Öneri Formu
Hadis Id, No:
139488, BS002754
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ الْفَقِيهُ أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ زِيَادٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْبَرَاءِ : أَنَّهُ وَصَفَ السُّجُودَ فَبَسَطَ يَدَيْهِ وَرَفَعَ عَجِيزَتَهُ وَخَوَّى وَقَالَ : هَكَذَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَسْجُدُ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Salât 2754, 3/591
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
4. Ebu Osman Said b. Süleyman ed-Dabbî (Said b. Süleyman b. Kinane)
5. Hasan b. Ali et-Tâhûnî (Hasan b. Ali b. Ziyad)
6. Ebu Bekir Ahmed b. İshak es-Sibğî (Ahmed b. İshak b. Eyyüb b. Yezîd b. Abdurrahman)
7. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Hitabet, beden dili
Namaz, secde, okunacak dualar vs,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159565, TŞ000225
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ وَكِيعٍ ،حَدَّثَنَا جُمَيْعُ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْعِجْلِيُّ ، قَالَ : حدَّثنِي رَجُلٌ مِنْ بَنِي تَمِيمٍ مِنْ وَلَدِ أَبِي هَالَةَ زَوْجِ خَدِيجَةَ يُكْنَى أَبَا عَبْدِ اللهِ ، عَنِ ابْنٍ لأَبِي هَالَةَ ، عَنِ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ ، قَالَ : سَأَلْتُ خَالِي هِنْدُ بْنُ أَبِي هَالَةَ ، وَكَانَ وَصَّافًا ، فَقُلْتُ : صِفْ لِي مَنْطِقَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم مُتَوَاصِلَ الأَحْزَانِ ، دَائِمَ الْفِكْرَةِ ، لَيْسَتْ لَهُ رَاحَةٌ ، طَوِيلُ السَّكْتِ ، لا يَتَكَلَّمُ فِي غَيْرِ حَاجَةٍ ، يَفْتَتِحُ الْكَلامَ ، وَيَخْتِمُهُ بِاسْمِ اللهِ تَعَالَى ، وَيَتَكَلَّمُ بِجَوَامِعِ الْكَلِمِ ، كَلامُهُ فَصْلٌ ، لا فُضُولَ ، وَلا تَقْصِيرَ ، لَيْسَ بِالْجَافِي ، وَلا الْمُهِينِ ، يُعَظِّمُ النِّعْمَةَ وَإِنْ دَقَّتْ لا يَذُمُّ مِنْهَا شَيْئًا ، غَيْرَ أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ يَذُمُّ ذَوَّاقًا وَلا يَمْدَحُهُ ، وَلا تُغْضِبُهُ الدُّنْيَا ، وَلا مَا كَانَ لَهَا ، فَإِذَا تُعُدِّيَ الْحَقُّ ، لَمْ يَقُمْ لِغَضَبِهِ شَيْءٌ ، حَتَّى يَنْتَصِرَ لَهُ ، وَلا يَغْضَبُ لِنَفْسِهِ ، وَلا يَنْتَصِرُ لَهَا ، إِذَا أَشَارَ بِكَفِّهِ كُلِّهَا ، وَإِذَا تَعَجَّبَ قَلَبَهَا ، وَإِذَا تَحَدَّثَ اتَّصَلَ بِهَا ، وَضَرَبَ بِرَاحَتِهِ الْيُمْنَى بَطْنَ إِبْهَامِهِ الْيُسْرَى ، وَإِذَا غَضِبَ أَعْرَضَ وَأَشَاحَ ، وَإِذَا فَرِحَ غَضَّ طَرْفَهُ ، جُلُّ ضَحِكِهِ التَّبَسُّمُ ، يَفْتَرُّ عَنْ مِثْلِ حَبِّ الْغَمَامِ
Tercemesi:
Hz. Ali (r.a)'nın oğlu Hz. Hasan (r.a) anlatıyor : Dayım Hind b. Ebî Hâle, Resûlullah Efendimiz'in vasıflarını ve bütün özelliklerini çok iyi bilen bir kimse idi. Ondan rica ettim ve dedim ki : "Dayıcığım, Peygamber Efendimiz'in konuşma tarzını bana anlatır mısınız?". Bu ricam üzerine şöyle buyurdular :
"Fahr-i Kâinat Efendimiz, -eşyanın hakikatini ve hâdiselerin perde arkasını müşâhade ettikleri için- dâima hüzünlü ve her an tefekkür hâlinde idiler. Ayrıca dinlenmeye ayırdıkları bir vakti yoktu. Suskun bir tabiatı vardı. İhtiyaç duymadıkça lüzumsuz yere konuşmazlardı.
