295 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Humeyd b. Abdurrahman ona da Ebu Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim inanarak ve mükâfatını (Allah'tan) bekleyerek Ramazan (gecelerini) ibadetle ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır." İbn Şihâb dedi ki: 'Hz. Peygamber (sav) vefat edene kadar durum böyle devam etti. Sonra Ebu Bekir'in halifeliği ile Ömer'in halifeliğinin (r.anhüma) ilk zamanlarında da uygulama böyle devam etmiştir.'
Açıklama: İbn Şihâb ez-Zührî'nin açıklamasında geçen "uygulama", hadisin yer aldığı bâb başlığından da anlaşılacağı üzere Ramazan gecelerinde teravih kılınmasıyla ilgilidir. Hz. Peygamber farz kılmamakla birlikte müslümanları teravih namazı kılmaya teşvik etmiş, iki veya üç gün de cemaate kendisi kıldırmıştır. Fakat daha sonra Allah’ın farz kılabileceği endişesiyle cemaate kıldırmayı bırakmış, müslümanlar bu namazı tek başlarına kılmışlardır. Hz. Ömer'in halifeliği döneminde ise teravih namazı tekrar cemaatle kılınmaya başlanmıştır (bk. Saffet Köse, “Teravih”, TDV İslâm Ansiklopedisi [İstanbul, 2011], 40/482).
Bize Yahya b. Bukeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb ona da Ebu Seleme'nin rivayet ettiğine göre Ebu Hüreyre (ra) şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber'i (sav) Ramazan hakkında şöyle derken işittim: "Kim inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek, Ramazan'ı ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona İbn Şihab, ona Salim b. Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz (açıktan günah işlemekten kaynaklı) pervasızlıktan biri de şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Allah onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Geceleyin Rabbi onu (günahını) örtmüştür, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam namazda (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, siz de âmin deyiniz. Çünkü âmin demesi, meleklerin âmin lafzına denk düşen bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [Muhammed b. Amr bu hadisi Ebu Seleme’den, o, Ebu Hureyre’den o da Nebi’den (sav) rivayetle, Ebu Salih'e mütâbaatta bulunduğu gibi, Nuaym el-Mucmir de hadisi Ebu Hureyre’den naklederek mütabaatta bulunmuştur.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Amr arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam namazda (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, siz de âmin deyiniz. Çünkü âmin demesi, meleklerin âmin lafzına denk düşen bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [Muhammed b. Amr bu hadisi Ebu Seleme’den, o, Ebu Hureyre’den o da Nebi’den (sav) rivayetle, Ebu Salih'e mütâbaatta bulunduğu gibi, Nuaym el-Mucmir de hadisi Ebu Hureyre’den naklederek mütabaatta bulunmuştur.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Nuaym b. Abdullah arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Ebu Zinâd, ona A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin (r.a) rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden bir kimse âmin deyince, melekler de âmin derler. Bu âminler birbirine denk gelirse, o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam namazda (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, siz de âmin deyiniz. Çünkü âmin demesi, meleklerin âmin lafzına denk düşen bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [Muhammed b. Amr bu hadisi Ebu Seleme’den, o, Ebu Hureyre’den o da Nebi’den (sav) rivayetle, Ebu Salih'e mütâbaatta bulunduğu gibi, Nuaym el-Mucmir de hadisi Ebu Hureyre’den naklederek mütabaatta bulunmuştur.]
Bize Muhammed b. İsmail, ona Abdullah b. Yezid el-Mukrî, ona Said b. Ebu Eyyûb, ona Ebu Merhum (Abdurrahim b. Meymun), ona Sehl b. Muâz b. Enes, ona da babası (Enes b. Malik), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim bir yemeği yer de 'Bana bu yemeği yediren ve benim hiçbir kuvvet ve kudretim olmadan onu rızık olarak bana veren Allah’a hamdolsun' derse, geçmiş günahları bağışlanır." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Ebu Merhum’un ismi Abdurrahman b. Meymûn’dur.]
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İmam 'ğayri'l-mağdûbi 'aleyhim velâ'd-dâllîn' deyince siz de 'Âmin' deyiniz. Kimin (Âmin) demesi, meleklerin deyişine denk gelirse geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Nusayr b. Ferec, ona Abdullah b. Yezid, ona Said b. Ebu Eyyüb, ona Ebu Merhum (Abdürrahim b. Meymun), ona Sehl b. Muaz b. Enes, ona da babası (Muaz b. Enes) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kim bir şey yedikten sonra 'Kim bir yemek yedikten sonra 'Bu yemeği bana yediren ve hiçbir güç ve kuvvetim olmaksızın bana rızık olarak veren Allah’a hamd olsun' derse onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır. Kim de bir elbise giyerken 'Bu elbiseyi bana giydiren ve hiçbir güç ve kuvvetim olmaksızın bana rızık olarak veren Allah’a hamd olsun' derse onun da geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır."