91 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler. Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır. İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir. Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler. Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır. İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir. Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler. Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır. İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir. Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Yahya b. Yahya, ona Hüşeym, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Medine'ye geldi ve Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü. Yahudilere bunun sebebi sorulunca şöyle cevap verdiler: 'Bu, Allah'ın Firavun'a karşı Musa'ya ve İsrail oğullarına zafer ihsan ettiği gündür. Bundan dolayı biz, tazim için o günü oruçlu geçiririz.' Nebî (sav) bunun üzerine 'Bizler, Musa'ya sizden daha lâyığız' dedi ve (ashabına) o günde oruç tutmalarını emretti."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Eyyûb, ona Abdullah b. Said b. Cübeyr, ona babası (Said b. Cübeyr), ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Medine'ye geldi ve Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını gördü. Hz. Peygamber (sav) onlara 'Oruç tuttuğunuz bugün de nedir?' diye sordu. Onlar da cevaben 'Bu, Allah'ın Musa'yı ve kavmini kurtarıp Firavun'u ve kavmini boğduğu büyük bir gündür. Musa şükretmek için o günü oruçlu geçirdi. Biz de (bu sebeple) o gün oruç tutarız' dediler. Bunun üzerine Nebî (sav) 'Bizler, Musa'ya (uymaya) sizden daha hak sahibi ve daha layığızdır' dedi ve o günün oruçlu geçirilmesini emretti."
Bize Ahmed b. Münzir, ona Hammâd b. Üsâme, ona Ebu Umeys, ona da Kays hadisi bu isnadla benzer şekilde rivayet etmiş ve bazı ilavelerde bulunmuştur. Bize Ebu Üsâme ona Sadaka b. Ebu İmrân, ona Kays b. Müslim, ona Tarık b. Şihâb, ona da Ebu Musa (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hayberliler aşure gününü oruçlu geçirir, o gün bayram eder ve kadınlarına güzel elbiseler giydirirlerdi. Bunu gören Hz. Peygamber (sav) ashabına 'Siz de o günü oruçlu geçirin' buyurdu."
Bize Affân, ona da Şu'be, Süheyl b. Salih'in şöyle dediğini rivayet etti: Babamla beraber (bir kafile ile) Şam'a doğru yola çıktık. Şam halkı, manastırlardaki rahiplere uğrayıp onlara selam veriyorlardı. Babamı (onlara) şöyle derken işittim: Ebu Hureyre Rasûlüllah'ın (sav), "Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın." buyurduğunu işitmiştir.
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona İbn Ebu Meryem, ona Yahya b. Eyyûb, ona İsmail b. Ümeyye, ona Ebu Ğatafan b. Tarîf el-Mürrî, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) aşure günü oruç tutup (ashabına da) tutulmasını emrettiğinde, sahâbe 'Ya Rasulullah! O, Yahudi ve Hristiyanların saygı gösterdiği bir gündür' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 'Gelecek yıl, inşallah 9. günde de tutarız.' İbn Abbas dedi ki: 'Ne var ki, gelecek yıla ermeden Rasulullah (sav) vefat etti.'"
Bize Sehl b. Hammâd, ona Şu'be, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Medine'ye hicret etti. Yahûdîler de aşûrâ günü oruç tutuyorlardı. Nebî (sav) onlara (bu orucu) sordu. Onlar da 'Bu, Musa'nın Firavun'a karşı üstün geldiği gündür' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), müminlere 'Sizler Musa'ya (saygı göstermeye) daha lâyıksınız. Aşûrâ günü (siz de) oruç tutun' buyurdu."