192 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmûd b. Gaylân Ebu Nuaym rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Süfyan, Ma’bed b. Hâlid’den rivayet etti ve şöyle dedi: Hârise b. Vehb el-Huzâ’î’yi şöyle derken işittim: Hz. Peygamber’i (sav) şöyle derken duydum: "Size cennetlikleri haber vereyim mi? Zayıf ve mütevazı, insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerinde sadık çıkarır. Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Katı ve sert, mal biriktiren ve cimrilik yapan, kibirli kimselerdir." Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: Bu hasen sahih bir hadistir.
Bize Ahmed İbnü'l-Haccâc, ona Süfyân b. Uyeyne, ona A'meş şöyle rivayet etmiştir: İbrahim (en-Nehaî)'ye bir direğe dayanmasını söyleyerek ısrar ettik ama buna razı olmadı.
Bize Affân, ona Ebû Avâne, ona Mugîre, İbrahim en-Nehaî'den rivayet ettiğine göre o otururken direğe dayanmayı (tevazusu sebebiyle) hoş görmezdi.
Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn İdris, ona Harun b. Antere, Süleym b. Hanzala’nın şöyle dediğini rivayet etti: Kendisiyle konuşmak üzere Übeyy b. Ka‘b’ın yanına geldik. Sonra O kalkınca biz de kalktık ve ardından yürümeye başladık. Derken Ömer bize yaklaşıp onu takip etti ve ona kamçı ile vurmak istedi. Bunun üzerine o (Ubey), kollarıyla korunmaya çalıştı ve “Ey Müminlerin emiri! Ne yapıyorsun?” dedi. (O zaman Hz. Ömer) şöyle dedi: “(Bu şekilde yürüyüşünüzün), ardına düşülen kimse için bir fitne (azdırma vesilesi), arkadan gelen kimse için ise bir alçalma olduğunu görmüyor musun?”
Bize Muhammed b. İsa, ona Cerîr, ona Mansur, İbrahim’in şöyle dediğini rivayet etti: "Onlar, peşlerinden gidilmesinden – kişilerin onları yolda takip etmelerinden- (şöhret endişesiyle) hoşlanmazlardı.”
Bize Saîd b. Âmir, ona Humeyd b. Esved, ona Bistâm b. Müslim şöyle rivayet etmiştir: Muhammed b. Sîrîn birisi kendisiyle birlikte yürüdüğü zaman dikilip durur "bir ihtiyacın mı var?" diye sorar. Eğer bir ihtiyacı varsa onu giderirdi. Sonra adam tekrar kendisiyle birlikte yürüse yine "Bir ihtiyacın mı var?" diye sorardı.
Bize Ebu Nuaym, ona Hasan b. Salih, ona Hamza, ona da İbrahim şöyle demiştir: Takip edilmekten (şöhretten) sakının!
Bize Mahled b. Mâlik, ona Haccâc b. Muhammed, ona Şu‘be, ona Heysem ona da ‘sım b. Damra şöyle dedi: O (‘sım), bazı insanların, Saîd b. Cubeyr'in ardına düştüklerini gördü. (Saîd) onları (böyle davranmaktan) sakındırdı ve şöyle dedi: 'Muhakkak ki bu yaptığınız şey -veya bu yürüyüşünüz-, arkadan gelen kimse için bir alçalma, ardına düşülen kimse için ise bir fitnedir (azdırma vesilesidir).'
Bize Abdullah b. Saîd, ona Yunus b. Bükeyr, ona A'meş, ona Hayseme'nin şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah'ın talebe arkadaşlarından ve bunların beğendiği biri olan Hâris b. Kays el-Cufî (isimli biri) vardı. Onunla bir iki kişi oturduğunda onlarla konuşurdu. Çoğaldıklarında ise kalkar, (şöhret sahibi olmak istemediği için) onları terk ederdi.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Ebu Şihâb, ona A'meş ona İbrahim ona da Alkame şöyle rivayet etti: Abdullah (İbn Mesud) öldüğünde kendisine 'otursan da (bir ilim halkası kursan da) insanlara sünneti öğretsen!' denildi. Bunun üzerine O (şöhretten kaçındığı için) şöyle karşılık verdi: “İnsanların peşime takılmalarını mı istiyorsunuz?”