Söze, Allah'ın adını söyleyerek başlar ve yine O'nun ismini anarak konuşmasını bitirirlerdi Az söz ile çok mânâ ifâde edecek şekilde konuşurlardı; cevâmi'ul-kelim idiler. Mübarek sözlerinin hepsi bir gerçeği ifâde ederdi. Sözlerinde ne bir fazlalık, ne de bir eksiklik olurdu. Konuşurken muhatabına ne kaba davranır, ne de ona hakaret ederdi.
Az ve değersiz de olsa, her nimeti tazim ederdi; hiç bir şekilde onu yermezdi. Ayrıca, hiç bir yiyecek ve içeceği yermediği gibi, onu övmezdi de.
Hiç bir şekilde dünyâ ve dünyalıklar, O'nu öfkelendirip sinirlendirmemiştir. Ancak, bir hak, bir prensip çiğnenince, onun intikamı alınmadıkça (hak yerini bulmadıkça), ne öfkesi diner, ne de her hangi bir kimse gazablarına karşı koyabilirdi. Bunun yanında, kendi nefsi için her hangi bir şahsa öfkelenip sinirlendikleri ve onun intikamını alma yoluna baş vurdukları olmamıştır.
Bir şeye işaret etmek istedikleri zaman, parmakları ile değil, bütün eliyle işaret ederlerdi. Hayret veren bir durum karşısında ellerini havaya açarlardı. Konuşurken, ellerini de hareket ettirirler ve, sağ elinin avucu ile sol elinin baş parmağının içine vururlardı.
Öfkelendikleri zaman, muhatabını dâima affederler; hattâ bu hususa son derece titizlik de gösterirlerdi. Sevindikleri zaman ise, mübarek gözlerini yumarlardı. En aşırı gülmeleri tebessüm şeklinde olup, güldüklerinde, saf ve berrak inci tanelerini andıran mübarek dişleri gözükürdü".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 225, /353
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hitabet, beden dili
Hitabet, sözün gücü ve etkileyiciliği
HZ. PEYGAMBER'İN HİTABETİ
Hz. Peygamber, adaleti
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, hasaisi, cevamiu'l-kelim
Hz. Peygamber, kızması
Hz. Peygamber, mutlu olduğu, sevindiği anlar
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا زهير قال حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرني إسماعيل بن عبيد عن أبيه عبيد عن رفاعة بن رافع أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لعمر رضي الله عنه : اجمع لي قومك فجمعهم فلما حضروا باب النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه عمر فقال قد جمعت لك قومي فسمع ذلك الأنصار فقالوا قد نزل في قريش الوحي فجاء المستمع والناظر ما يقال لهم فخرج النبي صلى الله عليه وسلم فقام بين أظهرهم فقال هل فيكم من غيركم قالوا نعم فينا حليفنا وبن اختنا وموالينا قال النبي صلى الله عليه وسلم حليفنا منا وبن اختنا منا وموالينا منا وأنتم تسمعون إن أوليائي منكم المتقون فإن كنتم أولئك فذاك وإلا فانظروا لا يأتى الناس بالأعمال يوم القيامة وتأتون بالأثقال فيعرض عنكم ثم نادى فقال يا أيها الناس ورفع يديه يضعهما على رؤوس قريش أيها الناس إن قريشا أهل أمانة من بغى بهم قال زهير أظنه قال العواثر كبه الله لمنخريه يقول ذلك ثلاث مرات [ ص 41 ]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163402, EM000075
Hadis:
