Giriş

Bize Muhammed b. İsmail, ona Ebu Nuaym, ona Ubade b. Müslim, ona Yunus b. Habbâb, ona Saîd et-Tâî Ebu Buhterî, ona Ebu Kebşe el-Enmârî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştir: "Üç özellik var ki onlar üzerine yemin ederim, size bir söz (bu üç özelliği) söyleyeceğim bunları hafızanızda iyi tutun" dedi ve şöyle buyurdu: "Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini arttırır. Dilenme kapısını açan kimseye Allah, fakirlik kapısını açar. Veya buna benzer bir cümle söyledi." "Yine size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyiniz" dedi ve şöyle buyurdu: "Dünyada dört kısım insan vardır": "(Birincisi) Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi (malı hususunda) Allah’a karşı saygılı davranır, akrabasını görüp gözetir, o maldaki Allah’ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir." "(İkincisi) Allah’ın kendisine ilim verip mal vermediği doğru niyetli kimsedir. O, doğru niyetle, 'Eğer malım olsaydı ben de falan adam (üçüncü kişi) gibi davranırdım' der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür. İkisinin sevabı eşittir. " "(Üçüncüsü) Allah’ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel harcar, Allah’a karşı (malı hususunda) sorumlu davranmaz, akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır. " "(Dördüncüsü) Allah’ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, 'Eğer malım olsaydı, ben de falan gibi (üçüncü kişi gibi) yapardım'. Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir." Ebu İsa (Tirmizî): Bu hadis hasen sahihtir.


    Öneri Formu
12818 T002325 Tirmizi, Zühd, 17

Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etti: (Bir defa) ben ve Rasulullah (sav) mescitten çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı. Ey Allah’ın Rasulü (sav)! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Rasulullah (sav) : "Sen onun için ne hazırladın?" dedi. Adam sanki tevazu göstererek Ey Allah’ın Rasulü! Ben onun için çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Ancak ben Allah'ı ve Rasulü'nü severim, dedi. (Rasulullah) "O halde sen sevdiklerinle berabersin!" buyurdular.


    Öneri Formu
279505 M006715-2 Müslim, Birr ve Sıla, 164

Bize Muhammed b. Musaffâ el-Himsî, ona Bakiyye b. Velîd el-Kilâî, ona Müslim b. Abdullah, ona Ziyâd b. Abdullah, ona Âsım b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer, ona babası (Muhammed b. Zeyd), ona da dedesi (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) eğilip, (bir su kaynağından ) ağzımızla su içmeyi ve yine suyu tek avuçla avuçlayıp içmeyi bize yasakladı ve şöyle buyurdu: “Herhangi biriniz köpeğin su içtiği gibi su içmesin. Ve yine sizden biriniz Allah'ın (cc) gazap ettiği kavmin içtiği gibi tek avuç ile de içmesin. Sizden biriniz gece vakti ağzı açık olan bir kabı hareket ettirmedikçe ondan su içmesin. Kim bir kaptan içebildiği halde tevazu niyetiyle avuçlarıyla su içerse Allah ona parmakları sayısınca sevap yazar. Avuç, Meryem oğlu İsa’nın (as) kabıdır. Çünkü İsa (as), bardağı atarak: 'Öf, bu dünya ile beraberdir (dünyalıktır)' demiştir."


