298 Kayıt Bulundu.
Bana Malik (b. Enes el-Esbahî), ona Talha b. Abdulmelik el-Eylî, ona Kasım b. Muhammed b. (Ebu Bekir) es-Sıddîk ona da Aişe (bt. Ebu Bekir es-Sıddîk) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kim Allah'a (cc) itaat konusunda adak adarsa, itaat etsin. Kim Allah'a (cc) isyan olacak bir hususta adak adarsa, O'na (cc) isyan etmesin (ve o işi yapamasın)." Yahya (b. Yahya el-Leysî) şöyle dedi: Ben Malik'in (b. Enes el-Esbahî) şöyle dediğini duydum: "Hz. Peygamber'in (sav) 'Kim Allah'a (cc) isyan olacak bir hususta adak adarsa, O'na (cc) isyan etmesin' sözünü anlamı şöyledir: Bir adam Şam'a, yahut Mısır'a yahut Rebeze'ye yahut benzer bir şehre yürüyerek gideceğine- ki bunların hiçbiri Allah'a ibadet kabilinden şeyler değildir- adak adar, sonra birisine bunu söyler veya benzeri bir şey yaparsa, ister başkasına söylemiş olsun, ister ( başkasına söylemeden) yemininden dönsün, üzerine vacip olup yerine getirmesi gereken bir şey yoktur. Zira bu gibi şeylerde kişinin Allah'a (cc) itaat etmesi diye bir şey yoktur. Bilakis Allah'a (cc) itaat edilmesi gereken şeylerde adak adandığı vakit kişinin sözünü tutması gerekir."
Açıklama: benzeri bir şey yaparsa: burada kastedilen mesela ( kendi kendine: eve girersem Mısır'a yürüyeceğime dair adak adıyorum), yahut (eve girersem şu elbiseyi giyeceğime dair adak adıyorum) demesi gibidir.
Bize Amr b. Ali ve Muhammed b. Müsenna, onlara Yahya b. Said (el-Kattân), ona Yahya b. Said (el-Ensârî), ona Ubeydullah b. Zehr, ona Abdullah b. Malik, ona da Ukbe b. Amir şöyle demiştir: Kendisi, Hz. Peygamber'e (sav) yalın ayak yürüyerek ve başı açık bir halde (hacca) gitmeye adak adayan kız kardeşinin durumunu sordu. Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurdu: "Ona emrediniz, başını örtsün, (bir bineğe) binsin ve üç gün de oruç tutsun.
Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ubeydullah b. Zahr ile Abdullah b. Malik arasında inkita' vardır.
Bize Ebu Musa Muhammed b. Müsenna, ona Halid b. Haris, ona Humeyd, ona Sabit, ona da Enes (b. Malik) (ra) şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber (sav), iki oğluna yaslanarak yürümeye çalışan yaşlı bir adamla karşılaştı ve "Bu adama ne oldu?" diye sordu. “Ey Allah'ın Rasulü, o ‘Yürüyeceğim’ diye adakta bulundu” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın bu adamın kendine azap etmesine ihtiyacı yoktur" buyurdu. Enes (ra) “[Hz. Peygamber (sav)] o adama bineğe binmesini emretti” dedi. Bize Muhammed b. Müsenna, ona İbn Ebu Adi, ona Humeyd, ona da Enes [b. Malik (ra)] Hz. Peygamber'in bir adamı gördüğünü söylemiş ve hadisin benzerini zikretmiştir.
Bana Yahya, ona Malik, ona İbn Şihab (Muhammed b. Şihab ez-Zührî), ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, Abdullah b. Abbas şöyle dediğini rivayet etmiştir: Sa'd b. Ubade Hz. Peygamber'den (sav) fetva isteyerek; "Annem adak borcu varken vefat etti, adağını yerine getiremedi" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber'den (sav) "Öyleyse onun adağını sen yerine getir." buyurdu.
