397 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. el-Heysem, ona Ebu Bekir el-Hanefî, ona Süfyan, ona Talha b. Yahya, ona Mücahid Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) bazen gelir ve “Yanınızda yiyecek bir şey var mı?” diye sorardı. Biz de “Hayır yok” derdik. O da “Öyle ise ben oruçluyum” derdi. Bir gün gelmişti bize da hays (hurma, yağ ve keş karışımı) yemeği hediye edilmişti. “Yanınızda yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Biz de “Evet. Bize hays (hurma, yağ ve keş karışımı) yemeği hediye edildi” dedik. Bunun üzerine şöyle dedi: “Ben oruca niyet ederek sabahlamıştım” dedi ve o yemekten yedi. [Kasım b. Yezid, hadisi Süfyan'dan rivayet eden Ebu Bekir el-Hanefi’ye muhalefet etmiş ve “Talha, Mücahid ve Hz. Ayşe” yerine haberi “Talha, Ayşe binti Talha, Hz. Ayşe” isnadıyla rivayet etmiştir.]
Bize Ziyad b. Eyyub, ona Abdulvahid b. Vasıl, ona Behz b. Hakîm, ona babası Hakim b. Muaviye, dedesinin (Ebû Hakim Muaviye b. Hayde) şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) bir şey getirildiği zaman “Bu hediye mi yoksa sadaka mı?” diye sorardı. “Sadaka” denirse yemezdi, “hediye” denirse elini uzatırdı (yerdi).
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe,ona Abdullah b. Abbas, es-Sa’b b. Cessâme’nin şöyle dediğini rivayet etti: “Ben, Ebvâ veya Veddan’da iken Hz.Peygamber'e (sav) bir yaban eşeği hediye etmiştim. Hz. Peygamber (sav) bunu kabul etmedi. Yüzümden üzüldüğümü görünce “Reddetmezdim ama biz ihramlıyız” dedi
Bize İshak b. İbrahim, ona Abde b. Süleyman, ona Hişam (b. Urve), ona babası (Urve b. Zübeyr) Hz. Ayşe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Müslümanlar Hz. Peygamber'in (sav) hoşnutluğunu kazanmak maksadıyla hediyelerini getirmek için benim günümü beklerlerdi.
Bize Muhammed b. Seleme, ona (Abdurrahman) İbü’l-Kâsım, ona Mâlik (b. Enes), ona Rabîa (b. Ferruh), ona da Kâsım b. Muhammed, Peygamber’in (sav) hanımı Âişe’den rivayet etti. Âişe şöyle dedi: Berîre hakkında üç hüküm gerçekleşmiştir: Bu üç hükümden biri o âzat edilmiş ve kocası (ndan ayrılmak veya onunla kalmak) konusunda serbest bırakılmıştı. (Diğeri) Hz. Peygamber (sav) (onun hakkında) “Velâ hakkı köleyi âzat edene aittir” buyurdu. (Bir diğeri de) Hz. Peygamber (sav) (bir gün eve) girmişti. O sırada çömlekte et (yemeği) kaynamaktaydı. Onun önüne ekmek ve evde bulunan katıklardan biri kondu. Bunun üzerine Allah Rasûlu (sav): – “Benim gördüğüm içinde et (yemeği) olan bir çömlek değil miydi?” diye sordu. Onlar da: – Evet, yâ Rasûlallah. O Berîre’ye sadaka olarak verilmiş bir ettir, oysa siz sadaka yemiyorsunuz, diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Rasûlu (sav): – “O Berîre’ye sadaka, bizim için ise hediyedir” buyurdu.
Bana Muhammed b. Adem, ona Ebu Muaviye, ona Hişam, ona Abdurrahman b. el-Kasım, ona babası, Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Berîre ile ilgili üç durumdan üç şer’i hüküm çıktı: 1. Ailesi onu satmak istedi, fakat velâ (âzat olmaktan doğan hükmî akrabalık bağı) hakkının kendilerine ait olmasını şart koştu. Bu durumu Hz. Peygamber’e (sav) anlattım bana “Onu satın al ve âzad ediver. Velâ hakkı âzad edene aittir” buyurdu. 2. Berîre âzad edildi. Hz. peygamber (sav) onu kocasıyla evliliğine devam edip etmeme konusunda serbest bıraktı. O da (kocası ile evliğini devam ettirmeyi değil) kendi başına kalmayı tercih etti. 3. Berîre’ye bazı şeyler sadaka olarak getirilirdi de o da onlardan bir kısmını bize hediye ederdi. Bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) aktardım. O da: “Onun verdiklerinden yiyiniz. Verilenler, Berîre’ye sadakadır fakat bize hediyedir” buyurdu.