Açıklama: Ağzı açık bir kaptan başa dikerek ya da bir akarsudan eğilerek doğrudan içmek, ağzımıza sudan istenmeyen bir nesnenin kaçma ihtimali gibi bazı sakıncaları beraberinde getirmektedir. Bu yüzden elimizi ve ya başka bir kabı varsa kullanmak emniyet ve tedbir açısından daha iyidir. (Bu hadis için ayrıca bakınız id: 32009)

    Öneri Formu
32043 İM003431 İbn Mâce, Eşribe, 25

Bize İsmail b. Bişr b. Mansur ve İshak b. İbrahim es-Sevvâk, onlara Abdurrahman b. Mehdi, ona Muaviye b. Salih, Damre b. Habib, ona Abdurrahman b. Amr es-Selemî, İrbad b. Sâriye’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler: Ey Allah’ın Resûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bize neleri tavsiye edersin? dedik. Bunun üzerine: "Ben sizi, gecesi gündüzü gibi apaydın olan (en küçük bir şüpheyi kabul etmeyen gayet açık) bir din üzerinde bıraktım. Benden sonra ancak helak olanlar, o dinden (başka yönlere) sapar. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, bilip tanıdığınız sünnetime ve doğru yolda olan Hulefâ-yi Râşidîn’in sünnetine sarılmanızdır. Bunları dişlerinizle sıkıca tutunuz (sünnetime sımsıkı sarılın). Ve (başınıza) bir Habeşli (siyahi) köle bile (yönetici) olsa, onu dinleyip itaat edin. Çünkü mümin, (tevazu ve uysallığı bakımından) burnuna yular takılmış deve gibidir hangi tarafa sevk edilirse uyar." buyurdular.


    Öneri Formu
7758 İM000043 İbn Mâce, Sunne, 6

Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Leys b. Sad, ona Abdurabbih b. Saîd, ona İmrân b. Enes, ona Abdullah b. Nafi b. el-Amyâ, ona Rabîa‘ b. Hâris, ona Fadl b. Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namaz ikişer rekattır, her iki rekatta bir teşehhüd (oturum) vardır. Allah’a sevgi ve saygıdan dolayı gönül huzuru, yalvarma, tevazu, aciz ve zayıf görünme vardır. Ellerin içini, yüzüne doğru çevirip kaldırarak Ey Rabbim! Ey Rabbim! Diye dua edersin. Kim böyle yapmazsa onun namazı şöyle şöyledir (noksandır)." Tirmîzî: İbn Mübarek’den başkası bu hadisin sonunu şöyle nakletmişlerdir: "Her kim bu şekilde yapmazsa o namaz noksandır." Tirmîzî: Muhammed b. İsmail’den işittim dedi ki: Şube bu hadisi Abdurabbih b. Saîd’den rivâyet etti ve bazı yerlerde hata etti. Mesela Enes b. Ebu Enes’den diyor halbuki o, İmrân b. İmrân b. Ebu Enes’tir. Abdullah b. Hâris’den diyor halbuki o Abdullah b. Nafi’ b. Amya’nın Rabia b. Hâris’den rivâyetidir. Aynı şekilde Şu‘be, Abdullah b. Hâris’den, Muttalib’den ve Nebî’den (sav) diyor oysa o Rabia b. Hâris b. Abdulmuttalib, Fadl b. Abbâs ve Nebî’den (sav olacaktır. Muhammed diyor ki: Leys b. Sa‘d’ın hadisi Şube’nin hadisinden daha sahihtir.


    Öneri Formu
11876 T000385 Tirmizi, Salat, 283

Bize Kuteybe, ona Hâtim b. İsmail, ona Hişam b. İshak – İbn Abdullah b. Kinâne-, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Velid b. Ukbe, Medîne valisi iken beni İbn Abbas’a gönderdi, O’na Rasulullah'ın (s.a.v.) yağmur duası namazını sormak için geldim, o da şöyle dedi: 'Rasulullah (s.a.v.) (ihtiyacını görüntüsüyle de gösteren) süsten uzak bir elbiseyle, alçak gönüllü vaziyette, yalvarıp, yakararak (namazgaha) çıktı; sizin hutbeleriniz gibi bir hutbe okumadı, fakat dua, yalvarış ve tekbirlere devam ederek bayram namazında kıldırdığı gibi iki rekat namaz kıldırdı. Ebu İsa (Tirmîzî): Bu hadis hasen sahihtir.


