321 Kayıt Bulundu.
Bana Abdullah b. Muhammed, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona da İbn Şihab'ın rivayet ettiğine göre Enes şöyle dedi: "İnsanlar içerisinde hicab ayetinin sebeb-i nüzulünü en iyi bilen kişi benim. Übey b. Ka'b de onu bana sorardı. Rasulullah (sav), Zeyneb bt. Cahş ile evlenip damat oldu. Nitekim onunla Medine'de evlenmişti. Güneş yükseldikten sonra insanları yemeğe davet etti. Millet kalkıp gittikten sonraa Rasulullah (sav) oturmaya devam etti. Bazı kişiler de onunla birlikte oturmaya devam ettiler. Nihayet Rasulullah (sav) kalktı ve yürüdü. Ben de kendisiyle birlikte yürüdüm. Hz. Âişe'nin (r. anhâ) odasının kapısına kadar vardı. Sonra onların çıktıklarını zannedip geri döndü. Ben de onunla birlikte geri döndüm. Bir de baktık ki onlar yerlerinde oturmaya devam ediyorlar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ikinci kez geri döndü, ben de onunla birlikte ikinci kez geri döndüm. Nihayet Hz. Âişe'nin odasının kapısına varınca tekrar geri döndü ve ben de kendisiyle birlikte tekrar geri döndüm. Bu sefer baktık ki kalkmışlar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) benimle kendisi arasına bir perde gerdi ve bu olay sonrasında hicab ayeti nazil oldu."
Açıklama: Hadiste sözü edilen Hicâb ayeti şudur: "Ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin, fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın; bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." (Ahzab, 33/53)
Bize Muhammed b. Selam, ona Mahled b. Yezid, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Ubeyd b. Umeyr şöyle rivayet etti: "Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer b. Hattab'ın (ra) huzuruna girmek için izin istedi. Ancak kendisine izin verilmedi. Ömer meşgul olsa gerekti. Bu nedenle Ebu Musa geri döndü. Ömer meşguliyeti bitince; 'Sanki Abdullah b. Kays'ın sesini duydum? Ona izin verin.' dedi. Buna karşılık; 'O, gitti.' denildi. Ardından Ömer, Ebu Musa'yı çağırdı. Ebu Musa dedi ki; 'Bizlere bu şekilde davranmamız emredilirdi.' Bunun üzerine Ömer; 'Bu konuya dair bana bir delil getireceksin.' dedi. Ebu Musa hemen ensarın bulunduğu meclise gitti ve onlardan buna şahitlik etmelerini istedi. Onlar da dediler ki; 'Bu meselede sana ancak en küçüğümüz Ebu Said el-Hudrî tanıklık edecektir.' Ebu Said, Ebu Musa'yla birlikte Ömer'in yanına şahitlik yapmak üzere gitti. Bunun üzerine Ömer; 'Rasulullah'ın (sav) buyruklarından biri bana kapalı mı kalmış? Öyle ya! Demek çarşı pazarda alış veriş, beni oyalamış!" Bu sözüyle Ömer, ticaret için çıkıp dolaşmayı kast etmektedir.
Bize Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik, ona Şu'be, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Babamın bir borcuyla ilgili olarak Rasulullah'a (sav) geldim ve kapıyı vurdum. 'Kim o?' dedi. 'Benim.' şeklinde cevap verdim. Bunun üzerine 'Benim, benim' dedi. Bu şekilde cevap verilmesinden hoşlanmamış gibiydi."
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür." buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Bize Muhammed b. Selam, ona Mahled b. Yezid, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Ubeyd b. Umeyr şöyle rivayet etti: "Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer b. Hattab'ın (ra) huzuruna girmek için izin istedi. Ancak kendisine izin verilmedi. Ömer meşgul olsa gerekti. Bu nedenle Ebu Musa geri döndü. Ömer meşguliyeti bitince; 'Sanki Abdullah b. Kays'ın sesini duydum? Ona izin verin.' dedi. Buna karşılık; 'O, gitti.' denildi. Ardından Ömer, Ebu Musa'yı çağırdı. Ebu Musa dedi ki; 'Bizlere bu şekilde davranmamız emredilirdi.' Bunun üzerine Ömer; 'Bu konuya dair bana bir delil getireceksin.' dedi. Ebu Musa hemen ensarın bulunduğu meclise gitti ve onlardan buna şahitlik etmelerini istedi. Onlar da dediler ki; 'Bu meselede sana ancak en küçüğümüz Ebu Said el-Hudrî tanıklık edecektir.' Ebu Said, Ebu Musa'yla birlikte Ömer'in yanına şahitlik yapmak üzere gitti. Bunun üzerine Ömer; 'Rasulullah'ın (sav) buyruklarından biri bana kapalı mı kalmış? Öyle ya! Demek çarşı pazarda alış veriş, beni oyalamış!" Bu sözüyle Ömer, ticaret için çıkıp dolaşmayı kast etmektedir.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Ubeyd b. Umeyr rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Ebu Musa el-Eş'arî (ra), Ömer'in (ra) huzuruna girmek için [üç defa] izin istedi. Sanki onu meşgul buldu da o nedenle geri döndü. Ömer (ra) [meşguliyeti bitince]; 'Abdullah b. Kays'ın sesini duymadım mı? Kendisine izin verin.' dedi. Hemen Ebu Musa çağırıldı. Ömer (ra); 'Seni böyle davranmaya sevk eden şey neddir?' diye sordu. Ebu Musa (ra) dedi ki; 'Bizlere bu şekilde davranmamız [yani izin verilmeyince geri dönmemiz] emredilirdi.' Bunun üzerine Ömer (ra); 'Bu konuya dair bana bir delil getir yoksa sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Ebu Musa (ra) hemen ensarın bulunduğu bir meclise gitti [ve içlerinde bu konuda bilgisi olan birinin olup olmadığını sordu.] Onlar da dediler ki; '[Böylesine meşhur olan] bu meseleye dair ancak en küçüğümüz şahitlik eder.' Bunun üzerine Ebu Said (ra) kalkıp gitti ve Ömer'e; 'Bizlere bu şekilde davranmamız [yani izin verilmeyince geri dönmemiz] emredilirdi.' dedi. Bunun üzerine Ömer (ra); 'Rasulullah'ın (sav) buyruklarından biri bana kapalı kalmış? Öyle ya! Demek çarşı pazar alış veriş, beni oyalamış!"
