حَدَّثَنَا عَبْدَانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح
وَحَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَمَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ نَحْوَهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ
"كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِى رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T)
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), insanların en cömerti idi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayıydı. Bu ay Cebrâil'in kendisiyle çokça buluştuğu zamandı. Cebrâil ramazanın her gecesinde Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah hayır dağıtmakta, bir engele takılmayan rüzgardan daha cömertti."
Açıklama: Rasulullah'ın cömertliği, rüzgara benzetilerek, anlatılmak istenmiştir. Zira esen rüzgarın ulaşmadığı yer, etkilemediği varlık kalmamaktadır. Rasulullah'ın cömertliği de etrafındaki herkesi ve her varlığı etkilerdi. Bu nedenle anlatımda rüzgar örneği kullanılmıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
11284, B000006
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح
وَحَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَمَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ نَحْوَهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ
"كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِى رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ."
Tercemesi:
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T)
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), insanların en cömerti idi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayıydı. Bu ay Cebrâil'in kendisiyle çokça buluştuğu zamandı. Cebrâil ramazanın her gecesinde Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah hayır dağıtmakta, bir engele takılmayan rüzgardan daha cömertti."
Açıklama:
Rasulullah'ın cömertliği, rüzgara benzetilerek, anlatılmak istenmiştir. Zira esen rüzgarın ulaşmadığı yer, etkilemediği varlık kalmamaktadır. Rasulullah'ın cömertliği de etrafındaki herkesi ve her varlığı etkilerdi. Bu nedenle anlatımda rüzgar örneği kullanılmıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Vahiy 1, 1/193
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Osman el-Ateki (Abdullah b. Osman b. Cebele b. Meymun)
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, cömertliği
Hz. Peygamber, örnekliği
Kur'an, Hz.Peygamberin Cebrail ile mukabelesi
Bize Affân, ona Hemmâm, ona Yahyâ b. Ebu Kesîr, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahmân b. Avf şöyle demiştir:,
"Ebu Saîd el-Hudrî’ye vardım ve 'Bizimle birlikte hurmalıklara çıksan da biraz sohbet etsek olmaz mı?' dedim, o da çıkıp geldi. Ona 'Kadir gecesi hakkında Rasulullah’tan (sav) işittiğin bir şeyi bana anlat' dedim, şöyle dedi: Rasulullah (sav) Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girdi. Biz de onunla beraber itikâfa girdik. Derken Cebrail (as) geldi ve 'Aradığın (gece) önündedir' dedi. Sonra Ramazan’ın yirminci günü sabahı olunca Rasulullah (sav) kalktı ve bize hutbe verip '(Kendisini kast ederek) Allah Rasulü (sav) ile birlikte itikâfta bulunan kimse, (itikâfına) geri dönsün. Zira bana Kadir gecesi gösterildi. O, Ramazan’ın son on günü içerisinde, tekli gecelerdedir. Fakat bana unutturuldu. Şüphesiz ben, kendimi çamur ve su içinde secde ederken gördüm' buyurdu. Biz o sırada gökte hiçbir şey görmüyorduk. [Hemmâm der ki: Sanırım Hz. peygamber (sav) bulutu ifade ederken 'Kazaa' kelimesini kullandı.] Sonra bir bulut geldi. Mescidin tavanı hurma dallarındandı. Biz yağmura tutulduk. Rasulullah (sav) bizimle namaz kıldı. Ben Rasulullah’ın (sav) alnında ve burnunun ucunda çamur ve su izini gördüm. Bu da onun gördüğü rüyayı doğrulamış oldu."
Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52196, HM011727
Hadis:
حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ حَدَّثَنِي أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ قَالَ انْطَلَقْتُ إِلَى أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ قَالَ قُلْتُ أَلَا تَخْرُجُ بِنَا إِلَى النَّخْلِ نَتَحَدَّثُ قَالَ فَخَرَجَ قَالَ قُلْتُ حَدِّثْنِي مَا سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ قَالَ اعْتَكَفَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْعَشْرَ الْأُوَلَ مِنْ رَمَضَانَ فَاعْتَكَفْنَا مَعَهُ فَأَتَاهُ جِبْرِيلُ فَقَالَ إِنَّ الَّذِي تَطْلُبُ أَمَامَكَ فَلَمَّا كَانَ صَبِيحَةُ عِشْرِينَ مِنْ رَمَضَانَ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَطِيبًا فَقَالَ مَنْ كَانَ اعْتَكَفَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلْيَرْجِعْ فَإِنِّي أُرِيتُ لَيْلَةَ الْقَدْرِ وَإِنَّهَا فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ فِي وَتْرٍ وَإِنِّي أُنْسِيتُهَا وَإِنِّي رَأَيْتُ كَأَنِّي أَسْجُدُ فِي طِينٍ وَمَاءٍ قَالَ وَمَا نَرَى فِي السَّمَاءِ قَالَ هَمَّامٌ أَحْسَبُهُ قَالَ قَزَعَةً سَمَّى الْغَيْمَ بِاسْمٍ فَجَاءَتْ سَحَابَةٌ وَكَانَ سَقْفُ الْمَسْجِدِ جَرِيدَ النَّخْلِ فَأُمْطِرْنَا فَصَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَرَأَيْتُ أَثَرَ الطِّينِ وَالْمَاءِ عَلَى جَبْهَةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَرْنَبَتِهِ تَصْدِيقًا لِرُؤْيَاهُ
Tercemesi:
Bize Affân, ona Hemmâm, ona Yahyâ b. Ebu Kesîr, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahmân b. Avf şöyle demiştir:,
"Ebu Saîd el-Hudrî’ye vardım ve 'Bizimle birlikte hurmalıklara çıksan da biraz sohbet etsek olmaz mı?' dedim, o da çıkıp geldi. Ona 'Kadir gecesi hakkında Rasulullah’tan (sav) işittiğin bir şeyi bana anlat' dedim, şöyle dedi: Rasulullah (sav) Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girdi. Biz de onunla beraber itikâfa girdik. Derken Cebrail (as) geldi ve 'Aradığın (gece) önündedir' dedi. Sonra Ramazan’ın yirminci günü sabahı olunca Rasulullah (sav) kalktı ve bize hutbe verip '(Kendisini kast ederek) Allah Rasulü (sav) ile birlikte itikâfta bulunan kimse, (itikâfına) geri dönsün. Zira bana Kadir gecesi gösterildi. O, Ramazan’ın son on günü içerisinde, tekli gecelerdedir. Fakat bana unutturuldu. Şüphesiz ben, kendimi çamur ve su içinde secde ederken gördüm' buyurdu. Biz o sırada gökte hiçbir şey görmüyorduk. [Hemmâm der ki: Sanırım Hz. peygamber (sav) bulutu ifade ederken 'Kazaa' kelimesini kullandı.] Sonra bir bulut geldi. Mescidin tavanı hurma dallarındandı. Biz yağmura tutulduk. Rasulullah (sav) bizimle namaz kıldı. Ben Rasulullah’ın (sav) alnında ve burnunun ucunda çamur ve su izini gördüm. Bu da onun gördüğü rüyayı doğrulamış oldu."
Açıklama:
Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Said el-Hudrî 11727, 4/186
Senetler:
()
Konular:
Hadis Rivayeti
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
İtikaf, Hz.Peygamberin itikafı
Kadir Gecesi, fazileti ve zamanı
Namaz, secde, okunacak dualar vs,
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus; (T)
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) gece yürütüldüğünde (İsrâ hadisesi olduğunda) İliyâ'da (Kudüs) kendisine birinde şarap, diğerinde süt olan iki kadeh getirildi. Rasulullah ikisine de baktı ve sütü aldı. Cebrail, Rasulullah'a: 'Seni fıtrata hidayet eden Allah'a hamd olsun, şayet şarabı alsaydın, ümmetin azacaktı' dedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270810, B004709-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا يُونُسُ ح وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ ابْنُ الْمُسَيَّبِ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ:
"أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِهِ بِإِيلِيَاءَ بِقَدَحَيْنِ مِنْ خَمْرٍ وَلَبَنٍ ، فَنَظَرَ إِلَيْهِمَا فَأَخَذَ اللَّبَنَ قَالَ جِبْرِيلُ: 'الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى هَدَاكَ لِلْفِطْرَةِ ، لَوْ أَخَذْتَ الْخَمْرَ غَوَتْ أُمَّتُكَ'."
