134 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve Ali b. Hucr, onlara İsmail (yani İbn Ca'fer) Alâ, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kâfirle onun katili (olan müslüman) ebediyen cehennemde bir araya gelmezler."
Bize Ahmed b. Yunus, ona Züheyr, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Habbâb (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Allah'ın rızasını isteyerek Nebî'yle (sav) beraber hicret ettik de sevabımız Allah'a kaldı. Aramızdan sevabından bir şey göremeden ahirete göçenler oldu. Bunlardan biri de Musab b. Umeyr'dir. O, Uhud günü şehit oldu ve geride sadece çizgili bir elbise bıraktı. O elbiseyle başını örttüğümüzde ayakları çıkıyor, ayakları örtüldüğünde ise başı dışarıda kalıyordu. Nebî (sav), bize 'O elbiseyle baş tarafını örtün, ayak tarafına da izhir otu koyun -hadisin râvilerinden biri şüpheye düşüp 'Ayağına izhir otu atın' demiştir-' buyurdu. Bir de aramızda, o hicretin meyvesi kendisi için olgunlaşıp da onu (bu dünyada) toplayanlar vardır."
Açıklama: "... Bir de aramızda, o hicretin meyvesi kendisi için olgunlaşıp da onu toplayanlar vardır." ifadesini hadisin sahabî râvisi Habbâb, kendisini kast ederek, bir pişmanlık ifadesi olarak söylemiştir. Yani hicret sevabının karşılığını bu dünyada fazlasıyla görüp, ahirete bir şey bırakmadan yaşayanlar vardır anlamında.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Osman b. Ömer, ona Ali b. Mübârek, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Âmir el-Ukaylî, ona babası (Ukbe el-Ukaylî), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cennete girecek üç sınıf insan bana gösterildi: Şehit, iffetli ve kanaatkâr kimse ile Allah'a güzelce ibadet edip efendilerinin hakkını gözeten köle." [Ebu İsa (Tirmizî), bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muâz b. Hişâm, ona babası (Hişâm b. Ebu Abdullah), ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şehidler hariç, cennetlik olan hiçbir kimse, dünyaya tekrar dönmeyi arzu etmez. Şehit ise, Allah'ın (şehit olduğunda) kendisine bahşettiği değeri gördüğünden dolayı, dünyaya dönmeyi arzular ve Allah yolunda 10 defa daha öldürüleyim ister." [Ebu İsa (Tirmizî, bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Nuaym b. Hammâd, ona Bakiyye b. Velîd, ona Bahîr b. Sa'd, ona Hâlid b. Ma'dân, ona da Mikdâm b. Ma'dîkerib, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şehidin Allah katında şu altı ayrıcalığı vardır: Kanının ilk damlası akar akmaz bağışlanır ve hemen cennetteki yerini görür. Kabir azabından güvende olur. En büyük korku olan (kıyamet saatinden) emin kılınır. Başına vakâr tacı konur ki, o tacın bir taşı, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. İri gözlü hurilerden yetmiş iki eş ile evlendirilir. Yakınındakilerden de yetmiş kişiye şefaat hakkı tanınır." [Ebu İsa (Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih-garîb olduğunu söylemiştir.]
Bize Harun b. Muhammed b. Bekkâr, ona Muhammed b. İsa b. Kâsım b. Sümey, ona Zeyd b. Vâkid, ona Kesîr b. Mürre, ona da Ubâde b. Sâmit, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yeryüzünde, şehit olanlar dışında, Allah nezdinde hayra nâil olan hiçbir kimse, dünyadaki her şeye sahip olacak olsa bile sizin yanınıza dönmeyi istemez. Şehit ise dünyaya dönüp Allah yolunda bir kez daha öldürülmeyi arzular."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes b. Mâlik (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şehitler hariç, Allah nezdinde (ahirette) hayırlı bir konumda bulunup da dünya ve içindekiler kendisinin olacak olsa bile dünyaya dönmeyi hiç kimse istemez. Şehit edilmenin faziletini gördüğü için, şehitler dünyaya dönüp bir kez daha öldürülmeyi arzu eder."
Bize Muhammed b. Abdullah, ona Ebu Ahmed Hüseyin b. Muhammed, ona Şeybân, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Hârise b. Surâka'nın annesi Ümmü Rübeyy bt. Berâ, Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana Hârise'den bahsetmez misin? Bedir günü ona kör bir ok isabet etmişti de şehit düşmüştü. Eğer cennette ise sabrederim, bundan başka bir şey söz konusu ise onun için ağlarım' dedi. Hz. Peygamber (sav), 'Ey Hârise'nin annesi! Cennet, kısım kısımdır. Senin oğlun Firdevs-i alâ'ya nail oldu' buyurdu."
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys (b. Sa'd), ona İbn Şihâb, ona da Abdurrahman b. Ka'b b. Malik, Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Uhut şehitlerinden iki kişiyi, bir örtüyle defnediyordu. Kabre koyarken 'Hangisi Kur'an'ı daha çok biliyordu?' diye soruyor, kendisine bu iki şehitten biri işaret edilince, kabre önce onu yerleştiriyor ve 'Kıyamet Günü bu şehitlere ben şahitlik edeceğim' diyordu. Hz. Peygamber (sav) şehitlerin kanlarıyla defnedilmelerini istedi ve onların cenaze namazını kılmadı. O şehitler yıkanmadılar da."
Bize Muhammed b. el-Mübârek, ona Muâviye b. Yahya es-Sadefî, ona Safvân b. Amr, ona Ebu Müsennâ el-Ümlûkî, ona da Utbe b. Abd es-Sülemî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Öldürülenler üç (sınıftır. Biri), Allah yolunda canı ve malı ile cihad edip düşmanla karşılaştığında öldürülene dek savaşan mümindir." Nebî (sav), (bu kişinin cihadına dair) "(İşte) bu, imtihana tâbi tutulmuş şehit, Allah'ın arşı altındaki çadırdadır. Peygamberler ona sadece nübüvvet makamı dolayısıyla üstün gelmişlerdir" buyurdu. Hz. Peygamber (sav), (sözlerine devam ederek) "(Diğeri), salih amel ile kötü ameli birbiriyle karıştıran (günahıyla-sevabıyla yaşayan), canı ve malıyla Allah yolunda cihad eden mümin olup düşmanla karşılaştığında öldürülene dek savaşır" buyurdu ve (bunun hakkında) "Hatalarını ve günahlarını temizleyen tertemiz (bir cihad!) Şüphesiz kılıç, günahları silip süpürür. Bu (mücahid), cennetin hangi kapısından isterse cennete girdirilir" dedi. (Sözlerine devam eden) Rasulullah (sav), "(Diğeri de) canı ve malıyla cihad edip düşmanla karşılaştığında öldürülene dek savaşan münafıktır! Şüphesiz kılıç, nifakı silmez!" buyurdu. Abdullah ed-Dârimî şöyle demiştir: Elbise, yıkandığı zaman (hadiste geçen kelimelerden olan) "musmisa" denir.