208 Kayıt Bulundu.
Bize Muaz b. Fadâle, ona Hişam, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Sizlere Peygamber'in namazına yakın bir namaz kıldıracağım" dedi. Ebu Hureyre (ra) öğle, yatsı ve sabah namazlarının son rekâtlarında 'Semiallâhu limen hamideh (Allah kendisine hamd edeni işitti)' dedikten sonra kunut yapar, müminlere dua, kafirlere de lanet ederdi.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın rivayet ettiğine göre, Ebu Hureyre şöyle demiştir: "'Vallahi, Sizlere Peygamber'in namazına yakın bir namaz kıldıracağım'. dedi. Ebu Hureyre öğle, yatsı ve sabah namazlarında kunut yapar, müminlere dua eder, kâfirlere de lanet okurdu."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Abdurrahman, ona Hişam, ona da Katade, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir ay boyunca kunut yaparak, Arap kabilelerinden bazılarına beddua etti, (bir zaman) sonra böyle yapmayı bıraktı."
Bize Ahmed b. Menî', ona da Yezid b. Harun, Ebu Malik el-Eşca'î'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Babama (Tarık b. Eşyem el-Eşca'î): 'Babacığım! Sen Rasulullah (sav)'ın, Ebu Bekir'in, Ömer'in, Osman'ın ve işte burada; Kûfe'de Ali b. Ebu Tâlib'in arkasında beş sene kadar namaz kıldın. Onlar kunut yaparlar mıydı?' diye sordum. Babam: Ey oğul! Bu bidattir.' cevabını verdi. [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: 'Bu, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehlinin (âlimlerin) büyük çoğunluğunun ameil bu hadise göredir. Süfyân es-Sevrî: 'Sabah namazında kunut yapılırsa güzeldir. Yapılmazsa bu da güzel olur' demiştir. (Bununla birlikte) O, kunut yapılmamasını tercih etmiştir. İbnü'l-Mübâre,ksabah namazında kunut yapmayı uygun görmemiştir.' Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: 'Ebu Mâlik el-Eşce'î'nin adı, Sa'd b. Târık b. Üşeym'dir.']
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdulvehhab, ona da Eyyub, Muhammed’in (b. Sîrîn) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Enes b. Malik’e kunutu sordum. "Rasulullah (sav) rükûdan sonra kunut yaptı." cevabını verdi.
Bize Ebu Ma‘mer, ona Abdulvaris, ona da Abdulaziz, Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), kurrâ adı verilen yetmiş kişiyi bir ihtiyaç (Kur'an'ı ve İslâm'ı öğretmeleri) için göndermişti. Süleym oğullarına bağlı Ri‘l ve Zekvân adlı iki boy, Bi’ru Maûne denilen kuyunun yakınında onlara pusu kurdu. Onlar (Kurralar): 'Vallahi, size karşı bir amacımız yok. Biz sadece Rasulullah’ın (sav) bir işi için buradan geçiyoruz.' dediler. Ancak (bu iki kabile) yine de onları öldürdüler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir ay boyunca sabah namazlarında onlara beddua etti. İşte bu, kunutun (namazda beddua okumanın) başlangıcıdır. Biz daha önce kunut yapmazdık." Abdulaziz şöyle demiştir: 'Bir adam, Enes’e (ra) kunut duasının rükûdan sonra mı, yoksa kıraatin bitiminde mi okunduğunu sordu. O da: 'Hayır, kıraat bitiminde okunurdu.' cevabını verdi.'
Bize Müslim, ona Hişâm, ona da Katâde, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaptı ve bazı Arap kabilelerine beddua etti."
Bize Abdussamed (b. Abdulvâris) ve Affan (b. Müslim), o ikisine Sabit (b. Yezid), ona Hilal (b. Habbab), ona da İkrime, İbn Abbas'ın şöyle dediğini haber vermiştir: "Hz. Peygamber (sav) bir ay boyunca her gün öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarının arkasında kunut yapmıştır. Son rekâtta (rükudan doğrulduğunda) 'semiallahu limen hamideh (Allah, kendisine hamd edenleri işitir)' dediği zaman onlara, Süleym oğulları'na bağlı olan, Ri'l, Zekvân ve Usayye kabilelerine beddua etti. Arkasında bulunan cemaat de âmîn diyordu. Hz. Peygamber (sav) onlara İslam'a çağıracak davetçiler göndermişti de onlar bu kişileri öldürmüştü." Affân (b. Müslim) rivayetinde İkrime'nin şöyle dediğini haber vermiştir: İşte bu olay, kunutun başlangıcıdır.'