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا زهير قال حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرني إسماعيل بن عبيد عن أبيه عبيد عن رفاعة بن رافع أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لعمر رضي الله عنه : اجمع لي قومك فجمعهم فلما حضروا باب النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه عمر فقال قد جمعت لك قومي فسمع ذلك الأنصار فقالوا قد نزل في قريش الوحي فجاء المستمع والناظر ما يقال لهم فخرج النبي صلى الله عليه وسلم فقام بين أظهرهم فقال هل فيكم من غيركم قالوا نعم فينا حليفنا وبن اختنا وموالينا قال النبي صلى الله عليه وسلم حليفنا منا وبن اختنا منا وموالينا منا وأنتم تسمعون إن أوليائي منكم المتقون فإن كنتم أولئك فذاك وإلا فانظروا لا يأتى الناس بالأعمال يوم القيامة وتأتون بالأثقال فيعرض عنكم ثم نادى فقال يا أيها الناس ورفع يديه يضعهما على رؤوس قريش أيها الناس إن قريشا أهل أمانة من بغى بهم قال زهير أظنه قال العواثر كبه الله لمنخريه يقول ذلك ثلاث مرات [ ص 41 ]
Tercemesi:
— Rifa'a îbni Râfi'den:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Ömer'e —Allah ondan razı olsun — şöyle dedi:
— Bana kavmini topla.»
O da, onları topladı. Vakta ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in kapısında hazır duruma geldiler, Ömer, Peygamberin huzuruna varıp:
— Sana kavmimi topladım.» dedi.
Bünü Ensar duyunca, Şöyle dediler:
«— Kureyş.hakkında vahiy nazil oldu.»
Bunun üzerine ne söylenecek diye, dinleyici ve görücü kimseler geldi. Derken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) çıkageldi de onların ortasında durup dedi ki:
«— İçinizde, sizden olmıyan var mı?» Onlar :
«— Evet, içimizde anddaşımız, kız kardeşimizin oğlu ve azadlılarımız vardır.» dediler.
Peygamber (Sailalîahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Anddaşımız bizdendir. Kız kardeşimizin oğlu bizdendir. Azadlılarımız da bizdendir. Siz duyunuz ki, benim yardımcılarım, sizden, takva sahipleridir. Eğer siz bunlarsaniE, ne güzel bu. Değilse, akıbete bakın: İnsanlar kıyamet günü salih amellerle gelip de siz, günahlarınızla gelmiş olmiyasınız. Bu takdirde sizden yüz çevrilir.»
Sonra Peygamber hitab buyurup şöyle dedi: O-halde ki, ellerini Kureyş halkının başları üzerine koyacak şekilde kaldırmıştı:
«-Ey nas! Muhakkak ki Kureyş halkı emin kimselerdir. Onlara kim zulmederse, Allah onu yüz-üstü sürdürür.»
Bunu üç defa söylüyordu. Raviler'den Züheyr dedi ki:
— Zannımca Peygamber: «Onlara kim tuzaklar kurarak zulmederse...» diye söyledi.[150]
Bundan önceki hadîs-i şerifte bir azadlının: «Ben falanca oğullarından im» dememesi gerektiği beyan buyurulmuştu. Böylece bir azadlının kendisini tanıtma.şeklî bildirilmişti. Burada ise, birlik ve beraberlik mevzu bahis olduğu zaman, bir kavmin efradı İle onların azadlıları arasında, umu-, mî manâda bir ayrılık düşünülmemektedir. Birbirine bağlılık ve yardımlaşma bakımından kendileri İle sözleşme yapılanlar, yeğen mevkiinde olanlar, çzadlılar ve o kavmin diğer ferdleri bir aile topluluğu gibi sayılmıştır.