Bize Haşimoğullarının Mevlâsı Ebu Saîd, ona Abdullah b. Müsennâ, ona Sümâme b. Enes şöyle rivayet etmiştir: Enes konuştuğu zaman sözü üç defa tekrar eder ve Hz. Peygamber'in (sav) de konuştuğunda sözünü üç defa tekrar ettiğini, izin istediğinde üç defa izin istediğini söylerdi. Ebu Saîd der ki: "Bundan sonra bu hadisi 'Hz. Peygamber (sav) üç defa izin isterdi' şeklinde rivayet ettik"
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Yezid b. Husayfe, ona Büsr b. Saîd, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Ensarın oturduğu meclislerden birindeydim. Birden Ebu Musa çıkageldi. Korkmuş gibiydi. Dedi ki; 'Ömer'in huzuruna girmek için üç kez izin istedim. Bana izin verilmedi. Ben de geri döndüm. Ömer; 'Seni bizden engelleyen şey nedir?' diye sordu. 'Üç kez izin istedim, bana izin verilmedi, ben de döndüm. Zira Rasulullah (sav); 'Biriniz üç kez izin ister de kendisine izin verilmezse geri dönsün.' buyurdu.' dedim. Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, bu hadisle ilgili mutlaka bir delil getireceksin.' dedi. Aranızda bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) duyan biri var mı?' Bunun üzerine Übey b. Ka'b; 'Seninle birlikte ancak bu topluluğun en küçüğü kalkıp gelebilir.' dedi. Oradaki topluluğun en küçüğü bendim. Onunla birlikte kalkıp Ömer'e gittik. Ardından Ömer'e, Hz. Peygamber'in (sav) bunu söylediğini haber verdim." İbn Mübarek dedi ki: Bana bu hadisi, İbn Uyeyne, ona Büsr, ona da Ebu Said (ra) rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Yezid b. Husayfe, ona Büsr b. Saîd, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Ensarın oturduğu meclislerden birindeydim. Birden Ebu Musa çıkageldi. Korkmuş gibiydi. Dedi ki; 'Ömer'in huzuruna girmek için üç kez izin istedim. Bana izin verilmedi. Ben de geri döndüm. Ömer; 'Seni bizden engelleyen şey nedir?' diye sordu. 'Üç kez izin istedim, bana izin verilmedi, ben de döndüm. Zira Rasulullah (sav); 'Biriniz üç kez izin ister de kendisine izin verilmezse geri dönsün.' buyurdu.' dedim. Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, bu hadisle ilgili mutlaka bir delil getireceksin.' dedi. Aranızda bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) duyan biri var mı?' Bunun üzerine Übey b. Ka'b; 'Seninle birlikte ancak bu topluluğun en küçüğü kalkıp gelebilir.' dedi. Oradaki topluluğun en küçüğü bendim. Onunla birlikte kalkıp Ömer'e gittik. Ardından Ömer'e, Hz. Peygamber'in (sav) bunu söylediğini haber verdim." İbn Mübarek dedi ki: Bana bu hadisi, İbn Uyeyne, ona Büsr, ona da Ebu Said (ra) rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Yezid b. Husayfe, ona Büsr b. Saîd, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Ensarın oturduğu meclislerden birindeydim. Birden Ebu Musa çıkageldi. Korkmuş gibiydi. Dedi ki; 'Ömer'in huzuruna girmek için üç kez izin istedim. Bana izin verilmedi. Ben de geri döndüm. Ömer; 'Seni bizden engelleyen şey nedir?' diye sordu. 'Üç kez izin istedim, bana izin verilmedi, ben de döndüm. Zira Rasulullah (sav); 'Biriniz üç kez izin ister de kendisine izin verilmezse geri dönsün.' buyurdu.' dedim. Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, bu hadisle ilgili mutlaka bir delil getireceksin.' dedi. Aranızda bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) duyan biri var mı?' Bunun üzerine Übey b. Ka'b; 'Seninle birlikte ancak bu topluluğun en küçüğü kalkıp gelebilir.' dedi. Oradaki topluluğun en küçüğü bendim. Onunla birlikte kalkıp Ömer'e gittik. Ardından Ömer'e, Hz. Peygamber'in (sav) bunu söylediğini haber verdim." İbn Mübarek dedi ki: Bana bu hadisi, İbn Uyeyne, ona Büsr, ona da Ebu Said (ra) rivayet etmiştir.