وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ بِلاَلٍ - عَنْ يَحْيَى عَنْ عَمْرَةَ أَنَّ يَهُودِيَّةً أَتَتْ عَائِشَةَ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ يُعَذَّبُ النَّاسُ فِى الْقُبُورِ قَالَتْ عَمْرَةُ فَقَالَتْ عَائِشَةُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَخَرَجْتُ فِى نِسْوَةٍ بَيْنَ ظَهْرَىِ الْحُجَرِ فِى الْمَسْجِدِ فَأَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ مَرْكَبِهِ حَتَّى انْتَهَى إِلَى مُصَلاَّهُ الَّذِى كَانَ يُصَلِّى فِيهِ فَقَامَ وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ - قَالَتْ عَائِشَةُ - فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ ذَلِكَ الرُّكُوعِ ثُمَّ رَفَعَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَقَالَ
"إِنِّى قَدْ رَأَيْتُكُمْ تُفْتَنُونَ فِى الْقُبُورِ كَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ."
[قَالَتْ عَمْرَةُ فَسَمِعْتُ عَائِشَةَ تَقُولُ فَكُنْتُ أَسْمَعُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ يَتَعَوَّذُ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3281, M002098
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ بِلاَلٍ - عَنْ يَحْيَى عَنْ عَمْرَةَ أَنَّ يَهُودِيَّةً أَتَتْ عَائِشَةَ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ يُعَذَّبُ النَّاسُ فِى الْقُبُورِ قَالَتْ عَمْرَةُ فَقَالَتْ عَائِشَةُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَخَرَجْتُ فِى نِسْوَةٍ بَيْنَ ظَهْرَىِ الْحُجَرِ فِى الْمَسْجِدِ فَأَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ مَرْكَبِهِ حَتَّى انْتَهَى إِلَى مُصَلاَّهُ الَّذِى كَانَ يُصَلِّى فِيهِ فَقَامَ وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ - قَالَتْ عَائِشَةُ - فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ ذَلِكَ الرُّكُوعِ ثُمَّ رَفَعَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَقَالَ
"إِنِّى قَدْ رَأَيْتُكُمْ تُفْتَنُونَ فِى الْقُبُورِ كَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ."
[قَالَتْ عَمْرَةُ فَسَمِعْتُ عَائِشَةَ تَقُولُ فَكُنْتُ أَسْمَعُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ يَتَعَوَّذُ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ.]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'neb, ona Süleyman –yani İbn Bilal-, ona Yahya, ona Amre'nin rivayet ettiğine göre Yahudi bir kadın Aişe'ye gelip bir şeyler dilendi ve Allah seni kabir azabından korusun dedi. Aişe dedi ki: Ben; ey Allah'ın Rasulü! Kabirde insanlara azap edilir mi? dedim. Amre dedi ki: Aişe dedi ki: Rasulullah (sav) Allah'a sığınırım buyurdu. Daha sonra Rasulullah ertesi günü bir bineğe bindi ve güneş tutuldu. Aişe dedi ki: Bazı kadınlarla birlikte hücrelerin arasından Mescide çıktım. Rasulullah (sav) bineğinden inip geldi ve namaz kıldığı namaz yerine kadar gitti. Orada ayakta durdu. İnsanlar da arkasında ayakta durdular. Aişe dedi ki: Rasulullah (namazda) uzun bir kıyam yaptı, sonra rükûa vardı sonra uzunca rükû yaptı, sonra rükûdan kalkarak uzunca kıyamda durdu. Fakat bu ayakta duruşu birincisinden daha kısa sürdü, sonra bir daha rükûa vardı, uzunca rükû yaptı, bununla birlikte bu, öbür rükûdan daha kısa idi, sonra rükûdan başını kaldırdığında güneş de açılmış idi. Allah Rasulü; "Ben sizin kabirlerde tıpkı Deccal fitnesi gibi fitneye (maruz kaldığınızı) sınandığınızı gördüm" buyurdu.
