397 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Humeyd er-Râzî, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Sa’d, ve babası Abdullah b. Sa’d, ona Yahya b. Musa, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Sa’d er-Râzî ed-Deştekî, babasının şöyle haber verdiğini -Babam haber verdi cümlesini kullandı- rivayet etti. Buhara da katıra binmiş siyah sarıklı bir adam gördüm. “Bu sarığı bana Hz. Peygamber (sav) giydirdi” diyordu.
Açıklama: İsnadda yer alan hadisi söyleyen kişi meçhul olmasıyla sebebiyle isnadı zayıftır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu’be; (T) bize Muhammed b. Beşşar, ona Gunder, ona Şu’be, ona Abdulmelik b. Meysera, ona Zeyd b. Vehb, Hz. Ali’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber bana siyerâ adı verilen ipek karışımlı kumaştan yapılmış bir elbise giydirdi. Müteakiben ben o elbiseyi giyerek dışarı çıktığımda, Rasûlullah’ın (sav) yüzündeki öfkeyi gördüm. Bunun üzerine elbiseyi parçalayıp, eşlerim arasında bölüştürdüm."
Açıklama: Hadislerde geçen "siyera" kelimesi "kaburgayı andıran kalın ipek çizgi desenleri olan bir elbise olup Yemen'de yapılır ve ipek oranı keten, pamuk ve yün gibi karışımlardan daha fazladır." şeklinde açıklanmıştır. Sîbeveyh ise kelimeyi "som ipek" şeklinde açıklamıştır. Bu, Siyera adlı kumaşın som ipek veya ipek karışımlı çeşitli iplerden dokunmuş şekilleri olduğunu göstermektedir (Bilgi için bkz. Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam, Garîbu'l-hadîs, I, 228; İbnü'l-Esîr, en-Nihâye, II, 443)
Bize İshak b. Mansur, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona İbn Ömer Hz. Ömer’in (ra) şöyle anlattığını rivayet etti: Mescidin kapısında ibrişimle karışık alaca bezden (siyerâ) dokunmuş bir elbise satıldığını gördüm. Hz. Peygamber’e “Ey Allah’ın Rasulü! Keşke bunu satın alsan da Cuma günleri ve yanına heyetler geldiğinde giysen” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Bunu ancak ahirette nasibi olmayanlar giyer” buyurdu. Bir süre sonra Hz. Peygamber'e (sav) o elbiselerden getirilmişti. O da onlardan birini bana gönderdi. Ben de “Ey Allah’ın Rasûlü! Onu bana giydiriyorsun. Halbu ki sen o elbise hakkında neler söylemiştin!” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Onu sana giyesin diye vermedim, onu sana birilerine giydiresin veya satıp parasından istifade edesin diye verdim” dedi. Ben de onu annemiz bir (babamız ayrı) müşrik bir kardeşime verdim.
Açıklama: Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e giydirdi bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Abdilmelik, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi buhârî, (Mısır, Matbaatü'l-kübrâ el-Emiriyye, 1323), 2/163.
Bana Mâlik'ten, ona Nafi’den, Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığı rivayet edilmiştir: Ömer b. el-Hattab, mescidin kapısında saf ipekten yapılmış bir elbise görünce “Ya Rasulullah! Keşke bu elbiseyi satın alsan da cuma günleri ve yanına elçiler geldiği zaman giysen” dedi. Rasulullah da “Bunu ancak ahirette nasibi olmayan giyer” buyurdu. Daha sonra Rasulullah’a (sav) bu elbiselerden gelince, Ömer b. Hattab’a bir elbise verdi. Hz. Ömer (ra) “Ya Rasulallah! Onu bana gönderdin. Halbuki sen Utarid’in elbisesi hakkında neler söylemiştin!” deyince Rasulullah “Onu sana giymen için vermedim” dedi. Hz. Ömer (ra) de bu elbiseyi Mekke'deki müşrik kardeşine verdi.
Açıklama: "Siyerâ" ipekli bir giysi türüdür. Sîbeveyh, siyerâ kelimesini saf ipek olarak şerh etmiştir. Dolayısıyla hulletün siyerâ ibaresi ile saf ipekten elbise kastedilmektedir. (Bk. İbnü'l-Esîr, en-Nihâye, II, 433)
Bize Ebu Bekir, ona Veki’, ona Delhem b. Salih el-Kindî, ona Huceyr b. Abdullah el-Kindî, ona (Abdullah b.) Büreyde babasının (Büreyde b. Husayb) şöyle dediğini rivayet etti: Necâşi, Rasulullah’a (sav) bir çift siyah ve nakışsız mest hediye etti. O da onu giydi.
Bize Ebu Bekir b. Ebu şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Muhammed b. İshak, ona Yahya b. Abbâd b. Abdullah b. ez-Zübeyr, ona babası, müminlerin annesi Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Necâşî, Hz. Peygamber’e (sav) Habeş işi kaşı olan altın yüzüğün (asılı) bulunduğu bir halka hediye etti. Hz. Peygamber (sav) yüzüğü ondan uzak durarak, bir çubukla veya bir parmağı ile aldı. Sonra Ebü’I- Âs’ın kızını yani kızının kızı Ümame’yi çağırdı ve “Bunu sen takın kızcağızım” buyurdu.
