96 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Osman, ona Halid b. Mahled, ona Süleyman b. Bilal, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona Atâ, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Allah Teala şöyle buyurmuştur: Her kim benim (veli) bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse veririm. Bana sığınmak isteyince de muhakkak onu korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mümin kulumun ruhunu almadaki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."
Açıklama: Allah'ı seviyarsanız ayetiyle birlikte değerlendirilmelidir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren yakın anlamlı kısım şöyledir: فاذا احببة كنت سمعه وبصره ولسانه
Bize Muhammed b. Abdullah b. Yezid, ona babası (Abdullah b. Yezid), ona Abdullah b. Mübarek, ona Muhammed b. Aclân, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Allah'ın, üç (sınıf insanın) hepsine yardım etmesi üzerine aldığı bir iştir: Allah yolundaki mücahid, namuslu kalmak isteyen evli kimse ve borcunu ödemeyi isteyen sözleşmeli köle (mükâteb).
(Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır. Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup. Allah dilediğini yardımı ile destekler. Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır.
Bize İsmail, ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona Süleyman, ona Muhammed b. Ebu Atîk, ona İbn Şihâb, ona da Sinan b. Ebu Sinan ed-Düelî, Câbir b. Abdullah'tan (ra) naklen şöyle rivayet etmiştir: Cabir b. Abdullah Rasulullah (sav) ile beraber Necid tarafına gazâya gitti ve Rasulullah (sav) döndüğünde o da beraberinde döndü. Sefer sırasında dikenli ağaçların çokça bulunduğu bir vadide öğle uykusu vakti girdi. Hz. Peygamber (sav) konakladı, insanlar da ağaçlar altında gölgelenmek üzere dağıldılar. Nebî (sav), bir sakız ağacının altına yerleşti ve kılıcını da ağaca astı. Ardından uykuya daldık. Birazcık uyumuştuk ki birden Rasulullah'ın (sav), yanında bedevi bir müşrik olduğu halde bize seslendiğini duyduk. Şöyle buyurdu: "Ben uyurken bu adam kılıcımı alıp bana çekti. Uyandım baktım ki bu adam elinde kılıç ç bana 'Seni benden kim koruyacak?' dedi. Ben, üç kere 'Allah korur' dedim." (Râvî der ki:) Rasulullah (sav) onu cezalandırmadı
Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.
Bize Ziyad b. Eyyûb el-Bağdâdî, ona Affân b. Müslim, ona Hemmâm, ona Sâbit, ona Enes, ona da Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Bizler mağarada iken Nebî'ye (sav), "Onlardan biri ayaklarına baksa ayaklarının altında bizi görüverecek!" dedim. [Bunun üzerine] Hz. Peygamber (sav), "Ey Ebu Bekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi ne sanıyorsun!" buyurdu. [Tirmizî şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih-garib bir hadistir. Onu ancak Hemmâm'ın rivayeti ile bilmekteyiz ki, o da teferrüd etmiştir. Bu hadisi Habbân b. Hilâl ve daha pek çok râvi Hemmâm'dan buna benzer şekilde nakletmiştir.]
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Habbân, ona Hemmâm, ona Sâbit, ona Enes, ona da Ebu Bekir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav) ile beraber mağarada idim de müşriklerin takip ettiklerini görünce 'Yâ Rasulullah! Onlardan biri ayağını kaldıracak olsa bize görecek!' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi ne sanıyorsun!"
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Cüreyc, ona Amr, ona da Câbir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Başımıza komutan olarak tayin edilen Ebu Ubeyde ile birlikte Ceyşü'l-habat gazasına çıktık ve ve şiddetli bir açlık baş gösterdi. Derken, daha önce benzerini görmediğimiz büyüklükte ve Anberin denilen bir balık, ölü olarak deniz kıyısına vurdu. 15 gün boyunca ondan yedik. Ebu Ubeyde onun kemiklerinden birini aldı (kaldırdı) altından bir süvari geçebiliyordu. Bana Ebu Zübeyir'in aktardığına göre Cabir, Ebu Ubeyde'nin "yiyin" dediğini işitmiştir. Medine'ye geldiğimizde bunu Hz. Peygamber'e (sav) bildirdik. O, "Allah'ın size çıkardığı rızkı yiyin, yanınızda varsa bize de ikram edin" buyurdu. Bazıları o balıktan biraz getirdi, Rasulullah (sav) da onu yedi.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Cüreyc, ona Amr, ona da Câbir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Başımıza komutan olarak tayin edilen Ebu Ubeyde ile birlikte Ceyşü'l-habat gazasına çıktık ve ve şiddetli bir açlık baş gösterdi. Derken, daha önce benzerini görmediğimiz büyüklükte ve Anberin denilen bir balık, ölü olarak deniz kıyısına vurdu. 15 gün boyunca ondan yedik. Ebu Ubeyde onun kemiklerinden birini aldı (kaldırdı) altından bir süvari geçebiliyordu. Bana Ebu Zübeyir'in aktardığına göre Cabir, Ebu Ubeyde'nin "yiyin" dediğini işitmiştir. Medine'ye geldiğimizde bunu Hz. Peygamber'e (sav) bildirdik. O, "Allah'ın size çıkardığı rızkı yiyin, yanınızda varsa bize de ikram edin" buyurdu. Bazıları o balıktan biraz getirdi, Rasulullah (sav) da onu yedi.