432 Kayıt Bulundu.
Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Muğira, ona İbrahim, ona da Alkame şöyle demiştir: Şam'a gelmiştim. “şuradaki kim?” diye sordum. “Ebu Derdâ” dediler. Ebu Derdâ (bana) “Allah'ın, Peygamberinin lisanıyla kendisini Şeytan'dan koruduğu kimse sizin aranızda değil miydi?” dedi. Bize Süleyman b. Harb, ona Şube, ona da Muğira rivayetinde “Peygamberinin lisanıyla Allah'ın, kendisini koruduğu kimse” demiştir.
Açıklama: Olayın ayrıntıları için bkz. B003742, B003742, B003743 numaralı hadis.
Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Muğira, ona İbrahim, ona da Alkame şöyle demiştir: Şam'a gelmiştim. “şuradaki kim?” diye sordum. “Ebu Derdâ” dediler. Ebu Derdâ (bana) “Allah'ın, Peygamberinin lisanıyla kendisini Şeytan'dan koruduğu kimse sizin aranızda değil miydi?” dedi. Bize Süleyman b. Harb, ona Şube, ona da Muğira rivayetinde “Peygamberinin lisanıyla Allah'ın, kendisini koruduğu kimse” demiştir.
Açıklama: Olayın ayrıntıları için bkz. B003742, B003742, B003743 numaralı hadis.
Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Muğire, ona İbrahim, ona Alkame şöyle söylemiştir: Ben Şam'a geldim ve iki rekat namaz kıldım. Sonra, “Ey Rabbim! Bana salih bir arkadaş lütfet” diye dua ettim. Akabinde bir meclise geldim ve onların yanında oturdum. Bir yaşlı adam çıkageldi ve yanı başıma oturdu. Ben, “bu zat kimdir?” diye sordum. Onun Ebu Derdâ olduğunu söylediler. O zata, “Ben biraz önce Allah'tan bana iyi bir arkadaş nasip etmesi için dua etmiştim. Allah bana arkadaş olarak seni lütfetti” dedim. O, “sen kimlerdensin?” dedi. Ben de “Kûfeliyim” dedim. Ebu Derdâ “Hz. Peygamber'in (sav) giydiği ayakkabıların, dayandığı yastığın, su kabının sahibi olan İbnu Ümmü Abd (İbn Mesud) yanınızda değil mi? Hz. Peygamber'in (sav) duası ile Allah'ın şeytandan kurtardığı (Ammâr) aranızda değil mi? Kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği Peygamber sırrını bilen (Huzeyfe) sizin içinizde değil mi?” dedi. Sonra da “Abdullah b. Mesud 'Ve'l-leylî izâ yağşâ' yi nasıl okuyor?” diye sordu. Ben de kendisine “Ve'l-leyli izâ yağşâ ve'n-nehârî izâ tecellâ ve'z-zekeri ve'l-ünsâ” şeklinde okudum. Bunun üzerine Ebu Derdâ “Vallahi Rasulullah'ın (sav) kendi ağzıyla bana böyle okutmuştur” dedi.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ يَسِّرْ لِى
Bize Muhammed, ona Abdullah, ona Süleyman et-Teymî, ona Ebu Miclez, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav), rükûdan sonra Ri'l ve Zekvân kabilelerine bir ay beddua ederek kunut yaptığını" rivayet etmiştir."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Peygamber (sav) Maûne Kuyusu yanında sahabîlerini öldüren kimseler aleyhine otuz sabah beddua etti. O zaman Peygamber (sav) Allah'a ve Rasulü'ne isyan eden Rı'l, Lıhyân ve Usayya kabilelerine beddua ederdi. Enes der ki: Yüce Allah, Peygamberi için, Maûne Kuyusunda öldürülen sahabîler hakkında ayet indirdi ve daha sonra lafzı Kur'an'dan kaldırılıncaya kadar biz "kavmimize tebliğ ediniz ki, bizler Rabbimize kavuştuk, Rabbimiz bizden hoşnut olmuş, biz de O'ndan hoşnut olmuşuzdur" ayetini okurduk.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Ubeydullah, ona Vehb b. Keysan, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: Babam öldüğünde borçları vardı. Alacaklılarına, borca karşılık o senenin hurma mahsulünü teklif ettim. Onlar yeterli görmediler. Bunun üzerine ben Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve durumu O'na anlattım. Rasulullah (sav) "Hurmaları kesip depoya kaldırdığın zaman bana bildir" buyurdu. Ben hurma mahsulünü kaldırdığımda Rasulullah'a (sav) gelip haber verdim, yanında Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte geldi, mahsulün bereketlenmesi için dua etti sonra "alacaklıları çağır ve onlara alacaklarını tamamıyla öde" buyurdu. Ben babamın borçlu olduğu herkese alacaklarını ödedim. Geriye, on üç vesk hurma arttı. Rasulullah'a (sav) olanları anlattım, gülümsedi ve "Ebu Bekir ve Ömer'e git ve bunları o ikisine anlat" buyurdu. (Ben gidip, olanları anlatınca) Onlar “Rasulullah o duayı ettikten sonra, bunun böyle olacağını biz biliyorduk zaten” dediler.