[Amre dedi ki: Ben de Aişe’yi şöyle derken dinledim: Bundan sonra ben Rasulullah'ın (sav) ateş azabından ve kabir azabından Allah’a sığındığını işitip durdum.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2098, /350
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Amre bt. Abdurrahman el-Ensâriyye (Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3283, M002099
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ جَمِيعًا عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ فِى هَذَا الإِسْنَادِ بِمِثْلِ مَعْنَى حَدِيثِ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلاَلٍ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b.Müsenna, ona Abdülvahhab; (T)
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, onlara da Yahya b. Said bu isnâdla, Süleyman b. Bilal hadisi manasında rivayette bulundu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2099, /351
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3285, M002101
Hadis:
وَحَدَّثَنِيهِ أَبُو غَسَّانَ الْمِسْمَعِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ الصَّبَّاحِ عَنْ هِشَامٍ بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ
"وَرَأَيْتُ فِى النَّارِ امْرَأَةً حِمْيَرِيَّةً سَوْدَاءَ طَوِيلَةً." وَلَمْ يَقُلْ "مِنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ."
Tercemesi:
Bize Ebu Gassân el-Mismaî, ona Abdülmelik b. Sabbah, ona da Hişam'dan bu isnadla, bu hadisin benzerini rivayet etti. Şu kadar var ki O; "Ben, cehennemde Hımyerli siyah ve uzun bir kan gördüm" dedi? "Benî İsrail'den" kaydını söylemedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2101, /351
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, toplanma yeri
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3290, M002104
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ فَاطِمَةَ عَنْ أَسْمَاءَ قَالَتْ
"أَتَيْتُ عَائِشَةَ فَإِذَا النَّاسُ قِيَامٌ وَإِذَا هِىَ تُصَلِّى فَقُلْتُ مَا شَأْنُ النَّاسِ."
[وَاقْتَصَّ الْحَدِيثَ بِنَحْوِ حَدِيثِ ابْنِ نُمَيْرٍ عَنْ هِشَامٍ.]
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Üsame, ona Hişam, ona Fatıma, ona da Esma şöyle rivayet etti:
"Aişe'ye geldim. Bir de baktım halk ayakta! Aişe de namaz kılıyor. Bu insanlara ne oluyor? dedim."
[Ravi hadisi İbn Nümeyr'in Hişam'dan rivayet ettiği hadis gibi anlattı.)]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2104, /352
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3291, M002105
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ قَالَ
"لاَ تَقُلْ كَسَفَتِ الشَّمْسُ وَلَكِنْ قُلْ خَسَفَتِ الشَّمْسُ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, ona Süfyan b. Uyeyne, ona ez-Zühri'den, ona da Urve şöyle haber verdi:
"Güneş Küsûf etti deme. Lâkin güneş Hüsûf etti de! demiş."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2105, /352
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3288, M002103
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ الْهَمْدَانِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ فَاطِمَةَ عَنْ أَسْمَاءَ قَالَتْ خَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلْتُ عَلَى عَائِشَةَ وَهِىَ تُصَلِّى فَقُلْتُ مَا شَأْنُ النَّاسِ يُصَلُّونَ فَأَشَارَتْ بِرَأْسِهَا إِلَى السَّمَاءِ فَقُلْتُ آيَةٌ قَالَتْ نَعَمْ. فَأَطَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْقِيَامَ جِدًّا حَتَّى تَجَلاَّنِى الْغَشْىُ فَأَخَذْتُ قِرْبَةً مِنْ مَاءٍ إِلَى جَنْبِى فَجَعَلْتُ أَصُبُّ عَلَى رَأْسِى أَوْ عَلَى وَجْهِى مِنَ الْمَاءِ - قَالَتْ - فَانْصَرَفَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَخَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم النَّاسَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ
"أَمَّا بَعْدُ مَا مِنْ شَىْءٍ لَمْ أَكُنْ رَأَيْتُهُ إِلاَّ قَدْ رَأَيْتُهُ فِى مَقَامِى هَذَا حَتَّى الْجَنَّةَ وَالنَّارَ وَإِنَّهُ قَدْ أُوحِىَ إِلَىَّ أَنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِى الْقُبُورِ قَرِيبًا أَوْ مِثْلَ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ - لاَ أَدْرِى أَىَّ ذَلِكَ قَالَتْ أَسْمَاءُ - فَيُؤْتَى أَحَدُكُمْ فَيُقَالُ مَا عِلْمُكَ بِهَذَا الرَّجُلِ فَأَمَّا الْمُؤْمِنُ أَوِ الْمُوقِنُ - لاَ أَدْرِى أَىَّ ذَلِكَ قَالَتْ أَسْمَاءُ - فَيَقُولُ هُوَ مُحَمَّدٌ هُوَ رَسُولُ اللَّهِ جَاءَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَى فَأَجَبْنَا وَأَطَعْنَا. ثَلاَثَ مِرَارٍ فَيُقَالُ لَهُ نَمْ قَدْ كُنَّا نَعْلَمُ إِنَّكَ لَتُؤْمِنُ بِهِ فَنَمْ صَالِحًا وَأَمَّا الْمُنَافِقُ أَوِ الْمُرْتَابُ - لاَ أَدْرِى أَىَّ ذَلِكَ قَالَتْ أَسْمَاءُ - فَيَقُولُ لاَ أَدْرِى سَمِعْتُ النَّاسَ يَقُولُونَ شَيْئًا فَقُلْتُ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ala el-Hemdânî, ona İbn Nümeyr, ona Hişam, Fatıma, ona da Esma naklen şöyle rivayet etti: Resûlüllah (sav) devrinde güneş tutuldu da Aişe'nin yanına girdim. Aişe namaz kılıyordu. (Kendisine); bu İnsanlara ne oluyor ki, namaz k itiyorlar? dedim. Başı ile gökyüzüne işaret etti. Ben; bu bir ayet midir? dedim. Aişe; evet diye işaret etti. (Bunun üzerine ben de Peygamber'e (sav) uyarak namaza durdum. Rasulullah (sav) kıyamı pek uzattı, hatta üzerime baygınlık geldi. Bunun üzerine ya rubası ma bir tulum su alarak, ondan başıma veya yüzüme serpmeye başladım. Derken Rasulullah (sav) namazdan çıktı, güneş de açılmıştı. Cemaate bir hutbe okudu. (Evvelâ) Allah'a hamd-ü senada bulundu. Sonra şunları söyledi:
"Bundan sonra: Görmediğim bir şey kalmadı ki, şu makamımda bana gösterilmiş olmasın. Cennet ve cehennemi bile., (gördüm.) Bana muhakkak surette bildirildi ki siz kabirlerde Mesih-i deccâlin fitnesine yakın yahut onun kadar -Esmâ'nın bu iki sözden hangisini söylediğini bilmiyorum- bir fitne göreceksiniz. Sizden birinize (kabirde) gelerek; bu zât hakkında bilgin ne idi? diye soracaklar. Mü'min yahut mûkin —Esma'nın bunlardan hangisini söylediğini bilemiyorum- o Muhammed'dir; o Allah'ın Rasulü'dür. Bize Beyyinelerle hidâyet getirdi. Biz de ona icabet ve itaat ettik, diyecek; bu üç defa tekrarlanacak. Kendisine. (Sen uyu. Zaten biz, senin ona muhakkak surette inandığını bilirdik. Sen rahatça uyu) diyecekler. Münafık veya şüpheciye -ki Esma bunların hangisini söylediğini bilemiyorum- gelince; o Ben bilmem. Âlemin bir şey söylediğini işittim; ben de söyledim cevabını verecek."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2103, /352
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Cennet,
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Mesih
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ الْحَارِثِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ حَدَّثَنِى مَنْصُورُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أُمِّهِ صَفِيَّةَ بِنْتِ شَيْبَةَ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ أَنَّهَا قَالَتْ
"فَزِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمًا - قَالَتْ تَعْنِى يَوْمَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ - فَأَخَذَ دِرْعًا حَتَّى أُدْرِكَ بِرِدَائِهِ فَقَامَ لِلنَّاسِ قِيَامًا طَوِيلاً لَوْ أَنَّ إِنْسَانًا أَتَى لَمْ يَشْعُرْ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَكَعَ مَا حَدَّثَ أَنَّهُ رَكَعَ مِنْ طُولِ الْقِيَامِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3292, M002106
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ الْحَارِثِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ حَدَّثَنِى مَنْصُورُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أُمِّهِ صَفِيَّةَ بِنْتِ شَيْبَةَ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ أَنَّهَا قَالَتْ
"فَزِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمًا - قَالَتْ تَعْنِى يَوْمَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ - فَأَخَذَ دِرْعًا حَتَّى أُدْرِكَ بِرِدَائِهِ فَقَامَ لِلنَّاسِ قِيَامًا طَوِيلاً لَوْ أَنَّ إِنْسَانًا أَتَى لَمْ يَشْعُرْ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَكَعَ مَا حَدَّثَ أَنَّهُ رَكَعَ مِنْ طُولِ الْقِيَامِ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Habib el-Harisi, ona Hâlid b. Haris, ona İbni Cüreyc, ona Mansur b. Abdurrahman, annesi Safiyye bt. Şeybe, ona da Esma bt. Ebu Bekir şöyle demiş:
"Bir gün Peygamber (sav) telâşlandı. Safiyye'ye; (Esma, Güneşin tutulduğu günü kastediyor, demiştir.) da bir kadın gömleği alarak dışarı çıktı. (Arkadan) kendi gömleğini yetiştirdiler. Müteakiben cemaate uzun bir namaz kıldırdı. O derece ki (dışarıdan) onun rükû, ettiğini bilmeyen biri gelse kıyamının uzunluğundan dolayı rükûa vardığını zannetmezdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2106, /352
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3294, M002107
Hadis:
وَحَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ يَحْيَى الأُمَوِىُّ حَدَّثَنِى أَبِى حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ وَقَالَ قِيَامًا طَوِيلاً يَقُومُ ثُمَّ يَرْكَعُ وَزَادَ
"فَجَعَلْتُ أَنْظُرُ إِلَى الْمَرْأَةِ أَسَنَّ مِنِّى وَإِلَى الأُخْرَى هِىَ أَسْقَمُ مِنِّى."
