320 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym, ona Seyyâr, ona Şa'bî, ona da Cabir b. Abdullah şunu rivayet etti: Hz. Peygamber'le (sav) birlikte bir yolculuktaydık. Bizler yolculuk dönüşü evlerimize girmek için harekete geçince Hz. Peygamber (sav) "şimdilik bekleyin, gece olunca girelim. Böylece saçı başı dağınık olan kadınlar taransın, kocası gurbette olan kadınlar da fazla tüylerini alsın" buyurdu. [Ebû Davud şöyle dedi: Zührî, yolculuk dönüşü eve girişler, yatsıdan sonradır dedi.] [Fakat akşamdan sonra girmekte de bir sakınca yoktur.]
Açıklama: Hz. Peygamber yolculuktan dönen ashabına sabahın erken saatinde evlere girmeyi yasaklamasının nedeni kocalarının geleceğinden habersiz olan kadınlara hazırlık yapma fırsatı tanımaktır. Böylece eşlerinin yakın bir mesafede olduğunu duyan kadınlar kişisel bakımlarını yapacak, evlerini temizleyip toparlayacaklardır. Böylece eşler arasındaki sevgi ve muhabbet daha da artacaktır.
Bize Rabi' b. Süleyman Müezzin, ona (Abdullah) İbn Vehb, ona Süleyman (b. Bilal), ona Kesir (b. Zeyd), ona Velid (b. Rabah), ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dışarıdan evin içine (bakıldığında), artık (içeri girmek için) izne gerek kalmamıştır."
Açıklama: Evler mahrem kabul edildiği için kişi dışarıdan bir evin içine bakamaz. Böyle yaparsa o eve izinsiz giren kimse gibi olur. Hadiste "izne gerek kalmamıştır" sözü bu vehameti dile getirmektedir.
Bize Müemmel b. el-Fadl, ona Velid b. Müslim, ona Abdullah b. A'lâ, ona Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlanî, ona Avf b. Malik el-Eşcaî'den naklettiğine göre şöyle demişti: Tebük savaşında deriden yapılmış bir çadırda bulunan Rasulullah'ın (sav) yanına gittim. Kendisine selam verdim, selamımı aldı ve "(çadıra) gir" dedi. (Çadır küçük olduğundan) Her tarafım (tüm vücudum çadıra) girsin mi, ey Allah'ın Rasulü? diye sorunca "(evet) her tarafın girsin" diye cevap verdi.
Bize Safvan b. Salih, ona Velid ona Osman b. Ebu Âtike şöyle rivayet etmiştir: "(Avf b. Malik, Rasulullah'a) Her tarafım (tüm vücudum çadıra) girsin mi? sözünü sadece çadırın küçüklüğünden dolayı (şaka olsun diye) söylemişti."
Bize Muhammed b. Ubeyd, ona Hammad (b. Zeyd), ona da Ubeydullah b. Ebu Bekr, ona da Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etti: "Bir adam Nebi'nin (sav) odalarından birine başını uzatarak içeriye bakmış da Rasulullah (sav) bir mızrağın demir ucuyla veya bunlardan birkaç tanesiyle (buradaki şüphe raviye aittir) onun üzerine yürüdü. (Ravi sözlerine devam ederek şöyle) dedi: Ben Rasulullah’ın (sav) (elindeki bu temreni, o evinin içine bakan kimseye) saplamak için (Onun) üzerine hamlesini (hâlâ) görür gibiyim."
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad (b. Zeyd), ona Süheyl (b. Ebu Salih), ona babası (Ebû Salih), ona da Ebu Hüreyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kim bir toplumun evinin içine izinleri olmadan bakar da (onlar da) onun gözünü çıkarırsa (o adamın bu) gözü heder olur (diyet veya kısası olmaz)."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ebu Davud el-Hafrî, ona Süfyan (es-Sevrî), ona el-A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Talha b. Musarrif, ona biri, ona da Sa'd (bir önceki hadisin) bir benzerini de (kapıdan biraz geriye şöyle çekil veya şöyle dur. Çünkü izin isteme (kuralı) görmeyi engellemek içindir.) Nebi'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Ahvas, ona Mansur, ona da Rib'î Amir oğullarından birisinin şöyle dediğini rivayet etti: Bu kişi, Hz. Peygamber, bir evde iken huzuruna girmek istemiş ve girebilir miyim? demiştir. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem, hizmetçisine "çık, şu adama izin istemeyi öğret; ona 'es-Selamü aleyküm, girebilir miyim demesini söyle!" buyurdu. Adam, Rasulullah'ın (sav) söylediklerini işitti ve es-Salamü aleyküm, girebilir miyim dedi? Hz. Peygamber de ona içeri girmesi için izin verdi, o da Hz. Peygamberin huzuruna girdi.
Bize Hasan b. Ali, ona Abdullah b. Numeyr, ona Abdullah b. Nafi', ona da İbn Ömer Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etti: "Hiçbiriniz kardeşinin talip olduğu bir bayana (talebinden vazgeçmediği sürece) talip olmasın. İzin almaksızın kardeşinin satışı üzerine satışta bulunmasın."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona el-A’meş, ona Heyseme, ona da Ebu Huzeyfe Huzeyfe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yemek yemek üzere aynı sofrada bulunduğumuzda Rasulullah (sav) yemeğe başlamak üzere elini uzatmadıkça biz de uzatmazdık. Bir keresinde Hz. Peygamber (sav) ile birlikte aynı sofrada bulunuyorduk. Küçük bir kız çocuğu arkasından itelenircesine geldi. Elini yemeğe uzattı. Rasulullah (sav) de elini tuttu. (Yemeğe başlamasına mani oldu.) Sonra aynı şekilde bir bedevi geldi. Hz. Peygamber (sav) onun da elini tuttu (yemesine mani oldu.) Sonra da şöyle buyurdu: "Şeytan Allah'ın ismi anılmamak suretiyle yemeği kendisine helal kılmaya çalışır. O, (önce) yemeği kendisine helal kılmak için şu kız çocuğu ile geldi. Ben de onun elini tutup bırakmadım. Sonra aynı yemeği helal kılmak için şu bedevi ile geldi. Onun da elini tuttum. Canım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki kız çocuğunun eliyle birlikte şeytanın eli de elimdeydi."