Giriş

Bize Abdullah b. Yusuf, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Peygamber'in (sav) hanımı Âişe şöyle rivayet etmiştir: Âişe, Hz. Peygamber'e (sav), “Uhud gününden daha zor bir günün oldu mu?” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)şöyle buyurdu: "Kavminin çok eziyeti ile karşılaştım. En kötüsü de Akabe günü idi. İbn Abduyâlîl b. Abdükülâl'dan himaye ve koruma istedim kabul etmedi. Ben de hüzünlü bir hâlde ayrıldım. Ne yapacağımı bilemeden Karn-i Se'âlib mevkiine geldim. Başımı kaldırdım, bir gördüm ki başımın üstünde bir bulut beni gölgeliyor, bulutun içinde Cebrail bana seslenerek “Allah (ac), kavminin sana cevabını ve seni reddedişini işitti. Onlara dair dilediğini kendisine emretmen için sana dağlar meleğini gönderdi” dedi. Dağlar meleği bana seslenip selam verdi ve “ey Muhammed, Allah, kavminin sana cevabını işitti. Ben dağlar meleğiyim. Dilediğin emri bana emretmen için beni sana Rabbin gönderdi. Dilersen iki Ahşeb dağını onların üstüne kapatayım” dedi." Hz. Peygamber (sav) de cevaben "aksine, ben Allah'ın, onların soyundan, bir olan Allah'a ibadet edip ona bir şeyi ortak koşmayan kimseler çıkaracağını ümit ediyorum" buyurdu.


    Öneri Formu
32524 B003231 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 7


    Öneri Formu
31929 B004644 Buhari, Tefsir, (A'raf) 5

Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Ğiyâs), ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) peygamberlerden bir peygamberi anlatışı şu an gözümün önünde. Kavmi o peygamberi dövüp kan revan içinde bırakmış, o ise bir yandan yüzünden kanları siliyor bir yandan da "Allah'ım! Kavmi­mi bağışla. Çünkü onlar bilmiyorlar" diyordu.


    Öneri Formu
33721 B003477 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54

Bize Musa b. Davud ve Yunus b. Muhammed, onlara Fuleyh b. Süleyman, ona Hilal b. Ali, ona da Atâ b. Yesâr şöyle demiştir: Abdullah b. Amr b. Âs ile karşılaştım ve ona “Hz. Peygamber'in Tevrat'ta geçen özelliklerini haber verir misin?” dedim, bana şöyle cevap verdi: Evet, vallahi Hz. Peygamber'in (sav) Kur'an'daki sıfatları Tevrat'ta da yer almaktadır: "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı" (Ahzâb, 45) "ve ümmîlere koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin! Seni mütevekkil olarak isimlendirdim. Sen, öfkeli, sert, çarşı-pazarda bağırıp çağıran biri değilsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine bağışlar ve hataları görmezden gelirsin. Yoldan çıkmış kavim “Allah'tan başka ilah yoktur” deyinceye ve bu sayede kör gözler, sağır kulaklar ve kilitli kalpler açılıncaya kadar Allah onun canını almayacak." Atâ der ki: Kâ'b ile karşılaştım ve ona bu rivayeti sordum, bana birebir aynısını aktardı. Sadece "أَعْيُنًا عُمْيًا وَآذَانًا صُمًّا وَقُلُوبًا غُلْفًا" bölümünü kendi lehçesiyle "أَعْيُنًا عُمُومَى وَآذَانًا صُمُومَى وَقُلُوبًا غُلُوفَى" şeklinde söyledi. Yunus rivayetinde "غُلْفَى" şeklinde söylemiştir.


    Öneri Formu
59804 HM006622 İbn Hanbel, II, 174


    Öneri Formu
31262 B004072 Buhari, Megâzî, 23