369 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Affân, ona Abdurrahman b. İbrahim el-Kâss, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır." 'Bunlar nelerdir Ey Allah'ın elçisi?' diye sorduklarında Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "Karşılaştığında selam ver, davet ettiğinde davetine icabet et, nasihat istediğinde ona nasihat et, aksırdığında -Allah'a hamd ettiği takdirde- ona (yerhamukellah) diyerek hayır duada bulun, hastalandığında onu ziyaret et, öldüğünde cenazesine katıl."
Açıklama: Hadis sahih isnad hasendir. Hasenlik durumu Abdurrahman b. İbrahim dolayısıyladır.
Bize Muhammed b. Mus'ab, ona Evzâî, ona Zührî, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın müslüman üzerinde hakkı beştir. Karşılaştığında ona selam verir. Aksırdığında (yerhamukellah) diyerek ona hayır duada bulunur. Hasta olduğunda onu ziyaret eder. Vefatında cenaze törenine katılıp namazını kılar. Davet ettiğinde davetine icabet eder." Muhammed (b. Mus'ab), "Babam Mus'ab, bu rivayetin garîb olduğunu söyledi" dedi.
Açıklama: Hadis sahih isnad ise Muhammed b. Mus'ab dolayısıyla hasendir.
Bize Hennad, ona Ebü’l-Ahvas, ona Ebu İshak, ona Haris, ona da Ali'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Müslümanın Müslüman üzerinde bilinen altı hakkı vardır: Karşılaştığında selam verir, davet edince davetine icabet eder, aksırdığında (elhamdülillah derse) yerhamükallah diyerek hayır duada bulunur, hastalandığında ziyaret eder, öldüğünde cenazesine katılır, kendisi için istediğini o kardeşi için de ister." [Bu konuda Ebu Hureyre, Ebu Eyyub, Berâ ve Ebu Mesud’dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasendir. Hz. Peygamber’den birden fazla senedle rivayet edilmiştir. Bazı hadisçiler, Haris el A'ver'i tenkit etmişlerdir.]
Bize Yahya b. İshak, ona Ebu Avâne, ona Ömer b. Ebu Seleme, ona babası (Ebu Seleme b. Abdurrahman), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Üç şey vardır ki, bunların hepsi her Müslüman üzerinde bir haktır: Hasta ziyaret etmek, cenazelere katılmak, (aksırması sebebiyle) Allah'a (ac) hamdettiği takdirde aksıran kimseye rahmet dilemek ('yerhamükallah (Allah sana rahmet etsin)' demek).”
Bize İshak b. İsa, ona Ebu Avâne, ona Ömer b. Ebu Seleme, ona babası (Ebu Seleme b. Abdurrahman), ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Üç şey vardır ki, bunların hepsi her Müslüman üzerinde bir haktır: Hasta ziyaret etmek, cenazelere katılmak, (aksırması sebebiyle) Allah'a (ac) hamdini dile getiren aksıran kimseye rahmet dilemek ('yerhamükallah (Allah sana rahmet etsin)' demek).”
Bize Affân, ona Ebu Avâne, ona Ömer b. Ebu Seleme, ona babası (Ebu Seleme b. Abdurrahman), ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Üç şey vardır ki bunların üçü de her Müslüman(ın diğer müslüman kardeşine karşı yerine getirmesi gereken) haktır. Hastayı ziyarete etmek, cenaze törenine katılıp namazını kılmak, aksırana Allah'a hamd edince (yerhamukellah diyerek) hayır duasında bulunmak."
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Muhammed b. Abdullah b. Kureyş, ona Hasan b. Süfyan, ona Feyyaz b. Züheyr, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebû Hureyre (r.a.), Rasûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Beş şey müslümanın kardeşi üzerindeki hakkıdır: Selamı alması, aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demesi, hastayı ziyaret etmesi, cenazeye katılması ve davete icabet etmesidir.” Rivayeti Müslim Sahih’inde Abd b. Humeyd, Abdurrezzâk tarikiyle rivayet etmiş, Buhari de ona işaret etmiştir.
Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebu’l-Abbâs Muhammed b. Yakub, ona Abbâs b. Velid b. Mezyed, ona babası, ona Evzaî, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebû Hüreyre (r.a.), Rasûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti. “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet buyursun) demektir.” Buharî bu hadisi Evzaî tarkiyle, Müslim Zührî'den iki farklı tarikle rivayet etti.
Bize Yahya b. Saîd, ona Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılmakta iken, cemaatten birisi hapşırdı. Ben de 'Yerhamukellah' dedim. Herkes gözlerini dikip bana bakınca ben 'Hay anam beni kaybedesice, bu haliniz ne? Bana böyle niye bakıyorsunuz?' dedim. Bu sefer elleriyle uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmak istediklerini gördüm, ben de sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, babam, anam ona feda olsun! Vallahi ne beni azarladı, ne dövdü, ne de ağır sözler söyledi. Sadece 'Hiç şüphesiz, bu namaz esnasında, dünyevi bir şeyin söylenmesi uygun değildir. Onda söylenecekler ancak tesbih etmek, tekbir getirmek ve Kur'an okumaktan ibarettir' buyurdu. Yahut da Rasulullah (sav) nasıl buyurduysa öyle dedi. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Biz cahiliye döneminden henüz yeni kurtulmuş bir topluluğuz. Allah İslam'ı gönderdi, bizden kâhinlere giden kimseler de var' dedim, bana 'Onlar kahinlere gitmesin' buyurdu. 'Bizden birtakım şeyleri uğursuz sayanlar da var' dedim, bana 'Bu, onların içlerinde hissettikleri bir kuruntudur. Sakın bu, onları yapmak istediklerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'Bizden çizgi çizen birtakım kimseler var' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Nebilerden birisi de çizgi çizerdi. Kimin çizgisi, onun çizgisiyle uyuşursa, o isabet etmiş olur' buyurdu. Râvi der ki: Benim Uhud ve Cevâniyye taraflarında koyunlarımı otlatan bir cariyem vardı. Bir gün, kurt onun koyunlarından birisini alıp götürmüş, ben de Adem oğullarından bir adamım. Onların üzüldükleri gibi ben de üzülürüm. Ama ben ona fazladan bir de tokat attım. Arkasından Rasulullah'ın (sav) huzuruna vardım. Yaptığım bu işin pek büyük bir iş olduğunu bana anlattı. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü, onu azat edeyim mi?' dedim. Allah Rasulü 'Onu yanıma getir' buyurdu. Cariyeyi onun yanına götürdüm. Ona 'Allah nerede?' dedi. Cariye 'Semada' dedi. 'Ben kimim?' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Sen bunu azat et, çünkü o mümine bir cariyedir' buyurdu."