131 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğundar, ona Şu'be, ona Katâde şöyle rivayet etti; (T) Bana Halîfe, ona Yezîd b. Zurey, ona Saîd, ona Katâde, ona Ebu Âliye, ona da Peygamberinizin amcasının oğlu, yani İbn Abas'ın (ra.) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Gece seyahatine götürüldüğüm (miraç) gecesinde Hz. Musa'yı gördüm, esmer, uzun boylu ve kıvırcık saçlı biriydi, sanki Şenûe kabilesinin adamlarından biri gibiydi. O gece İsa'yı da gördüm, orta boylu, düzgün yapılı, çehresi kırmızı ile beyaz karışımı renginde, başı da salıverilmiş düz saçlı biriydi. O gece ayrıca cehennemin bekçisi Mâlik'i de gördüm." Rasulullah (sav), o gece Allah’ın kendisine gösterdiği çeşitli ayetler arasında Deccal'ı de gördü. "Andolsun biz Musa'ya kitabı vermiştik. Ona kavuşma hakkında şüphen olmasın!" (Secde, 23). Enes ve Ebu Bekre Hz. Peygamber'in "Melekler Medine'yi Deccal'dan korurlar" dediğini de rivayet etmiştir.
Açıklama: "Ona kavuşman hakkında şüphen olmasın!" meâlindeki âyette yer alan zamirin neyin veya kimin yerini tuttuğu konusunda farklı görüşler vardır: 1. O kitabın Musa'ya ulaşmış olmasından şüphe duyma! 2. Musa'nın Allah'a kavuşmasından, yani o kitabı vahiy yoluyla Allah'tan aldığından şüphen olmasın! 3. Musa'ya mi'rac gecesinde veya âhirette kavuşacağından şüphen olmasın! 4. Musa'nın karşılaştığı eziyetler ve zorluklarla senin de karşılaşacağından kuşkun olmasın! 5. Senin de Kitab'a kavuşacağından şüphen olmasın!
"Geceleyin rüyada Kabe'nin yanında ansızın esmer bir adam bana gösterildi. O kişi erkeklerin en yakışıklısı gibiydi. Saçları iki omuzunun arasında sarkıyor, taranmış ve başından da su damlıyordu. Ellerini İki kişinin omzuna koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” dedim. “bu Meryem'in oğlu Mesih'tir” dediler. Sonra onun arkasında kıvırcık saçlı, sağ gözü şaşı gördüğüm insanlar arasında İbni Katan'a çok benzeyen birisini gördüm. Bu kişi de ellerini iki kişinin omuzlarına koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” diye sordum. “bu Mesih Deccal'dir” dediler." Ubeydullah Nâfi'den yaptığı rivayetle bu hadise mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ubeydullah b. Ömer arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğundar, ona Şu'be, ona Katâde şöyle rivayet etti; (T) Bana Halîfe, ona Yezîd b. Zurey, ona Saîd, ona Katâde, ona Ebu Âliye, ona da Peygamberinizin amcasının oğlu, yani İbn Abas'ın (ra.) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Gece seyahatine götürüldüğüm (miraç) gecesinde Hz. Musa'yı gördüm, esmer, uzun boylu ve kıvırcık saçlı biriydi, sanki Şenûe kabilesinin adamlarından biri gibiydi. O gece İsa'yı da gördüm, orta boylu, düzgün yapılı, çehresi kırmızı ile beyaz karışımı renginde, başı da salıverilmiş düz saçlı biriydi. O gece ayrıca cehennemin bekçisi Mâlik'i de gördüm." Rasulullah (sav), o gece Allah’ın kendisine gösterdiği çeşitli ayetler arasında Deccal'ı de gördü. "Andolsun biz Musa'ya kitabı vermiştik. Ona kavuşma hakkında şüphen olmasın!" (Secde, 23). Enes ve Ebu Bekre Hz. Peygamber'in "Melekler Medine'yi Deccal'dan korurlar" dediğini de rivayet etmiştir.
Açıklama: “Ona kavuşma hakkında şüphen olmasın” meâlindeki âyette yer alan zamirin neye veya kime delâlet ettiği açık değildir. Bu konuda farklı görüşler vardır: 1. O kitabın Mûsâ’ya ulaşmış olmasından şüphen olmasın. 2. Mûsâ’nın Allah’a kavuşmasından yani o kitabı vahiy yoluyla Allah’tan aldığından şüphe etme. 3. Mûsâ’ya mi‘rac gecesinde veya âhirette kavuşacağından kuşkun olmasın. 4. Mûsâ’nın karşılaştığı zorluklar ve eziyetlerle senin de karşılaşacağından şüphen olmasın. 5. Senin de kitaba kavuşacağından şüphen olmasın.