Tercemesi:
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus; (T)
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) gece yürütüldüğünde (İsrâ hadisesi olduğunda) İliyâ'da (Kudüs) kendisine birinde şarap, diğerinde süt olan iki kadeh getirildi. Rasulullah ikisine de baktı ve sütü aldı. Cebrail, Rasulullah'a: 'Seni fıtrata hidayet eden Allah'a hamd olsun, şayet şarabı alsaydın, ümmetin azacaktı' dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/211
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Osman el-Ateki (Abdullah b. Osman b. Cebele b. Meymun)
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Mirac,
Mirac, İsra
Bize Yahyâ b. Saîd, ona Hişâm ed-Destuvâî, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben Kâbe’nin yanında, uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken, üç kişiden biri iki adam arasında bana doğru geldi. Bana içi hikmet ve imanla doldurulmuş altından bir leğen getirildi. Sonra boğaz çukurundan karın boşluğunun sonuna kadar (göğsüm) yarıldı. Kalbim Zemzem suyu ile yıkandı, ardından hikmet ve imanla dolduruldu. Daha sonra katırdan küçük, merkepten büyük bir binek (Burâk) getirildi. Ben de Cebrâil (as) ile birlikte yola çıktım."
"Dünya semasına vardık. 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. 'Muhammed' dedi. 'Ona (peygamberlik görevi) gönderildi mi?' denildi. 'Evet' dedi. Bunun üzerine 'Hoş safa geldi' denildi. Burada Âdem'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi. Sonra ikinci semaya çıktık. Yine aynı 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. Burada Yahya (as) ve İsa'ya (as) uğradım, selâm verdim. Onlar 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dediler. Sonra üçüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Yusuf'a (as) uğradım, selâm verdim, o da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra dördüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada İdris' (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra beşinci semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Harun'a (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra altıncı semaya çıktık. Orada Mûsâ'ya (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Onu geçince ağladı. 'Niçin ağladın?' diye soruldu. Mûsâ 'Ey Rabbim! Benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girenler benim ümmetimden daha çok olacak' dedi. Sonra yedinci semaya çıktık. Orada İbrahim'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi."
"Daha sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Cebrâil’e sordum, 'Bu, Beytü’l-Ma‘mûr’dur. Her gün orada yetmiş bin melek namaz kılar, oradan çıkınca bir daha dönmezler, kıyamete kadar onlara sıra gelmez' dedi. Sonra bana Sidretü’l-Müntehâ gösterildi. Bir de baktım ki onun meyveleri Hecer küplerine benziyor, yaprakları fil kulakları gibiydi. Dibinde ikisi gizli (batınî), ikisi açık (zâhirî) dört nehir vardı. Cebrail'e sordum 'Gizli olan ikisi cennettedir. Açık olan ikisi ise Fırat ve Nil’dir' dedi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Mûsâ'ya (as) uğradım. 'Ne yaptın?' dedi. 'Bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. 'Ben insanları senden daha iyi bilirim. Ben İsrail oğulları ile bu konuda çok uğraştım. Senin ümmetin buna güç yetiremez. Rabbine dön, hafifletmesini iste' dedi. Ben de Rabbime döndüm, hafifletmesini istedim. Allah onu kırka indirdi. Tekrar Mûsâ’ya (as) uğradım, 'Ne yaptın?' dedi. 'Kırk vakit farz kılındı' dedim. Bana ilk dediğini dedi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, otuz vakte düşürdü. Tekrar Mûsâ’ya (as) döndüm, haber verdim. Yine bana ilk dediğini söyledi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, yirmi vakte düşürdü. Sonra on oldu. Sonra beş vakit oldu. Mûsâ’ya (as) döndüm, durumu söyledim. Yine aynı sözü söyledi. Ben de 'Artık Rabbime dönmekten utanıyorum' dedim. Bunun üzerine 'Ben farzımı yerine koydum, kullarıma hafiflettim. Bir iyiliğe on katı sevap vereceğim' diye nida edildi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66749, HM017987