Bu hadîsi Peygamber'den rivayet eden R i fa ' e i b.n.i Rafı" kimdir? :
R i f a ' e , Ensar'dan olup, künyesi E b M M u a z 'dır. Babası R a f i ' Ensar'dan ilk İslâm'ı kabul edendir. Arnıesi, U b e y- İ b n i S e i ü I 'ün kızı Ü m m ü Malik 'dİr. Bedir, Uhud ve diğer savaşlarda Hazredi Peygamber ile beraber bulunmuştur. Ha I I a d ve Ma I v k adındaki iki kardeşi de kendisi İle Bedir savaşjjıda bulunmuşlardı. Babaları R a f i 'in bu savaşta bulunması ihtilaflıdır.
R i f a ' e , babası R a f i ' ile Akabe biatında bulundu. Hazreli A I i 'nin hilâfet devrinde, Hazreti Air saflarında Cemel ve Sıffîn vaka-lanna katılmıştı. Hicrî 41-42 yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[151]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 75, /112
Senetler:
1. Ebu Muaz Rifa'a b. Rafi' ez-Zürakî (Rifa'a b. Rafi' b. Malik b. Malik b. Aclan)
2. Ubeyd b. Rifa'a ez-Züraki (Ubeyd b. Rifa'a b. Rafi' b. Malik b. Aclan)
3. İsmail b. Ubeyd el-Ensari (İsmail b. Ubeyd b. Rifâ'a b. Râfi' b. Malik)
4. Abdullah b. Osman el-Kârrî (Abdullah b. Osman b. Huseym b. el-Karra)
5. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
6. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Kıyamet, ahvali
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Kureyş, Kureyş hakkında
Nesep, nesebin önemi
Yönetim, Halifelerin Kureyş'ten olması
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا سفيان بن عيينة عن صفوان قال حدثتني أنيسة عن أم سعيد بنت مرة الفهري عن أبيها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أنا وكافل اليتيم في الجنة كهاتين أو كهذه من هذه شك سفيان في الوسطى والتي تلي الإبهام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163552, EM000133
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا سفيان بن عيينة عن صفوان قال حدثتني أنيسة عن أم سعيد بنت مرة الفهري عن أبيها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أنا وكافل اليتيم في الجنة كهاتين أو كهذه من هذه شك سفيان في الوسطى والتي تلي الإبهام
Tercemesi:
— Ümmü Saîd'in (Radiyallahü anh) babası Mürretü'l-Fihrî'nîn Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)*den rivayetine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Ben ve yetimin bakıcısı, Cennette (yakınlık bakımından) şu İki parmak gibiyiz.» Yahud «Şunun şuna olan nispeti gibiyiz.»
Ravîlerden S ü f y a n , Peygamber'in gösterdiği iki parmağın işaret parçağı ile orta parmak olduklarında şüphe etmiştir.[266]
İster babanın vefatı ile anne elinde, İster annenin vefatı ife baba elinde kalan yetim olsun ve ister başkasrmn yetimi olsun, bunlara kefalette bulunan, ihtiyaçlarını karşılayıp haklarını koruyanın derecesi çok büyüktür, öyle kî, Cennette Peygamberle bir arada bulunmak şerefine kavuşmaktır. Bu âa en büyük saadettir. Peygamber hak île batılı ayırt edemeyen, ahlâk ve faziletten mahrum bulunan bîr kavmi karanlıklardan aydınlığa çıkardı, onlara ilim ve irfan verdi. İşte yetime kefil olan da, anlamaz ve bilmez durumda olan çocuğa dinini öğretir, dünya vazifelerim gösterirse,.Peygamber yolunda bulunmuş olur ve ona yakınlık derecesini kazanır. Bundan daha büyOk mertebe olamaz. Bo hadîs-i şerifin ruhunu anlayıp ona uymak, müminlere Allah'ın lütfü olsun.
