110 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Sa’d b. İbrahim, ona Ömer b. Ebu Seleme, ona babası (Ebu Seleme b. Abdurrahman), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Müminin canı, üzerinde olan borca sürekli bağlıdır (ahirette de ondan kurtulamaz)."
Bize Muhammed b. Abdullah er-Rakâşî, ona Yezid b. Zürey, ona Said, ona Salim b. Ebu'l-Ca'd, ona Ma'dân b. Ebu Talha, ona da Hz. Peygamber’in azatlısı Sevbân, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İnsanın ruhu, bedeninden şu üç şeyden uzak olarak ayrılırsa, o kişi kişi cennete girer: Kibir, hainlik ve borç."
Bize İbrahim b. Münzir el-Hizâmî, ona Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk, ona Eslemlilerin azatlısı Said b. Süfyan, ona Cafer b. Muhammed (Sâdık), ona babası (Muhammed Bâkır), ona da Abdullah b. Cafer, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şüphe yok ki Allah, borç Allah'ın kerih gördüğü şeylerde olmadığı sürece, borç ödeninceye kadar borçluyla beraberdir." [Abdullah b. Cafer hizmetçisine şöyle derdi: Git benim için borçlanarak bir şeyler al. Çünkü ben, Rasulullah'tan (sav) duyduğum bu hadisten sonra, Allah'ın benimle olmaksızın bir gece geçirmeyi istemiyorum.]
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Züheyr b. Harb, ona Yahya b. Said, ona Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona Ömer b. Abdulaziz, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kimse iflas eden bir adamın -veya iflas eden bir insanın- yanında malına olduğu gibi yetişirse, o mala başkalarından daha fazla hak sahibidir."
Bize Muhammed b. Osman b. Ebu Safvân, ona Seleme b. Said b. Atiyye, ona Ma'mer (b. Râşid), ona Zührî, ona Urve (b. Zübeyr), ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) borçtan ve günahtan Allah'a çokça sığınırdı. Bir gün 'Ey Allah'ın Resulü! Borçtan ne kadar da çok Allah'a sığınıyorsunuz!' dediğimde 'Borçlu kimse konuşurken yalan söyleyebilir, söz verdiğinde de sözünü yerine getirmeyebilir' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr b. Osman el-Abdî, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be (b. Haccâc), ona Seleme b. Küheyl, ona da Ebu Seleme (b. Abdurrahman), Ebu Hureyre'nin şöyle anlattığını nakletmiştir: "Bir adamın Rasulullah'ta (sav) alacağı vardı. Bu sebeple Nebî'ye (sav) kaba ve sert konuştu. Ashâb onu cezalandırmak için yeltendiklerinde, Nebi (sav) 'Şüphesiz alacaklının söz söyleme hakkı vardır. Bu adam için bir baş deve satın alın ve ona verin' buyurdu. Sahabîler 'Ancak onun devesinden daha değerlisini bulabildik' dediklerinde, Rasulullah (sav) 'Öyleyse onu satın alın da kendisine verin. Çünkü sizin en hayırlılarınız, borcunu en güzel şekilde ödeyenlerinizdir' buyurdu."
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Amr b. Ebu Amr, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Adamın biri kendisine on dinar borcu olan birinin yakasına yapışıp 'Vallahi, borcunu ödeyene veya kendine bir kefil bulana dek seni bırakmayacağım' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onun borcuna kefil oldu. Borçlu adam söz verdiği vakit borcu kadar olan malı getirdi. Hz. Peygamber (sav) 'Nereden buldun bu altınları?' deyince, adam 'Bir maden kaynağından' diye cevapladı. Rasulullah da (sav) 'Bu altınlara ihtiyacımız yoktur. Onlardan hayır da gelmez' buyurdu. Ardından Rasulullah (sav) adamın borcunu kendisi kapattı."
Bize Müsedded (b. Müserhed ve Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), onlara Hammâd b. Zeyd, ona Harun b. Riâb, ona Kinâne b. Nuaym ona da Kabîsa b. Muhârik el-Hilâlî şöyle rivayet etmiştir: "Ben (kan davasını önlemek niyetiyle) birinin diyetine kefil olmuştum. Bunun üzerine ödemede yardım talep etmek için Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. Hz. Peygamber (sav) 'Zekat malları gelinceye kadar bekle, sana ondan verilmesini isteyeyim' buyurdu. Sonra da 'Ey Kabîsa! Dilenmek kesinlikle helal değildir. Ancak şu üç kişi bundan istisnadır: Başkasının borcunu üstlenen kişi ki ona borcunu kapatana dek dilenmek caizdir, ancak sonrasında istemekten vazgeçmelidir. Başına bir musibet gelip de malını kaybeden kişiye de dilenmek caizdir. O da zaruri ihtiyaçlarını giderebilecek yahut hayatını idame ettirebilecek hale gelinceye kadar dilenebilir. Kavminden aklı başında üç kişinin kendisi hakkında 'Falanca kişi ihtiyacını karşılayamayacak kadar fakirliğe düşmüştür' şeklinde beyanda bulunduğu kişiye de dilenmek caizdir. O da zaruri ihtiyaçlarını giderebilecek yahut hayatını idame ettirebilecek hale gelinceye kadar dilenebilir, ancak sonra dilenmeyi bırakmalıdır. Ey Kabîsa! Bunların dışında dilenerek alınan mal, sahibinin yediği haram lokma demektir."
Bize Ubeydullah b. Musa, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Ebu Zinâd (Abdullah b. Zekvan), ona A'rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Canım kudret elinde olan Allah'a (cc) yemin ederim ki, şu yeryüzündeki her bir mümine insanların en yakını benimdir. Bu sebeple kim geride bir borç ya da bir yük bırakırsa, beni haberdar edin. Zira onun velisi benimdir. Kim de bir mal bırakırsa, kim olduğuna bakılmaksızın malı asabesine aittir." [Abdullah (Dârimî) şöyle demiştir: Hadiste geçen 'yük' ile kast edilen, çoluk çocuktur. 'Haberdar edileyim' ifadesi ise 'Beni çağırın, onun adına ben ödeyeceğim' demektir.]
Bize Muhammed b. Minhâl, ona Yezid b. Zürey, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde (b. Diâme), ona Hasan (el-Basrî), ona da Semüre b. Cundeb, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kişinin almış olduğu şey (borç veya ödünç mal), geri iade edilinceye kadar sahibinin üzerinde bir yüktür."