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ الدَّسْتُوَائِيُّ قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ صَعْصَعَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ بَيْنَا أَنَا عِنْدَ الْبَيْتِ بَيْنَ النَّائِمِ وَالْيَقْظَانِ إِذْ أَقْبَلَ أَحَدُ الثَّلَاثَةِ بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ فَأُتِيتُ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مَلَأَهُ حِكْمَةً وَإِيمَانًا فَشُقَّ مِنْ النَّحْرِ إِلَى مَرَاقِي الْبَطْنِ فَغُسِلَ الْقَلْبُ بِمَاءِ زَمْزَمَ ثُمَّ مُلِئَ حِكْمَةً وَإِيمَانًا ثُمَّ أُتِيتُ بِدَابَّةٍ دُونَ الْبَغْلِ وَفَوْقَ الْحِمَارِ ثُمَّ انْطَلَقْتُ مَعَ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَام فَأَتَيْنَا السَّمَاءَ الدُّنْيَا قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ وَنِعْمَ الْمَجِيءُ جَاءَ فَأَتَيْتُ عَلَى آدَمَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ ابْنٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الثَّانِيَةَ قِيلَ مَنْ هَذَا قِيلَ جِبْرِيلُ قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى يَحْيَى وَعِيسَى عَلَيْهِمَا السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِمَا فَقَالَا مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الثَّالِثَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى يُوسُفَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الرَّابِعَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى إِدْرِيسَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الْخَامِسَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى هَارُونَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ السَّادِسَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ ثُمَّ أَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ فَلَمَّا جَاوَزْتُهُ بَكَى قِيلَ مَا أَبْكَاكَ قَالَ يَا رَبِّ هَذَا الْغُلَامُ الَّذِي بَعَثْتَهُ بَعْدِي يَدْخُلُ مِنْ أُمَّتِهِ الْجَنَّةَ أَكْثَرُ وَأَفْضَلُ مِمَّا يَدْخُلُ مِنْ أُمَّتِي ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ السَّابِعَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى إِبْرَاهِيمَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ ابْنٍ وَنَبِيٍّ قَالَ ثُمَّ رُفِعَ إِلَيَّ الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ فَسَأَلْتُ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَام فَقَالَ هَذَا الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ يُصَلِّي فِيهِ كُلَّ يَوْمٍ سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ إِذَا خَرَجُوا مِنْهُ لَمْ يَعُودُوا فِيهِ آخِرَ مَا عَلَيْهِمْ قَالَ ثُمَّ رُفِعَتْ إِلَيَّ سِدْرَةُ الْمُنْتَهَى فَإِذَا نَبْقُهَا مِثْلُ قِلَالِ هَجَرَ وَإِذَا وَرَقُهَا مِثْلُ آذَانِ الْفِيَلَةِ وَإِذَا فِي أَصْلِهَا أَرْبَعَةُ أَنْهَارٍ نَهَرَانِ بَاطِنَانِ وَنَهَرَانِ ظَاهِرَانِ فَسَأَلْتُ جِبْرِيلَ فَقَالَ أَمَّا الْبَاطِنَانِ فَفِي الْجَنَّةِ وَأَمَّا الظَّاهِرَانِ فَالْفُرَاتُ وَالنِّيلُ قَالَ ثُمَّ فُرِضَتْ عَلَيَّ خَمْسُونَ صَلَاةً فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَام فَقَالَ مَا صَنَعْتَ قُلْتُ فُرِضَتْ عَلَيَّ خَمْسُونَ صَلَاةً فَقَالَ إِنِّي أَعْلَمُ بِالنَّاسِ مِنْكَ إِنِّي عَالَجْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَشَدَّ الْمُعَالَجَةِ وَإِنَّ أُمَّتَكَ لَنْ يُطِيقُوا ذَلِكَ فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنْكَ قَالَ فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ فَسَأَلْتُهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنِّي فَجَعَلَهَا أَرْبَعِينَ ثُمَّ رَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَأَتَيْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَا صَنَعْتَ قُلْتُ جَعَلَهَا أَرْبَعِينَ فَقَالَ لِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ الْأُولَى فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ فَجَعَلَهَا ثَلَاثِينَ فَأَتَيْتُ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَام فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ لِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ الْأُولَى فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ فَجَعَلَهَا عِشْرِينَ ثُمَّ عَشْرَةً ثُمَّ خَمْسَةً فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ لِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ الْأُولَى فَقُلْتُ إِنِّي أَسْتَحِي مِنْ رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ مِنْ كَمْ أَرْجِعُ إِلَيْهِ فَنُودِيَ أَنْ قَدْ أَمْضَيْتُ فَرِيضَتِي وَخَفَّفْتُ عَنْ عِبَادِي وَأَجْزِي بِالْحَسَنَةِ عَشْرَ أَمْثَالِهَا
Tercemesi:
Bize Yahyâ b. Saîd, ona Hişâm ed-Destuvâî, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben Kâbe’nin yanında, uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken, üç kişiden biri iki adam arasında bana doğru geldi. Bana içi hikmet ve imanla doldurulmuş altından bir leğen getirildi. Sonra boğaz çukurundan karın boşluğunun sonuna kadar (göğsüm) yarıldı. Kalbim Zemzem suyu ile yıkandı, ardından hikmet ve imanla dolduruldu. Daha sonra katırdan küçük, merkepten büyük bir binek (Burâk) getirildi. Ben de Cebrâil (as) ile birlikte yola çıktım."
