Giriş

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona el-Hasan b. Musa, ona Hammad b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona Ebu’s-Salt, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İsra gecesi, karınları ev gibi olan bir topluluğun yanından geçtim. Karınlarının içinde dışarıdan görülen yılanlar vardı. “Bunlar kim ey Cebrail” dedim. “Faiz yiyenlerdir” dedi."


    Öneri Formu
23199 İM002273 İbn Mâce, Ticaret, 58

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Üsame, ona Malik b. Miğvel; (T) Bize İbn Nümeyr ve Züheyr b. Harb, onlara Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Nümeyr b. Abdullah), ona Malik b. Miğvel, ona Zübeyr b. Adî, ona Talha, ona Mürra, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) İsra gecesi Sitretü’l-Münteha’ya kadar götürüldü. Sitretü’l-Münteha altıncı semada olup, onun altından yukarıya yükseltilenler en son oraya gelir. Yukarısından indirilenlerde de oraya varır ve oradan alınır. (Yüce Allah) “O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu” (Necm, 16) buyurmaktadır. (Ravi) der ki: Bunlar (Sidreyi bürüyenler) altın kelebeklerdir. Burada, Hz. Peygamber'e üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara suresinin son ayetleri ve ümmetinden olup Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamış kimselerin büyük günahlarının bağışlanacağı müjdesi."


    Öneri Formu
1105 M000431 Müslim, İman, 279

Bize Abdullah b. Ebû Ziyâd, ona Seyyâr, ona Abdülvâhid b. Ziyâd, ona Abdurrahman b. İshak, ona Kâsım b. Abdurrahman, ona babası, ona da İbn Mesûd'un (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Miraca çıktığım gece Hz. İbrahim ile karşılaştım; Bana 'Ey Muhammed! Ümmetine benden selam söyle ve onlara cennetin toprağının güzel, suyunun tatlı olduğunu, orada ovaların bulunduğunu ve dikili ağaçlarının "Sübhanalah, Elhamdülillah, La ilahe illallah ve Allahü Ekber" olduğunu bildir' dedi." Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ebû Eyyûb'dan rivayet bulunmaktadır. İbn Mesud'dan gelen bu rivayet, hasen-garîb bir hadistir.


    Öneri Formu
20432 T003462 Tirmizi, Daavât, 58

"And olsun ki Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü." (Necm, 53/18)


    Öneri Formu
58178 KK53/18 Necm, 53, 18

Bize Yahyâ b. Saîd, ona Hişâm ed-Destuvâî, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben Kâbe’nin yanında, uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken, üç kişiden biri iki adam arasında bana doğru geldi. Bana içi hikmet ve imanla doldurulmuş altından bir leğen getirildi. Sonra boğaz çukurundan karın boşluğunun sonuna kadar (göğsüm) yarıldı. Kalbim Zemzem suyu ile yıkandı, ardından hikmet ve imanla dolduruldu. Daha sonra katırdan küçük, merkepten büyük bir binek (Burâk) getirildi. Ben de Cebrâil (as) ile birlikte yola çıktım." "Dünya semasına vardık. 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. 'Muhammed' dedi. 'Ona (peygamberlik görevi) gönderildi mi?' denildi. 'Evet' dedi. Bunun üzerine 'Hoş safa geldi' denildi. Burada Âdem'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi. Sonra ikinci semaya çıktık. Yine aynı 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. Burada Yahya (as) ve İsa'ya (as) uğradım, selâm verdim. Onlar 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dediler. Sonra üçüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Yusuf'a (as) uğradım, selâm verdim, o da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra dördüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada İdris' (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra beşinci semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Harun'a (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra altıncı semaya çıktık. Orada Mûsâ'ya (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Onu geçince ağladı. 'Niçin ağladın?' diye soruldu. Mûsâ 'Ey Rabbim! Benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girenler benim ümmetimden daha çok olacak' dedi. Sonra yedinci semaya çıktık. Orada İbrahim'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi." "Daha sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Cebrâil’e sordum, 'Bu, Beytü’l-Ma‘mûr’dur. Her gün orada yetmiş bin melek namaz kılar, oradan çıkınca bir daha dönmezler, kıyamete kadar onlara sıra gelmez' dedi. Sonra bana Sidretü’l-Müntehâ gösterildi. Bir de baktım ki onun meyveleri Hecer küplerine benziyor, yaprakları fil kulakları gibiydi. Dibinde ikisi gizli (batınî), ikisi açık (zâhirî) dört nehir vardı. Cebrail'e sordum 'Gizli olan ikisi cennettedir. Açık olan ikisi ise Fırat ve Nil’dir' dedi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Mûsâ'ya (as) uğradım. 'Ne yaptın?' dedi. 'Bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. 'Ben insanları senden daha iyi bilirim. Ben İsrail oğulları ile bu konuda çok uğraştım. Senin ümmetin buna güç yetiremez. Rabbine dön, hafifletmesini iste' dedi. Ben de Rabbime döndüm, hafifletmesini istedim. Allah onu kırka indirdi. Tekrar Mûsâ’ya (as) uğradım, 'Ne yaptın?' dedi. 'Kırk vakit farz kılındı' dedim. Bana ilk dediğini dedi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, otuz vakte düşürdü. Tekrar Mûsâ’ya (as) döndüm, haber verdim. Yine bana ilk dediğini söyledi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, yirmi vakte düşürdü. Sonra on oldu. Sonra beş vakit oldu. Mûsâ’ya (as) döndüm, durumu söyledim. Yine aynı sözü söyledi. Ben de 'Artık Rabbime dönmekten utanıyorum' dedim. Bunun üzerine 'Ben farzımı yerine koydum, kullarıma hafiflettim. Bir iyiliğe on katı sevap vereceğim' diye nida edildi."


