170 Kayıt Bulundu.
Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.
Andolsun ki biz Musa'yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, gönderdik.
Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.
Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez.
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ve Muhammed b. Abdüla'lâ, onlara Mu'temir b. Süleyman -Lafız İbn Muâz'a aittir-, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman en-Nehdî ve Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Yüz otuz kişi Hz. Peygamber'le (sav) birlikte bulunuyorduk. Hz. Peygamber (sav) "Yemeği olan var mı?" diye sordu. Bir adamın yanında bir ölçek yiyecek (zahire) vardı. Bu zahireden hamur yapıldı. Sonra saçları dağılmış, uzun boylu bir müşrik koyun sürüsüyle yanımıza geldi. Hz. Peygamber (sav) ona "Satılık mı yoksa hediye mi?" diye sordu. Adam "Hediye değil, satılık" diye cevap verdi. Hz. Peygamber (sav) ondan bir koyun satın aldı. Koyun kesildi, hazırlandı. Hz. Peygamber koyunun ciğerinin kızartılmasını emretti. Allah'a yemin olsun ki yüz otuz kişiye Hz. Peygamber bu koyunun ciğerinden parça parça vermiştir. Orada bulunanlara bizzat verdi, orada olmayanların ise haklarını sakladı. İki çanak yaptı. Onlardan hepimiz yedik ve doyduk. Hatta iki kapta yemek arttı, onları da deveye yükledim. Yahut râvi buna benzer bir şekilde söyledi.
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ve Muhammed b. Abdüla'lâ, onlara Mu'temir b. Süleyman -Lafız İbn Muâz'a aittir-, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman en-Nehdî ve Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Yüz otuz kişi Hz. Peygamber'le (sav) birlikte bulunuyorduk. Hz. Peygamber (sav) "Yemeği olan var mı?" diye sordu. Bir adamın yanında bir ölçek yiyecek (zahire) vardı. Bu zahireden hamur yapıldı. Sonra saçları dağılmış, uzun boylu bir müşrik koyun sürüsüyle yanımıza geldi. Hz. Peygamber (sav) ona "Satılık mı yoksa hediye mi?" diye sordu. Adam "Hediye değil, satılık" diye cevap verdi. Hz. Peygamber (sav) ondan bir koyun satın aldı. Koyun kesildi, hazırlandı. Hz. Peygamber koyunun ciğerinin kızartılmasını emretti. Allah'a yemin olsun ki yüz otuz kişiye Hz. Peygamber bu koyunun ciğerinden parça parça vermiştir. Orada bulunanlara bizzat verdi, orada olmayanların ise haklarını sakladı. İki çanak yaptı. Onlardan hepimiz yedik ve doyduk. Hatta iki kapta yemek arttı, onları da deveye yükledim. Yahut râvi buna benzer bir şekilde söyledi.
Açıklama: Manastır: Müfessirler, Kur’an’daki savâmi‘ (tekili savmaa) kelimesinin (el-Hac 22/40) “üst kısmı sivri yüksek binalar” anlamında hıristiyan rahiplerinin manastırlarını veya Sâbiî mistiklerinin zâviyelerini tanımladığını belirtmişlerdir (İbn Kesîr, X, 76; Elmalılı, V, 3409) bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/manastir