Bize Hudbe b. Hâlid, ona Hemmâm, ona Katâde; (T) Bana Halîfe, ona Yezîd b. Zürey', ona Saîd ile Hişâm, onlara Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona Mâlik b. Sa'saa'nın (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir defasında ben Kabe'nin yanında yarı uyanık bir halde bulunuyordum." Peygamber burada iki kişi arasındaki bir adamı zikretti ve şöyle devam etti: "Derken bana içine hikmet ve iman doldurulmuş altından bir tas getirildi. Göğüsten karnın alt tarafına kadar yarıldı. Sonra karın Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. Ve bana katırdan küçük, eşekten büyük beyaz bir hayvan getirildi ki, o Burak'tır. Ardından ben Cibril ile birlikte gittim. Nihayet dünya semasına vardık. “O kim?” denildi. “Cibril'dir” dedi. “Yanındaki kimdir?” denildi. Cibril tarafından “Muhammed'dir” diye cevap verildi. “Ona buraya gelmesi için davet gönderildi mi?” diye soruldu. Cibril “Evet” dedi. “Merhaba bu gelene. Bu gelen kişinin gelişi ne güzeldir” denildi. Ardından Âdemin yanına geldim ve ona selâm verdim. O da “Merhaba sana, ey evlat ve peygamber” dedi. Sonra ikinci semâya vardık. “Kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” dedi. “Yanındaki kimdir?” denildi. Cibril “Muhammed'dir” dedi. “Ona gelmesi için haber gönderildi mi?” denildi. Cibril “Evet gönderildi” dedi. “Merhaba ona, bu gelenin gelişi ne güzeldir” denildi. Ardından İsa ve Yahya'nın yanına vardım. Onlar “merhaba sana, ey kardeş ve peygamber” dediler. Sonra üçüncü semâya vardık. “Kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” dedi. “Yanındaki kimdir?” denildi. Cibril “O Muhammed'dir” dedi. “Ona davet gönderilmiş midir?” denildi. Cibril “Evet” dedi. “Merhaba ona, bu gelen kişinin gelişi ne güzeldir” denildi. Sonra Yusuf'un yanına vardım ve ona selâm verdim. O da “merhaba sana, ey kardeş ve peygamber” dedi. Sonra dördüncü semâya vardık. “Kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” denildi. “Yanındaki kimdir?” denildi. Cibril tarafından “Muhammed'dir” denildi. “O davet edilmiş midir?” denildi. Cibril “Evet” dedi. “Merhaba ona, bu gelenin gelişi ne güzeldir” denildi. Sonrasında İdris Peygamber'in yanına vardım ve ona selam verdim. O da “merhaba sana, ey kardeş ve peygamber” dedi. Sonra beşinci semâya vardık. “Kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” dedi. “Yanındaki kimdir?” denildi. “Muhammed'dir” denildi. “Ona davet gönderilmiş midir?” denildi. Cibril: “Evet” dedi. “Merhaba ona, bu gelen kişi ne güzel yolcu” denildi. Akabinde biz Harun'un yanına geldik. Ben ona selâm verdim. O da “merhaba sana, ey kardeş ve peygamber” dedi. Sonra altıncı semâya vardık. “Kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” dedi. “Yanındaki kimdir?” denildi. “Muhammed'dir” denildi. “Ona davet gönderilmiş midir? Bu gelen kişiye merhaba ve O'nun bu gelişi ne güzeldir” denildi. Akabinde ben Musa'nın yanına vardım ve ona selâm verdim. O da “merhaba sana, ey kardeş ve peygamber” dedi. Ben Musa'yı bırakıp geçince Musa ağladı. Musa'ya “Seni ağlatan nedir?” denildi: Musa “Yâ Rabb! Benden sonra peygamber gönderilen bu genç ki, onun ümmetinden cennete girecekler benim ümmetimden gireceklerden daha faziletlidir (de ona ağlıyorum)” dedi. Sonra yedinci semâya vardık. “Kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” dedi. “Yanındaki kimdir?” denildi. “Muhammed'dir” denildi. “O'na davet gönderilmiş midir? Bu gelen kişiye merhaba, bu gelen kişi ne güzel yolcu” denildi. Akabinde İbrahim Peygamber'in yanına vardım ve ona selâm verdim. O da “merhaba sana, ey evlat ve peygamber” dedi. Sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Ben Cibril'e bunu sordum. Cibril “Bu Beytu'l-Ma'mûr'dur, her gün onun içinde yetmiş bin melek namaz kılar, bundan çıktıkları zaman artık bu onların son girişidir, bir daha oraya dönmezler” dedi. Bana Sidretü'l-Müntehâ da gösterildi. Bir de gördüm ki, sidre ağacının yemişleri sanki Yemen'in Hecer şehri testileri gibi, yaprakları ise fillerin kulakları gibiydi. Sidre'nin dibinde dört nehir