M ö r.r e t ü ' \ - F i h rî. kimdir? :
Babasının adı A m r olan M ü r r e (R.Â.) Ashab-ı kiramdandır. ve Mekke'nin fethi gününde İslâm'ı kabul etmiştir. Kızı 0 m m 8 S a î d , kendisinden yalnız yetim hakkındaki bu hadîs-i şerîfi rivayet etmiştir. Hakkında geniş bilgi verilmemektedir. Medine ehlinden sayılır. Allah ondan razı olsun.[267]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 133, /150
Senetler:
1. Mürre b. Amr el-Fihrî (Mürre b. Amr b. Habib b. Vasile)
2. Ümmü Said bt. Mürre el-Fihriyye (Ümmü Said bt. Mürre)
3. Üneyse (Üneyse)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Yetim,
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثني عبد العزيز بن أبى حازم قال حدثني أبى قال سمعت سهل بن سعد عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أنا وكافل اليتيم في الجنة هكذا وقال بإصبعيه السبابة والوسطى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163556, EM000135
Hadis:
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثني عبد العزيز بن أبى حازم قال حدثني أبى قال سمعت سهل بن سعد عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أنا وكافل اليتيم في الجنة هكذا وقال بإصبعيه السبابة والوسطى
Tercemesi:
— Sehl îbni Sa'd'dan işitildiğine göre, Peygamber (Salîaîlahü Aleyhi ve Seüemym şöyle dediğini rivayet etmiştir: *— Ben ve yetimin bakıcısı, şöyleyiz.»
Peygamber, işaret ve orta parmaklarını göstererek (bunu) buyurdu.[269]
Bu hadîs-İ şerîf Mürretü'l-Fihrî tarîki ile, 133. sayıda rivayet edifmİştir.
Sehl i b n i S a ' d .kimdir? :
Hazreç kabilesinden olan S e h I 'in asıl adı Hazan 'd:r. Sonra Peyğatober (Saüalîahü Aleyhi ve SeUem) ona Sehl adını vermiştir. En-sar'dancftr. Peygamber (SeUkdîahH Aleyhi veSeHem)"\r) irfİhallerİnde on be* yaşlarında bulunuyordu. Kendisinden, ashab-ı kiram ve tabiin birçok hadîs-İ şerîf rivayet etmişlerdir. Hazreti Osman (R.A.)'a yardtm töhmeti ile Haccac İbni Yûsuf tarafından kendisine eziyet edilmiştir. Hicretin 88. yılında 96 yaşında olduğu halde Medine'de vefat etmiştir. Medine'de vefat eden sahabenin sonuncusudur, Allah ondan razı olsun.[270]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 135, /151
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
4. Abdullah b. Abdülvehhab el-Hacebî (Abdullah b. Abdülvehhab)
Konular:
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Yetim,
حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرنا سعيد بن أبى أيوب عن يحيى بن سليمان عن بن أبي عتاب عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : خير بيت في المسلمين بيت فيه يتيم يحسن إليه وشر بيت في المسلمين بيت فيه يتيم يساء إليه أنا وكافل اليتيم في الجنة كهاتين يشير بإصبعيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163581, EM000137
Hadis:
حدثنا عبد الله بن عثمان قال أخبرنا سعيد بن أبى أيوب عن يحيى بن سليمان عن بن أبي عتاب عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : خير بيت في المسلمين بيت فيه يتيم يحسن إليه وشر بيت في المسلمين بيت فيه يتيم يساء إليه أنا وكافل اليتيم في الجنة كهاتين يشير بإصبعيه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
«— Müslümanlar hakkında evlerin en hayırlısı, içinde kendisine iyi bakılan bir yetimin bulunduğu evdir; ve müslümanlar hakkında evlerin en kötüsü, içinde kendisine fenalık edilen bir yetimin bulunduğu evdir. Ben ve yetimin bakıcısı, Cennette şu iki gibiyiz.» Peygamber iki parmağını gösteriyordu.[273]
Anlaşılıyor ki, yetime yapıian İhsan ve iyiliğin sevabı ne kadar çoksa, aksine olarak ona yapılacak fenalığın ve kötü muamelenin günâhı da çok ağırdır. Bunun İçin gerçek mümin o!cn, yetimin hakkına tecavüz etmez, ona iyilikten başka bir şey düşünmez ve yapmaz. Bu herkes için bir düstur olmalıdır.[274]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 137, /152
