Giriş


    Öneri Formu
18749 B005848 Buhari, Libâs, 35

Bize Kuteybe, ona Malik b. Enes; (T) Bize el-Ensârî, ona Ma'n, ona Malik b. Enes, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahman, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ne çok uzun boyluydu, ne de çok kısa. Ten rengi ne kireç kadar beyazdı ne de aşırı esmer. Saçları ne çok kıvırcık ve kısa, ne de çok düzdü. Allah O'nu kırkıncı yaşının başında peygamber olarak gönderdi. Peygamber olarak on sene Mekke'de, on sene de Medine'de ikamet etti. altmış yaşlarında iken vefat etti. Vefat ettiğinde saçında ve sakalında yirmi beyaz kıl ancak vardı. Ebu İsa der ki: Bu hadis hasen sahihtir.


    Öneri Formu
21454 T003623 Tirmizi, Menâkıb, 4

Bize Abdulaziz b. Yahya el-Harrani, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Yakub b. Utbe, ona Ömer b. Abdulaziz, ona da Yusuf b. Abdullah b. Selam, babasının (Abdullah b. Selam) şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) (sahabileriyle) sohbete oturduğu zaman gözünü sık sık semaya (doğru) kaldırıp bakardı."


    Öneri Formu
33871 D004837 Ebu Davud, Edeb, 18

Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsâme, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Mûsâ şöyle anlattı: Rasûlullah (sav)’in Huneyn’de işi bitince Ebû Âmir’i ordu komutanı olarak Evtâs’a gönderdi. O, Düreyd b. es-Sımme ile karşı karşıya geldi. (Yapılan harpte) Düreyd öldürüldü. Adamlarını da Allah hezimete uğrattı. Ebû Mûsâ (devamla) şöyle dedi: Rasûlullah (sav) beni de Ebû Âmir ile birlikte göndermişti. Ebû Âmir’in dizine ok isabet etti. Oku Cüşemî (adındaki bir düşman askeri) atmış ve dizine isabet ettirmişti. Ben Ebû Âmir’in yanına gidip: – Amca, (bu oku) sana kim attı? diye sordum. O Ebû Mûsâ’ya göstererek: – İşte bana oku atan katilim şudur, dedi. Ben de ona yöneldim ve ona yetiştim. Beni görünce dönüp kaçmaya başladı. Ben de onun peşinden koşup “(kaçmaya) utanmıyor musun? Dursana!” diye bağırmaya başladım. Bunun üzerine o kaçmaktan vazgeçti. Kılıçlarımızla vuruşmaya başladık. (Mücadele) sonrasında ben onu geberttim. Ardından da (dönüp) Ebû Âmir’e: – Allah seninkinin canını aldı, dedim. Bana: – O halde şu oku çıkar, dedi. Ben de hemen çekip çıkardım. Okun çıktığı yerden su boşandı. Bana: – Yeğenim, Peygamber (sav)'e (benden) selam et ve günahlarımın bağışlanması için dua etmesini söyle, dedi. Sonra da beni (kendi yerine) ordunun başına geçirdi. Biraz sonra da ruhunu teslim etti. Ben (seferden döndükten sonra) Peygamber’in (sav) huzuruna girdim. O evinde üzerinde döşek olan dokuma bir sedirinin üstünde idi. Döşeğin örgüleri sırtında ve yanlarında iz yapmıştı. Kendisine bizim ve Ebû Âmir’in başından geçenler ile onun “günahlarımın bağışlanması için dua etsin” şeklindeki isteğini ilettim. Bunun üzerine Peygamber su istedi. Abdest aldıktan sonra ellerini kaldırarak “Allah’ım, Ubeyd Ebû Âmir’in günahlarını bağışla” diye dua etti. Ben onun koltuklarının altındaki beyazlığını gördüm. Ardından duaya şöyle devam etti: “Allah’ım, onu kıyamet gününde şu yarattığın insanların çoğundan üstün (bir makamda) kıl”. Bunun üzerine ben: – Benim günahlarımın bağışlanması için de dua edin, deyinde o: “Allah’ım, Abdullah b. Kays’ın günahını bağışla ve onu kıyamet gününde güzel bir makama yerleştir” diye dua etti. Ebû Bürde dedi ki: Dualardan biri Ebû Âmir, diğeri ise Ebû Mûsâ içindir.


