniz burada (evde) yatın, isterseniz mescitte." Onlar da 'Hayır mescitte (yatacağız)!' dediler. Sonra şöyle anlattı: Çıktık ve mescitte uyuduk. Sabah olduğunda karnım çok dolu olduğu için beni rahatsız etti. Ben de karnım üzerine yattım. Birden bir adamın ayağıyla beni dürttüğünü ve şöyle dediğini fark ettim: "Bu şekilde (mi?) Bu yatış şekli Allah'ın sevmediği bir yatıştır." Adam şöyle devam etti: 'Kafamı kaldırdım, bir de ne göreyim? O kişi, Hz. Peygamber (sav) imiş.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 19802, 11/25
Senetler:
1. Racül Min Ehli Suffa (Racül)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Adab, oturma adabı
Adab, yatma-kalkma adabı
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Sahabe, Ashab-ı Suffa
Uyku, kerih görülen uyuma şekilleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3115, M004917
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ جَاءَ نَاسٌ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا أَنِ ابْعَثْ مَعَنَا رِجَالاً يُعَلِّمُونَا الْقُرْآنَ وَالسُّنَّةَ. فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ سَبْعِينَ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُمُ الْقُرَّاءُ فِيهِمْ خَالِى حَرَامٌ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ وَيَتَدَارَسُونَ بِاللَّيْلِ يَتَعَلَّمُونَ وَكَانُوا بِالنَّهَارِ يَجِيئُونَ بِالْمَاءِ فَيَضَعُونَهُ فِى الْمَسْجِدِ وَيَحْتَطِبُونَ فَيَبِيعُونَهُ وَيَشْتَرُونَ بِهِ الطَّعَامَ لأَهْلِ الصُّفَّةِ وَلِلْفُقَرَاءِ فَبَعَثَهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِلَيْهِمْ فَعَرَضُوا لَهُمْ فَقَتَلُوهُمْ قَبْلَ أَنْ يَبْلُغُوا الْمَكَانَ. فَقَالُوا اللَّهُمَّ بَلِّغْ عَنَّا نَبِيَّنَا أَنَّا قَدْ لَقِينَاكَ فَرَضِينَا عَنْكَ وَرَضِيتَ عَنَّا - قَالَ - وَأَتَى رَجُلٌ حَرَامًا خَالَ أَنَسٍ مِنْ خَلْفِهِ فَطَعَنَهُ بِرُمْحٍ حَتَّى أَنْفَذَهُ. فَقَالَ حَرَامٌ فُزْتُ وَرَبِّ الْكَعْبَةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَصْحَابِهِ
"إِنَّ إِخْوَانَكُمْ قَدْ قُتِلُوا وَإِنَّهُمْ قَالُوا اللَّهُمَّ بَلِّغْ عَنَّا نَبِيَّنَا أَنَّا قَدْ لَقِينَاكَ فَرَضِينَا عَنْكَ وَرَضِيتَ عَنَّا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Hatim, ona Affan, ona Hammad, ona Sabit, ona da Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etti: Birtakım kimseler Nebi'ye (sav) gelerek; bizimle bize Kur'an'ı ve sünneti öğretecek adamlar gönder dediler. O da onlara el-Kurrâ: Kur'an'ı iyi öğrenmiş kimseler denilen ensardan yetmiş kişi gönderdi, aralarında dayım Haram da vardı. Bunlar Kur’ân’ı okuyorlar, onu ders alıp öğreniyorlardı. Gündüzleri de su taşıyor, getirip mescide koyuyor, odun topluyor, onu satıyor, onun bedeliyle Suffadakilere ve fakirlere yiyecek alıyorlardı. Nebi (sav) bunları onlara gönderince yollarını kestiler ve gidecekleri yere varmadan önce onları öldürdüler. Şehit edilenler; Allah'ım, bizim yerimize, Nebimize, bizim sana kavuştuğumuzu, senden hoşnut olduğumuzu, senin de bizden razı olduğunu bildir dediler. Bir adam Enes'in dayısı Haram'a arkasından gelip, ona mızrağını sapladı. Haram; Kâbe'nin Rabbine yemin olsun ki, ben kurtuldum dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ashabına; "gerçek şu ki kardeşleriniz öldürüldü. Onlar: Allah'ım, bizim adımıza, Nebimize, sana kavuştuğumuzu, senin mükâfatından hoşnut ve razı olduğumuzu, senin de bizden razı olduğunu bildir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmâre 4917, /812
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Sahabe, Ashab-ı Suffa
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22379, D003417
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ وَكَثِيرُ بْنُ عُبَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ حَدَّثَنِى بِشْرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَسَارٍ قَالَ عَمْرٌو حَدَّثَنِى عُبَادَةُ بْنُ نُسَىٍّ عَنْ جُنَادَةَ بْنِ أَبِى أُمَيَّةَ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ نَحْوَ هَذَا الْخَبَرِ - وَالأَوَّلُ أَتَمُّ - فَقُلْتُ مَا تَرَى فِيهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ
"جَمْرَةٌ بَيْنَ كَتِفَيْكَ تَقَلَّدْتَهَا." أَوْ "تَعَلَّقْتَهَا."
Tercemesi:
Bize Amr b. Osman ve Kesir b. Ubeyd, o ikisine Bakiyye (b. Velîd), ona Bişr b. Abdullah b. Yesar, -Amr b. Osman; Bişr b. Abdullah'ın haddesenî lafzı kullanarak hadisi aldığını söylemiştir- ona Ubade b. Nüsey, ona Cünade b. Ebu Ümeyye, ona da Ubade b. Samit (önceki) haberin benzerini nakletmiştir. Önceki rivayet daha tam ve eksiksizdir. (Bu rivayette farklı olarak) Ubade şöyle demiştir. (Zekât memuru olarak elde edilen mal konusunda) Ey Allah'ın Resulü bu konuda ne buyurursun, dedim.
"Omuzların arasına taktığın veya astığın bir kordur," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 37, /797
Senetler:
1. Ebu Velid Ubade b. Samit el-Ensari (Ubade b. Samit b. Kays)
2. Cünade b. Ebu Ümeyye el-Ezdî (Cünade b. Kübeyr)
3. Ebu Ömer Ubade b. Nüsey el-Kindi (Ubade b. Nüsey)
4. Bişr b. Abdullah eş-Şami (Bişr b. Abdullah b. Yesar)
5. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
6. Ebu Hafs Amr b. Osman el-Kuraşî (Amr b. Osman b. Said b. Kesir b. Dinar)
Konular:
Hediye, memurun hediye alması
İstismar, Kur'an'ı
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Kur'an, öğrenmek, öğretmek, okumak, okutmak
Kur'an, öğretmenin fazileti
Sahabe, Ashab-ı Suffa
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri