124 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Muhammed b. Amr, ona Ubeyde b. Süfyân el-Hadrami, ona da Ebu Ca'd ed-Damrî'nin, -ki o, sahibidir- söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim önemsemediği için üç cuma namazını terk ederse, Allah onun kalbini mühürler."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ تَرَكَ ثَلاَثَ جُمَعٍ تَهَاوُنًا بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Ebu Âmir, ona Züheyr, ona Esîd b. Ebu Esîd; (T) Bize Ahmed b. İsa el-Mısrî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Ebu Zi'b, ona Esîd b. Ebu Esîd, ona Abdullah b. Ebu Katade, ona da Câbir b. Abdullah'ın söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur "Kim mecbur kalmadıkça Cuma namazını üç defa terk ederse, Allah onun kalbini mühürler."
Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. Amr, ona Abîde b. Süfyan el-Hadramî, ona Hz. Peygamber'in (sav) sohbetinde bulunmuş bir sahabi olan Ebu Ca'd ed-Damrî'nin söylediğine göre Raulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim önemsemediğinden dolayı cuma namazını üç defa terk ederse, Allah onun kalbini mühürler." Bize Amr b. Sevvâd, ona İbn Vehb, ona İbn Ebu Zi'b, ona Esîd b. Ebu Esîd, ona Abdullah b. Ebu Katade, ona da Cabir b. Abdullah'ın (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim mecbur kalmadıkça Cuma namazını üç defa terk ederse, Allah onun kalbini mühürler."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ تَرَكَ ثَلاَثَ جُمَعٍ تَهَاوُنًا بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ
De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz. Onlar hâla yüz çeviriyorlar!
Bize Ali b. Haşrem, ona İsa b. Yunus, ona Muhammed b. Amr, ona Abîde b. Süfyân, ona da Ebü'l-Ca'd ed-Damrî,-ki, Muhammed b. Amr'ın söylediğine göre o sahabidir- Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim önemsemediğinden dolayı cuma namazını üç defa terk ederse, Allah onun kalbini mühürler." Bu konuda İbn Ömer, İbn Abbas ve Semüra'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa et-Tirmizî'nin söylediğine göre Ebü'l-Ca'd'ın hadisi hasendir. Muhammed'e (Buhârî) Ebü'l-Ca'd ed-Damrî'nin ismini sordum. O, onun ismini bilmedi ve bu hadis dışında onun Hz. Peygamber'den (sav) bir rivayetinin olup olmadığını da bilmediğini söyledi. Ebu İsa şöyle söylemiştir: Bu hadisi, sadece Muhammed b. Amr'ın rivayeti ile bilmekteyiz.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî, ona babası, ona Zekeriyya, ona Şa'bî, ona da Numan b. Beşir'in söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz helal apaçıktır, haram da apaçıktır. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. İnsanların birçoğu onları bilmez. Bundan dolayı şüpheli şeylerden sakınan kişi dinini ve onurunu korumuş olur. Şüpheli şeyleri yapan kişi ise haramların içine düşer kalır. Tıpkı koruluğun (yasak bölge) etrafında sürüsünü otlatan çobanın sürüsünün o yasak bölgeye girmesinin an meselesi olması gibi. Şunu bilin ki her hükümdarın bir koruluğu vardır. Yine şunu bilin ki, Allah'ın koruluğu ise onun haramlarıdır. Dikkat edin, bedende bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün beden düzgün olur, o bozulursa bedenin tamamı bozulur. Dikkat edin, o kalptir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَلاَ وَإِنَّ فِى الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ . أَلاَ وَهِىَ الْقَلْبُ
Bize Hennâd, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebu Süfyân (Talha b. Nâfi'), ona da Enes şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav), sık sık "Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah'ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl" diye dua ederdi. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Sana ve getirdiğin dine inandık. Bu durumda hala bizim hakkımızda korkuyor musun?' deyince bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Evet, çünkü kalpler Allah'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir." Tirmizî dedi ki: Bu konuda Nevvâs b. Sem'ân, Ümmü Seleme, Abdullah b. Amr ve Aişe'den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis ise hasendir. Aynı şekilde pek çok kişi bu hadisi bu şekliyle A'meş'den, o Ebu Süfyân'dan, o da Enes'den rivayet etmiştir. Bazıları da A'meş'den, o Ebu Süfyan'dan, o da Câbir'den rivayet etmiştir. Ebu Süfyân'ın Enes'den rivayeti daha sahihtir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللهم ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren bir diğer kısım: إِنَّ الْقُلُوبَ بَيْنَ أَصْبُعَيْنِ مِنْ أَصَابِعِ اللَّهِ يُقَلِّبُهَا كَيْفَ يَشَاءُ
Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.
Bize Muaz b. Muaz, ona Ebu Ka'b (Abdurabbih b. Ubeyd), ona da Şehr b. Havşeb'in söylediğine göre; o, bir gün Ümmü Seleme'ye (ra) 'Ey Müminlerin annesi! Senin yanında olduğu zaman Rasulullah'ın (sav) en çok yaptığı dua neydi?' diye sordu. Ümmü Seleme (ra) onun çokça yaptığı dua şuydu dedi: "Ey kalpleri halden hale çeviren, benim kalbimi dinin üzere sabit kıl." Ben kendisine: 'Ey Allah'ın Rasulü! 'Ey kalpleri halden hale çeviren, benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.' duasını niçin çokça yapıyorsunuz?' diye sordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ümmü Seleme! Her insanın kalbi Allah'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır. Allah (cc) dilediğini istikamet üzere devam ettirir, dilediğinin de kalbini kaydırır." Sonra Muaz şu ayetini okudu: 'Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma'(Âl-i İmrân, 2/8). Tirmizî dedi ki: Bu konuda Aişe, Nevvâs b. Sem'ân, Enes, Cabir, Abdullah b. Amr ve Nuaym b. Hemmâr'dan da hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir.
Bize Muhammed b. Ubâde, ona Yezid, ona Selim b. Hayyan, ona da Said b. Mînâ'nın naklettiğine göre Cabir b. Abdullah şöyle söylemiştir: Bir keresinde Hz. Peygamber (sav) uyurken yanına melekler geldi ve bunlardan bazıları 'bu zat uyuyor' dedi. Bazıları da, 'gözü uyuyor, fakat kalbi uyanıktır' dedi. Bunun üzerine bu melekler 'bu dostunuzun yüksek sıfatı vardır. Bunun yüksek mevkiini bir örnekle izah ediniz! dediler.' Fakat bazıları, 'bu zat uyuyor' dedi. Bazıları da 'göz uyur, fakat kalp uyanıktır' dedi. Bunun üzerine melekler; bu zat bir ev inşa eden şu kişi gibidir ki ev yaptıran kişi o evde bir ziyafet tertip eder ve bu ziyafete insanları davet etmek için bir davetçi gönderir. Bu davetçinin davetine kim icabet ederse, o eve girer ve ziyafetten yer. Her kim de davetçinin davetine icabet etmezse o eve giremez ve ziyafetten de yiyemez. Bunun üzerine melekler (birbirlerine) 'bu örneği bu Zatla ilişkili olarak anlatın da bu da anlasın!' dediler. Fakat yine bazıları 'iyi ama bu zat uyuyor', dedi. Bazıları da 'gözleri uyuyor ama kalbi uyanıktır' dedi. Bunun üzerine melekler (bu örneği şöyle izah ettiler): O ev, cennettir; davetçi de Hz. Muhammed'dir(sav). Her kim Muhammed'e (sav) itaat ederse, Allah'a itaat etmiştir. Her kim de Muhammed'e (sav) isyan ederse Allah'a (cc) isyan etmiştir. Muhammed (sav) mümin münkir ayrımının mihenk noktasıdır. Bu hadisi Kuteybe b. Said, Leys'ten; o Halid'den; o Said b. Ebu Hilal'den; o da Câbir'den 'Hz. Peygamber (sav) bizim yanımıza çıktı (ve rüyamda şöyle gördüm diye anlattı)' şeklinde nakletmiştir. Kuteybe'nin rivayeti mütabidir.