Bize Musa b. İsmail, ona Hemmâm, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Müşriklerin reisi Âmir b. Tufeyl Peygamber'e gelip, “ya köylüler sana, şehirliler bana tabi olur, yahut hepsi senin olur ama ben senin halefin olurum, yahut ben Gatafân ahalisinden bin doru atlı, bin de doru kısraklı süvari ile sana hücum ederim” diyerek Peygamber'e (sav) üç seçenek sunması üzerine Peygamber (sav), Enes'in dayısı ve Ümmü Süleym'in kardeşi olan (Haram ibn Mılhân'ı) yetmiş süvari içinde Âmir oğullarına gönderdi. Ümmü Fulan'ın evinde veba hastalığına yakalanan ve boynunda hıyara benzer bir şiş ortaya çıkan Âmir “Deve vebasına benzer bir şişlik. Hem de falan aileden bir kadının evinde” diye hayıflandı ve “getirin atımı” dedi, sonra da atının sırtında öldü. Ümmü Suleym'in erkek kardeşi Haram, beraberinde aksak bir adam ve bir de Benû Fulan'dan adam olduğu halde gittiler. Haram iki arkadaşına “ben, Âmir oğullarının yanına varıncaya kadar yakınımda olun. Eğer onlar bana âmân verirlerse, siz zaten yakındasınız. Yok beni öldürürlerse, siz hemen koşup arkadaşlarınıza haber verirsiniz” dedi, ardından Amir'in kavmine “Rasulullah'ın (sav) mesajını ulaştırmam için bana âmân verir misiniz?” diyerek onlarla konuşmaya başladı. Bu arada, onlar, içlerinden birine işaret verdiler, o da Harâm'ın arkasından dolanarak ona mızrağını sapladı. Hemmâm der ki: Zannederim, saplayan kişi, mızrağı Harâm'ın sırtından vurup göğsünden dışarı çıkardı. Darbeyi alan Haram “Allâhu ekber Allâhu Ekber, Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki, ben kazandım” diye haykırdı. Ardından Harâm'ın diğer arkadaşına yetişip öldürdüler. Bir dağın tepesinde olan, sakat adam hariç hepsini öldürdüler. Bunun üzerine Allah, daha sonra neshedilen "Bizler muhakkak Rabbimize kavuştuk. O bizden hoşnut oldu, bizi de hoşnut etti" ayetini indirdi ve Peygamber (sav), Allah'a ve Rasulü'ne isyan eden Rı'l, Zekvân, Lıhyân oğulları ve Usayya kabileleri aleyhine otuz sabah beddua etti
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Muğîre, ona da İbrahim şöyle demiştir: Alkame Şam'a gitti. Mescide girdiğinde “Allah'ım bana iyi bir arkadaş nasip et” diye dua etti. Ardından Ebu Derdâ'nın yanına oturdu. Ebu Derdâ ona “Sen kimlerdensin?” diye sordu. Alkame “Kûfe ahalisindenim” dedi. Ebu Derdâ, Ebu Huzeyfe'yi kast ederek “kendisinden başka kimsenin bilmediği sırlara sahip olan sizin içinizde -sizden- değil mi?” dedi. Alkame der ki: Ben “evet” dedim. Ebu Derdâ, Ammâr'ı kast ederek “Allah'ın Peygamber'in (sav) dili (duası) sayesinde (şeytandan) kurtardığı kimse sizin içinizde -sizden- değil mi?” dedi. Ben “Evet” dedim. Ebu Derdâ “Peygamber'in (sav) misvakını taşıyan veya mahremine muttali olan kimse sizin içinizde -sizden- değil mi?” dedi. Ben “evet” dedim. Ebu Derdâ “Abdullah b. Mes'ûd "ve'l-leyli izâ yağşâ ve'n-nehâri izâ tecellâ" ayetinin (devamını) nasıl okuyordu?” dedi. Ben “"ve'z-zekeri ve'l-ünsâ" şeklinde okuyor” dedim. Ebu Derdâ “şu Şamlılar bana o kadar ısrarlı oldular ki neredeyse beni Rasulullah'tan (sav) işittiğim kıraatten caydıracaklardı” dedi .
Açıklama: Münker