Bize Ebu Ammar, ona el-Fadl b. Musa, ona Muhammed b. Amr, Sa’d b. Muaz’ın oğlu Vakıd b. Amr’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Enes b. Mâlik bir yolculuktan dönünce ziyaret için yanına varmıştım. Bana “Sen kimsin?” diye sordu. Ben de; Sa’d b. Muâz’ın oğlu Vakîd b. Amr’ım dedim. Bunun üzerine ağladı ve şöyle dedi: Sen, deden Sa’d’e benziyorsun. Sa’d, insanların içinde mertebesi en yüksek ve boyu en uzun olanlarındandı. Hz. Peygamber’e (sav) (Ükeydir tarafından) atlastan (dibâc) dokunmuş altın işlemeli bir cübbe gönderilmişti. Hz. Peygamber (sav) onu giydi ve minbere çıktı, ayakta durdu veya oturmuştu. İnsanlar o cübbeye elleriyle dokunmaya başladılar ve “Bu güne kadar böylesi güzel ve kıymetli elbise hiç görmedik” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Bu elbiseye mi şaştınız! Sa’d’ın Cennet’teki bir mendili bu gördüğünüz elbiseden daha üstün ve hayırlıdır” dedi. [Tirmizî: Bu konuda Esma bint Ebu Bekir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis sahihtir.]
Bize el-Hasan b. Kaza’a, ona Halid İbnü’l-Haris, ona Muhammed b. Amr, Sa’d b. Muaz’ın oğlu Amr’ın oğlu Vâkıd’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Enes b. Malik, Medine’ye geldiğinde yanına varıp ona selam verdim. Bana “Sen kimlerdensin?” dedi. Ben de "Sa’d b. Muaz’ın oğlu Amr’ın oğlu Vâkıd’ım” dedim. Enes “Şüphesiz Sa’d, insanların içinde mertebesi en yüksek ve boyu en uzun olanlarındandı” dedikten sonra ağladı. Epey ağladıktan sonra şöyle dedi: “Hz. Peygamber (sav) Dûmetü'l-Cendel hükümdarı Ükeydir’e bir heyet göndermişti. O da Hz. Peygamber’e hediye olarak altın sırmalı atlastan (dibac) mamul bir cübbe göndermişti. Hz. Peygamber (sav) onu giydi ve minbere çıkıp oturdu, konuşmadan geri indi. Ashab elleriyle cübbeye dokunmaya başlayınca Hz. Peygamber (sav) “Cübbe hoşunuza mı gitti. Sa’d’ın Cennetteki mendilleri bu gördüğünüz cübbeden daha güzeldir” buyurdu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, İshak b. İbrahim el-Hanzalî, Yahya b. Habîb ve Haccac b. Şâir -Lafız İbn Habîb’e aittir-; bunlara Ravh b. Ubâde , ona İbn Cüreyc, ona Ebü’z-Zübeyr, Câbir b. Abdullah’ın (ra) şöyle anlattığını rivayet etmişlerdir: 'Hz. Peygamber (sav) bir gün kendisine hediye edilen ince ipekten dokunmuş (dîbâ/ibrişim) bir kaftan giydi. Sonra onu çarçabuk çıkararak Ömer b. Hattab’a (ra) gönderdi. 'Onu ne çabuk çıkardın ya Rasûlallah!' dediler. O da "Onu bana Cebrail yasakladı." buyurdu. Derken ağlayarak Ömer (ra) geldi ve 'Ya Rasûlallah! Bir şeyden hoşlanmadın ve onu bana verdin! Benim halim ne olacak?' dedi. Rasûlullah "Onu ben sana giyesin diye değil, ancak satasın diye verdim!." buyurdu. Bunun üzerine Ömer onu iki bin dirheme sattı.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, İshak b. İbrahim el-Hanzalî, Yahya b. Habîb ve Haccac b. Şâir -Lafız İbn Habîb’e aittir-; bunlara Ravh b. Ubâde, ona İbn Cüreyc, ona Ebü’z-Zübeyr, Câbir b. Abdullah’ın (ra) şöyle anlattığını rivayet etmişlerdir: 'Hz. Peygamber (sav) bir gün kendisine hediye edilen ince ipekten dokunmuş (dîbâ veya ibrişim) bir kaftan giydi. Sonra onu çarçabuk çıkararak Ömer b. Hattab’a (ra) gönderdi. 'Onu ne çabuk çıkardın ya Rasulallah!' dediler. O da "Onu bana Cebrail yasakladı." buyurdu. Derken ağlayarak Ömer geldi ve “Ya Rasûlallah! Bir şeyden hoşlanmadın ve onu bana verdin! Benim halim ne olacak?' dedi. Rasûlullah "Onu ben sana giyesin diye değil, ancak satasın diye verdim!." buyurdu. Bunun üzerine Ömer onu iki bin dirheme sattı.