"Dünya semasına vardık. 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. 'Muhammed' dedi. 'Ona (peygamberlik görevi) gönderildi mi?' denildi. 'Evet' dedi. Bunun üzerine 'Hoş safa geldi' denildi. Burada Âdem'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi. Sonra ikinci semaya çıktık. Yine aynı 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. Burada Yahya (as) ve İsa'ya (as) uğradım, selâm verdim. Onlar 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dediler. Sonra üçüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Yusuf'a (as) uğradım, selâm verdim, o da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra dördüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada İdris' (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra beşinci semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Harun'a (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra altıncı semaya çıktık. Orada Mûsâ'ya (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Onu geçince ağladı. 'Niçin ağladın?' diye soruldu. Mûsâ 'Ey Rabbim! Benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girenler benim ümmetimden daha çok olacak' dedi. Sonra yedinci semaya çıktık. Orada İbrahim'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi."
"Daha sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Cebrâil’e sordum, 'Bu, Beytü’l-Ma‘mûr’dur. Her gün orada yetmiş bin melek namaz kılar, oradan çıkınca bir daha dönmezler, kıyamete kadar onlara sıra gelmez' dedi. Sonra bana Sidretü’l-Müntehâ gösterildi. Bir de baktım ki onun meyveleri Hecer küplerine benziyor, yaprakları fil kulakları gibiydi. Dibinde ikisi gizli (batınî), ikisi açık (zâhirî) dört nehir vardı. Cebrail'e sordum 'Gizli olan ikisi cennettedir. Açık olan ikisi ise Fırat ve Nil’dir' dedi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Mûsâ'ya (as) uğradım. 'Ne yaptın?' dedi. 'Bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. 'Ben insanları senden daha iyi bilirim. Ben İsrail oğulları ile bu konuda çok uğraştım. Senin ümmetin buna güç yetiremez. Rabbine dön, hafifletmesini iste' dedi. Ben de Rabbime döndüm, hafifletmesini istedim. Allah onu kırka indirdi. Tekrar Mûsâ’ya (as) uğradım, 'Ne yaptın?' dedi. 'Kırk vakit farz kılındı' dedim. Bana ilk dediğini dedi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, otuz vakte düşürdü. Tekrar Mûsâ’ya (as) döndüm, haber verdim. Yine bana ilk dediğini söyledi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, yirmi vakte düşürdü. Sonra on oldu. Sonra beş vakit oldu. Mûsâ’ya (as) döndüm, durumu söyledim. Yine aynı sözü söyledi. Ben de 'Artık Rabbime dönmekten utanıyorum' dedim. Bunun üzerine 'Ben farzımı yerine koydum, kullarıma hafiflettim. Bir iyiliğe on katı sevap vereceğim' diye nida edildi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Malik b. Sa'sa' 17987, 6/120
Senetler:
()
Konular:
Amel, ecri/mükafatı kat kat verilecek olan ameller
Cennet, Nehirleri
Hz. Peygamber, Allah ile ilişkisi
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, göğsünün yarılması
Hz. Peygamber, risalet öncesi hayatı
Mirac,
Mirac, Sidretu'l-münteha
Namaz, elli vakitten beş vakte indirilmesi
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. Harun
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İdris
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Yusuf
Sevap, sevap
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح وَحَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَمَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ نَحْوَهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِى رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ .
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamandı. Cebrail Ramazan'da her gece Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah (sav) hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgardan daha cömertti."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278003, B000006-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح وَحَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَمَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ نَحْوَهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِى رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ .
Tercemesi:
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamandı. Cebrail Ramazan'da her gece Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah (sav) hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgardan daha cömertti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Vahiy 1, 1/193
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, cömertliği
Hz. Peygamber, örnekliği
Kur'an, Hz.Peygamberin Cebrail ile mukabelesi
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح وَحَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَمَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ نَحْوَهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِى رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ .
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamandı. Cebrail Ramazan'da her gece Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah (sav) hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgardan daha cömertti."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278004, B000006-3
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ ح وَحَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَمَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ نَحْوَهُ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِى رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ .
Tercemesi:
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamandı. Cebrail Ramazan'da her gece Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah (sav) hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgardan daha cömertti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Vahiy 1, 1/193
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, cömertliği
Hz. Peygamber, örnekliği
Kur'an, Hz.Peygamberin Cebrail ile mukabelesi