Bize Amr b. Ali, ona Abdurrahman, ona Şu’be, ona el-Hakem, ona İbrahim, ona el-Esved, Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Berîre’yi satın almak istedim, fakat ailesi velâ (âzat olmaktan doğan hükmî akrabalık bağı) hakkının kendilerine ait olmasını şart koştu. Bu durumu Hz. Peygamber’e (sav) anlattım. O da “Onu satın al ve âzad et. Velâ hakkı âzad edene aittir” buyurdu. Daha sonra bir et getirildi ve “Bu, Berîre’ye sadaka olarak verilen ettendir” denildi. O zaman Hz. Peygamber (sav) “O et Berîre’ye sadakadır bize ise hediyedir” buyurdu. Hz. Peygamber (sav) Berîre’yi kocası ile evliliğine devam edip etmeme konusunda serbest bıraktı. Kocası (köle değil) hür bir kimseydi.
Bize el-Kasım b. Zekeriyya b. Dînâr, ona Hüseyin, ona Zâide, ona Simâk, ona Abdurrahman b. el-Kasım, ona babası (Kasım b. Muhammeed et*Teymî), Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Ensar’dan bir adamdan Berîreyi satın aldım. Satanlar, velâ (âzat olmaktan doğan hükmî akrabalık bağı) hakkının kendilerine ait olmasını şart koştular. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Velâ hakkı (âzad) nimetine sahip olanındır” buyurdu. Hz. Peygamber (sav) onu kocası ile evlilik hayatına devam edip etmemekte serbest bıraktı. (Çünkü) kocası, (hür değil) köleydi. Berîre (bir gün) bana biraz et hediye etmişti. Hz. Peygamber (sav) “O etten biraz da bize verseniz” dedi. Ben de “Bu et Berîre’ye sadaka olarak verilmiş” deyince, Hz. Peygamber (sav) “O, Berîre’ye sadakadır bize hediyedir” buyurdu.
Bize Kuteybe, ona el-Leys, ona Bükeyr, ona Büsr b. Said, İbnü’s-Sâidî el-Mâlikî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Ömer (ra) beni zekât toplama işinde görevlendirmişti. İşimi bitirip de topladığım zekâtları kendisine teslim edince, bana ücret verilmesini emretti. Bunun üzerine “Ben bu işi Allah rızası için yaptım, mükâfatım Allah’a aittir” dedim. Bana dedi ki: “Sana verdiğimi al, zira ben de Hz. Peygamber (sav) zamanında (bu işte) çalıştım. Ben de dediğin gibi demiştim. Hz. Peygamber (sav) bana “İstemeden sana bir şey verildiği zaman onu (al) ye ve tasadduk et” buyurmuştu.
Bize Said b. Abdurrahman Ebu Ubeydullah el-Mahzûmî, ona Süfyan, ona Zühri, ona es-Sâib b. Yezid, ona Huvaytıb b. Abduluzzâ, Adullah b. es-Sa’dî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Şam’dan gelip Ömer b. Hattab’ın huzuruna çıktım. Bana “Müslümanların bir kısım işlerini yaptığını, karşılığında sana ücret ödendiğini, ama senin kabul etmediğini öğrendim. Bu doğru mu?” dedi. Ben de “Evet! Benim atlarım, kölelerim var ve maddi durumum iyidir. Dolayısıyla yaptığım çalışmanın Müslümanlara sadaka olmasını istedim” dedim. Ömer de şöyle anlattı. Ben de senin gibi istememiştim. Hz. Peygamber (sav) bana bu ücreti verirdi. Ben “Bunu daha fakir olanlara veriniz” derim. Rasul-i Ekrem, yine bir seferinde böyle bir ücret vermişti. Ben de “Onu benden daha fazla ihtiyaç sahibi olanlara veriniz” dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Allah’ın sana verdiği bu malı, isteme ve beklenti olmaksızın al ve kabul et veya tasadduk et. İsteme ve beklenti ile gelen malda gözün kalmasın.”