    Öneri Formu
12626 T000558 Tirmizi, Cum'a, 43

Bize İshak b. Mansur ve Muhammed b. Müsennâ, onlara Abdurrahman, ona Süfyan, ona Hişam b. İshak b. Abdullah b. Kinâne, babasının şöyle dediğini rivayet etti: Filan kimse (Medine valisi Velid b. Utbe) beni, Rasulullah’ın (sav) İstiskâ (yağmur isteme) namazını sormam için İbn Abbas’a gönderdi. O da şöyle dedi: Rasulullah (sav) (Yüce Allah’a içten bir şekilde) yakararak, alçak gönüllü bir halde ve (ihtiyacını görüntüsüyle de gösteren) sade bir elbiseyle yağmur duasına çıktı. Sizin şu hutbeniz gibi hutbe okumadı (Hutbesi dua, istiğfar ve yakarmadan ibaretti). Ve iki rekat namaz kıldırdı.


    Öneri Formu
26378 N001507 Nesai, İstiskâ, 3

Bana Ebu Ammâr b. Hüseyin b. Hüreys rivayet etti ve şöyle dedi: Bana Fadl b. Musa, Hüseyin’den, o Matar’dan rivayet etti. Matar şöyle dedi: Bana Katâde, Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr’den, o Benu Müşâci’in kardeşi İyâz b. Himâr’dan naklettiğine göre şöyle demiştir: Allah resulü (sav) aramızda bir gün kalkıp bize hitap etti ve şöyle dedi: "Şüphesiz Allah bana emretti ki..." Ardından Hişâm’ın Katâde’den naklettiği hadisi aktardı ve ona şu sözleri ilave etti: "Şüphesiz Allah bana sizin mütevazı olmanız gerektiğini vahyetti ta ki hiç kimse kimseye karşı kibirlenmesin ve hiç kimse kimseye zulmetmesin". Hadisinde şunları da söyledi: "Onlar (cehenneme girecek bir sınıf insan) sizin aranızda gölge gibi (öne çıkmadan) yaşayanlardır. Ne aile ararlar ne mal peşindedirler". Dedim ki: “Ey Ebu Abdullah bu olacak mı?” “Evet, ben onlara cahiliye döneminde erişmiştim. Adam mahallenin davarını güderdi. Kendisine ancak onların cariyeleri verilir, o da onunla birlikte olurdu” dedi.


    Öneri Formu
14253 M007210 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 64

Bize Amr b. Râfi, ona Cerir, ona Müslim el-A’ver, Enes b. Malik’in şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) hastayı ziyaret eder, cenazeye katılır, kölenin davetine icabet eder ve eşeğe binerdi. O, Beni Kurayza ve Beni Nadir'le (muharebe) gününde bir eşek üstünde idi. Hayber'in (fethi) günü de başında hurma lifinden mamul yuları, sırtında da hurma lifinden mamul semeri olan bir eşek üstünde idi.


    Öneri Formu
31912 İM004178 İbn Mâce, Zühd, 16

Bize İshak b. Mansur ve Muhammed b. Müsennâ, onlara Abdurrahman, ona Süfyan, ona Hişam b. İshak b. Abdullah b. Kinâne, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Filan kimse (Medine valisi Velid b. Utbe) beni, Rasulullah’ın (sav) İstiskâ (yağmur isteme) namazını sormam için İbn Abbas’a gönderdi. O da şöyle dedi: Rasulullah (sav) (Yüce Allah’a içten bir şekilde) yakararak, alçak gönüllü bir halde ve (ihtiyacını görüntüsüyle de gösteren) sade bir elbiseyle yağmur duasına çıktı. Sizin şu hutbeniz gibi hutbe okumadı (Hutbesi dua, istiğfar ve yakarmadan ibaretti). Ve iki rekat namaz kıldırdı.


    Öneri Formu
277386 N001507-2 Nesai, İstiskâ, 3