500 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona Küreyb, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) horlayacak derecede derin bir uykuya daldı, sonra da kalkıp namaz kıldı. -İbn Abbas hadisin bu kısmını 'Rasulullah uzanıp horlayarak uyudu. Sonra kalktı ve namaz kıldı.' şeklinde de ifade etmiş olabilir. Ayrıca bu hadisi bize Süfyan birkaç defa Amr'dan, o Küreyb'den, o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir. Buna göre İbn Abbas şöyle demiştir: 'Bir gece teyzem Meymune'nin yanında kalmıştım. O gece Rasulullah (sav) uykusundan uyanmıştı. Şöyle ki gece vakit biraz ilerleyince kalktı ve duvarda asılı duran bir tulumdan hafif bir abdest aldı. -Amr bu abdestin az bir suyla alındığını söylemiştir.- Sonra namaz kılmaya başladı. Ben de onun aldığı gibi abdest aldım ve gidip sol tarafında namaza durdum. -Süfyan yesar (sol) kelimesi yerine (aynı anlama gelen) şimal (sol) kelimesini kullanmıştır.- Rasulullah (sav) beni sağ yanına aldı ve Allah'ın dilediği kadar namaz kıldı. Ardından yatağına girip horlayarak uyudu. Sonra müezzin gelip ona namaz vaktinin girdiğini bildirdi. Rasulullah müezzinle birlikte namaza gitti ve yeniden abdest almaksızın namazı kıldırdı. Süfyan b. Uyeyne biz Amr'a 'İnsanlar Rasulullah'ın (sav) gözlerinin uyuduğunu ancak kalbinin uyumadığını söylüyorlar." demiş, bunun üzerine Amr, Ubeyd b. Umeyr'in 'Peygamberlerin rüyası vahiydir.' dediğini ve ardından 'Rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum.' (Saffat 37/102) âyetini okurken işittiğini söylemiştir."
Açıklama: Hadisten anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber'in (sav) gözleri uyur, kalbi uyumazdı. Bu nedenle şayet abdestini bozmuş olsa bunu bilir ve abdest alırdı. Nitekim Hz. Peygamber'in (sav) bazen uykudan kalkınca abdest alıp, bazen ise almadığı nakledilmiştir (bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, Beyrut: Darü'l-Marife, 1379, I, 239).
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona da Abdullah b. Sercis dedi ki: Rasulullah (sav) sabah namazını kılarken bir adam geldi, (mescidin kenarına) iki rekât namaz kıldı, sonra Hz. Peygamber'le (sav) cemaate katıldı. Rasûl-i Ekrem (sav) namazını bitirince; "Ey falanca! Sen bu iki namazdan hangisini geçerli sayıyorsun; yalnız başına kıldığın namazı mı, yoksa bizimle beraber kıldığın namazı mı?" dedi.
Açıklama: Hz. Peygamber'in mûtadı, sünnetleri evde, farzı mescidde kılmak idi. Bu itibarla farza durulduğu halde sünnet kılmaya devam eden insanın tutumunu yadırgamıştır. Buna dayanarak bazı âlimler, farz kılınırken câmide sünnet kılmayı mekruh addederler.
Bize Ahmed b. Muhammed b. Hanbel, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Nafi', ona Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: "Bir gece, Rasulullah (sav), meşgul olduğu için (yatsı namazını) geciktirdi. O kadar ki, biz mescitte uyuduk. Sonra uyandık, tekrar uyuduk. Uyandık, tekrar uyuduk. Nihayet Rasulullah yanımıza geldi ve 'sizden başka namazı bekleyen kimse yok' buyurdu."