    Öneri Formu
34450 B004323 Buhari, Megâzî, 55

Bize Amr b. Ali, (Muhammed) b. Fudayl, ona İsmail b. Ebu Halid, ona da Ebu Cuhayfe (ra) şöyle haber vermiştir: "Hz. Peygamber'i (sav) gördüm, Hasan b. Ali (as) Hz. Peygamber'e (sav) benziyordu. (İsmail b. Halid der ki:) Ben (Ebu Cuhayfe'ye) 'Hz. Peygamber'i (sav) bana tasvir etsen' dedim, Ebu Cuhayfe şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) beyaz tenliydi ve saçına aklar düşmüştü. Bizim içinde bulunduğumuz heyete on üç deve verilmesini emretmişti. Ancak biz o develeri alamadan vefat etti."


    Öneri Formu
33949 B003544 Buhari, Menakıb, 23

Bize Abdullah, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Hilal b. Ebu Hilal, ona Atâ b. Yesâr, ona da Abdullah b. Amr b. Âs (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Kur'an'da geçen "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı gönderdik" (Ahzâb, 45) ayeti Tevrat'ta da geçmektedir: "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve ümmîlere koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin! Seni mütevekkil olarak isimlendirdim. Sen, öfkeli, sert, çarşı-pazarda bağırıp çağıran biri değilsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine bağışlar ve hataları görmezden gelirsin. Yoldan çıkmış kavim “Allah'tan başka ilah yoktur” deyinceye ve bu sayede kör gözler, sağır kulaklar ve kilitli kalpler açılıncaya kadar Allah onun canını almayacak."


    Öneri Formu
32981 B004838 Buhari, Tefsir, (Fetih) 3

Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Ebu Cuhayfe Vehb es-Süvâî şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber'i (sav) gördüm ve onun alt dudağının altındaki sakalında beyazlığı da gördüm.


    Öneri Formu
33950 B003545 Buhari, Menakıb, 23

Bize Yesere b. Safvân b. Cemil el-Lahmî, ona Nâfi b. Ömer, ona da İbn Ebu Müleyke şöyle demiştir: Şu iki çok hayırlı adam, Ebu Bekir ile Ömer, neredeyse helak olacaktılar. Temîm oğulları süvarileri Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiğinde, bu ikisi Peygamber'in yanında seslerini yükselttiler. Birisi Mucâşî oğullarının kardeşi olan Akra b. Hâbis'i, diğeri de başka birisini yönetici adayı olarak Hz. Peygamber'e işaret etti. Nâfi der ki: Ben bu işaret edilen kimsenin ismini ezbe­rimde tutamadım. Bunun üzerine Ebu Bekir, Ömer'e “bana muhalefet etmek istiyorsun” dedi. Ömer de “ben sana muhalefet etmek istemedim” dedi. Böylece tartışmada sesleri yükseldi. Bunun üzerine Allah "Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla yüksek sesle konuşmayın. Yoksa siz farkında olmadan bütün amelleriniz boşa gidiverir!" (Hucurât,2) ayetini indirdi. İbn Zübeyir der ki: Bu ayetten sonra Ömer, bir daha Hz. Peygamber'in duyup anlayacağı kadar bile onun huzurunda yüksek sesle konuşmadı. İbn Zübeyir aynı ifadeyi dedesi Ebu Bekir için kullanmadı.


    Öneri Formu
32990 B004845 Buhari, Tefsir, (Hucurat) 1

Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriya, ona Firâs, ona Âmir, ona Mesruk, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: "Hz. Fatıma yürüyerek geldi. Onun yürüyüşü tıpkı Hz. Peygamber'in (sav) yürüyüşü gibiydi. Hz. Peygamber (sav) ona 'Merhaba kızım' dedi ve onu sağ veya sol tarafına oturttu. Sonra ona gizli bir şeyler söyledi. Hz. Fatıma da ağladı. Ben de ona 'niye ağlıyorsun?' diye sordum (cevap vermedi). Sonra Hz. Peygamber (sav) Hz. Fatıma'ya yine gizli bir şeyler söyledi. Bu sefer Hz. Fatıma güldü. Ben yine ona 'sevincin üzüntüyle bu kadar yakın ve (peş peşe) olduğu bir gün görmedim' dedim ve bu halini sordum, 'Hz. Peygamber'in (sav) sırrını açıklamam' dedi. Hz. Peygamber (sav) vefat edince bu durumu tekrar sordum."


    Öneri Formu
34360 B003623 Buhari, Menakıb, 25


    Öneri Formu
32980 B004837 Buhari, Tefsir, (Fetih) 2