Tercemesi:
Bize Said b. Yahya el-Emevî, ona babası, ona da İbn Cüreyc bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etti. Ve uzun uzadıya ayakta durdu, sonra doğruldu, sonra rükû' etti dedi; şunu da ziyade etti:
"Artık kimi benden daha yaşlı, kimi de benden daha hasta kadınlara bakıyordum."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2107, /352
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3296, M002108
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الدَّارِمِىُّ حَدَّثَنَا حَبَّانُ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا مَنْصُورٌ عَنْ أُمِّهِ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ قَالَتْ
"كَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَفَزِعَ فَأَخْطَأَ بِدِرْعٍ حَتَّى أُدْرِكَ بِرِدَائِهِ بَعْدَ ذَلِكَ قَالَتْ فَقَضَيْتُ حَاجَتِى ثُمَّ جِئْتُ وَدَخَلْتُ الْمَسْجِدَ فَرَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَائِمًا فَقُمْتُ مَعَهُ فَأَطَالَ الْقِيَامَ حَتَّى رَأَيْتُنِى أُرِيدُ أَنْ أَجْلِسَ ثُمَّ أَلْتَفِتُ إِلَى الْمَرْأَةِ الضَّعِيفَةِ فَأَقُولُ هَذِهِ أَضْعَفُ مِنِّى . فَأَقُومُ فَرَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَأَطَالَ الْقِيَامَ حَتَّى لَوْ أَنَّ رَجُلاً جَاءَ خُيِّلَ إِلَيْهِ أَنَّهُ لَمْ يَرْكَعْ."
Tercemesi:
Bana Ahmed b. Said ed-Dârimi, ona Habban, ona Vüheyb, ona Mansur, annesi, ona da Esma bt. Ebu Bekir'den naklen şöyle rivayet etti:
"Peygamber (sav) devrinde güneş tutuldu, bunun üzerine Peygamber (sav) telaş ederek yanlışlıkla bir kadın gömleği giydi, sonra kendisine kendi elbisesini yetiştirdiler. Ben de hacetimi gördüm, sonra gelerek mescide girdim. Rasulullah'ı (sav) namazda gördüm; ben de onunla namaza durdum. Kıyamı o kadar uzattı ki, kendimde oturmak ihtiyacını hissetti. Sonra zayıf bir kadına bakarak (kendi kendime) bu benden daha zayıf diyor ve ayakta duruyordum. Nihayet Rasulullah (sav) rükûa vardı. Fakat rükûu da uzattı. Sonra rükûdan başını kaldırdı; kıyamı da uzattı. O derece ki, (hani dışardan) bir adam gelse: Rükû' etmediğini tahayyül ederdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2108, /353
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3300, M002110
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ - يَعْنِى ابْنَ عِيسَى - أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ فِى هَذَا الإِسْنَادِ بِمِثْلِهِ غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ
"ثُمَّ رَأَيْنَاكَ تَكَعْكَعْتَ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Râfi', ona İshak, -İbn İsa rivayet etti.- ona Malik, ona da Zeyd b. Eslem bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etti. Şu kadar var ki o; "sonra seni geri geri giderken gördük demiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2110, /353
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması