484 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tâhir Fakîh, ona Ebu Bekir Muhammed b. Hüseyin el-Kattân, ona Ebu Ezher Ahmed b. Ezher, ona Hâlid b. Mahlad; (T) Yine bize Ebu Abdullah Hâfız ve Ebu Saîd b. Ebu Amr, onlara Ebu Abbâs Muhammed b. Yakûb, ona Abbâs ed-Dûrî, ona Hâlid b. Mahlad el-Katavânî, ona Yahyâ b. Umeyr, ona Hişâm b. Urve, ona babası(Urve b. Zübeyir), ona da Hz. Âişe şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bir bedevîden bir deve satın aldı, bedeli olarak da bir vesk (ölçek) Acve hurması vermeyi kararlaştırdı. Sonra Rasulullah (sav) ev halkından hurmayı istedi, fakat bulunamadı. Bunun üzerine bedevîye durumu söyledi. Bedevî 'Vâ gâdrâh! (vah bana aldatıldım!)' dedi. Bunun üzerine sahabe 'Hayır, aksine asıl sen aldatıcı sensin ey Allah’ın düşmanı!' dediler. Rasulullah (sav) 'Onu rahat bırakın! Çünkü hak sahibinin söz söyleme hakkı vardır' buyurdu. Sonra Rasulullah (sav), bedeviyi bir elçi ile birlikte Havle bt. Hakîm’e haber gönderdi ve elçiye 'De ki: Ben bu bedevîden, bu deveyi, bir vesk ölçeğinde Acve hurması karşılığında satın aldım. Fakat ailemin yanında (o hurmayı) bulamadım. Şimdi sen bana bu bedevî için bir vesk Acve hurması borç ver' diye emir buyurdu. Bedevî hakkını alınca Rasulullah’ın (sav) yanına geldi. Peygamber (sav) ona 'Hakkını aldın mı?' diye sordu. Bedevî 'Evet, aldım. Hem de eksiksiz ve güzel şekilde ödedin' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'İnsanların en hayırlısı, borcunu eksiksiz ve güzelce ödeyenlerdir' buyurdu." [Ebu Ezher'in rivayeti de şu isnad iledir: Bana Esed oğullarının azatlısı Yahya b. Umeyr, ona Hişâm b. Urve (T) ve yine muhtasar olarak Hammâd b. Seleme, ona ona da Hişam b. Urve rivayet etmiştir.]
Bize Affân, ona Hemmâm, ona Yahyâ b. Ebu Kesîr, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahmân b. Avf şöyle demiştir:, "Ebu Saîd el-Hudrî’ye vardım ve 'Bizimle birlikte hurmalıklara çıksan da biraz sohbet etsek olmaz mı?' dedim, o da çıkıp geldi. Ona 'Kadir gecesi hakkında Rasulullah’tan (sav) işittiğin bir şeyi bana anlat' dedim, şöyle dedi: Rasulullah (sav) Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girdi. Biz de onunla beraber itikâfa girdik. Derken Cebrail (as) geldi ve 'Aradığın (gece) önündedir' dedi. Sonra Ramazan’ın yirminci günü sabahı olunca Rasulullah (sav) kalktı ve bize hutbe verip '(Kendisini kast ederek) Allah Rasulü (sav) ile birlikte itikâfta bulunan kimse, (itikâfına) geri dönsün. Zira bana Kadir gecesi gösterildi. O, Ramazan’ın son on günü içerisinde, tekli gecelerdedir. Fakat bana unutturuldu. Şüphesiz ben, kendimi çamur ve su içinde secde ederken gördüm' buyurdu. Biz o sırada gökte hiçbir şey görmüyorduk. [Hemmâm der ki: Sanırım Hz. peygamber (sav) bulutu ifade ederken 'Kazaa' kelimesini kullandı.] Sonra bir bulut geldi. Mescidin tavanı hurma dallarındandı. Biz yağmura tutulduk. Rasulullah (sav) bizimle namaz kıldı. Ben Rasulullah’ın (sav) alnında ve burnunun ucunda çamur ve su izini gördüm. Bu da onun gördüğü rüyayı doğrulamış oldu."
Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.
Bize Muhammed b. Ebu Adî, ona İbn Avn, ona Muhammed, o da Ebu Hüreyre'den şöyle nakletti: Rasulullah (sav) (iki akşam) namazlarından birisini kıldı. Ebu Hüreyre bu namazı zikretmişti; ancak [hadisin râvisi] Muhammed (b. Sîrin) bunu hatırlayamadı. (Rasulullah (sav)) İki rekâtı kılınca selam verdi. Mescide konulmuş kütüğün yanına geldi. Elini onun (kütüğün) üzerine koydu. (Rasulullah (sav)) Öfkeli gibiydi. Mescidin kapısından hızla çıkanlar 'Namaz kısaldı!' diyorlardı. Bunların içinde (durumu Rasûlullah'a) sormaktan hicap duyan Hz. Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Cemaat içinde iki eli/kolu uzun olan bir kişi vardı ki ona Zü'l-Yedeyn (uzun kollu) diyorlardı. Bu kişi şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü! Unuttun mu yoksa namaz mı kısaldı?' Rasulullah (sav) "Unutmadım, namaz da kısalmadı" dedi. Rasulullah (sav) "(Durum) Zü'l-Yedeyn'in dediği gibi mi?" diye sorunca cemaat: 'Evet!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) geldi, terk ettiği rekâtları kıldı, sonra selam verdi, sonra tekbir aldı ve secdeye gitti, secdesi önceki secdeleri gibiydi veya daha uzundu. Sonra başını kaldırdı ve tekbir aldı (oturdu). Muhammed (b. Sîrin)e; (Rasulullah (sav) sehiv secdesinden) sonra selam verdi mi? şeklinde sorulunca dedi ki: Bana haber verildiğine göre İmran b. Husayn şöyle dedi: '...sonra selam verdi.'