150 Kayıt Bulundu.
Giriş
Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz.
Bize Muhammed b. Sehl b. Asker el-Bağdâdî ve İbrahim b. Yakub, onlara Ali b. Ayyâş el-Hımsî, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ezanı işittiğinde kim ''Allâhumme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme, ve's-salâti'l-kâime, âtî muhammedeni'l-vesîle ve'l-fazile, veb'ashu makâmen mahmûden ellezî vaadteh' (Allahım, ey bu tam davetin ve vakti giren namazın Rabbi! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ver ve O'nu, kendisine vadettiğin makam-ı mahmûda ulaştır) derse, kıyamet gününde şefaat ona helal olur." Ebu İsa şöyle demiştir: Câbir hadisi, Muhammed b. Münkedir'in rivayeti ile sahih-hasen-garîb bir hadis olup onu, sadece Şuayb b. Ebu Hamza'nın Muhammed b. Münkedir'den rivayeti ile biliyoruz. Ebu Hamza'nın ismi ise Dînâr'dır.
Açıklama: Hadisin açıklamasında geçen sahih-hasen-garîb terimleri Tirmizî'nin kullandığı hadis usulü kavramlarıdır. Tirmizî hadisleri değerlendirirken zaman zaman “hasen-sahih”, “hasen-garîb”, “sahih-hasen-garîb” şeklinde ikili ya da üçlü ifadeler kullanır. Kendisi tarafından açıkça belirtilmediği için bu terimlerin anlamları hakkında farklı yorumlar yapılmıştır. (İsmail L. Çakan, "el-Câmiu’s-Sahîh" Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1993, 7:129-132). Tirmizî’nin hasen hadis kavramı ile ilgili bilgiler için Suyûtî’nin Tedrîbu’r-râvî’sine bakılabilir.(Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî, Lübnan 1417/1996, 1:76-89)
Bize Muhammed b. Yahya, Abbas b. Velid ed-Dımeşkî ve Muhammed b. Ebu Hüseyin, onlara Ali b. Ayyaş el-Elhânî, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezanı işittiğinde kim, 'Allâhumme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme, ve's-salâti'l-kâime, âtî muhammedeni'l-vesîle ve'l-fazile, veb'ashu makâmen mahmûden ellezî vaadteh' (Allah'ım! Ey bu tam davetin ve kılınacak olan namazın Rabb'i, Muhammed'e (sav) vesileyi ve fazileti ver, O'nu kendisine vaadettiğin Makam-ı Mahmud'a ulaştır), diye dua ederse kıyamet gününde kendisine şefaat etmek vacip olur."
Yoksa onlar Allah'tan başkasını şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (şefaatçı edineceksiniz)?
"O'ndan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefâati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar."
Bize Muhammed b. Yahya, Abbas b. Velid ed-Dımeşkî ve Muhammed b. Ebu Hüseyin, onlara Ali b. Ayyaş el-Elhânî, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezanı işittiğinde kim, 'Allâhumme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme, ve's-salâti'l-kâime, âtî muhammedeni'l-vesîle ve'l-fazile, veb'ashu makâmen mahmûden ellezî vaadteh' (Allah'ım! Ey bu tam davetin ve kılınacak olan namazın Rabb'i, Muhammed'e (sav) vesileyi ve fazileti ver, O'nu kendisine vaadettiğin Makam-ı Mahmud'a ulaştır), diye dua ederse kıyamet gününde kendisine şefaat etmek vacip olur."
Bize Muhammed b. Yahya, Abbas b. Velid ed-Dımeşkî ve Muhammed b. Ebu Hüseyin, onlara Ali b. Ayyaş el-Elhânî, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezanı işittiğinde kim, 'Allâhumme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme, ve's-salâti'l-kâime, âtî muhammedeni'l-vesîle ve'l-fazile, veb'ashu makâmen mahmûden ellezî vaadteh' (Allah'ım! Ey bu tam davetin ve kılınacak olan namazın Rabb'i, Muhammed'e (sav) vesileyi ve fazileti ver, O'nu kendisine vaadettiğin Makam-ı Mahmud'a ulaştır), diye dua ederse kıyamet gününde kendisine şefaat etmek vacip olur."