Bana Malik'den, Abdullah b. Ebu Habibe'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Henüz gençken bir adama, "Beytullah'a (Kabe'ye) kadar yürüyeceğim dersem fakat (Beytullah'a kadar) yürüyeceğime dair adakta bulunmasam ne olur?" diye sordum. O sırada adamın birisi de bana elindeki küçük salatalığı göstererek: "Beytullah'a kadar yürüyeceğim dersen bunu sana vereceğim." dedi. Ben de "Tamam!" dedim. Ben henüz o zaman gençtim. Meseleyi biraz geçtikten sonra anlayabildim. Bana "Yürümen gerekli." denilmişti. Ben de hemen Said b. Müseyyeb'e giderek durumu ona anlattım. O da bana "Yürümen gerekli." dedi, ben de yürüdüm. Malik dedi ki: Bu durum bize göre de böyledir.
Bana Yahya, ona Malik, ona Humeyd b. Kays ve Sevr b. Zeyd ed-Deylî, onlar da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmişlerdir. Ancak onların birinden (Zeyd'den) gelen rivayet diğerine göre daha uzundur. Hz. Peygamber (sav) güneşin altında ayakta duran bir adam gördü ve "Bunun durumu nedir?" diye sordu. Oradakiler, bu adam kendisini konuşmamaya, güneş varken gölgelenmemeye, oturmamaya ve oruç tutmaya adadı, dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Ona söyleyin; konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın (açsın)" buyurdu. Malik dedi ki: Hz. Peygamber'in o zata kefaret emrettiğini duymadım. Fakat Allah'a itaat olanı tamamlamasını, isyan olanı da terketmesini emrettiğini duydum.
Bize Cafer b. Avn, ona Yahya b. Said (el-Ensârî), ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ebu Said (Yahya b. Said) er-Ruaynî, ona Abdullah b. Malik, ona da Ukbe b. Amir el-Cühenî şöyle demiştir: Kız kardeşim kendisini Allah rızası için yaya olarak ve başı açık bir halde hacca gitmeye adamıştı. Ben de bunu Hz. Peygamber'e (sav) söyledim. O (sav) şöyle buyurdu: "Kız kardeşine söyle de başını örtsün, bir bineğe binsin ve üç gün oruç tutsun."
Bize Ebu İsmail Muhammed b. İsmail b. Yusuf et-Tirmizî , ona Eyyüb b. Süleyman b. Bilal, ona Ebu Bekir b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona Musa b. Ukbe ve Abdullah b. Ebu Atik, onlara (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona Süleyman b. Erkam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir). Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hadis garibtir. Bu hadis Ebu Safvan'ın Yunus'tan rivayet etmiş olduğu hadisten daha sağlamdır. Ebu Safvan, Mekkeli olup adı Abdullah b. Said b. Abdülmelik b. Mervan'dır. el-Humeydî ve hadisçilerin önde gelenlerinden birçoğu ondan hadis rivayet etmişlerdir. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamları: 'Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir)' demişlerdir. Ahmed ve İshak da aynı görüşte olup ez-Zührî'nin Ebu Seleme ve Aişe’den de rivayet ettiği hadisi delil olarak kabul etmektedirler. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından ve diğer bazı ilim adamları ise: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanırsa) bunun için kefareti de yoktur" demişlerdi. Malik ve Şafii’de bu görüştedir.
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Talha b. Abdülmelik b. el-Eylî, ona Kasım b. Muhammed ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: Kim Allah'a itaat [türünden bir şeyi yapmayı] adarsa [adağını yerine getirerek] O'na itaat etsin. Kim de Allah'a isyan [türünden bir şeyi] yapmayı adarsa [adağını yerine getirip de] O'na isyan etmesin. Bize Hasan b. Ali el-Hallal, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Talha b. Abdülmelik el-Eylî, ona Kasım b. Muhammed ona da Aişe, Rasulullah'tan (sav) benzer bir hadis rivayet etmiştir. Ebu İsa [et-Tirmizî] bu hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir. Yahya b. Ebu Kesir de bu hadisi Kasım b. Muhammed'den rivayet etmiştir. İçlerinde Rasulullah'ın (sav) ashabının da bulunduğu bazı âlimler, rivayette ifade edilen hükmü benimsemişlerdir. Malik ve ve Şafiî de aynı görüştedir. Bu âlimler şöyle demiştir: '[Kişi] Allah'a isyan türünden bir şeyi yapmayı adarsa (adağını yerine getirip de) Allah'a isyan etmez ve o adaktan dolayı yemin kefareti ödemez.'