    Öneri Formu
66749 HM017987 İbn Hanbel, IV, 207

Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus; (T) Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) İsrâ gecesi, İliyâ'da (Kudüs), birinde şarap, diğerinde süt olan iki kadeh getirildi. Rasulullah (sav) ikisine de baktı ve sütü aldı. Cebrail, Rasulullah'a “Seni fıtrata yönlendiren Allah'a hamd olsun, şayet şarabı alsaydın, ümmetin azacaktı” dedi."


    Öneri Formu
32233 B004709 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 3

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezîd b. Harun, ona Avvâm b. Havşeb, ona Cebele b. Suhaym, ona Mü’sir b. Afâze, ona da Abdullah b. Mes'ûd (ra.) şöyle anlattı: "Miraç gecesinde, Rasulullah (sav) Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile karşılaştı. Aralarında kıyameti müzakere ettiler. Önce Hz. İbrahim’den başladılar ve ona kıyameti sordular. Fakat onda kıyamet hakkında bir bilgi yoktu. Sonra Hz. Musa’ya sordular, onda da bilgi yoktu. Söz Meryem oğlu İsa gelince “Kıyametin kopmasına yakın dönem hakkında bana bilgi verildi. Ancak kıyametin kopmasını Allah'tan başka hiç kimse bilemez” dedi ve ardından Deccalın ortaya çıkacağını söyleyip şöyle dedi: Sonra ben inip onu öldüreceğim ve ondan sonra insanlar kendi memleketlerine dönecekler. Bu defa onların karşısına Ye'cüc ve Me'cüc çıkıp her tepeden hızla hücum edecek, giderken rastladıkları her suyu içip tüketecek ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler. Bunun üzerine insanlar feryat ederek Allah'a sığınacaklar. Ben de Ye'cüc ve Me'cüc'ü öldürmesi için Allah'a dua edeceğim. Onların leşlerinin kokusundan dolayı yeryüzü çok pis kokacak. İnsanlar bu kokudan yine Allah’a sığınacaklar. Ben yine Allah'a dua edeceğim, Allah da gökten bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak, yeryüzü de tıpkı bir derinin soyulup genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek. İşte bunlar olduktan sonra, kıyamet kopacaktır. Kıyametle ilgili bendeki bilgi budur. Kıyametin kopma zamanı hakkındaki bilgi, tıpkı hâmile kadının ne zaman doğum yapacağını bilemedikleri ev halkının bilgisi gibidir." Avvâm der ki: Bu bilginin tasdiki Allah’ın kitabında yer almaktadır: "Nihayet, Ye'cüc ile Me'cüc'ün sedleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman…" (Enbiyâ, 96).


    Öneri Formu
33157 İM004081 İbn Mâce, Fiten, 33

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Üsame, ona Malik b. Miğvel; (T) Bize İbn Nümeyr ve Züheyr b. Harb, onlara Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Nümeyr b. Abdullah), ona Malik b. Miğvel, ona Zübeyr b. Adî, ona Talha, ona Mürra, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) İsra gecesi Sitretü’l-Münteha’ya kadar götürüldü. Sitretü’l-Münteha altıncı semada olup, onun altından yukarıya yükseltilenler en son oraya gelir. Yukarısından indirilenlerde de oraya varır ve oradan alınır. (Yüce Allah) “O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu” (Necm, 16) buyurmaktadır. (Ravi) der ki: Bunlar (Sidreyi bürüyenler) altın kelebeklerdir. Burada, Hz. Peygamber'e üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara suresinin son ayetleri ve ümmetinden olup Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamış kimselerin büyük günahlarının bağışlanacağı müjdesi."


    Öneri Formu
288666 M000431-3 Müslim, İman, 279

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Üsame, ona Malik b. Miğvel; (T) Bize İbn Nümeyr ve Züheyr b. Harb, onlara Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Nümeyr b. Abdullah), ona Malik b. Miğvel, ona Zübeyr b. Adî, ona Talha, ona Mürra, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) İsra gecesi Sitretü’l-Münteha’ya kadar götürüldü. Sitretü’l-Münteha altıncı semada olup, onun altından yukarıya yükseltilenler en son oraya gelir. Yukarısından indirilenlerde de oraya varır ve oradan alınır. (Yüce Allah) “O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu” (Necm, 16) buyurmaktadır. (Ravi) der ki: Bunlar (Sidreyi bürüyenler) altın kelebeklerdir. Burada, Hz. Peygamber'e üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara suresinin son ayetleri ve ümmetinden olup Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamış kimselerin büyük günahlarının bağışlanacağı müjdesi."


    Öneri Formu
288667 M000431-2 Müslim, İman, 279


    Öneri Formu
17536 B005610 Buhari, Eşribe, 12