459 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail, ona Malik, ona da İbn Şihâb, Mahmud b. Rabî el-Ensârî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Itbân b. Malik gözleri görmediği halde kendi kavmine imamlık ederdi. O bir defasında Rasulullah'a (sav) “Ey Allah'ın Rasulü (sav), karanlık oluyor, sel oluşuyor; ben ise gözleri görmeyen bir kimseyim. Ardından ey Allah'ın Rasulü, benim evimdeki bir yerde namaz kıldır da ben orayı namazgah edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona gitti ve "Nerede namaz kıldırmamı istersin?" buyurdu. İtbân, evden bir yeri ona gösterdi, Rasulullah (sav) da orada namaz kıldırdı.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Zâide, ona Musa b. Ebu Aişe, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe şöyle demiştir: Ben Aişe'nin yanına girdim ve “Rasulullah'ın (sav) hastalığı zamanki durumlarını anlatır mısın?” dedim. Aişe “evet, anlatırım, Peygamber (sav) ağırlaştığı zaman "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz “Hayır, ey Allah'ın Rasulü! onlar seni bekliyorlar” dedik. "Öyleyse benim için leğene su koyunuz" buyurdu. Aişe der ki: Oturup yıkandı. Sonra kalkmaya çalışırken bayıldı. Sonra ayıldı ve yine "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz “Hayır, ey Allah'ın Rasulü! onlar seni bekliyorlar” dedik. "Benim için leğene su koyun" buyurdu. (Koyduk) oturup yıkandı. Sonra kalkmaya çalışırken yine bayıldı. Sonra ayıldı ve "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz “Hayır, ey Allah'ın Rasulü! onlar seni bekliyorlar” dedik. "Benim için leğene su koyun" buyurdu. (Koyduk), oturup yıkandı. Sonra kalkmaya çalışırken yine bayıldı, sonra ayıldı. Yine "İnsanlar namazı kıldılar mı?" dedi. Biz “Hayır ey Allah'ın Rasulü, onlar seni bekliyorlar” dedik. O sırada insanlar mescidin içinde toplanmışlar, yatsı namazı için Peygamber'i bekleyip duruyorlardı. Bunun üzerine Peygamber (sav), insanlara namaz kıldırması için Ebu Bekir'e haber gönderdi. Haberci Ebu Bekir'e gitti ve “Rasulullah (sav) sana, insanlara namaz kıldırmanı emrediyor” dedi. Yüreği yufka bir zât olan Ebu Bekir, “ey Ömer, insanlara sen namaz kıldır” dedi. Ömer ona “Buna sen daha hak sahibisin” dedi. Sonra Rasulullah (sav) kendinde bir hafiflik hissetti ve, birisi Abbas olan iki adam arasında öğle namazı için dışarıya çıktı. Ebu Bekir de bu sırada insanlara namaz kıldırıyordu. Ebu Bekir, Peygamber'i (sav) görünce mihraptan geri çekilmek için hareket etti. Peygamber (sav) ona "geriye çekilme" diye işaret etti ve "Beni onun yanı başına oturtunuz" buyurdu. Onlar da kendisini Ebu Bekir'in yanına oturttular. Ravi der ki: Ebu Bekir, namazda Peygamber'e, insanlar da Ebu Bekir'e uyarak ayakta, Peygamber de oturarak namaz kılmaya başladılar. Ubeydullah der ki: Ben Abdullah b. Abbas'ın yanına girdim ve “Peygamber'in hastalığı hakkında Aişe'nin bana söylediklerini sana arz edeyim mi?” dedim. “Söyle” dedi. Ben de Aişe'nin hadisini ona arz ettim. İbn Abbas o hadisten hiçbir şeyi inkâr etmedi. Sadece “Abbas ile beraber olan o ikinci kimsenin ismini Aişe sana söyledi mi?” dedi. “Hayır” dedim. “İşte o, Ali b. Ebu Talib'ti” dedi.