vardı. İkisi gizli nehir, ikisi de açık nehir. Ben Cibril'e bunları sordum. Cibril “Gizli olan iki nehir cennettedir. Açık olan iki nehir ise Nil ile Fırat nehirleridir” dedi. Sonra bana (günlük) elli vakit namaz farz kılındı. Ben bunları kabul ettim ve Musa'ya geldim. Musa “Ne yaptın?” dedi. “Üzerime elli vakit namaz farz olundu” dedim. Musa “Ben insanları senden daha iyi biliyorum. Ben İsrail oğullarını sıkı bir denemeye tabi tuttum. Senin ümmetin her gün elli vakit namaz kılmaya güç yetiremez. Onun için Rabbine dön de hafifletmesini iste” dedi. Ben de döndüm ve hafifletmeyi istedim. Rabbim namazları kırk yaptı. Sonra evvelki gibi Mûsâ'ya, akabinde Rabbime gidip yine hafifletme istedim. Sonra Rabbim namazları otuz yaptı. Sonra yine bundan önceki gibi Musa'ya, akabinde Rabbime gidip hafifletme istedim. Bu sefer Rabbim namazları yirmi yaptı. Sonra yine Musa'ya ve akabinde Rabbime gidip hafifletme istedim. Bu sefer Rabbim namazları on yaptı. Sonra Musa'ya geldim. O da yine hafifletme istememi söyledi. Bu sefer Rabbim namazları beşe düşürdü. Akabinde Musa'ya geldim. Musa “Ne yaptın?” dedi. “Rabb'im namazları beşe düşürdü” dedim. Musa önceki gibi yine hafifletme istememi söyledi. Ben Musa'ya “Hayırla selamette kal” dedim. Akabinde Allah tarafından “Ben beş vakit namazla farzları belirledim ve kullarımdan fazlasını hafiflettim ve ben her iyiliğe on katı karşılık veririm” diye nida olundu." Hemmâm, Katâde'den, o Hasan'dan, o Ebu Hureyre'den (ra), o da Peygamber'den (sav) Beytu'l-Ma'mûr hakkında rivayette bulunuştur.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam b. Yusuf, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İsra gecesi Musa (as) ile karşılaştım ve gördüm ki, o, Şenûe kabilesi adamlarından biri gibi zayıf ve hafif kıvırcık saçlı bir kimseydi. İsa (as) ile de karşılaştım, gördüm ki o, orta boylu, sanki hamamdan çıkmış gibi kırmızı tenliydi. Ben İbrahim'i de gördüm. Soyu içinde ona en çok benzeyeni benim. Sonra bana birinde süt, diğerinde şarap bulunan iki kap getirildi ve “bunların hangisini dilersen al” denildi. Ben sütü aldım ve onu içtim. Ardından bana “fıtratı aldın. Eğer şarabı almış olsaydın, ümmetin azgın olurdu” denildi."
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam, ona Ma'mer; (T) Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İsra gecesi Musa ile karşılaştım." Ravi der ki: Rasulullah onu şöyle tarif etti. "Gördüm ki, Musa Şenûe kabilesi adamlarından biri gibi zayıf ve hafif kıvırcık saçlı bir kimseydi." Rasulullah şöyle devam etti: "Ben İsa ile de karşılaştım." Peygamber onu da şöyle tarif etti: "İsa, orta boylu, teni sanki hamamdan çıkmış gibi kırmızıydı. Ben İbrahim'i de gördüm. Soyu içinde ona en çok benzeyeni benim." Sonra da şöyle devam etti: "Sonra bana birinde süt, diğerinde şarap bulunan iki kap getirildi ve “bunların hangisini dilersen al” denildi. Ben sütü aldım ve onu içtim. Ardından bana “fıtrata yönlendirildin” veya “fıtrata isabet ettin. Eğer sen şarabı almış olsaydın, ümmetin azgın olurdu” denildi."
Bize Muhammed b. Kesîr, ona İsrail, ona Osman b. Muğîre, ona Mücâhid, ona da, İbn Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben İsa'yı, Musa'yı ve İbrahim'i gördüm. İsa, al çehreli, kıvırcık saçlı, geniş göğüslü idi, Mûsâ da karayağız, iri yapılı, uzun boylu, düz saçlı, Sudanlı erkeklerden birisi gibiydi."
"Geceleyin rüyada Kabe'nin yanında ansızın esmer bir adam bana gösterildi. O kişi erkeklerin en yakışıklısı gibiydi. Saçları iki omuzunun arasında sarkıyor, taranmış ve başından da su damlıyordu. Ellerini İki kişinin omzuna koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” dedim. “bu Meryem'in oğlu Mesih'tir” dediler. Sonra onun arkasında kıvırcık saçlı, sağ gözü şaşı gördüğüm insanlar arasında İbni Katan'a çok benzeyen birisini gördüm. Bu kişi de ellerini iki kişinin omuzlarına koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” diye sordum. “bu Mesih Deccal'dir” dediler." Ubeydullah Nâfi'den yaptığı rivayetle bu hadise mütabaat etmiştir.