78 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdüla‘lâ, ona Ma‘mer, ona babası, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) İsra’ya götürüldüğü gece Musa’ya (as) uğradı, o da kabrinde namaz kılıyordu."
Bize Yahya b. Habib b. Arabî ve İsmail b. Mesud, onlara Mu‘temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Enes şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in sahabesinden birilerinin bana haber verdiğine göre, Hz. Peygamber (sav) İsra gecesi Musa’ya (as) uğradı, o, kabrinde namaz kılıyordu."
Bize Kuteybe, ona İbn Ebu Adiy, ona Süleyman, ona Enes, ona da Nebi’nin (sav) ashabından birilerinin rivayet ettiğine göre, Nebi (sav) şöyle buyurdu: "İsra gecesi Musa’ya (a.s) uğradım, o, kabrinde namaz kılıyordu."
Bize Hişam b. Ammar, ona el-Velid b. Müslim, ona Said b. Beşir, ona Katade, ona Mücahid, ona İbn Abbas, ona da Übey b. Ka'b şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Mi'rac gecesinde çok hoş bir koku hissetti ve “Ey Cibril bu güzel koku nedir?” diye sordu. O da şöyle dedi: Bu Mâşıta'nın, iki oğlunun ve kocasının kabirlerinin kokusudur. Bunların hikâyesi şöyledir: Hızır (as), İsrail oğullarının ileri gelenlerinden biriydi. Onun yol güzergâhında manastırda oturan bir rahip vardı. Hızır oradan geçtikçe rahip önüne çıkar, İslâm'ı öğretirdi. Hızır buluğa erince babası onu bir kadınla evlendirdi. Hızır İslâm'ı hanımına öğretti ve bunu kimseye haber vermemesi hususunda söz aldı. Kendisi kadınlara yaklaşmazdı. Bu sebeple bir müddet sonra kadını boşadı. Aradan zaman geçince babası, Hızır'ı bir başka kadınla evlendirdi. Hızır ona da İslâm'ı öğretti ve kimseye söylememesi için söz aldı. Bu sırrı o iki kadından biri tuttu, diğeri ifşa etti. Bunun üzerine Hızır oradan kaçtı. Deniz ortasında bir adaya geldi. Odun kesmek için iki kişi oraya geldi ve onu gördüler. Bunlardan biri Hızır'ı gördüğünü gizledi, diğeri ifşa etti ve “Ben Hızır'ı gördüm” dedi. Ona “Seninle beraber onu başka kim gördü?” denildi. O da “Falanca kimse” dedi. Ona soruldu ise de gördüğünü söylemedi. Onların dininde yalan söyleyen öldürülürdü. Zamanla bu sır tutan adam, öbür sır tutan kadınla evlendi. Bu kadın, Firavunun kızının başını tararken tarak elinden düştü. Kadıncağız “Firavun helak olsun” dedi. Kız bunu babasına haber verdi. Kadının kocasından başka iki de oğlu vardı. Firavun, onları da çağırttı ve dinlerinden dönmeleri için ısrar etti, fakat onlar direndiler. Bunun üzerine Firavun “Öyleyse sizi öldürürüm” dedi. Karı-koca “Bu, tarafınızdan bize bir ihsan olur. Madem öldüreceksin hiç olmazsa bizi bir kabre koy” dediler. O da öyle yaptı. Rasulullah (sav) Mirac'ta iken güzel bir koku duyup bunu Cibril'e (as) sorduğunda O da bu hâdiseyi anlattı."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus; (T) Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) İsrâ gecesi, İliyâ'da (Kudüs), birinde şarap, diğerinde süt olan iki kadeh getirildi. Rasulullah (sav) ikisine de baktı ve sütü aldı. Cebrail, Rasulullah'a “Seni fıtrata yönlendiren Allah'a hamd olsun, şayet şarabı alsaydın, ümmetin azacaktı” dedi."
Bize Katâde, Enes b. Mâlik, ona Mâlik b. Sa'saa'nın rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) onlara İsrâ gecesinden bahsetmiş ve şöyle buyurmuştur: "Sonra yükselip, ikinci kat semaya vardı ve oranın kapısının açılmasını istedi. Kendisine “kimdir o?” denildi. “Cibril'dir” diye cevap verdi. “beraberindeki kimdir?” denildi. “Muhammed'dir” cevabını verdi. “kendisine davet gönderildi mi?” denildi “evet gönderildi” dedi. İkinci kat semaya vardığımda, orada Yahya ve İsa Peygamberlerle karşılaştım. Yahya ile İsa teyze oğullarıdır. Cibril bana “bu gördüklerin Yahya ile İsa'dır, bunlara selâm ver” dedi. Ben de onlara selâm verdim. Onlar da selâmımı aldılar ve “merhaba hayırlı kardeş ve sâlih Peygamber” dediler..."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezîd b. Harun, ona Avvâm b. Havşeb, ona Cebele b. Suhaym, ona Mü’sir b. Afâze, ona da Abdullah b. Mes'ûd (ra.) şöyle anlattı: "Miraç gecesinde, Rasulullah (sav) Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile karşılaştı. Aralarında kıyameti müzakere ettiler. Önce Hz. İbrahim’den başladılar ve ona kıyameti sordular. Fakat onda kıyamet hakkında bir bilgi yoktu. Sonra Hz. Musa’ya sordular, onda da bilgi yoktu. Söz Meryem oğlu İsa gelince “Kıyametin kopmasına yakın dönem hakkında bana bilgi verildi. Ancak kıyametin kopmasını Allah'tan başka hiç kimse bilemez” dedi ve ardından Deccalın ortaya çıkacağını söyleyip şöyle dedi: Sonra ben inip onu öldüreceğim ve ondan sonra insanlar kendi memleketlerine dönecekler. Bu defa onların karşısına Ye'cüc ve Me'cüc çıkıp her tepeden hızla hücum edecek, giderken rastladıkları her suyu içip tüketecek ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler. Bunun üzerine insanlar feryat ederek Allah'a sığınacaklar. Ben de Ye'cüc ve Me'cüc'ü öldürmesi için Allah'a dua edeceğim. Onların leşlerinin kokusundan dolayı yeryüzü çok pis kokacak. İnsanlar bu kokudan yine Allah’a sığınacaklar. Ben yine Allah'a dua edeceğim, Allah da gökten bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak, yeryüzü de tıpkı bir derinin soyulup genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek. İşte bunlar olduktan sonra, kıyamet kopacaktır. Kıyametle ilgili bendeki bilgi budur. Kıyametin kopma zamanı hakkındaki bilgi, tıpkı hâmile kadının ne zaman doğum yapacağını bilemedikleri ev halkının bilgisi gibidir." Avvâm der ki: Bu bilginin tasdiki Allah’ın kitabında yer almaktadır: "Nihayet, Ye'cüc ile Me'cüc'ün sedleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman…" (Enbiyâ, 96).
Bize Yahya b. Habib b. Arabî ve İsmail b. Mesud, onlara Mu‘temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Enes şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in sahabesinden birilerinin bana haber verdiğine göre, Hz. Peygamber (sav) İsra gecesi Musa’ya (as) uğradı, o, kabrinde namaz kılıyordu."