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Zeyd b. Ebu İtab (Zeyd b. Ebu İtab)
3. Ebu Salih Yahya b. Ebu Süleyman el-Medînî (Yahya b. Ebu Süleyman)
4. Ebu Yahya Said b. Miklas el-Huzaî (Said b. Miklas)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Osman el-Ateki (Abdullah b. Osman b. Cebele b. Meymun)
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Yetim,
Yetim, yetim çocuğun bakımı
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي قال حدثنا محمد بن عبد العزيز عن أبي بكر بن عبيد الله بن أنس عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من عال جاريتين حتى تدركا دخلت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار محمد بن عبد العزيز بالسبابة والوسطى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165588, EM000894
Hadis:
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي قال حدثنا محمد بن عبد العزيز عن أبي بكر بن عبيد الله بن أنس عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من عال جاريتين حتى تدركا دخلت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار محمد بن عبد العزيز بالسبابة والوسطى
Tercemesi:
— Enes'den, Peygamber (SalUsîlahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
— Erginlik çağma kadar iki kızı barındırıp geçindiren (onlara zulüm etmiyerek iyi bakan) kimse var ya, ben ve o Cennette şu iki (parmağın yakınlığı) gibiyiz.» Rayilerden Muhammed ibni Abdülâziz, işaret ve orta parmağı göstermiştir.[511]
Aslında bu hadîs-i şerîf kız çocuklara bakmak ve onlara güzel mua-melş ederek terbiyelerini sağlamak konusu İle ilgilidir. Ancak bu ahlâkî görev yerine getirilmez de çocuklara kötü muamele ve zulüm edilirse bağy = azgınlık kısmına gireceği için aksi yönden İlgili bulunmaktadır ki, bunun da cezası ve günahı büyüktür. Zulmün cezasını insan âhirete göçmezden önce dünyada çeker. Bundan sonraki. hadîs-i şerif de bu hükmü açıklamaktadır.[512]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 894, /692
Senetler:
()
Konular:
Aile, Çocuk, cennete girme vesilesi
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Çocuk, Kız Çocuğu, kızın değeri
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
حدثنا أبو عاصم عن نهاس بن قهم عن شداد أبى عمار عن عوف بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أنا وامرأة سفعاء الخدين امرأة آمت من زوجها فصبرت على ولدها كهاتين في الجنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163953, EM000141
Hadis:
حدثنا أبو عاصم عن نهاس بن قهم عن شداد أبى عمار عن عوف بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أنا وامرأة سفعاء الخدين امرأة آمت من زوجها فصبرت على ولدها كهاتين في الجنة
Tercemesi:
Avf ibni Malik, (Radiyallahu anh) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selem/den rivayet ettiğine göre, (Hazreti Peygamber şöyle) buyurdu:
«Ben ve (meşakkatten ve darlıktan) yanakları moraran kadın. -Kocasından dul kalıp, çocuğuna sabreden (evlenmiyen) kadın - Cennette şu iki (parmak) gibiyiz, birbirimize yakınız.»[281]
Bu hadîs-İ şerifte, kocasının ölümü ile veya kocasından boşanmak suretiyle dul katan bir kadının, nefsanî arzularını bir tarafa atarak yetim kalan çocuklarını sahipsiz bırakmaksızın onları büyütmesi ve yetiştirmesi sonunda kazanacağı yüksek mertebe beyân buyurulmaktadır.
Dul kalan bir çocuklu kadının, hele şeref ve cemâli de varsc karşılaşacağı zorluklar ve çekeceği meşakkat altında yüzünün rengi değişeceği muhakkak olduğundan, Peygamber Efendimiz meşakkatlerden kinaye olarak halini yüz morartısı ile ifade eimişlerdir. Fakat amellerin en hayırlısı, en şiddetli olanları olduğu itibaria böyle bir zahmete katlanan annenin mükâfatı da .Cennette Hazreti Peygambere yakınlık olur.
