230 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim b. Musa, ona İsrail; (T) Bize Müsedded, ona İsa -Bu Müsedded'in rivayeti olup daha eksiksizdir-, ona Evzaî, ona Hassan b. Atiyye, ona Ebu Kebşe es-Selülî, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kırk güzel haslet vardır ki onların en üstünü, (sütünden yararlanılması için) keçi ödünç vermektir. Bir kişi, sevabını umarak ve vadedilene inanarak bunlardan birini işlese, Allah Teâlâ o haslet sayesinde onu cennetine koyar." [Ebû Davud Müsedded'in hadisi hakkında şöyle dedi: Hassan, biz keçiyi ödünç vermekten başka, selam almak, hapşırana dua etmek, gelip geçeni rahatsız eden şeyleri yoldan kaldırmak ve benzeri hasletleri saydık da on beş haslete ulaşamadık dedi.]
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr, (Ebu Huşeym Abdullah) b. Nümeyr ve Ebu Üsame (Hammâd b. Üsame), onlara Zekeriyya (b. Ebu Zâide), ona Sa'd b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Abdurrahman ez-Zührî), ona da Cübeyr b. Mut'im, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "İslamiyet'te (kötülükte yardımlaşmak üzere) antlaşma yoktur. Cahiliye döneminde (hayırlı işlerde yardımlaşmak üzere yapılmış olan) antlaşmaları ise İslamiyet sadece kuvvetlendirir."
Bize İbrahim b. Musa, ona İsrail; (T) Bize Müsedded, ona İsa -Bu Müsedded'in rivayeti olup daha eksiksizdir-, ona Evzaî, ona Hassan b. Atiyye, ona Ebu Kebşe es-Selülî, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kırk güzel haslet vardır ki onların en üstünü, (sütünden yararlanılması için) keçi ödünç vermektir. Bir kişi, sevabını umarak ve vadedilene inanarak bunlardan birini işlese, Allah Teâlâ o haslet sayesinde onu cennetine koyar." [Ebû Davud Müsedded'in hadisi hakkında şöyle dedi: Hassan, biz keçiyi ödünç vermekten başka, selam almak, hapşırana dua etmek, gelip geçeni rahatsız eden şeyleri yoldan kaldırmak ve benzeri hasletleri saydık da on beş haslete ulaşamadık dedi.]
Bize Ebu Nu'mân, ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhan), ona Ebu Osman, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Ashâb-ı suffa fakir insanlardı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: "Kimin evinde iki kişilik yemek varsa, üçüncü kişiyi; kimin yanında dört kişilik yemek varsa, beşinci ve altıncıyı götürsün." Ebu Bekir ashâb-ı suffa'dan üç kişiyi, Hz. Peygamber (sav) de on kişiyi eve götürmüştü. Bizim ev halkı; ben, babam, annem, eşim ve hem bizim evde hem de Ebu Bekir'lerin evinde hizmet eden bir hizmetçiden ibaretti. (Ravilerden Ebu Osman) Abdurrahman’ın ‘benim eşim’ ifadesini zikredip zikretmediğini bilmiyorum demiştir. Abdurrahman şöyle demiştir: (Babam) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) evinde akşam yemeği yedi. Sonra yatsı namazı kılınıncaya kadar orada kaldı. Ardından döndü ve Hz. Peygamber'in (sav) akşam yemeği yemesine kadar orada kaldı. Gece belli bir vakit geçince evine geldi. (Ebu Bekir’in) Eşi ona 'Seni konuklarının yanında durmaktan alıkoyan nedir?' diye sordu. (Ebu Bekir de) 'Onlara hala yemek vermedin mi?' diye karşılık verdi. 'Onlara yemek verdim; ama sen gelmeden yemek istemediler' dedi. Abdurrahman şöyle dedi: Ben gidip saklandım. Babam Ebu Bekir 'Hay cahil!' dedi ve sövüp saydı. Sonra 'Boğazınızdan geçmesin, yeyin!' diyerek sitem etti. Ebu Bekir 'Vallahi ben bu yemekten asla yemem!' diye yemin etti. Abdurrahman şöyle dedi: Vallahi biz yemeğe el uzattığımızda her lokma alışımızda yemek artıyordu. Nihayet doydular. Yemek ise yenmeden önceki miktarından daha fazla idi. Ebu Bekir, yemeğe baktı, yemek olduğu gibi duruyordu, hatta öncekinden daha fazla idi. Eşine 'Ey Firas oğullarının kızı! Bu da ne böyle?' diye sordu. Eşi 'Gözümün nuruna yemin olsun! Bu yemek, önceki halinden üç kat daha fazla' dedi. Ebu Bekir yemekten yedi ve yeminini kastederek 'Bu ettiğim yemin şeytandandır' dedi ve bir lokma daha yedi. Sonra yemeği Hz. Peygamber'e (sav) götürdü. Yemek onun yanında sabaha kadar kaldı. Bir kavimle aramızda bir anlaşma vardı. Anlaşmanın vakti geldi. On iki kişiden her biriyle birlikte başka adamlar da vardı. Her biri ile birlikte kaç kişi olduğunu Allah bilir. Hepsi gelip bu yemekten yediler. (Ravi Ebu Osman) 'Böyle yahut benzer lafızlarla bildirmiştir' demiştir.