202 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr; (T) Bize el-Ka'neb, ona Abdülaziz b. Muhammed, -ki, hadisin lafızları Abdülaziz'e aittir- onlara Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Ben, Rasulullah'ın (sav) kıblesinde uzanmış bir vaziyette uyurdum da Hz. Peygamber (sav), ben önünde olduğum halde namaz kılardı. Vitir (namazı) kılmak istediğinde beni dürtüp "kenara çekiliver" buyururdu. [(Ebû Davud şöyle demiştir): beni dürter ifadesini Osman kaydederken "kenara çekil" ifadesini el-Ka'neb ile Osman beraberce zikretmişlerdir.]
Bize Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. İsa ve Müsedded, - Ahmed b. Hanbel'in rivayetinde tahdis değil ihbâr lafzı geçmektedir - onlara Süfyân, ona Amr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah teâlâ'ya en sevimli gelen oruç, Davud'un (as) orucudur. Allah'a (cc) en sevimli gelen namaz da Davud'un (as) namazıdır. O, gecenin yarısında uyur, üçte birini namaz kılarak geçirir, altıda birinde yine uyurdu. Bir güç oruç tutmaz, bir gün tutardı."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Zübeyr, ona Tâvus, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), gece yarısında namaza kalktığında şöyle derdi: "Allahumme leke'l-hamdu ente nûru's-semâvâti vel-ard. ve-leke'l-hamdu ente kayyâmu's-semâvâti vel-ard. Ve leke'l-hamdu ente rabbu's-semâvâti ve-l-ardi ve-men fîhinn. Ente'l-hakk ve kavluke'l-hakk ve va'dukel-hakku ve-likâuke hakkun, ve'l-cennetü hakkun ve'n-nâru hakkun, ve's-sâatu hakkun. Allâhumme leke eslemtu ve bike âmentu ve aleyke tevekkeltu. Ve ileyke enebtu ve bike hâsamtu ve ileyke hâkemtu. Fağfir lî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ente ilâhî. Lâ ilahe illâ ente." "Allah'ım! Hamd, sana mahsustur. Sen, göklerin ve yerin nurusun. Hamd, sana aittir. Gökleri ve yeri idare eden sensin. Hamd, sanadır. Göklerin, yerin ve içindeki (kullarının) Rabbi sensin. Hak, sensin. Sözün de haktır, vaadin de haktır. Seninle buluşmak haktır. Cennet, haktır. Cehennem, haktır. Kıyamet, haktır. Sana teslim oldum. Sana iman ettim. Sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Senin (yardımın) ile (düşmanlarıma) husumette bulundum. (Düşmanlarımla aramda) seni hakem kıldım. Geçmiş ve gelecek (günahlarımı), gizli ve açık (hatalarımı) affet. Sen, benim ilahımsın! Senden başka ilah yoktur!"
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Ebu Zübeyr, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) geceleyin namaza kalktığı zaman şöyle derdi: "Allahumme leke'l-hamdu ente nûru's-semâvâti vel-ard. ve-leke'l-hamdu ente kayyâmu's-semâvâti vel-ard. Ve leke'l-hamdu ente rabbu's-semâvâti ve-l-ardi ve-men fîhinn. Ente'l-hakk ve va'dukel-hakku ve kavluke'l-hakk ve-likâuke hakkun, ve'l-cennetü hakkun ve'n-nâru hakkun, ve's-sâatu hakkun. Allâhumme leke eslemtu ve bike âmentu ve aleyke tevekkeltu. Ve ileyke enebtu ve bike hâsamtu ve ileyke hâkemtu. Fağfir lî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ente ilâhî. Lâ ilahe illâ ente." "Allah'ım, hamd sana mahsustur, göklerin ve yerin nuru sensin, hamd sana mahsustur, gökleri ve yeri ayakta tutan sensin, hamd sana mahsustur, göklerin ve yerin ve içindekilerin Rabbi sensin, sen haksın, vaadin de haktır, sözün de haktır, sana kavuşmak da haktır, cennet haktır, cehennem haktır, kıyamet de haktır. Allah'ım sana teslim oldum, sana iman ettim, sana güvenip dayandım, sana yöneldim, senin için davalaştım, seni hakem kabul ederek hükmüne başvurdum. Önceden işlediklerimi sonradan işleyeceklerimi, gizlediklerimi, açıkladıklarımı bana bağışla, benim ilahım sensin, senden başka ilah yoktur."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Amr en-Nâkıd ve Züheyr b. Harb, ona Züheyr, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Salim, ona babasının rivayet ettiğine göre o, Nebi'yi (sav) şöyle buyururken dinlemiştir; (T) Bize Muhammed b. Abbâd –lafız ona aittir-, ona Süfyan, ona Amr, ona Tâvus, ona İbn Ömer; (T) Bize Zührî, ona Salim, ona babasının rivayet ettiğine göre bir adam Nebi'ye (sav) gece namazına dair soru sormuş, O; "ikişer ikişer kılınır, sabahın olacağından korkarsan bir rekât ile vitir (o kıldıklarını tek rekâtlı) yap" buyurmuştur.
Bize İbrahim b. Münzir el-Hizamî, ona Abdullah b. Muaz es-San'ânî, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'ın (sav) hayatta olduğu dönemde bekâr bir gençtim ve gece Mescid-i Nebevî'de kalırdım . Bizden biri, bir rüya gördüğü zaman onu Peygamber'e (sav) anlatırdı. Ben de bir defa: “Allah'ım! Eğer senin katında benim için bir hayır (iyi hal) var ise bana Peygamber'in (sav) yorumlayacağı bir rüyayı göster” diye dua ettim. Sonra uyudum ve rüyamda gördüm ki; İki melek bana geldi ve beni alıp götürdüler. Sonra başka bir melek onlara rastladı ve bana “Korkulacak bir şey yok” dedi. Sonra o iki melek beni cehennemce götürdüler. Baktım ki cehennem kuyu duvarı gibi (taş ile) örülmüş vaziyettedir ve içinde bazısını tanıdığım insanlar vardı. Sonra aynı melekler beni alıp sağ tarafa giden bir yola götürdüler. Sonra sabah olunca ben bu rüyayı Hafsa'ya anlattım. O da rüyayı Rasulullah'a (sav) anlattığını ve Resûl-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu söyledi: "Şüphesiz Abdullah iyi bir adamdır, keşke bir de gece namazı kılmayı âdet edinse!" Râvî der ki: Abdullah, bundan sonra, gece namazı kılmayı âdet edinir olmuştu.
Bana Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr, ona İbn Şihab, ona Salim b. Abdullah b. Ömer ve Humeyd b. Abdurrahman b. Avf, onlara da Abdullah b. Ömer b. el-Hattab şöyle demiştir: Bir adam kalkarak; ey Allah'ın Rasulü, gece namazı nasıl kılınır? diye sorunca Rasulullah (sav); "gece namazı ikişer ikişer (rekâtlar halinde) kılınır. Sabahın olacağından korkarsan bir rekât kılmak suretiyle (kıldığın rekâtlar sayısını) vitir yap" buyurdu.