Avf ibni Malik kimdir? :
Hayber savaşı yılında Müslüman oldu. Mekke'nin fethinde bulundu ve fetih gününde Eşca' kabilesinin sancağını taşıyordu. Şam'da ikâmet etti. Hz. Peygamber bununla E b u D e r d â 'yi kardeşlik etmişti.
Hazreti Peygamberden, Abdullah ibni Selâm 'dan hadfc rivayet etmiştir. Kendisinden de Ebu Müslim El-Havlanî, Ebu Idrîs El-Havfânî, Cübeyr ibni Nefîr, A b -durrahman ibni Aid, Küseyr ibni Mürre, Ebu'l-Melîh ibni üsame gibi zevat rivayet etmişlerdir.
Ebu Ubeyd, «Kitabu'l-Ercval» adlı eserinde şu hâdiseyi anlatmaktadır :
«Hazreti Ömer, Şam'a girdiği zaman, bir Yahudi yaralanmış ve berelenmiş olduğu hatde karşısına çıktı ve ;
«— Müslümanlardan birr, beni gördüğün şekilde dövdü.» dedi.
Hazreti Ömer buna çok fazla kizdı ve S ü h e y b 'e şu emri verdi;
«— Git, bu adamı döveni bul ve bana getir»
S ü h e y b gitti, gördü ki, Yahudîyi döven Avf ibni Malik... Süheyb, İbni Malik'e şöyle dedi :
«—Müminlerin Emîri Hazreîi Omsr sana çok fazla kızmıştır, Muaz ibni Cebel'e git de hâdiseyi ona anlat, sana yardımcı olsun. Sana peşin bir iş yapmasından korkuyorum.»
Nihayet namaz kılmakta olan Hazreti ö m e r 'e gittiler. Hz, Ömer namazı bitirince, S ü h e y b 'e sordu :
«— Adamı getirdin mi?»
Süheyb :
«— Evetl» dedi.
Muaz ayağa kalktı ve şöyle dedi :
«— Bu işi yapan Avf ibni Malik'dir. Kendisinden dinle fakat aleyhine acele edip hüküm verme.»
Hazreti Ömer ona sordu :
«— Bu Yahudîğe ettiğin ne?»
Avf ibni Malik anlattı :
«—Bu adamı gördüm ki, bir eşeğe binmiş olan Müslüman birkadmı, yere düşsün diye, sopa îte düriükleyip kovalıyor. Kadın hayvandan yere düşmeyince, onu iterek yere düşürdü ve kadıncağızın üzerine abandı.»
Bunun üzerine Hazreti Ömer:
«— Bana kadim getir, söylediklerini tasdik edecek mi bakacın.» dedi.
Avf ibni Malik o kadına gitti. Kadının babası ve kocası dediler ki :
«— Biz rüsvay oluruz, bu hanımı nasıl götürürsün.»
Kadın İse :
«— Vallahi ben gider anlatırım.» dedi.
Sonunda kadının babası ile kocası birlikte Hazreti O m e r 'e gittiler ve aynen vak'ayı anlattılar. Bunun üzerine Hazreti Ömer, Yahudi'nin idam edilmesini emretti ve idam edildi. Rîvâyef edildiğine göre İslâm'da iik idam edilen Yahudi bu kimse olmuştur.
Avf ibni Malık hicrî 73. yılda vefat etti. Alla!; Ondan razı olsun.[282]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 141, /154
Senetler:
1. Ebu Amr Avf b. Malik el-Eşcaî (Avf b. Malik)
2. Ebu Ammar Şeddad b. Abdullah el-Kuraşî (Şeddad b. Abdullah)
3. Ebu Hattab Nehhas b. Kahm el-Kaysî (Nehhas b. Kahm)
4. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
Konular:
Aile, eşler, arasında ilişkiler
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Kadın, hak ve sorumlulukları