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Zâide, ona Musa b. Ebu Aişe, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe şöyle demiştir: Ben Aişe'nin yanına girdim ve “Rasulullah'ın (sav) hastalığı zamanki durumlarını anlatır mısın?” dedim. Aişe “evet, anlatırım, Peygamber (sav) ağırlaştığı zaman "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz “Hayır, ey Allah'ın Rasulü! onlar seni bekliyorlar” dedik. "Öyleyse benim için leğene su koyunuz" buyurdu. Aişe der ki: Oturup yıkandı. Sonra kalkmaya çalışırken bayıldı. Sonra ayıldı ve yine "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz “Hayır, ey Allah'ın Rasulü! onlar seni bekliyorlar” dedik. "Benim için leğene su koyun" buyurdu. (Koyduk) oturup yıkandı. Sonra kalkmaya çalışırken yine bayıldı. Sonra ayıldı ve "İnsanlar namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz “Hayır, ey Allah'ın Rasulü! onlar seni bekliyorlar” dedik. "Benim için leğene su koyun" buyurdu. (Koyduk), oturup yıkandı. Sonra kalkmaya çalışırken yine bayıldı, sonra ayıldı. Yine "İnsanlar namazı kıldılar mı?" dedi. Biz “Hayır ey Allah'ın Rasulü, onlar seni bekliyorlar” dedik. O sırada insanlar mescidin içinde toplanmışlar, yatsı namazı için Peygamber'i bekleyip duruyorlardı. Bunun üzerine Peygamber (sav), insanlara namaz kıldırması için Ebu Bekir'e haber gönderdi. Haberci Ebu Bekir'e gitti ve “Rasulullah (sav) sana, insanlara namaz kıldırmanı emrediyor” dedi. Yüreği yufka bir zât olan Ebu Bekir, “ey Ömer, insanlara sen namaz kıldır” dedi. Ömer ona “Buna sen daha hak sahibisin” dedi. Sonra Rasulullah (sav) kendinde bir hafiflik hissetti ve, birisi Abbas olan iki adam arasında öğle namazı için dışarıya çıktı. Ebu Bekir de bu sırada insanlara namaz kıldırıyordu. Ebu Bekir, Peygamber'i (sav) görünce mihraptan geri çekilmek için hareket etti. Peygamber (sav) ona "geriye çekilme" diye işaret etti ve "Beni onun yanı başına oturtunuz" buyurdu. Onlar da kendisini Ebu Bekir'in yanına oturttular. Ravi der ki: Ebu Bekir, namazda Peygamber'e, insanlar da Ebu Bekir'e uyarak ayakta, Peygamber de oturarak namaz kılmaya başladılar. Ubeydullah der ki: Ben Abdullah b. Abbas'ın yanına girdim ve “Peygamber'in hastalığı hakkında Aişe'nin bana söylediklerini sana arz edeyim mi?” dedim. “Söyle” dedi. Ben de Aişe'nin hadisini ona arz ettim. İbn Abbas o hadisten hiçbir şeyi inkâr etmedi. Sadece “Abbas ile beraber olan o ikinci kimsenin ismini Aişe sana söyledi mi?” dedi. “Hayır” dedim. “İşte o, Ali b. Ebu Talib'ti” dedi.
Bize Süleyman b. Davud el-Mehri, ona İbn Vehb, ona Yahya b. Eyyüb, ona Abdurrahman b. Harmele, ona Ebu Ali el-Hemedânî, ona da Ukbe b. Âmir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim insanlara namazda imam olup vakitte isabetli davranırsa ona ve cemaate bunun sevabı verilir. Kim (imam olup da) vakitte isabet edemezse bunun vebali kendisinedir; cemaate değil."
Bize Amr b. Ali, ona Ebu Kuteybe, ona Ali b. Mübarek, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Abdullah b. Ebu Katede, ona da babası (Haris b. Rib'i) Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Beni görmedikçe namaz için ayağa kalkmayın, sakin olun."
Bize Abdürrazzâk, ona Ma'mer, ona da Zührî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) sahabesinden bazı adamlar, -zannederim Zührî Bedir ashabından dedi- gözleri görmediği halde kendi aşiretlerine imamlık yaparlardı. Abdullah b. Ümmü Mektûm, İtbân b. Malik ve Muâz b. Afrâ onlardandı.
Bize Abdüla'lâ, ona Mau'temir, ona Zührî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) sahabesinden, bazıları gözleri görmediği halde imamlık yapardı. İtbân b. Malik, Muâz b. Afrâ ve İbn Ümmü Mektûm onlardandı.